Çağdaş Yavuz: "Kuryeler ölümsüz mü veya hastalığa karşı bağışıklı mı?"

Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyon Genel Başkanı Çağdaş Yavuz, artan iş yüküyle ilgili “20 liralık paket için canımızdan oluyoruz. Paketi mi yetiştireceğiz yoksa canımızı mı vereceğiz?” dedi. Yavuz, müşterilere HES kodu zorunluluğu getirilmesini isterken, tehlikeli meslek grubundan sayılmak için bakanlığa çağrıda bulundu.
Zeliha Demirci
|
21 Aralık 2020, Pazartesi - 20:16
Çağdaş Yavuz: "Kuryeler ölümsüz mü veya hastalığa karşı bağışıklı mı?"

Koronavirüs tedbirleri kapsamında tüm lokanta ve kafelerin paket servisine geçmesiyle kuryelere olan talep arttı. Gıda başta olmak üzere birçok sektörün online siparişlere geçiş yaptı. Bununla birlikte kurye ölümleri gündeme gelmeye başladı. Konuyla ilgili Ankara Masası’na konuşan Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyon Genel Başkanı ve Yaya, Bisikletli, Elektrikli Bisikletli, Arabalı ve Motosikletli Kuryeler odası Başkanı Çağdaş Yavuz, “Kuryelik önemsenmeyen, dikkate alınmayan, insanların saygı duymadığı ve genelde trafik terörü adı altında icra edenlerine serseri gözüyle bakılan bir meslekti. Pandemi döneminde insanlar eve kapanmasıyla birlikte bizim önemimizi anladılar.  İnsanlar bu mesleğin de bir önemi varmış diyecek kadar bilinç sahibi oldular.” dedi.

“İnsanlar kapıda suratımıza bakmazken, evlerinin suyunu, doğalgazını biz almaya başladık”

Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu olarak görsel ve yazılı basında kuryelik mesleğinin saygın aynı zamanda da tehlikeli bir meslek olduğu konusunda empati gerektirdiğini dile getirdiklerini  söyleyen Yavuz, “Pandemi dönemiyle beraber hem bizim önemimiz arttı hem de restoranlar, lokantalar, eczaneler aklınıza gelebilecek her türlü işletme evlere servis yapmaya başladı. Bu süreç başladığında öncelikle Ankara'da bütün restoran ve kafeler 3 aylığına kapatıldı. 3 ay boyunca kuryeler işsiz kaldı. Bu dönemde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş ve bütün büyük market zincirleri bir araya geldiler bir kampanya başlattılar. Saat 12 ile 5 arası 65 yaş üstü ve kronik hastaların evden çıkması yasaktı. Onlara günlük temel ihtiyaç gıdalarını götürmeye başladık. Bu süre zarfında da Mansur Yavaş çalışan kuryelerimiz de destek çıktı. En azından kuryelerimiz evlerine ekmek götürdüler. Kiralarını, faturalarını ödeyebildiler.  Ne oldu bu sefer? İnsanlar kapıda suratımıza bakmazken. Şimdi cep telefonlarımızı alıp, ‘Evladım benim suyum bitti çıkamıyorum’ demeye başladılar. Evinin suyuna kadar doğalgazına kadar bizler almaya başladık. Bunu tamamen gönüllü yaptık. Üzerimizdeki bu kötü imajı temizlemek için.” ifadelerini kullandı.

“Bizim de ailemiz, çocuklarımız var”

Kafe ve lokantaların 3 aylık kapalılıktan sonra açılmasıyla birlikte işlerinin 2 kat arttığını söyleyen Çağdaş Yavuz, “Biz aynı paraya iki kat çalışmaya başladık. Çalışma saatlerimiz uzadı. İnsanlar trafikte bizi fark etmezken bir anda farkındalık gelişti. İnsanlar aynasına bakıp, yol vermeye başladı. Çünkü onlar dışarıya çıkmaya korkarken, biz insanlara bir şeyler götürebilmek uğruna, canımız pahasına çalıştık. Bizim de bir ailemiz, çocuklarımız ve mesai bittiğinde gittiğimiz bir evimiz var. Sorumluluk sahibi olduğumuz insanlar var.”

