Marka Şehir Ankara Derneği kurucusu Ömer Uçman: Ankaralılar şehri tanımıyor

Marka Şehir Ankara Derneğinin (MARŞAD) kurucusu Ömer Uçman derneğin yapısı ve faaliyetleri hakkında Ankara Masası’na konuştu. Başkent'in marka olması için gerekli unsurlardan bahseden Uçman, "Ankara’nın en büyük derdi Ankaralılar’ın şehri tanımamasıdır. Bırakın Kızılcahamam'daki o güzelim yerleri, burnunun dibindeki Ankara Kalesi’nin bile farkında değil" dedi.
Zeliha Demirci
|
11 Kasım 2021, Perşembe - 19:35
Marka Şehir Ankara Derneği kurucusu Ömer Uçman: Ankaralılar şehri tanımıyor

Ankara'nın var olan değerlerini ön plana çıkararak kente yönelik yatırımları teşvik edip kentin imajına pozitif algılanan bir marka şehir konumuna getirmek amacıyla 2015 yılında faaliyete geçen Marka Şehir Ankara Derneğinin kurucusu Ömer Uçman, gerçekleştirdikleri ve planladıkları projelerini Ankara Masası’na anlattı.

"Her hayal bir ilk adımla başlar"

"Ankara'nın İstanbul'dan çok daha önemli bir şehir olduğuna inanıyorum" diyen Ömer Uçman, "1950’li yıllardan itibaren Ankara'da yaşamaya başladım. Bir İstanbul doğumlu olmama rağmen kendimi Ankaralı kabul ediyorum. Ankara'nın İstanbul'dan çok daha önemli bir şehir olduğuna inanıyorum. Senelerdir de bunun mücadelesini vermeye çalışıyorum. Marka Şehir Ankara Derneğinin (MARŞAD) kurucusuyum. Ankara’nın farkındalığını arttırmak amacıyla kurduğumuz bir dernek bu. Tamamen Ankara'yı bir marka şehir haline getirebilecek tüm etkinlikleri üstlenmek gibi amacımız var. Biraz hayal gibi ama ‘her hayal bir ilk adımla başlar’ diyerek 24 arkadaşımızla birlikte 2015 yılında kurduk derneğimizi. Sonra kısa bir ara vermek mecburiyetinde kaldık fakat şimdi eskisinden daha güçlü olarak derneğimizin faaliyetlerini sürdürüyoruz." şeklinde konuştu.

“Ankara'nın ise 4 bin yıllık müzik tarihine ait somut belgeler var”

Derneğin gerçekleştirdiği projelerden bahseden Uçman, "Derneğimizin en önem verdiği şeylerden biri Ankara’da üniversitelerle işbirliği yapmaktır. İlk kurulduğumuz yıllarda Ankara Üniversitesi ile birlikte Uluslararası Çocuk Müzikleri Festivali yaptık. Ankara Kalesi'nde o yıllarda yapılan iki festivalin organizasyonu yaptık. Yine Ankara Büyükşehir Belediyesi ile gençlere yönelik inovasyon konularında 7 üniversitede eğitimler verdik. Buna benzer onlarca etkinlik yaptık. Şimdi de birkaç projenin üstünde çalışıyoruz. Türkiye'nin çok zengin bir müzik tarihi var. 12 bin yıllık müzik aletleri Kültür Bakanlığının depolarında maalesef çürüyor. Ankara'ya bir kültür merkezi haline getirelim, kültürel turizmi geliştirelim diyoruz. Almanya’nın ufak şehrinde bir müzik müzesi varken böyle zengin bir kültürü olan ülkemizde yok. Bunu ancak Kültür Bakanlığı yapabileceği için biz sanal müzik müzesini düşündük. Eğer Büyükşehir Belediyesi veya başka bir yer bize bir bina verirse orada sanal teknolojiyi de kullanarak müzik müzesi açma projesi başlattık.

