Feramuz Üstün: "(Başörtüsü kanunu) Çıkmazsa sorumlusu Cumhur İttifakıdır"

Gelecek Partisi Genel Başkan yardımcısı Feramuz Üstün, başörtüsüne serbestliği güvence altına alacak yasa çıkmazsa sorumlusunun Cumhur İttifakı olacağını söyledi. Üstün, “Bu aşamadan sonra çıkmazsa, bu işi sulandırmak için çıkarmazlar. Onu da içine koyalım, paket koyalım, şunu da koyalım, hayır öyle bir şey yok kardeşim” dedi.
Ersin Küçükbarak
|
12 Ekim 2022, Çarşamba - 16:25
Feramuz Üstün: "(Başörtüsü kanunu) Çıkmazsa sorumlusu Cumhur İttifakıdır"

Feramuz Üstün Ankara Masası Gündem programında Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik’in konuğu oldu.

Ak Parti’nin bir yandan “başörtüsü meselesini çözdük” dediğini, ancak diğer yandan “CHP iktidara gelirse kazanımlar kaybedilecek” propagandası yaptığına  işaret eden Üstün, bunun bir çelişki olduğuna dikkati çekti.

Üstün, zaten bu aşamada kanun teklifinin gündeme gelmesinin sebebinin de meselenin siyasi şantaj olarak kullanılmasının önüne geçmek olduğunun altını çizdi.

Ak Parti’den farklı olarak başörtüsü meselesine siyasi değil insani kazanım olarak baktıklarını vurgulayan Üstün, şu aşamadan sonra teklif kanunlaşmazsa sorumlusunun Cumhur İttifakı olacağını dile getirdi.

Üstün şunları söyledi:

“Çıkmazsa sorumlusu Cumhur İttifakıdır”

“Çıkmazsa sorumlusu Cumhur İttifakıdır, cumhur partisindekilerindir. Çıkmazsa, bu aşamadan sonra çıkmazsa, bu işi sulandırmak için çıkarmazlar. Ben, onu da içine koyalım, paket koyalım, şunu da koyalım, hayır öyle bir şey yok kardeşim. Şu anda önümüze ne gelmiş, sayın Cumhurbaşkanının tabiriyle, pas da pas gelmiş, başörtüsüyle ilgili mesele. Bu meseleyi kapatıp koymak lazım. Çünkü, cumhuriyetin yüzüncü yılında, kuruluşunun yüzüncü yılına doğru, kaşınabilecek bütün yaralarımızı kaşımak gibi bizim bir hazırlığımız var Gelecek Partisi olarak. Hangi meselemiz varsa, ama onu şunla, şunu şunla beraber paket yapıp da, böyle pazarlık görüntüsü haline sokmak başörtüsüne de eziyettir, o mücadeleye de eziyettir. Ben onu birbirinden ayırıp hangisi varsa, bütün meselelerin çözülüp atılması gerektiğini düşünüyorum”.

Ak Parti’nin seçime yönelik hamleler yaptığı ve psikolojik üstünlüğü ele geçirdiği iddialarını da değerlendiren Üstün, aslında Ak Parti’nin ahlaki üstünlüğü kaybettiğini ifade etti.

Üstün şöyle dedi:

“Ak Parti uzun zamandır ahlaki üstünlüğü kaybetmiştir”