“Kuryelik, tehlikeli meslekler grubuna alınsın”

Çağdaş Yavuz konuşmasına şöyle devam etti: “İçişleri Bakanlığı bir genelde çıkarıyor. Sokağa çıkmayı yasaklıyor ama paket servisi açık olacak diyor. O zaman insan soruyor;  Bu kuryeler ölümsüz mü veya hastalığa karşı bağışıklı mı? Neden bizler önemsiz gibi gözüküyoruz? Biz de İçişleri Bakanlığı’na bir dilekçe yazdık. Bu meslek, tehlikeli meslekler grubuna alınsın. İki teker üzerinde trafikte cambazlık yapmamızı, paketim nerede kaldı diye yapılan baskıları geçiyorum, herhangi bir salgın durumunda biz sokaklardaysak, günde 50 tane apartmana girip asansörlerde 40 tane insanla karşılaşıyorsak demek ki çok riskli bir iş yapıyoruz. Neden riskli meslekler grubuna alınmıyoruz?”

“İki tekere bilinçsiz binilmesin, 10 ayda 160 kuryemiz öldü”

2018 yılında mesleki yeterlik belgesi hazırladıklarını söyleyen Başkan Yavuz “Şu an federasyon olarak mesleki yeterlilik belgesi veriyoruz. Bu belgenin Türkiye'de de zorunlu hale gelmesi gerekiyor.  Türkiye’deki ölüm oranlarına baktığınız zaman 10 ayda 160 kuryemiz ölmüş, yaklaşık 64 bin tane trafik kazası olmuş. Bazı kuryelerimiz ağır yaralanmış bazıları ise uzuv ve bilinç kaybı yaşamış.  Şimdi duruma baktığınız zaman mesleki yeterlilik belgesi ile şu devreye giriyor.  Bu belge, mesleği ve eğitimi olmayan bir kişiye kuryelik mesleğini veriyor. Uluslararası kabulü var. Bu belgeyi alabilmek kolay bir iş değildir. Çünkü bu mesleğe vakıf olmanız, alaylı olmanız gerekiyor. Pandemi döneminde restoranlar kapanıp sadece gel al ve paket servise açık olduğu için garsonlar, komiler motor alıp üzerlerinde ekipman olmadan kuryelik yapmaya başladılar. Çünkü kuryeliğe talep çok arz az. Normalde bir kurye günde 30 paket taşırken şu an 50-60 paket dağıtmaya başladı. Bu sayede bilinçsiz kardeşlerimiz ölmesin, herkes bu mesleği yapamasın, iki tekere bilinçsizce binmesin diye mesleği yeterlilik belgesinin zorunlu hale gelmesi lazım. 17-18 yaşında körpecik çocuklar araba altlarında ezilerek ölmesin. Sokaklarda profesyonel kuryeler olsun. Bu mesleğin tamamen kontrol edilebilir bir hale gelmesi gerekiyor. Biz 10 bin kurye toplanıp CİMER’e dilekçe yazdık. Henüz sonuca ulaşamadık. ” şeklinde konuştu.

“Kuryelerin üzerinden hız baskısının kalkması gerekiyor”

İnsanların, kuryeleri düşük puanlama ile tehdit ettiklerini dile getiren Çağdaş Yavuz şu ifadeleri kullandı: “Bizim 21 ilde derneğimiz var. Onlar da farkındalık oluşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Devletimiz bizim adımıza bir kamu spotu çekse insanlar da bilinçlense. Artık hız baskısının kalkması gerekiyor. Her siparişin altına 'Çok açım hızlı gelsin, evden çıkacağım hızlı gelsin, hızlı gelsin yoksa düşük puan veririm’ mesajları oluyor. Bir kuryemiz Bolu’da kaza yaptı. Siparişinden, hızlı gelmezse paketi iptal ederim notu çıktı. 6 aylık ve bir buçuk yaşındaki çocukları yetim kaldı. 20 liralık paket için biz canımızdan oluyoruz. Paketi mi yetiştireceğiz yoksa canımızı mı vereceğiz?”

