AK Parti MKYK Üyesi, Tanıtım ve Medya Başkanı Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı, Ankara Masasına konuk oldu.
Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik'in sorularını yanıtlayan Ayvalı, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun el hareketine değinen Ayvalı, "Çok ciddi siyasi açmaz içindeler. Bu da içlerindeki canavarın ortaya çıkmasına yol açıyor" dedi.
CHP liderinin TÜİK ziyareti hakkında konuşan Ayvalı, "THK'nın güvenilirliğini sarstı, o günkü algı, manipülasyon ve yalanın ekmeğini yedi ve işi bitirdi. Merkez Bankası'nda da yaptı şimdi TÜİK'e aynısını yapıyor" ifadelerine yer verdi.
Sosyal medyadaki trollük tartışmasına değinerek CHP'yi suçlayan Ayvalı, "Trollükse, linç etmekse, sosyal medyada saldırıysa bunlarda alası var" şeklinde konuştu.
Ayvalı, anketlerin doğru olmadığını ekledi.
Ayvalı'nın konuşmasından satır başları şöyle:
Muhalefetin şirazesi kaydı. İçindeki canavar ortaya çıktı
"Türk siyasetini zehirleyen bir durum. Ortada ciddi bir ahlaksızlık ve terbiyesizlik var. Siyasette zaman zaman gerilmeler ve sert ifadeler olur. Mizahın veya dokundurmanın kastı aştığı zamanlar da olur ama artık bu kadarı işin dozaşının kaçtığı bir noktaya evrildiğimizi gösteriyor. Bunlar da çok sık olmaya ve tesadüf olmaktan çıkmaya başladığı için insanların da ekstra bu olaylara yaklaşımı daha sert oluyor. Lütfi Türkkan, bir şehit ailesinin yakınına küfür etti ve o noktada hiçbir cezai işlem uygulanmadı. Aksine Meral Akşener, Türkkan'ın yaptığını meşrulaştırmak için çıktığı grup kürsüsünde hiçbir kadına yakışmayacak şekilde ağır ifade kullandı. Ondan sonra da Kemal Kılıçdaroğlu bütçe görüşmelerinde Gazi Meclis'te böyle bir hareket yapıyor. Bu her şeyden önce muhalefetin şirazesinin kaydığını, içinde bulunduğu siyasi çıkmazın da bir yansıması olarak görüyorum. Sinirler neden geriliyor? Neden bu kadar stresler? Çünkü çok ciddi siyasi açmaz içindeler. Bu da içlerindeki canavarın ortaya çıkmasına yol açıyor."
Kurumları itibarsızlaştırmak istiyorlar
"Bu ziyaretlerin amacı Türkiye'deki meşru kurumların toplum nezlindeki karşılığındaki meşruiyetini ve güvenilirliğini sarsmak. TÜİK, THK, MB konusunu biraz daha genişleteyim. FETÖ devletten arındırıldığından bu yana bütün devletin kurumlarını gayri meşru hale getirmeye çalışan bir Kılıçdaroğlu siyasi söylemi söz konusu. Mit noktasında bunu yaptılar. Savcılar noktasında sarayın savcısı, halkın ve cumhuriyetin savcısı diye ayrıma gittiler. Polis noktasında halkın polisi sarayın polisi diye ayrıma gittiler. Kurumların meşruiyetini sorgulatacak ve bunların içerisinde ayrıştırma ortaya koyacak söylemleri vardı ama THK ile ilgili buna başladı. Türk Hava Kurumu'na giderek belediyelerin burada zararın ortaya konduğunu söyledi ve ne oldu? Belediyeler ihtiyaçları karşıladır mı? Mali noktada tasarruf da bulundular mı? Hayır. Türk Hava Kurumu'nun güvenilirliğini sarstı, o günkü algı, manipülasyon ve yalanın ekmeğini yedi ve işi bitirdi. Merkez Bankası'nda aynısını yaptı şimdi TÜİK'e aynısını yapıyor."
Twitter bizi engelliyor
"Özellikle Twitter'da kesinlikle bize dönük algoritma açısından bir engelleme oldu. Hatta işin ileriye götürülüp, milletvekillerimizin tweetlerinde görüntülenmelerin düşürüldüğü, hatta mavi tiklerinin alındığı bir süreci yaşadık. Genel Sekreterimiz Ankara Milletvekilimiz Fatih Şahin, Mansur Yavaş'la ilgili bir tweet atıyor, o dönemin yok belediyeciliğiyle ilgili. İlk gün görüntüleme 1 milyon, 2 ve 3. gününde 700 bine düşmüş,
3 gün geçiş 400 bine düşmüş. Normalde görüntüleme artması gerekir, ya da yerinde durur. İkinci örneğimizde Abdulkadir Selvi'nin mavi tiki alındı. Milletvekili, seçilmiş, sen bunun mavi tikini alıyorsun. Neye istinaden? Hiçbir gerekçe yok ama gidiyorsun, PKK'nın terör örgütü mensubuna oranın belediye başkanı hesabına mavi tik veriyorsun. Twiitter'ın bu noktada çok ahlaksız, çok kirli bir anlayışı var. Twitter kendini devlet yerine koyup, kimi tanıyıp, kimi tanımayacağına kadar da ilerledi."
