Oğuz, Ankara Masası’ndan Gökhan Gökyıldırım’ın Yeni Ekonomik Program’a ilişkin sorularını cevapladı.
Hedefleri daha gerçekçi bulduğunu belirten Oğuz, ancak sürprizi ve döviz kuruna etkisi olmayan, piyasaların beklediği bir program olarak tanımladı.
YEP, REVİZE BİR PROGRAM
Şeref Oğuz, YEP’i “revize bir program” olarak niteledi.Oğuz şunları söyledi:
“Paketin finansal istikrara etkisi şuan itibariyle yok ama önümüzdeki dönemde atılacak olan adımlarla birlikte olabilir. Şimdi eğer siz Merkez Bankasına sadece işi bırakırsanız onun yapabildiği bu kadar olur ve hala bugünden itibaren bile Batı'da ve özellikle içeride de piyasa şunu konuşmaya başladı. Acaba Merkez Bankası ekimde ki para Politikası kurulu kararında daha faizi ne kadar artıracak?”
FAİZ ARTIŞIYLA GİDİLECEK YER YOK, DÖVİZ ÜRETMEK LAZIM
“Şimdi faizin artırılması ile gidilecek bir yer yok. Faizin artmasıyla beraber dolara geçici olarak fren koyarsınız ama Türkiye döviz üretecek işlemleri başaramadığı sürece dövizle olan mücadelesini kazanamaz. Çünkü bizim döviz üretmemiz gerekiyor. Çünkü bizim ihracat yapmamız gerekiyor.”
Bir ülkenin döviz havuzuna 4 tane musluk aktığına işaret eden Oğuz, bunları ihracat, turizm geliri, işçi dövizleri ve borçlanma olarak sıraladı.
Oğuz, ihracatın koronavirüs yüzünden sınırlandığını, geçen yıl 35 milyar doları aşan turizm gelirlerinin de adeta çakıldığını ifade etti.
“Yani bu sene bakan 25 milyar dolar net kayıptan söz etti. Doğrudur. Yani o 35 milyar içerisinde 10 milyar dolar bulabilirsek öpüp başımıza koyalım.” diyen Oğuz, “Üçüncü bir musluk işçi dövizleridir ki bu neredeyse sıfırlanmıştı ve dördüncüsü de en önemli belki de Türkiye'nin sıkça başvurduğu borçlanma. Fakat borçlanma döviz temininde Türkiye'nin en pahalı yolu, en pahalı musluğu. Çünkü şu anda risk birimi dediğimiz CDS'lerin beş yüzlerde dolaştığı bir ortamda hem bir yandan Türkiye'ye borç verecek olanların sayısında bir azalma hem de bunun maliyetinde yükselme var.”
YAKIN GELECEKTE HİÇ BİR ŞEY YOK
Şeref Oğuz, “Yakın gelecekte hiç bir şey yok. 2021 ve 22’ye atılmış umutlar söz konusu. Ki bekliyorduk. Sebebi şu; pandemi dediğiniz şey bir sıkıntı oluşturdu, bir külfet oluşturdu. Siz bunu müjdeler ile çözemezsiniz. Yani şüphesiz bu paketten her kesimin beklentisi var. Yani sanayicisi ayrı bir şey bekliyor. İşsizi, öğrencisi, esnafı, ev kadını Ayşe Teyze dediniz çok doğru. Herkesin onunla ilgili bir derdi var fakat bunun içerisinde herkesin de yüklenmesi gereken bir külfet var. Nimet ve külfet dengesini eşit dağıttığınız sürece külfete katlanırsınız ve şunu dersiniz kardeşim biz geçici olarak sıkıntı çekeceğiz sonra işler düzelecek. Bu anlamda bir paketin başarılı olması noktasında bu güven son derece önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
EKONOMİK PAKETLERİN BAŞARI REÇETESİ
Ekonomist olduğunu ve 40 senedir ekonomi yönetmenliği ve gazeteciliği ile uğraştığını hatırlatan Oğuz, dünyada ve Türkiye'de açılmış bütün paketleri incelediğini söyledi.
Şeref Oğuz şöyle devam etti:
TEDBİRLER GERÇEKÇİ OLMALI
“100’e yakın pakete baktım ve Türkiye'nin onlarca paketini de inceledim. Hangisi başarılı olmuş, hangisi başarısız olmuş? Başarılı olanların dayandığı üç tane temel dayanak gördüm. Bunlardan bir tanesi gerçekçi tedbir. Aldığınız tedbir gerçekçi olacak. Bunun içinde tedbirleri alırken piyasanın aktörleriyle bir araya gelmeniz ve onların talepleri üzerinden bunu inşa etmeniz gerekiyor.”
