Metin Özaslan Ankara Masası’ndan Gökhan Gökyıldırım’ın sorularını cevapladı.
Ankara denildiğinde akla ilk gelenlerin Atatürk ve Cumhuriyet olduğunu belirten Özaslan, “Bu üçlü birbirini tamamlayan bir bütün. Bu üçlüden birini çektiğiniz zaman diğer ikisi anlaşılması zordur, mümkün değildir. Dolayısıyla bu üçlünün birlikte anlatılması gerekiyor. Tabii burada hani Cumhuriyet soyadı diyor isek Atatürk'te bizim ünvanımızdır namımızdır ve Ankara'nın da telif müellifidir Atatürk.” şeklinde konuştu.
"Kuruluş mücadelesine sayısız katkıları olmuş"
Özaslan, Ankara Kulübü için “Bizzat Mustafa Kemal Atatürk'ün seymenlik geleneğini yaşatın, 27 Aralık ruhunu yani Kızılcagün ruhunu yaşatın talimatıyla kurulan bir dernek” ifadesini kullandı.
Metin Özaslan şöyle devam etti: “Kurucuları da yine 27 Aralık 1919'da büyük önderi karşılayan bizim atalarımız, Ankara Seymenleri ve milli mücadelede ki merkezi karargahı Ankara'dır, büyük katkılar sağlamış ve milli mücadele tarihimizi, Kurtuluş Savaşı'mıza, daha doğrusu ülkemizin kurtuluş ve kuruluş mücadelesine sayısız katkıları olmuş, isimlerini altın harflerle yazdırmış Ankara önderlerinin kurduğu bir dernek. Ankara Kulübü ilk önce Ankara Kulübü adıyla kuruluyor. O zamanlar Dernekler Yasası yok, mevzuatı yok. 1947 yılında Dernekler Yasası'nın çıkmasıyla birlikte bu sefer bir numaralı üyesi Vehbi Koç olmak üzere Ankara Kulübü Derneği olarak tescil ettiriliyor”
Derneğin Ankara'nın tüm geleneksel, tarihi değerlerine sahip çıkan, aynı zamanda modern kent yaşamıyla ilgili sektörlerin tüm alanlarında ekonomisinden ekonominin alt bileşenlerinden flora, fauna gibi alanlarına kadar her konuda çalışmalar yapan bir Ankara Akademisi gibi işlev gördüğünü anlatan Özaslan, Seymenler ve Bacırenler’in bu çatı altında yaşatıldığının altını çizdi.
"Adı konulmamış bir rejimin önce başkenti ilan ediyor"
Metin Özaslan, Seymenliğin Türkmen göçleriyle Anadolu'ya taşındığına işaret etti.
Ankara’nın bu kültürün devamı olarak 13. yüzyıl sonları ve 14. yüzyıl başlarında Ahi Cumhuriyeti’ne ev sahipliği yaptığını anlatan Özaslan, Atatürk’ün Ankara’yı başkent ilan etmesinde köklü tarihinin de etkili olduğunu dile getirdi.
Özaslan şöyle devam etti:
“1923’de önce Ankara başkent ilan ediliyor. Bu da çok manidardır. Adı belli olmayan, adı konulmamış bir rejimin önce başkenti ilan ediyor. 16 gün sonra da rejimin adı konuluyor. Bunun hemen ardından 1924'te sıcağı sıcağına Atatürk Yunus Nadi Beyle bir mülakat yapıyor ve orada da ben Ankara'yı coğrafya kitaplarından değil, tarih kitaplarından öğrendim ve bir Cumhuriyet Merkezi olarak öğrendim diyor ve 27 Aralık 1919'da da geldiğimde Ankara'ya ilk defa geldiğimde o Cumhuriyet kabiliyeti halen devam etmektedir diyor. Yani Ankara'nın seçilmesi aslında bizim böyle o dönemdeki işte tüm dünyada çok moda olan cumhuriyetçiliktir Ulus devletlerdir. Atatürk bunun kaynaklarını, kökünü, özünü kendi tarihimizde ve Ankara'nın tarihinde buluyor ve inandım diyor.”
"Dünyaya anlatmaya çalışacağız"
Ahiliğin üretim, ticaret, muaşeret, medeni hayat, savunma gibi pek çok boyutu olduğuna işaret eden Özaslan, bu güçlü Türk kültür mirasının “en rafine” şeklide Ankara’da yaşandığını söyledi.
Özaslan, “Kurucusu Milli filozofumuz olarak nitelendirilmesi gereken ama hak ettiği ölçüde bizim anlayabildiğimiz ve değerlendirebildiğimiz noktada olmadığını düşündüğümüz Ahi Evren. İnşallah bu yıldan itibaren Ahi Evren konusunda Türk tarih kurumuyla birlikte ortak çalışmalar yaparak Ahi evrenin önemli bir filozof olduğunu, aynı zamanda dünyaya anlatmaya çalışacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Metin Özaslan’ın Ankara Masası’ndan Gökhan Gökyıldırım ile gerçekleştirdiği bu keyifli başkent söyleşisini tek tıkla izleyebilirsiniz.
