Dünkü deprem büyük depremin habercisi mi?

Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, dün Marmara'da gerçekleşen depremin büyük fayın üzerinde olmadığını belirtirken, Pütürge'deki depremle ilgili bazı bölgelere uyarılarda bulundu.
Ankara Masası
|
09 Eylül 2020, Çarşamba - 20:46
Dünkü deprem büyük depremin habercisi mi?

Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz dün Pütürge’de ve Marmara açıklarında yaşanan depremleri Ankara Masası’na değerlendirdi.

Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Gökyıldırım’ın ‘Dün gerçekleşen deprem büyük Marmara depremini tetikler mi?’ sorusuna Okan Tüysüz, dünkü depremin ana fay hattı üzerinde gerçekleşmediğini ifade ederek “Marmara'da büyük bir deprem beklentisi var ve bu büyük deprem beklentisini oluşturan fay İzmit Körfezi'nden Marmara Denizi içerisine giren adaların önünden geçerek Batı’ya doğru devam eden ve Mürefte'den karaya çıkan büyük bir fay. Dün ortaya çıkan deprem bunun biraz daha güneyinde, yani bu deprem üzerinde büyük deprem beklediğimiz ana fay üzerinde olmamıştır.” açıklamalarında bulundu.

Pütürge depreminin ise Doğu Fay Hattını harekete geçireceğini söyleyen Tüysüz “Bu etkinlik bir süre daha devam edecek ve olasılıkla daha güneyindeki kesimlerde yani Pazarcık, Kahramanmaraş gibi yerlerde ve Hatay gibi yerlerde de gelecekte depremlerin olacağını şimdiden söyleyebiliriz” uyarısında bulundu.

İşte Prof. Dr. Okan Tüysüz ile gerçekleştirdiğimiz söyleşinin tamamı...

-Keşke başka şey konuşuyor olsak diyeceğim ama maalesef yine de deprem gerçeği ile sürekli bir araya geliyoruz. Korona virüs günlerinde deprem kendini gösterdi. Dün Malatya Pütürge'de bir deprem vardı bugün sabah saatlerinde veya gece geç saatlerde diyelim Marmara Tekirdağ açıklarında bir deprem vardı. Pütürge'den başlayıp bu sabah bu olan depreme kadar neler yaşanıyor Bir üzerinden geçelim isterseniz.

-Şimdi söylediğiniz gibi iki tane deprem çok büyük. Her ikisi de yaralanma ya da can kaybı ya da maddi hasara galiba Pütürge'de bir miktar hasar var. Önemli bir hasara yol açmadı diyelim. Türkiye bir deprem ülkesi. Türkiye'nin herhangi bir yerinde bu büyüklükte deprem olması bizler için şaşırtıcı bir olay değil. Şimdi hatırladığımız gibi bu yılın başında Ocak ayında Elazığ'da 6.8'lik bir deprem olduğu oldukça fazla hasara ve can kaybına yol açmıştı. Bu deprem etkinliği daha sonra biraz güneye kayarak devam etti. Buna biz artçı sarsıntılar diyoruz. Hemen hemen aynı fay sistemi üzerinde meydana geldikleri için en son da 4 Ağustosta 5.7 civarında Pütürge civarında bir  deprem olmuştu. Bunların hepsini bir araya koyduğunuz zaman binin üzerinde deprem bu fay üzerinde meydana geldi. 6.8'lik izleyen bir şekilde.  Dün olan deprem de yine bu sistem içerisinde ve en güneybatı ucunda kalan bir deprem. Dolayısıyla bu etkinlik olasılıkla bir süre daha sürecek diyebiliriz ve burada özellikle daha önceki ana şoklar da hasar vermiş olan depremlerde de bir daha yapılarda da bazı hasarlar maalesef ortaya çıkmış durumda. Bu etkinlik bir süre daha devam edecek ve olasılıkla daha güneyindeki kesimlerde yani Pazarcık, Kahramanmaraş gibi yerlerde ve Hatay gibi yerlerde de gelecekte depremlerin olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Tabii bunun zamanını maalesef söylemek mümkün değil. Kısa bir süre içerisinde olabilecek gibi yıllar içerisinde de gerçekleşecektir. Ama görünen bir gerçek var ki Doğu Anadolu fayı ülkemizin diğer aktif fayları gibi deprem üretme potansiyeline sahiptir. Buna karşı tedbir almak mutlaka gerekiyor.

Bir de dün olan depremimiz var. Marmara Denizi içerisinde Tabii Marmara deyince hepimizin tüyleri diken diken oluyor çünkü, 17 Ağustos 1999-dan Bu yanı Marmara'da büyük bir deprem beklentisi var ve bu büyük deprem beklentisini oluşturan fay İzmit Körfezi'nden Marmara Denizi içerisine giren adaların önünden geçerek Batı’ya doğru devam eden ve Mürefte'den karaya çıkan büyük bir fay. Dün ortaya çıkan deprem bunun biraz daha güneyinde, yani bu deprem üzerinde büyük deprem beklediğimiz ana fay üzerinde olmamıştır. Bu yöreyi çalışan arkadaşlarımız var. Denizin içerisinde sismik verilerle ve onların sonuçlarına göre burada birtakım ana fayın yanı sıra küçük faylar da var. Bugün gece saatlerinde olan deprem olasılıkla bu küçük faylardan bir tanesinin üzerinde gerçekleşmiştir ve bunun arkasından da 20’nin üzerinde sanıyorum şu sıralar otuza yaklaşmış olacak. artçılar meydana geldi. Iki buçuk gibi bir gibi bir buçuk gibi büyüklüklerde. bu da zaman içerisinde sönümlenecektir tabii. Genel Soru: Bu tür depremler acaba Marmara'daki büyük depremin habercisi midir? Bu olan deprem ana fay üzerinde olmamıştır. Büyük deprem beklediğimiz konu üzerinde olmamıştır. Bu bakımdan Büyük Marmara depremi ile beklenen Büyük Marmara depremiyle alakası yoktur. Ama şunu göstermektedir ki Marmara Bölgesi önemli bir gerilim altındadır. Bu gerilimde depremi oluşturacak olan kuvvettir. Bu nedenle yine Marmara bölgesi için demin Pütürge Malatya Doğu Anadolu için söylediğimiz gibi mutlaka mutlaka tedbirli olmak gerekiyor.

