Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik: Buradan ekmek çıkmaz

Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik, Atatürk ile Abdülhamid’in birbirlerinin rakipleriymiş gibi gösterilmesinden rahatsızlık duyduklarını belirterek "Her lideri ve dönemi kendi koşulları içinde değerlendirmeliyiz. Sonra da “geçmişten faydasıyla ve hatasıyla biz ne ders çıkabiliriz” diye sormalıyız. Kısacası diyoruz ki; kimseye buradan ekmek çıkmaz!" dedi.
Ecem Çetin
|
25 Mayıs 2022, Çarşamba - 13:18
Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik: Buradan ekmek çıkmaz

Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik, yaptığı haftalık basın açıklamasında gündemi değerlendirdi.

Çevik, gençlere seslenerek değişimlerinin ilk adımının 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sitem" olduğunun altını çizdi.

Çevik'in  konu başlıkları ise şöyle;

"Yolsuzluğun yüksek olduğu toplumlarda, gençlerin hayal kuramadıklarını ve tutkularını gerçekleştiremediklerini biliyoruz. Çünkü bireysel çabaların değil de siyasi bağlantı ve ilişkilerin başarı kriteri olduğu toplumlarda gençler kendi yeteneklerine güvenemezler. Ne yapabilirim? sorusu değil de kimi tanıyorum sorusu öne çıkar. Bu tip yönetimlerde gençler hep daha küçük düşünmek zorunda bırakılır."

"Hepinizin büyük düşünebileceğiniz bir Türkiye’de yaşamanız gerektiğini düşünüyoruz. Demokrat Parti olarak, başta 1990 ve sonrası doğmuş olan gençler olmak üzere vatandaşlarımıza söylemek istediklerimiz var:"

"İş bulmanın parti teşkilatları ile değil de bileğinizin hakkıyla olduğu, " 

"Siyasetin, ayrıştıran siyasi görüş ve ideolojilerin alanı değil de ortak problemlerin çözümünde uzlaşı aracı olduğu, "

"Hayatta başarılı olabilmek için babanızın veya amcanız kim olduğuna değil de sizin neyi, ne kadar istediğinizin önemli olduğu bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz!"

"Bütün bu değişimleri gerçekleştirebilmenin ilk adımını “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e geçiş oluşturuyor. “Türkiye’nin cumhurbaşkanının” aynı zamanda bir “parti genel başkanı” olmadığı bir Türkiye’de yaşıyor olmak, emin olun, sizlerin hayatını pek çok alanda ve somut olarak değiştirecektir." 

"İnsanlarımız maalesef hızla tarımdan kopmaya devam ediyor" 

"Bir zamanlar dünyanın tarım devlerinden biri olan ülkemizde insanlarımız maalesef hızla tarımdan kopmaya devam ediyor." 

"SGK verilerine göre 2009’da 1 milyon 14 bin olan tarımda sigortalı çiftçi sayısı, 2021 itibariyle 497 bin 134’e düşmüş. Benzer olarak, TEDAV çiftçi sayısının son yılların en düşük seviyesine gerilediği açıkladı. Bunların yanı sıra tarım arazilerimizin ise takriben yüzde 20 oranında azaldığı görülüyor."

"Bu durumun en büyük sebebi olarak “artan girdi maliyetleri” gösteriliyor. İlaç, gübre ve işçilikteki artışlar, bir önceki yıla göre, neredeyse dört katına ulaştı. Ek olarak, özensiz özelleştirmeler, ithalata dayalı tarım ve hayvancılık politikaları ve tarıma yeterince bütçe ayrılmaması da cabası!"

"ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) kayıtlı çiftçi sayısı 2019’da 2 milyon 83 bin iken, 2020’de 1 milyon 803 bine gerilemiş. Üreticinin, çiftçinin elde ettiği gelir, Sosyal Güvenlik Primini ödemeye yetmiyor ve sigortadan ayrılanların sayısı da her geçen gün maalesef artıyor. "

"SGK’nın resmi verilerine göre 2021’de sigortalı sayısı yüzde 5 artarken tarım kesiminde yüzde 12 düşüş olduğu görülüyor."

"Ülkemizin içinde bulunduğu durum gerçekten çok acı verici" 

"Pandemi ile birlikte bütün Dünya gıda krizini konuşurken ve “daha fazla tarım” derken, ülkemizin içinde bulunduğu durum gerçekten çok acı verici. Bütün derdi beton, AVM, inşaat olanların tarım ve hayvancılık için çok bir şey yapmalarını beklemiyoruz ama belki çocukları ve torunlarını düşünüp, insafa geleceklerini umuyoruz.