Onun dışında UNESCO’nun 200 ciltlik bir dünya müzik ansiklopedisi var. Afrika kabilelerinin müzikleri bile anlatılırken Türkiye, kadar zengin kültürüne rağmen ansiklopedinin içinde yok. O yüzden UNESCO ile ilk görüşmeleri yaptık. Önümüzdeki aylarda Ankara'da Uluslararası Türkiye Müzikleri Kongresi’ni yapacağız. Yaklaşık 30 ülkeden dünyaca ünlü müzikologları da katılacak. Arşivimizde, Türkiye'nin 12 bin yıllık, Ankara'nın ise 4 bin yıllık müzik tarihine ait somut belgeler var. Derneğimizin en büyük özelliği de bu konuda görsel ve sesli arşivinin olmasıdır. Bütün müzik aletleri seslendirildi ve kayıt altına alındı." dedi.

"Ankara’nın sporu yok edilmeye çalışıldı"

10’a yakın çalışma grubu kurulduğunu anlatan Ömer Uçman şöyle konuştu: "Ankara Araştırmaları Grubu başında Necati Yavuz hocamız var. İlk etkinlik olarak Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu ve Necati Bey Ankara'nın marka şehir olması konusunda güzel bir söyleşi yaptı. Bu söyleşiler her ay, bir perşembe günü insanların katılımıyla gerçekleştirilecek. Erkan Tarhan diye bir arkadaşımızın başında olduğu kültür ve sanat grubumuz var.

Ankara'nın spor tarihi unutuldu. Sadece profesyonel futbol denilen gösteri sanatı ön planda olduğu için Ankara’nın sporu yok edilmeye çalışıldı. Bunun en üzücü tarafı 19 Mayıs Stadı yok edildi. Ben de orada yetiştim. Senelerce basketbol oynadım. Ankara'nın hatta Türkiye'nin bütün ünlü sporcuları 19 Mayıs ve etrafında yetişti. Bunun için bir spor araştırma grubu kurduk. Başında da iş için senelerini vermiş Ali Öcal arkadaşımız vardı. Bir kitap hazırlığındaydı, sonunda gelmişti ama bir pazar günü kendisiyle 2 saat bu konuları konuştuk, pazartesi günü de kaybettiğimizi öğrendim. O nedenle spor grubumuz üzgün.

Ankara Reklamcılar Derneği Başkanı Bora Hızal bizim üyemizdir. Bora Hızal ve eşi Senem Hızal ile Ankara’da nasıl sağlıklı bir iletişim yapılabilir konusunu araştırmak için bir grup kuruldu. Prof. Dr. Müberra Babaoğul hocamız öncülüğünde Ankara'da çevre ve tüketici konusunda bir çalışma grubumuz var. Proje geliştirme grubu da benim öncülüğümde gidiyor. Buralardan da hızla projeler çıkartıyoruz."

"Ankaralılar’ın yarısından çoğu Ankara Kalesi’nin farkında değil"

Ankaralılar’ın tarihi eserlerin kıymetini bilmediğini söyleyen Uçman, "Marka kavramı bence çok yanlış anlaşılıyor. İlla Ankara Kalesi Ankara'yı marka yapacak diye bir şey olmaz bence. Marka bir yapbozdur bir şehir tümüyle marka olur. Önce içinde yaşayanları eğitmelisiniz. Ankara’nın en büyük derdi Ankaralılar’ın şehri tanımamasıdır. Ankaralılar’ın yarısından çoğu Ankara Kalesi’nin farkında değil. Bırakın Kızılcahamam'daki o güzelim yerleri, burnunun dibindeki Ankara Kalesi’nin bile farkında değil. İkinci en önemli şey de belediyeler, bakanlıklar Ankara için bir sürü şeyler yapıyor. Restorasyonlar yapılıyor, tarihi eserler ortaya çıkartılmaya çalışılıyor ama ona sahip olan Ankaralılar kıymetini bilmiyor. Onun için Ankara bir marka şehir olacaksa ilk önce Ankaralılar'a o değerlerin ne anlama geldiğini anlatmamız lazım. Orada yaşayanlar gece onu üstüne yazı yazıyorsa o yapılan masraflar boşunadır. Buralarda yaşayanları eğitmeden kültüre mirası kullanamayız. Onun için de üniversiteleri bir araya getirip bilimsel bir çalıştay yapılması gerekir. Hem yerel yöneticilerle hem de hükümetin temsilcileriyle bir politika saptayıp herkesin candan inanarak çalışmalar yapması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