Yaya, Bisikletli, Elektrik Bisikletli, Arabalı ve Motosikletli Kuryeler Odası

Kuryelerin de artık bir esnaf odaları olacağının müjdesini veren Yavuz şöyle konuştu: “Biz İstanbul’da 21 dernek başkanımızla beraber yemek siparişi veren ünlü firmalarla toplantılar gerçekleştik. Bunlara taleplerimizi ilettik. Sizin bu reklam ve rekabet kampanyalarınızın arasında kuryeler ezilip ölüyor dedik. Ben önlerine konuyla ilgili tüm kanunları koydum. Bu uygulamalar yanlış dedim. Çalışma Bakanlığımızın kabul ettiği ve yönetmeliğine eklediği ulusallığımızda zaten hız baskısının olmaması gerektiği yazıyor. Yağmurlu bir havada kuryenin ben gidemem, hayatım risk altında deme hakkı olmasına rağmen uygulanmıyor. Bunu dediğiniz an kapı önüne konulursunuz. Bu yüzden biz esnaf odamızı kuruyoruz. Her kurye kendi işinin patronu olacak. Gidecek bir lokantayla, eczaneyle herhangi bir şirketle anlaşma sağlarken esnaf olarak sözleşmesini yapacak, faturasını kesecek. Esnaf odasına bağlı olacak, bir fiyat listesi, çalışma standardı ve saati olacak. Kuryeler günde 4 saat uyuyor. 18 saat çalışan kuryelerimiz var. Odamız; Yaya, Bisikletli, Elektrik Bisikletli, Arabalı ve Motosikletli Kuryeler Odası olarak geçecek. 16 meslek grubunu bize bağlayacaklar. Nasıl bir berberin ya da lokantanın odası varsa kendi iş tüzüğünü düzenleyebiliyorsa biz de kendi mesleğimiz adına kendi yönetmeliklerimizi getirebileceğiz. Ticaret Bakanlığı ile görüşmemiz sonucu böyle bir karar ortaya çıktı. Çalışmalarımız devam ediyor.”

"Profesyonel kuryeler müzik sistemi ile gezip egzozlarını patlatmaz"

Ticari plaka çıkaracaklarını söyleyen Başkan Çağdaş Yavuz, “Çankaya'da çalışan bir kurye ile Sincan’da çalışan bir kurye arasındaki gelir düzeysizliği ortadan kalkacak. Sokakta gezen kuryelerin yeleğinin renginden profesyonel mi anlaşılacak. Biz profesyonel kuryeler müzik sistemi takıp, bangır bangır gezmiyoruz, egzozlarımızı patlatmıyoruz. Meslek odası ve federasyon olarak getirdiğimiz standart ile sapla samanı ayıracağız. Biz meslek odasıyla beraber ticari plaka çıkaracağız. Bununla ilgili de Büyükşehir ve Ticaret Bakanlığı ile görüşüyoruz. Biz A noktasından B noktasına ücreti mukabilinde ürün taşıyoruz. Kendi aracımızla ticaret yapıyoruz ve karşılığında para alıyoruz. Bu yüzden motosikletlerin ticari plakalı olması gerekiyor. Mesela Ankara’da 6 bin tane kurye varsa bu sayıdan sonra plakayı kapatacağız. Herkes kuryelik yapamayacak. Her kuryenin bölgesi olacak. Ben de kuryeyim sabah evden çıkıyorum. Eşim evde sipariş veriyorum. Kurye gidecek ama bu kurye kim hırlı mı hırsız mı? Takip edilebilirliği nasıl olacak? Biz evimize gidecek adamın kim olduğunu bileceğimiz ve gerektiği zaman da peşine düşebileceğimiz bir mekanizma getirmeye çalışıyoruz. Kuryenin psikoteknik belgesi alması gerekiyorsa alacak. Ne gerekiyorsa o olacak.” ifadelerini kullandı.

“Siparişlere HES kodu girilmesini istiyoruz”

Gittiğimiz müşterinin karantinada olup olmadığını bilmiyoruz diyen Yavuz şöyle devam etti: “Biz sitelere, AVM’lere girerken mutlaka HES kodu veriyoruz. Ama biz gittiğimiz evde kişi Kovid-19’lu mu temaslı mı bilmiyoruz. Çoğu müşteri zaten kapıyı maskesiz açıyor. Tamamen risk altındayız. Gittiğimiz müşterinin risk taşıyıp taşımadığını bilmemiz gerekiyor. Bunu bilmemiz için de yemek siparişi yapan firmalar sipariş alma butonların altına bir tane HES kodu alanı ekleyecek. Müşteri HES kodunu girdiği zaman riskli mi, temaslı mı, karantinada mı biz de göreceğiz. Bizler de bu sayede ona göre tedbirli davranırız.  Mesela temaslı veya Kovid olan bir kişi siparişi sadece online verebilsin biz de temassız teslimat yapalım. Yani yapısına asalım gidelim. Yüz yüze gelmeden, para alışverişi olmadan işi bitirelim. Kuryelerin de sağlığını düşünmeleri, onlara yardımcı olmaları açısından HES kodunun kesinlikle sisteme girilmesi gerekiyor.

http://www.ankaramasasi.com/haber/462421/cagdas-yavuz-kuryeler-olumsuz-mu-veya-hastaliga-karsi-bagisikli-mi?fbclid=IwAR1ax__eKrc3MQ9r5Dqa8IRDme0xR7xUN3V3xPEwbVyqPHCKN4yTKxP_JCo
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.