Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, basın toplantısı gerçekleştirdi.
Karamollaoğlu, 15 Temmuz davasında tutuklanan harbiye öğrencilerinin tahliye edilmesine değerlendirmelerde bulundu.
Bu kararla yanlıştan dönüldüğünü belirten Karamollaoğlu "15 Temmuz'da Harbiyeli öğrencilerimiz tutuklanmışlar ve ömür boyu hapse mahkum edilmişlerdi. Ne olduysa bir gecede, bu çocuklarımız serbest bırakıldı. O zaman da demiştik, öğrenci plan yapamaz. Öğrenci, kendisine verilen komuta çerçevesinde hareket etmekle yükümlüdür. Bu çocukları böyle ömür boyu hapse mahkum edip sonra da bırakmak olmaz. İktidarın aklı seçim yaklaştıkça başına geliyor. Bu öğrencilerin 6 yıl yatmasına gerek yoktu. Ama bu yanlıştan dönülmesini olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum." şeklinde konuştu.
" Bu tavır, daha kötü sonuçlar doğurabilir"
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu ile bir polis memuru arasında yaşanan tartışmayla ilgili ise Karamollaoğlu " Bugün Dünya Mülteci Günü. Maalesef dünyada mülteci sayısı artıyor. Bu konuda söyleyecek çok şey var ama geçtiğimiz hafta Somalili kafe sahiplerine uygulanan tavır, Emniyet'in ve Bakanlığın yaklaşımı anlaşılır değil. Özellikle de hadise sırasında bir milletvekili arkadaşımızın polis tarafından adeta tehdit edilmesini kabul etmemiz mümkün değil. İktidardakiler artık akıllarını başına almalı ve bu meseleye sadece oy açısından yaklaşmamalılar. Bu tavır, daha kötü sonuçlar doğurabilir."dedi.
Karamollaoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Mahmut Ustaosmanoğlu'na taziye mesajı
"Öncelikle ülkemizin manevi önderlerinden Mahmut Efendi hazretlerinin vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Kendisine Cenab-ı Hakk'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Ayrıca dün Afganistan'da meydana gelen ve binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği depremden bahsetmek istiyorum. Hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum.
" Farklı tedbirlere ihtiyaç var"
Tabi ülkemizde yangın tehlikesi özellikle yaz gelince bizi endişelendiriyordu. Ve Marmaris'te başlayan yangın da maalesef hala söndürülemedi. Görevliler elbette söndürmek için çabaya girecekler ama mühim olan sonuç alabilmek. Farklı tedbirlere ihtiyaç var diye düşünüyorum. Tabi bu, bugün halledilecek bir mesele değil. Ama gelecekte daha önemli tedbirlerin alınması gerektiği kanaatindeyim
"İktidar yoksulluğu geniş kitleye yaydı"
Yılbaşında iktidarın, "Altı ay sonra her şey güllük gülistanlık olacak" açıklamasının süresi doluyor. Ama böyle bir şey olmadı, insanlar gittikçe daha fazla borçlanıyorlar. Millet esnafa, esnaf toptancıya borçlu. Gençler devlete borçlu. MB verilerine göre 2018'de olan hane halkı borcu 2022'de iki misline çıktı. İnsanımız borçlu olmasının yanında aynı zamanda işsiz de kalmış durumda. Resmi rakamlarla gayriresmi rakamlar birbirini tutmuyor. Hani Cumhurbaşkanı'nı memnun etmek için açıklanan resmi rakamlar. Her 4 kişiden biri işsiz bugün. Türkiye'de 14-25 yaş gurubundaki tam 3 milyon genç, eğitim veya istihdamda yer almıyor. Türkiye'nin yüzde 18'i yeterli beslenemiyor. Bu rakamlar yoksulluğu bitireceğiz diyen bir iktidarın yoksulluğu geniş bir kitleye yaydığının ispatıdır.