2015 yılında düşürülen Rus uçağından sonra bugün, turizmde ikinci büyük krizi yaşıyoruz. 

Bakınız; 2021 yılında 2 milyon Ukraynalı, 4,5 milyon Rus turisti ağırladık ülkemizde. Rus ve Ukraynalı turistler toplam pazarımızın yüzde 30’unu oluşturuyor. Ancak savaştan dolayı bu payı kaybedecek gibi görünüyoruz. Bu kaybın telafisi için yapılanlar ise ne yazık ki yeterli değil. 

Turizmde revizyon tavsiyesi

Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı krizi bir fırsat olarak görmelidir ve artık “her şey dahil turizm modeli”nde revizyona gitmelidir.

İlk olarak belirtmek gerekir ki; turizm deyince sadece güneş, deniz ve kumu düşünmemeliyiz. Birkaç ülkeye olan bağımlılığımızı “alternatif pazarlar” bularak azaltmalıyız. 

Aslında turizm sektöründe yaşananlar, iktidarın rastlantısal yönetim anlayışının bir örneğidir. 

Gerek dış siyaset gerekse ekonomi olsun, iktidarın uzun vadeli ve rasyonel stratejiler yerine rastlantıların getireceği rüzgârlardan ve günü birlik taktiklerden medet umdukları çok açıktır. Adeta olumlu gelişmeler için “tesadüfler” beklerken, kendi yanlış politikaları için de “günah keçileri” buluyorlar. 

Bunlara ek olarak; bir de kendi temsilcilerinin rantlarına odaklandıkları söylenebilir.

Turizm Bakanını kendi turizm şirketine avantajlar sağlamanın peşinde koşmaktansa ülke turizmi için kalıcı çözüm önerileri peşinde koşmaya davet ediyoruz. 

"Kimseye buradan ekmek çıkmaz"

Cumhuriyet Tarihi ile Osmanlı Tarihinin, Atatürk ile Abdülhamid’in birbirlerinin rakipleriymiş gibi gösterilmesinden rahatsızlık duyduğumuzu söylemek isteriz

Osmanlı ve Cumhuriyet Tarihi birbirlerinin rakibi değildir, bizi bugünlere taşıyan ortak tarihimizdir.

İktidar “nereden bir kutuplaştırma yaratsam” diye aranır dururken tarihin sayfalarını açmış ve bugüne kadar yarattığı kamplaşma yetmezmiş gibi şimdi de “tarihi savaştırma” peşine düşmüştür. 

Biliyoruz ki söyleyecek sözü, ortaya koyacak icraatları kalmayanlar ancak tarihin kahramanları üzerinden siyaset üretmeye çalışırlar. Unutulmamalıdır ki; milli tarih, hamasi söylemlerin malzemesi olmaz! 

Eğer tarih konuşacaksak, önce her lideri ve dönemi kendi koşulları içinde değerlendirmeliyiz. Sonra da “geçmişten faydasıyla ve hatasıyla biz ne ders çıkabiliriz” diye sormalıyız.

Kısacası diyoruz ki; kimseye buradan ekmek çıkmaz!

"Çin modeli eleştirisi"

Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün iktidar temsilcileri koro halinde birkaç aydır “Türkiye Çin olacak hatta Çin’i geçecek, Avrupa’nın üretim merkezi olacak” diyorlar. 

Türkiye Çin modelini örnek alıyorsa şayet, Demokrat Parti olarak tavsiyemiz; acil olarak 1980 yılından beri Çin’in attığı adımların anlaşılması, bilime, araştırma ve geliştirmeye öncelik verilmesi, unutulan liyakatın tekrar hatırlanması olacaktır. 

Kur politikaları ile “üretim merkezi” olunmaz; olsa olsa fakirliğin arttığı, gelir dağılımın bozulduğu, orta sınıfın yok olduğu ama birçok yabancı markanın üretim yaptığı “Bangladeş” olunur.

Çin, Tibet yaylasında inşa edeceği Yangqu adlı barajı hiç insan çalıştırmadan, sadece yapay zeka destekli 3D (beton) yazıcılar ve inşaat robotlarıyla tamamlayacakmış. 2024’te tamamlanmasını planladıkları 180 metre yükseklikteki santral yıllık 5 milyar saat elektrik üretecekmiş. 

Çin olacağız diye halkı kandıranlar, öncelikle Çin’in teknoloji alanında neler yaptığına baksınlar, bunu bir etüd etsinler de sonra kıyas yapsınlar.

http://www.ankaramasasi.com/haber/1530783/demokrat-parti-sozcusu-dr-neslihan-cevik-buradan-ekmek-cikmaz
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.