KAPSAYICI ÇÖZÜM GETİRİLMELİ
“İkincisi kapsayıcı çözüm. Kapsayıcı çözüm şu demek. Şeref Oğuz için bir çare oluyor ama Gökhan Gökyıldırım için çare olmuyorsa ben külfeti Gökhan beye devrediyorsam bu kapsayıcı bir çözüm olmuyor. Tarım için düşündüğünün sanayinde aynı şekilde bir arada yürümesini gerektirir. Bu kapsayıcı anlamında tutarlı 360 derecelik çözümler olan paketler başarılı.”
PİYASALAR UYGULAYICIYA GÜVEN DUYMALI
“Ve en önemli üçüncü faktör ise piyasalardaki güven. O da uygulayıcıya duyulan güven. Eğer bu üçünü aynı anda sağlıyorsanız paket başarılı oluyor.”
İSRAİL ENFLASYONU YÜZDE 3600’DEN TEK HANEYE NASIL DÜŞÜRDÜ?
“Değilse ne oluyor? Anlatayım. 1990’larda Israil'in enflasyonu yıllık 3600’lere çıkmıştı. Israil Merkez Bankası Başkanı Jacob Frenkel bunu indirdikten sonra Türkiye'ye gelmişti. Doksanlı yıllarda onunla bir görüşmüştük. Çok iyi hatırlıyorum. Nasıl yaptınız bunu dedim. Enflasyonu indirmeyi nasıl başardınız?”
KÜLFETİ TOPLUMA EŞİT OLARAK YAYDI
“Birincisi diyor. Enflasyonun külfetini toplumun her kesimine eşit yaydık ki, Türkiye burada bu paket içinde olması gereken bir şey bu. Eğer külfet varsa.”
PAKET AÇMAKTAN VAZGEÇTİ
“İkincisi diyor, paket açmaktan vazgeçtik. Ben bunu çok garip buldum. Ne demek paket açmaktan vazgeçtik. Çünkü diyor, Eğer halka inandıramadığınız bir paketi açıkladığınız zaman halk bunun içerisinde kendini taraf alıyor, kendini korumaya çekiyor ve ekonomi açmak yerine güven duygusu olmadığından dolayı içine kapanıyor ve biz yeni bir paket hazırlıklarına başlıyoruz. Önce paket açmaya son verdik. Dedik ki bundan sonra paket yok kardeşim. Bu külfeti çekeceğiz. Ondan sonra o başarılar geldi. Yüzde 3600’lük enflasyon yüzde üçlere beşlere doğru geriledi.”
ENFLASYONLA TOPYEKUN MÜCADELE ETKİLİ OLDU
Şeref Oğuz, 2018 Ağustos ayındaki kur atağı sonrası Enflasyonla Topyekun Mücadele kararı alındığını ve hükümetin bir külfet olduğunu, topluma bunun paylaşılması gerektiği mesajı verdiğini belirtti.
Oğuz, “Halk da yüksek enflasyonun getirdiği dertleri hatırlayarak buna destek verdi. Bazı şirketlerimiz buna desteğin ötesinde ilave 5 - 10 indirimler yaptı.” Hatırlatmasında bulundu.
Enflasyon endeksindeki tırmanışın bu sayede tersine döndüğünü belirten Oğuz, bu sayede tek hanelere hızla dönüldüğünün altını çizdi.
YAPISAL ÖNLEM ŞART
Şeref Oğuz, bu noktada kalıcı başarılar için yapısal önlemlerin önemine dikkati çekti.
“Tarla ile mutfak arasındaki zinciri terbiye edemediğimiz için gıda terörü yaşadık” diyen Oğuz, kışa girerken domates, biber, patlıcan şeytan üçgenindeki iyileşmenin şartlarını dile getirdi.
PERAKENDE YASASI ÇIKARILMALI
Şeref Oğuz, bu çerçevede Perakende Yasası’nın çıkarılarak hem üretici hem tüketiciye kaybettiren ‘raf terörü’nün önlenmesi gerektiğini bildirdi.
Miras yoluyla halı sahaya dönen tarlalarda verimlilik sağlanamayacağına dikkati çeken Oğuz, çiftçinin kooperatifleşmesi, ürün ve üretim planlaması yapılmasının da şart olduğunu söyledi.
Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı, ekonomist ve gazeteci Şeref Oğuz’un Gökhan Gökyıldırım’ın özel röportajındaki detaylı ekonomik analizlerini tek tıkla izleyebilirsiniz.