Son açıklanan TÜİK verilerinde ise tarımsal girdi fiyatları yüzde 117 artmış bulunuyor. Burada böyle bir problem varken hükümet, bunları çözmek yerine başka ülkeden arazi kiralama peşinde. Allah akıl fikir versin! Bizim ekilemeyen onca alanımız varken ne peşindeler. İktidar muhalefete sataşacağına, enflasyon sorununu nasıl çözeceğine odaklansın. Çiftçinin alamadığı gübreye destek olsun. Bu iktidar, hiçbir konuyu müzakere etmeye yaklaşmıyor. Çünkü müzakere, farklı fikirleri dinleyerek bir karara varmaktır.
"Sorun yok dediler ek bütçe getirdiler"
Biz adil bir düzeni mutlaka inşa edeceğiz inşallah! Üreteni tüketmeyeceğiz. Yap-işlet-devret projelerini ayrılan bütçeyi ağırlıklı olarak çiftçimize tahsis edeceğiz. Ve böylece bu ülkenin toprakları yeniden yeşerecek. Bugünkü ekonomik modeli mutlaka değiştireceğiz. Zaten bu değişiklik olmadan problemin çözülmesi mümkün değil. Hükümet 2021 sonunda hazırladığı bütçe hedefini tutturamadığı için Meclis'e yeni bir ek bütçe paketi getirdi. Normalde sel, afet gibi olağanüstü durumlarda getirilen ek bütçe, hükümetin "hiçbir sorun yok" dediği bu ortamda getirildi. Çünkü devlet de geçinemiyor. 1 trilyon 83 milyar lira vergi getirildi. Kim ödeyecek? Vatandaş ödeyecek. Şu artık çok net, hükümet artık bu ekonomiyi 1 yıl bile taşıyamadı. Devlet bile yıl sonunu getiremezken, vatandaş ay sonunu nasıl getirsin? Bir de bu ülkeyi 5 yıl daha yönetmek için yetki istiyorlar. Biz bu iktidarı ülkemize daha fazla zarar vermeden durduracağız. Tarımı ihracattan gelen parayla değerlendiren iktidar yüzünden bugün ekmek 5 lira oldu. Eğitimi binadan ibaret sanan iktidar yüzünden gençlerimiz diplomalı işsiz oldu. Sağlığı binadan ibaret gören, doktorumuza "Nereye giderlerse gitsinler" diyen iktidar yüzünden insanımız hastanelerden randevu alamıyor. Yol yaptık, havaalanı yaptık diye övünün iktidar yüzünden mazot devamlı zamlandı, otobüs biletleri 400 lirayı, uçak biletleri 1000 lirayı geçti.
"Bürokratlarımıza, kamu görevlilerimize teşekkür etmeyi borç biliyorum"
Biz dönen dolapların da kurulan tuzakların da farkındayız. Biz birilerinin ciğerlerini biliriz. Onlar da bizim onları bildiğimizi bilirler. Bugüne kadar biz hiçbir zaman süte su katanlardan olmadık. Bundan sonra da asla olmayacağız. Bu ülkede yanlışa bulaşanlardan çok, temiz evlatlar olduğunu biliyoruz. Yanlış sistemden memnun olmayan bürokratlarımız olduğunu biliyoruz. Tam da bu sebeple Türkiye'yi aydınlığa çıkarmada umudumuz var. Bu bürokratlarımıza, kamu görevlilerimize teşekkür etmeyi borç biliyorum. İktidar tarafında bile böyle insanlar olduğunu biliyorum. Ha sesleri yüksek çıkmayabiliyor o başka. Yozlaştırılan bütün kurumlarımızı derleyip toparlayacak, kronikleşen problemlerimize hızlı ve kalıcı çözümler bulacağız.
Suudi Arabistan'la normalleşme
Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin ziyaretiyle ilgili yorum yapmak istemiyorum. Bu konuyla ilgili en sert yorumu geçmişte Cumhurbaşkanı yaptı. Ama artık bu rolü ABD üstlenmiş gibi görünüyor. Fakat ülkelerle ilişkilerin düzelmesi güzel bir şey. Yöneticilerle değerlendirmemeliyiz. Biz, tarihi ve kültürel olarak yakın olan, asırlarca bir arada yaşadığımız insanlarla ilişkilerin düzelmesi olumlu.