-Bu 99 sonrası Büyük Marmara olası büyük Marmara depreminin son çeyreği konusu önemli olarak konuşuluyor zaman zaman siz bu süreçte, bu yaşadığımız Marmara'daki bu kırılma veya yoğunlaşmayı nasıl değerlendirmek istersiniz?

-Şimdi tabii 99 depremi olduktan sonra iki tane önemli deprem olduğu konusunu biz üniversite olarak ve üniversitenin çalışanları olarak en üst makamlara kadar giderek belirttik, bildirdik ve bu beklentinin bir tanesi12 Kasım 1999'da 17 Ağustos Büyük depreminden 3 ay kadar sonra gerçekleşti. Diğer taraf ise bugüne kadar gerçekleşmedi. Yani ikinci taraf Batı'daki Marmara bölgesidir. Şimdi doğa hiçbir zaman çok düzenli davranmıyor. Doğanın ne zaman ne yapacağını çok net olarak kestiremiyorsunuz. Özellikle deprem olduğu zaman şunu söylemek mümkün. büyük deprem insanlar gibi hiçbir deprem bir ötekiyle aynı değildir. Onun için ne yapacağını, nasıl davranacağını çok net bilemezsiniz. Birtakım yaklaşımlarda bulunmak mümkün. birtakım olasılıklardan söz etmek mümkün. Dolayısıyla 17 Ağustos 99’dan sonra ortaya konan olasılık Marmara'da olabilecek depremin 30 yıl içerisinde olma olasılığının yüzde 65 olduğuydu. Bunu konusunda farklı görüşlerde var ama şunu söylemek mümkün. Marmara Denizi büyük bir depreme gebedir. Bunun ne zaman olacağını net söylemek maalesef mümkün değil ama yakın bir zamanda olması büyük olasılıktır nedir bu yakın zaman? İşte 17 ağustostan sonra 99'dan sonra geçen 30 yıllık süredir ki bunun 20-21 yılı bugüne kadar geçmiştir. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu depremin olma olasılığı yüksektir ama olmayabilir mi? Elbette böyle bir olasılıkta var. Ne zamana kadar olmayabilir? Belki bir 5 yıl daha bir 10 yıl, belki bir 50 yıl. bunu çok net olarak söylemek mümkün değil ama önemli olan şudur: Marmara denizinde yarın bugün deprem olsa biz yer bilimciler için şaşırtıcı bir olay olmaz. Bu nedenle olabilecek bir depreme sanki yarın olacakmış gibi hazırlıklı olmak gerekiyor. Depremlerde esas olan depremin ne zaman olacağı değil, depremin vereceği hasarın en aza indirilmesidir.

-Evet şimdi yayınımızın sonuna geliyoruz. Bizim bu konularda biraz tedbirsizliğimiz zaman zaman savsaklamamız gevşememiz söz konusu olabiliyor. Dengeyi nerede kurmak lazım sormak istiyorum aslında. Yani zaman zaman deprem konusunda bir yoğunlaşma oluyor. Abartıldığı konuşuluyor, biraz konuşulmadığı günlerde savsaklanmış gibi konuşuluyor. Bu dengeyi nasıl sağlamak lazım. Ne düşünürsünüz?

-Valla zor bir şey Ama bu bir kültür meselesi. Yani depremi gerçekten ciddiye almamız gerekiyor. Ben bu konuda toplumumuzun gerek toplumumuzun gerek idari mekanizmamızın depremi yeterince ciddiye aldığı kanaatinde değilim. Nedeni şu: Aradan 21 yıl geçti, 17 Ağustos depremi olduğunun ertesi gününden itibaren yapıların depreme hazır olması gerektiği kavramı gündeme geldi. Buna karşılık çok sayıda çalışmalar yapıldı. Bunları inkar etmek mümkün değil. Okullarımızın güçlendirilmesi, karayollarından vesaire, köprülerin güçlendirilmesi gibi. Ama hala biz aradan geçen 20 yılda İstanbul gibi bir şehirde bunu aslında bütün Marmara için de söylemek mümkün. Bir buçuk milyon civarında binanın ne yapılacağını, nasıl depremden korunacağını tartışıyoruz. Bu da çok ciddiye almadığımız deprem konusunu çok fazla da ciddiye almadığımızı gösteriyor. Bu bir kültür ve eğitim meselesi. Yer bilimleri konusu ve özellikle deprem ve afetler konusu Bu sadece depremle alakalı değil, diğer afetlerde ordudaki Dereli faciasını Hemen hatırlatalım. Bütün bunların aslında bir kültür meselesi, eğitim meselesi olduğu ve ilkokuldan başlayarak üniversite çağlarının sonlarına kadar ve yaşam boyu süren bir eğitimle aslında toplumun afete dirençli hale getirilmesi gerektiğini bu konununda çok ciddi olduğunu belirtelim.

http://www.ankaramasasi.com/haber/154690/dunku-deprem-buyuk-depremin-habercisi-mi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.