“Hamleler etkili olur, hani diyorlar ya psikolojik üstünlüğü ele geçirdik diye, Ak Parti uzun zamandır ahlaki üstünlüğü elden kaybetmiştir. Onu kaybettikten sonra hangi hamleyi yaparsanız yapın başarma şansınız yoktur. Yani ülkenin Başbakanlığını yapmış, Ulaştırma Bakanlığını yapmış adamı götürdünüz, adı sanı duyulmayan birisinin karşısına belediye başkanı çıkardınız, iki defa sırtını yerine getirdi. Değil mi? Ankara’da Beypazarı İlçe Başkanı diye, Belediye Başkanı diye küçümsediğiniz bir adam çıktı karşısına, bakanlık yaptırdığınız, yıllarca büyükşehir belediyesini yönettirdiğiniz adamı perişan etti. Öyle mi? Şimdi bu işler öyle değil. 250 bin konut yapılacak TOKİ’den değil mi? 3 milyon, 4 milyon müracaat edecek. 250 bin alacak, 250 binin 50 bini diyecek ki iyi neyse AK Parti yaptırdı, bende oy vereyim diyecek. Diğerleri ne olacak, 3 milyon insan ne diyecek? Bana ev vermedi, torpille verdi diyecek. O da zaten alışılmış bir şey, torpilsiz bir şey yapmıyorlar. Öğrenciler, bir şeye kaç lira verecek bilmiyorum. Öğrencilerin belediye otobüsüne binemeyecek hale gelmeleri değil midir, üzülecek olan şey? Otobüse binemeyecek hale gelmiş bir çocuk, otobüse bindi diye gidip de iktidar partisine oy mu verecek? Ama bunlar Şevki Yılmaz’ın kafası, hani Şevki Yılmaz diyor ya, merkez bankasında ne var ne yok salın, satın. Sanki babasının malını satıyormuş gibi. Ne var ne yok satın, bizden sonrakilere bırakmayın, kazanın diyor. Bu geride kalan hırsızlara bırakmayın. Kendisi hariç memleketin yüzde ellisini, kendi ittifaklarının dışında kalan herkesi de hırsızlıkla suçluyor. Dolayısıyla bu kafayla gidilebilecek bir şey yoktur. Hep birlikte yaşayacağız, psikolojik üstünlük bilmem ne üstünlük değil, ahlaki üstünlüğü kaybedersen, toplum AK Parti’ye çok güvendiği için eskiden beri çok fazla ekonomik vaatler vermediği zamanlara hep söylüyorum, Pazar günü seçim yapılacak olsa, Cuma günü akşam benzine, cumartesi akşam benzine zam yapılacaksa yapardı. Ve millette derdi ki, ihtiyaç varmış yapılıyor, gereği buymuş yapılıyor diyor. Ama şimdi Ayasofya’yı açıyorsunuz, hem muhafazakar kesimin, sağcının da, solcunun da, Necip Fazıl’ın da, Nazım Hikmet’in de üzerine şiir yazdığı, toplumun yüzde doksanının ortak mutabık bir derdi olan Ayasofya’yı açıyorsunuz, normalde iki seçim, üç seçim götürmesi lazım. O dahil muhafazakar kesime iki seçim, üç seçim bir partiye oy verdirmesi lazım, kılı kıpırdamadı milletin. O şeyler geçti artık, daha yenmiyor. Samimiyetsizliği gördüğünüz zaman artık daha o işin neticesi alınmıyor.

Ak Parti’yi iktidara taşıyan kesimlerin “Şimdi bizi kurtarın” dediğini de anlatan Üstün,“O büyük krediler verdiği zengin işadamları değil. Onların büyük bölümü zaten oy vermeyecek” ifadesini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feramuz Üstün, orta direk denilen, maaşıyla geçinen ve açlık sınırında gezenlerin, mutsuz olan esnafların Ak Parti’yi bıraktığını belirtti.

Üstün, büyümeden halkın değil bankaların büyük payı aldığına işaret etti.

Feramuz Üstün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yoksulluğun yolsuzluğun olmadığı bir ülkeyi de biz hallederiz” sözlerini de şöyle değerlendirdi:

"Bu bir itiraftır"

