Ahmet Kırmızı Ankara'daki kuraklık tehlikesini anlattı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Başkanı Ahmet Kırmızı, Başkentteki baraj doluluk oranları ile su kullanımı noktasında yaptığı değerlendirmede “Gerekli önlemleri almaz isek 10 yıl içerisinde çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliriz.” dedi
Büşra Bayrak
|
11 Aralık 2020, Cuma - 21:11
Ahmet Kırmızı Ankara'daki kuraklık tehlikesini anlattı

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Başkanı Ahmet Kırmızı, geçtiğimiz günlerde Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan kuraklık haritası ve Başkentte yaşanabilecek susuzluğa dair Ankara Masası’na açıklamalarda bulundu.

Meteorolojinin kuraklık haritasına bakıldığında şuan için Ankara’da bir tehlike hissedilmese de uzun ya da kısa vadede çok büyük tehlikelere gebe olduğunu belirten Kırmızı, “ASKİ’nin yayınlamış olduğu bilgilere baktığımızda yüzde 22’lik oranda barajlarda bir doluluk olduğu gözüküyor. Mevsimsel yağışların azalması, pandemi sürecinin yaşanması ve yanlış uygulamalar sebebiyle su kullanımını düzgün yönetemiyoruz. Kuraklığın bu derece ciddi boyutlarda artarak devam ettiğini düşündüğümüzde çok kısa vadede bizi sıkıntılı dönemler bekliyor. Bunun için bir süre vermek gerekirse tahmini olarak 10 yıl içerisinde çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliriz. Eğer gerekli önlemleri almaz, suyumuzu kontrol edebilecek çalışmalar yapmaz, imar çalışmalarıyla elimizdeki doğal kaynakların,  ormanların korunmasını sağlayamazsak 10 yıl içerisinde büyük sıkıntılarla karşılaşırız. Bu süre şuan için uzun gözükse de yaşamsal döngü için çok kısa bir vakit.” diye konuştu.

"Altyapıdan kaynaklı yüzde 35’lik bir kaçağımız var"

Su oranları ile ilgili vatandaşların bilinçlendirilmesi konusunda sıkıntılar olduğunu aktaran Kırmızı, yerel yönetimlerin şov peşinde koşmak yerine geleceğe yatırım yapması gerektiğini vurguladı.

Kırmızı, “Ankara’da ilgili kurumun kullanım olarak göndermiş olduğu suyun yüzde 65’ini kontrol edebiliyoruz. Altyapıdan kaynaklı yüzde 35’lik bir kaçağımız var. Yani 100 litre bir su gönderiyorsunuz bu suyun 65 litresini faturalandırabiliyorsunuz ama 35 litresi sizin bu zamana kadar güncelleyemediğiniz ya da güncellemek istemediğiniz altyapı sorunlarından dolayı sızmalardan kaynaklı kayboluyor. Bu çok önemli bir miktar. Buna benzer konularda hem halkımızın bilinçlendirilmesi gerekli hem de bu mevcut yerel yönetimlerin şov peşinde koşmak yerine geleceğe dair yatırımlar noktasında daha ciddi hareket etme zorunluluğunu getiriyor. Takdir edersiniz ki bizim vatandaşımızın ya da bizim yerel yönetimlerin mantığı her zaman görünen yapılar yaparak bir sonraki seçime yatırım yapmaktır. Görünmeyen yapılar her zaman geri plana atılmıştır. Ankara için de bunu söyleyebiliriz. Hem atık suyu hem içme suyu hatlarında bizim çok büyük problemlerimiz var. Bu konunun böyle çok iyi irdelenip çok iyi düşünülüp projelendirilip ve herhangi bir seçim ve güç kaybı düşünülmeden Ankaralıyı ve geleceğimizi düşünecek şekilde hareket edilmesi gerekiyor. “ ifadelerini kullandı.

 "Mevzuatsal düzenlemeler yapmalıyız"

Ankara’da bulunan arıtma tesislerinde yaşanan sıkıntılara da değinen TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Başkanı Ahmet Kırmızı,  şöyle konuştu:

“Bu, içme suyunda yüzde 35’lik bir kaybımız var. Bunun üzerine bir de bu kullanmış olduğumuz suların artma durumu var. Arıtmada da çok büyük sıkıntılarımız var. Ankara’da hem belediyeler bünyesinde hem özel sektör bünyesinde birçok arıtma tesisi var. Bu arıtma tesislerinde yapılan arıtma sonucu ilgili su daha değerli ve ileriye dönük kullanılabilmesi gerekirken biz direk alıcı ortamlara deşarj edip suyun akıp gitmesini sağlıyoruz. Bunun sebeplerinden biri de mevzuatlarımız. Daha açıklayıcı konuşmam gerekirse, bir arıtma tesisiniz var bu artma tesisinizdeki arıtma suyunuzun sonuçları toprağı sulayabilecek özellikte. Ama ilgili mevzuata baktığınızda bu kullanım çok maliyetler ortaya döküyor. Devlet Su İşleri(DSİ)’ye ben arıtmış olduğum suyu bahçemde sulama yapmak için kullanmak istiyorum ya da bana bir alan gösterin bu alanı sulamak için kullanmak istiyorum dediğinizde o kadar bürokratik zorunluluklar, bilgi, belge ve maliyetler artıyor ki. 15 günlük ya da 10 günlük kısa süreler içerisinde sizden numune alma şartı istiyor. Bunlar çok büyük maliyetler getirdiği için arıtma yapan firmalar arıtma yapılmış suları ilgili gösterilen yerlere ya da kendi sulama yerlerinde kullanamıyorlar. Bununla alakalı mevzuatsal düzenlemeler yapmalıyız."

