Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik, yaptığı haftalık basın açıklamasında gündemi değerlendirdi.
Çevik, İstanbul Sanayi Odası toplantısına katılan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun tavrını eleştirirken "İşletmelerde durum ne yazık ki daha da kötü. Geçen hafta İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) yapılan bir toplantıya Merkez Bankası Başkanı Sayın Şahap Kavcıoğlu da katıldı. İSO Başkanı sanayici Erdal Bahçıvan, Merkez Bankası Başkanı’nın yüzüne bakarak “TCMB’nin politika faizi yüzde 14 iken, bankalarda yüzde 50’lere varan oranlarda kredi faizleriyle karşı karşıyayız” dedi.
Aslında bu malumun ilanı idi. Merkez Bankası Başkanı belli ki bunu beklemiyordu; verdiği tepki adeta bir itiraf niteliğindeydi. İş dünyasını tehdit edercesine şu cevabı
verdi: “… kamu bankaları yüzde 15,8 ile ticari kredi kullandırıyor, ucuz kredi kullanıp döviz ve araba alıyorsunuz, hepinizin listesi elimizde” !!
Konuyla ilgili olarak Merkez Bankası Başkanı'na şunları sormak durumundayız:
Sanayici ile bir araya gelmişsiniz; çok güzel! Bu zaten sorumlulunuz gereği yapmanız gereken bir şey. Merkez Bankası Başkanlığı bir azarlama ve tehdit makamı mı?
Merkez Bankası başkanlığının görevi sanayicinin sorunlarını dinlemek ve çözüm bulmaktır; azarlamak değil, tehdit etmek hiç değil." ifadelerini kullandı.
Çevik yazılı açıklamasında şunlara yer verdi;
"İktidarın Nas inadı devam ediyor"
“İktidarın Nas inadı devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Merkez Bankası’nın resmi yıllık faiz oranı yüzde 14 olarak belirlendi. Fakat piyasalardaki durum hayli farklı. Vatandaş, piyasa faizlerinin altında ezilmeye devam ediyor.
Temmuz ayı itibari ile Merkez Bankası’nın açıkladığı resmi rakamlara göre; ihtiyaç kredisi almak isterseniz yüzde 36 faiz, taşıt kredisi almak isterseniz ise yüzde 28 faizle kredi kullanabilirsiniz.
"Ekonomideki felaketin ve dolardaki oynaklığın sebebi iç güçler olmasın?"
Nitekim, iş dünyası böyle bir tavıra girdiyse, bunun tek nedeni, tek sorumlusu sizin ekonomi bilimine aykırı, piyasa gerçekleri ile uyuşmayan ekonomi politikanızdır ve bu politikayı sürdürmek için çabalayan donanımsız, liyakatsız ekonomi bürokrasisidir.
Birileri parmakları ile sürekli dış güçleri gösterese de ekonomideki felaketin ve dolardaki oynaklığın sebebi iç güçler olmasın?
"ABD neden denge politikasını terk etti?"
ABD, Türkiye ve Yunanistan’la olan ilişkilerinde kendine göre bir denge politikası uyguluyordu. Hem hibe yardımlarında, hem de FMS satışlarında dengeyi gözetiyordu. Son zamanlarda yaşananlara bakınca ABD’nin denge politikasını terkedip, ağırlığını tamamen Yunanistan lehine kaydırdığını görüyoruz.
Yeni nesil uçaklar Türkiye’nin güvenliği için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bunun için “Milli Muharip Uçak Üretme Projesi”ni hızlandırmak en uygun çare olarak görüldü ve bununla ilgili çalışmalar sürüyor. Bunun tam anlamıyla etkin duruma gelmesi 2033 yılını bulabilir.
Türkiye bu sürede geçiş döneminde yol alabilmek için ABD’den “F-16”lar ve teknolojik olarak geri kalanları da modernize edebilmek için “kit”ler satın almayı talep etmiştir. ABD, F-16 isteğini çeşitli nedenlerle sürüncemede bırakarak, Türkiye’yi kendi istikametinde hareket etmeye zorluyor.
“Türkiye, stratejik ve etkin bir lobileşmeyi ne zaman kuracak?”
Bu konuda Yunan lobisi de, Amerika’da çok etkin bir şekilde karşı kampanya yürütüyor. Birkaç ay önce Yunan Parlamentosundan onaylanan anlaşmaya göre ABD ile “Karşılıklı Savunma İş Birliği” yapıldı. Buna göre ABD’nin Yunanistan’da 3’ü yeni olmak üzere 4 üsten faydalanmasına olanak sağlandı. Aslında bu anlaşma 2021 yılı Ekim ayında imzalanmıştı, Parlamentodan geçtiği tarih Mayıs 2022 oldu.
Yunanistan lobisi bir güç odağı haline gelip, ABD dış siyasetini bu kadar etkilemeye başlamışken, Türkiye olarak biz ne yapıyoruz? Türkiye’nin çıkarları için stratejik ve etkin bir lobileşmeyi kurmak için daha ne kadar bekleyeceğiz?”
“Dürüst olalım hepimiz çalıyoruz!?”
Bir vatandaşımız malını mülkünü AKP döneminde vergi kaçırarak edindiğini “Dürüst olalım, çalıyorsa ne oluyor; hepimiz çalıyoruz. Allah onları başımızdan eksik etmesin” diyerek itiraf ediyor.
Hükümetin yarattığı, meşrulaştırdığı ve hatta “tek” ve “en doğru yol” haline getirdiği toplumsal yozlaşmanın bir itirafıdır bu ne yazık ki.
Bir taraftan “Nas” deyip İslam'ın koruyucusu olarak kendilerini tanıtırlarken, aslında Pagan Araplar’ın ünlü şairi Durayd Simma gibi davranıyolar. Simma diyordu ki; “Doğru yanlış erdemde değil, benim kabilemdedir. Kabile şefim neye doğru derse doğru odur; çal derse çalarım.” Peki, AKP böylesi bir kabile hükümeti midir?
Kısacası; onlar hırsızın kendisinden olmamasından çekiniyor, biz hırsızlıktan. Onlar hırsız değişmesin istiyorlar, biz hırsızlık istemiyoruz!
"Milletten yine sabır istediler"
1 Ağustos 2022’de gerçekleştirilen kabine toplantısına bakarsak İktidarın Ağustos ayına da havanda su döverek başladığını görürüz.
Kabine toplantısı sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada milletten yine sabır istedi. Önümüzdeki senenin ilk aylarında fiyatların ve enflasyonun düşeceğini söyledi. Anlayacağınız yeni bir şey yok; yine vaatler var, pansuman var ama maalesef çözüm yok!
"Millette bir günlük sabır kalmadı"
TÜİK verilerine göre, üniversiteden yeni mezun bir gencin ilk işini bulması 13 ay kadar sürüyor. Ancak bizler görüyoruz ki; millette bir günlük bile sabır kalmadı! Bu hükümetin ise 13 ay bile zamanı kalmadı!
Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesini açıklayan kabineye soruyoruz:
“20 yıldır bu kadar sosyal konut ihtiyacını yaratan kim?”
Siz “yoksulluklara” yardım etmekten, biz ise “yolsuzluğu” ortadan kaldırmaktan yanayız!”