STK'ların Ankara Kent Konseyi'ne katkısı olmalı

Ankara Kent Konseyi ile iç içe olduklarını belirten Uçman, "Ankara Kent Konseyi ile organik bağımız yok ama ben konseyin üyesiyim. Musa Göçmen hocamız Danışma Kurulu Üyesi, Bora Hızal Yönetim Kurulu Üyesi. Yine derneğimizin başkanı olan Ahmet Dönmez arkadaşımız Türk Romen Derneğine üye. O yüzden Ankara Kent Konseyi ile çok iç içeyiz. Kent Konseyi benim STK anlayışıma göre biraz yanlış yorumlanıyor. STK’ların, ‘Ben Kent Konseyi’ne ne destek veririm’ diye girmesi lazım ki Kent Konseyi güçlensin." dedi.

"Mansur Bey seçildiğinde kaleye çok önem verdi"

“Mansur Yavaş’ın başkan olduğunu duyunca biz Ankara Kalesi için çok sevindik” diyen Ömer Uçman, “Yaklaşık 30 senedir kale esnafıyım, dükkanım var oranın nabzını tutalım diye... Mansur Bey seçildiğinde kaleye çok önem verdi. Bekir Ödemiş tecrübelerinden dolayı kaleye çok güzel projeler hazırladı. Ben de elimden geldiğince görevimi yapmak için yazılı raporları Mansur Bey’e, Bekir Bey’ yollattım. Bekir Bey ilgilendi ama Mansur Bey’e ulaştı mı bilmiyorum. Bu sadece bir belediyenin, bakanlığın gayretleriyle olacak işler değil. Orada yaşayanların destek olması lazım. İlk önce yetkililerin esnaflara el atmaları gerekiyor. Restorasyonlar yapılıyor, yollar yapılmaya çalışılıyor ama Yunanlılar’ın yaptığı gibi belki esnafa maaş vererek kaybolmakta olan el sanatlarının desteklenmesi lazım. Ankara Kalesi’nin önemli özelliği de içinde insanların yaşadığı bir yerdir. Bu insanları siz eğitmezseniz kalenin ruhu hızla elden gider. Sadece bir duvar dekor halinde kalır.” şeklinde konuştu.

" Ankara'yı seviyorlarsa sadece sözde değil uygulamada da işbirliği yapmaları lazım"

Kalenin trafik sonuna değinen Uçman şöyle devam etti: "Kalenin trafik sorunu hala çözülemedi. Anadolu Medeniyetleri Müzesine her gün çok turist geliyor ama trafik sorunundan dolayı yukarıya çıkamadıkları için müzeyi gezip geri dönüyorlar. Kaleye hiçbir faydaları olmuyor. Güvenlik açısından kalenin çok iyi ışıklandırması da gerekiyor. Belediye ile emniyetin muhakkak işbirliği yapması lazım. Bu Ankara için de geçerli çünkü bildiğiniz gibi New York harabeler şehriydi insanlar gitmeye korkuyordu ve marka değeri sıfıra inmişti. Ama belediye başkanı ile emniyet yetkilileri el ele verip çalışmaya başladıkları andan sonra 3-4 sene sonra eski marka değerinden çok daha değerli bir hale geldi. Bizde de bütün yerel yönetimlerinin ve devlet yetkililerinin eğer Ankara'yı seviyorlarsa sadece sözde değil uygulamada da işbirliği yapmaları lazım. Belediyeler arasında ayrımcılık olmaması lazım."

http://www.ankaramasasi.com/haber/1113023/marka-sehir-ankara-dernegi-kurucusu-omer-ucman-ankaralilar-sehri-tanimiyor
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.