"Bilimsel noktada toprağı besleyici önlemler almak zorundayız "

Diyanet İşleri Bakanlığı’nın çağrısıyla vatandaşların yağmur duasına çıkmasıyla ilgili görüşlerini dile getiren Kırmızı, bilimsel noktada da toprağı besleyici önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.

Ahmet Kırmızı, her şeyin yağmur ile çözüleceği düşünülürse kaybedilebileceğini  belirterek, “Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı yağmur duasına çıktı ve yağmur yağması için tüm vatandaşları duaya davet etti. Kutsal yönden baktığınızda kabul edilebilir bir şey en nihayeti bir duadır. Bu duanın sonucunda da ilgili ilahi güç bu duayı kabul ederek bize bir sonuç getirebilir. Ama biz bunun yanında bilimsel noktada da toprağı besleyici önlemler almak zorundayız. Mevzuatlarımızın çok geride kalmasının yanında güncellemeler de çok gerilerde kaldı.  Artık su sıkıntısı yaşıyoruz ve Tatlar Atık Su Arıtma Tesisinde olsun diğer farklı arıtma tesislerinde arıtılan suların bir şekilde toprakla buluşmasını ve sulamada kullanılmasının çalışmalarını yapıp bunu hızlandırmamız lazım. Yağmur toprağı beslemiyorsa bizim elimizden geldiğince toprağı besleyip  hem yer altı su kaynaklarımızın su seviyelerini güncel tutmanız lazım hem de daha yaşanabilir bir çevre adına, daha güzel ormanlarımız daha güzel bir tarım yapabilme adına yeni çalışmalar yürürlüğe koymalı bununla alakalı mevzuatsal çalışmalar yapmalıyız.” dedi.

"Şovanist yaklaşımlarla sokaklarımızı yıkıyoruz"

Belediyeler tarafından gerçekleştirilen temizlik çalışmaları kapsamında sokakların sularla yıkanması konusunda uyarılarda bulunan Kırmızı, “Sırf seçmene güzel gözükmek adına belediyeler sokakları sularla yıkayarak temizlendiği iddiası ile çalışmalar yapılıyor. Bu konuyla pek ilgisi olmayan vatandaşlar için çok makul bir durum gibi gözükebilir. Ama bence çok vahim bir durum.  O suyun  içme suyu veya  kullanım suyu ya da sulama suyu olmasının önemi yok su sudur. Bunu mümkün mertebe koruma yoluna gitmemiz gerekiyor. Böyle şovanist yaklaşımlarla yok sokaklarımızı yıkıyoruz yok dezenfekte ediyoruz diyorlar. Bir de bu yıkama işlemlerinde bazı kimyasallar kullanılarak işi iyice içinden çıkılamaz hale getiriliyor. Hem doğal yaşamı zedeliyoruz kirletiyoruz hem de mevcut suyumuzu boş yere kullanmış oluyoruz.” şeklinde konuştu.

"Bu sorunla topyekün bir mücadele gerekiyor"

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Başkanı Ahmet Kırmızı konuşmasının devamında vatandaşlara da uyarılarda bulunarak şunları söyledi:
“Bunu sadece devlet ya da ilgili yönetimden ya da kanaat önderleri gibi sorumlulardan beklemekten ziyade biz vatandaş olarak da kendi evimizde önlemler almalıyız. Evlerimizde ufak önlemler alarak su kullanımımıza dair elimizden geldiğince tasarrufa yönelik hareket etmemiz gerekiyor. Bunun iki avantajı var. Birinci avantajı, zaten sıkıntı yaşamış olduğumuz bir su kıtlığımız var ve önümüzde çok büyük sorunlara sebebiyet verecek durumlar kapımızda. İkinci avantaj da su kullanımından kaynaklı maliyetleri düşürmüş oluruz. Çeşmemizden akan suya bakarak su zengini bir ülke olduğumuzu düşündüğümüzü düşünülüyor bu çok yanlış bir düşünce.  Biz belki geçmişte su zengini bir ülke olabilirdik ama şuan su konusunda zengin bir ülke değiliz. Bu bilinci bu bilgiyi bizim her yerde, her kulvarda her metin de belirterek insanlarımızı bilinçlendirmek ve buna göre de bir yol haritası çizmemiz gerekiyor. Bu sorunla topyekün bir mücadele gerekiyor.”

http://www.ankaramasasi.com/haber/438583/ahmet-kirmizi-ankaradaki-kuraklik-tehlikesini-anlatti
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.