"Biz kendi partimizin sahtekarını koruyacak, başka partinin iyisine hakaret edecek durumda değiliz. Biz şahsen doğru kimse onun yanında oluruz. Başka partili, şu partili diye benim derdim olmaz. İnsanın kendisinin dürüst olup olmadığına bakarız. Hiç kimse kendi partisinin, o dört tane bakanın yüce divana gitme meselesi, müsaade etseydi sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı o zaman. Tarihi bir fırsattı. Erdoğan Bayraktar’ın ki usulsüzlüktü tamam, diğerlerinin ki yolsuzluktu. Gitsin aklansınlar, tarihi bir fırsattı. Öyle değil miydi? Tarihi bir fırsattı, AK Parti’nin kendisine gelmesine, aklanmasına, yeniden bir böyle silkelenip temizlenmesine, arınmasına vesile olacak bir şeydi. Şimdi Sedat Peker açıklıyor, Peker’in açıkladıklarına normal ülkelerin her birisinde, normal demokrasiyle yönetilmeyen ülkeler dahil düşerdi, hükümetler düşerdi. Bakanla ilgili, başbakanla ilgili, eski başbakanla ilgili falan söylenen lafları bir akıl alabilir mi? Şimdi sayın Süleyman Soylu diyor ki, eroin satanların falan ben tekrar söylüyorum bacaklarını kırın diyor. Bir İçişleri Bakanı, bunu söyleyen bir insan hukuksuz açıdan bakın, bir aileyi düşünün, çocuğunun potansiyel uyuşturucuya bulaşma ihtimali durumunda olan birisi İçişleri bakanına hak verir. Çünkü o hukuka hitap etmiyor, millete hitap ediyor. Veya çocuğu bu illete bulaşmış birisi bakana hak verir, haklı da, çünkü çocuğunun derdi. Ama bir İçişleri bakanı hukuksuzluğu öneremez. Hukuksuzluğu önerirse, herkes herkese, vay efendim bu eroin satıyordu bacaklarını kırdım demeye başlar artık, satsa da, satmasa da. O zaman Sedat Peker’in dediklerini bacaklarını kırmak lazım. Kimin bacağı kırılacak o zaman? Sedat Peker, kimi uyuşturucu satışlarıyla, güzergah belirlemeyle, ekiplerle organize etmeyle, kimin kimlerle resmi var? Süleyman Soylu eğer doğruysa, o kendisiyle eroincilerle ilgili resimlerini koymuş olsa, zaten kendisi kırmış olsa onların bacaklarını baya bir mesafe almış olur uyuşturucuyla mücadelede. Dolayısıyla, sayın Cumhurbaşkanımızın o söylediği laf var ya gerçek olsa keşke, gerçek olmuş olsa, samimi olup olmadığına, söylenenlerin doğru olup olmadığına, siyaseten mi söyleniyor onu bilemem ama bu bir itiraftır."

"MHP’lilerin büyük bir kısmı Erdoğan’a oy vermeyecek"

Feramuz Üstün, MHP-Ak Parti İttifakı’nın tabanda değil tavanda olduğunu da söyledi:

Üstün şöyle devam etti:

"Ben özellikle, MHP ile AK Parti’nin ittifakının tavanda olduğunu düşünüyorum. Devlet bey ile sayın Cumhurbaşkanı arasında bir ittifak var. Aşağıda yoktur, herkes birbirini perişan ediyor, bütün şehirlerde. Gittiğim her şehirde görüyorum, şehirlerde birbirine girmişler AK Partililer ile MHP’liler. Şundan da adım gibi eminim MHP, sayın Bahçeli de biliyordur herhalde, MHP tabanının çok bariz küçük bir kısmı hariç, altılı masanın Cumhurbaşkanı adayı belirlendiği zaman büyük kısmı zaten sayın Cumhurbaşkanına oy vermeyecekler. Bunu onlar da konuşuyorlar, biliyorlar da. İddialı konuşuyorum, çok büyük bir kısmı MHP’lilerin, sayın Cumhurbaşkanına oy vermeyecekler. Tanıdığım için söylüyorum, gidip görüştüğümüz için, birçok arkadaşımızla görüşüyoruz. Şimdi altılı masanın bu kadar süre beraber ortak vizyon ortaya koymaları da, bir sürü metinler belirleniyor. Belirlenmesi gereken, bilinmesi gereken şu var, bu altı parti, bir parti değil, hepimiz aynı şeyleri düşünmüyoruz. Herkes bizim gibi değil, farklı farklı düşünceler var. En büyük zenginliği de bence bu altı kişinin farklı siyasi görüşlerde olup, tek hedefe kilitlenmiş olmalarıdır. Memleketin içerisine düştüğü durumdur, bu altılı masayı bir araya getirmek mecburiyetinde bırakan. Şimdi seçim yok ortada, bunlar hazırlayacaklar şu anda, ekipler oluşturdular, komisyonlar kuruldu. Seçim beyannamesi çalışılmaya başlandı. Ekonomiyle ilgili, tarımla ilgili, eğitimle ilgili, dış politikayla ilgili, bütün alanlarla ilgili şu anda ekipler çalışmaya başladı. Şu anda daha aday belli olmamış, daha seçime var sekiz ay. Sıkıntı şu, sayın Cumhurbaşkanının bunlar dağılıyorlar, dağılıyorlar, toplanıyorlar demiş olması, eskiden muhalefetin adayının kim olacağını çok dikkate almazdı Tayyip bey, çünkü kazanacağına inanırdı, özgüven vardı. Çıkardı ve kendi işine bakardı, seçim kampanyası başladığı zaman, biraz karşıdaki adaya ufak tefek laflar ederdi, seçimi kazanır geçerdi. Ama şimdi öyle değil, kaybedileceğini bildiği için, bir an önce aday ortaya çıksın diye, aday çıksın diye. Sayın Cumhurbaşkanının, Tayyip beyin seçimi kazanma ihtimali yoktur, altılı masanın adayı kim olursa o kazanır. Hep beraber göreceğiz."