AK Parti'nin trol ordusu yok
"Tüm çalışmalarımız son derece organik. Hatta sosyal medyanın kirli ve ahlaksız tarafına teslim olmak istemiyoruz. En basiti bu trollük bir dezenfarmasyondur, yalandır, bilgi karmaşasıdır. İlk olarak geçen dönem Mahir Ünal, sosyal medya etik kuralları yayınladı ve daha ortada sosyal medya kanunu yoktu ve gerçek hesaplara bir vurgu ortaya koyduk. Devamlı trollerle iş yapan ve trol kafasında olan bir parti bunu yapmaz."
CHP'de trollüğün alası var
"Bizim bu tarz trollerle işimiz yok ancak ne yazık ki CHP ve bileşenleri bazı sanatçılar ve gazetecileri de buna dahil ediyorum, kendilerinde geçmiş Türkiye'deki ayrıcalıklı imtiyazlı pozisyonlarından dolayı tanımlama üstünlüğü görüyorlar. Trollükse, linç etmekse, sosyal medyada saldırıysa bunlarda alası var. Ama işte yalan, tezvirat ve tanımlama üstünlüğünü, küstahlığını kendilerinde gördükleri için suçu bize atıyorlar. Bunlar, kurt önce yer sonra dişinin kirasını ister hesabı."
Kimseyi ötekileştirmiyoruz, demokratik tepkimizi gösteriyoruz
"TRT devletin kanalı ama son derece muhalif oyuncular da yer alabiliyor, görüyoruz dizilerde. Farah Zeynep Abdullah, TRT'de rol aldı ve hemen gitti Cumhurbaşkanımıza terbiyesiz ithamlarda bulundu. Bu kadar seveni olan, Cumhuriyet tarihinde önde gelen liderlerden birine laf söylediğinizde veya değerlerimize karşı laf söylediğinizde ya da terör sempatizanını birini savunduğunuzda tabi ki tepki alırsanız. Tabi ki hakarete yer yok, trol mantığına yer yok ama en sert mukaveleyi de demokratik sınırlar çerçevesinde görür."
Soru sorma hesap sor
"Ben soru meselesinde bir soru dayatması, bir soru meselesi olduğunu düşünmüyorum. Aksine devamlı uçaktan yansımalar diye gazeteciler ertesi gün yazalar. Bakıyorsunuz gündemde ne var ne yok sormuş.
Birileri şunu istiyor; soru sorma orada hesap sor, rezil et, terbiyesizlik yap gibi bir anlayışı gazetecilik zannediyorlar.
Berat Albayrak'ın yaptıkları milattır
"Recep Tayyip Erdoğan, Türk siyaseti için ekonomiden demokratik kalkınmadan her yerde milat olmuş, onun çalışma arkadaşları ortaya koyduğu riyakatlı çalışmalarla da onun genel vizyonunun altını dolduran önemli kişiler. Berat Albayrak'ın yaptığı işlerin de bu anlamda bir milat olduğunu söyledim. Nedeni şu; sondaj gemilerini kiralardık. Sayın Albayrak, bu gemileri çok ucuza aldı ve tam donanımlı hale getirmede ciddi rol oynadı. Yarın bir gün buradan çıkacak gaz cari açığımı düşürecekse ben bunu tabiki alkışlarım. Son dönemde ihracatımız, sanayideki üretimimiz artıyorsa karınca misali su taşıyan bir ekonomi bakanını alkışlarım."
Anketler gerçeği yansıtmıyor
"En büyük işgüzarlığı yapan araştırma şirketi Konda. Sadece seçimden önce düzgün anket açıklar, o da 2 hafta sonra rezil olmayım diye. Ara dönemlerde operasyonlar yapar, bu operasyonlarda da kararsızı yüzde 25 gösterir. Sonra o kararsızlıkları Bekir Ağırdır'ın tuhaf analizleri üzerinden de meşrulaştırmaya çalışırlar. Dolayısıyla anket firmalarının hiçbirisinin doğru olmadığını ve sürekli anket açıklamak suretiyle reelde olmayan aşağıya çekme operasyonunu bu şekilde yapmaya çalıştıklarını düşünüyorum."
Bizi Doğu Perinçek yönetmiyor
"Doğu Perinçek ve Mustafa Destici yer yer Türkiye'nin gidişatına destek veren açıklamalarda bulunuyorlar. Sizin ortaya koyduğunuz liderliğe birileri destek verdiği zaman onu yönetiyor demek açıkçası çok hamasi bir üslup. Sayın Doğu Perinçek'in söyledikleri, AK Parti'yi yönetiyor diye bir sonucu doğurmaz. Özellikle Gelecek ve Deva Partisi çarpan etkisi oluşturmak istiyor ki, AK Partili taban bana yönelir mi? Hiçbir karşılık da bulmuyor."
Demokrasinin olmadığı bir ülkede iktidara muhalif olan bir barolar başkanı seçilebilir miydi?
"Türkiye'deki birçok odanın, sivil toplum örgütünün seçimleri oluyor. Bunlar genelde muhalif isimler seçiliyor. AK Parti Türkiye'de adaleti, hukuku, insan hak ve özgürlükleri, yerli ve milli politikalar konusunda çağrıda bulunan bir barolar birliği yönetiminin olmasını arzular ama bu noktada Metin Feyzioğlu seçildiğinde onu AK Parti mi seçtirdi? Metin Feyziyoğlu, Cumhurbaşkanımıza bir programda eleştiriler getirmiş bir isimdi ama sonra hükümetin bazı politikalarına destek verdi ve açıkladı. Bu demokratik bir durum değil mi? O kazanınca AK Parti mi kazandı? O kaybedince AK Parti mi kaybetti? Demokrasinin olmadığı bir ülkede Sağkan gibi iktidara muhalif olan bir barolar başkanı seçilebilir miydi?"