“Ak Parti, DSP’nin sendromunu yaşar”

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feramuz Üstün, Ak Parti’nin sonunun DSP gibi olacağını da dile getirdi.

Üstün, şunları dile getirdi:

“ Maalesef millet ben şey gibi görüyorum o kadar çok darlanmış ki hiç sesini çıkaramıyor. Ben Ak Parti’nin içerisinden arkadaşlarım var. Mevcut milletvekilleri var, eski milletvekilleri var. Birebir oturduğumuz zaman benden daha fazla şeyler konuşuyorlar. Benden daha ötesini söylüyorlar. Ülkenin Başbakanını şeye koyamayan bir insan düşünsene bir belediye başkanı, vali insanın başbakanın geleceği şeye o gelirse ben giderim diye Cumhurbaşkanından korkusuna ben diyorum Okay o kadar kötü birisi değildi Okay Memiş normal bir devlet adamıydı. O bile Ahmet Davutoğlu gelirse Süleyman Soylu ne yapar bilmiyorum Kuzey Irak’a gönderir herhalde vali olarak Türkiye sınırlarında da tutmaz. Şimdi böyle bir yerde ben milletvekili arkadaşlarımıza ne diyeyim. Ertesi gün herhangi Anadolu’nun bir ilindeki milletvekili hastanenin müdürüne ulaşamaz, milletvekilliği vasfını kaybeder. Bu arkadaşlar gelebilirler mi? Böyle bir atmosferde korku ikliminin olduğu yerde bu kadar Ak Parti’nin içindekilerin korktuğu yerde bak hep beraber göreceğiz ilk seçimde insanlar korkularından kurtulmanın ilk fırsatta, ilk seçimde korkularından kurtulmak isterler. Ben DSP’nin oyu yüzde 22’den mi 23’ten mi 1’e düştü Ak Parti o sendromu yaşayacak hep beraber göreceğiz. Bunu da söylerken sevinerek söylemiyorum. Ak Parti'nin kurucusu olup bir sürü emek vermiş eleştirirken dahi mahcup olan o geçmişi hatırladıkça mahcup olan birisi olarak söylüyorum. Keşke bunları yapmasalardı. Az önce sayın Cumhurbaşkanının söylediği şeyleri yapmasalardı keşke. Temizleseydik. DSP’nin akıbetini yaşar Ak Parti. Yüzde 1 değil ama DSP’nin yüzde 23’ten yüzde 1’e düşmesi Ak Parti’nin yüzde 30’dan 15’e düşmesidir yani. O sendromu yaşar”

http://www.ankaramasasi.com/haber/1830931/feramuz-ustun-basortusu-kanunu-cikmazsa-sorumlusu-cumhur-ittifakidir
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.