Psikiyatrist Onur Okan Demirci pandemini sürecini anlattı

Psikiyatrist Dr. Onur Okan Demirci, pandemi sürecinden kalabalık ailelerin daha az etkilendiğini, kadına yönelik şiddetin ise arttığını söyledi.
Ankara Masası
|
01 Şubat 2021, Pazartesi - 18:35
Psikiyatrist Onur Okan Demirci pandemini sürecini anlattı

Psikiyatrist Dr. Onur Okan Demirci, özel yayında Ankara Masası Genel Yayını Yönetmeni Gökhan Gökyıldırım’ın sorularını yanıtladı.

Pandemi dönemi ve sonrası, insanlar üzerindeki etkileri, aile içi şiddetin konuşulduğu programda Okan Demirci dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Pandemi dönemi psikolojisini kalabalık ailelerin daha az hasarla atlattığını belirten Demirci, kadına yönelik şiddetin ise arttığının altını çizdi.

Demirci, pandemi döneminin en büyük artısının ise ailelerin çocuklarını, çocukların ise ailelerini daha iyi tanıma fırsatı bulması olarak değerlendirdi.


Pandemi süreciyle ilgili Demirci şunları söyledi;

"Zayıf güçsüz hissedebiliriz"

EMDR dediğimiz yöntem aslında hafıza silme diye daha çok medyada geçiyor. Ama tabii ki bir hafıza silme diye bir şey söz konusu değil. Hani böyle bir teknoloji yok, böyle bir şey mümkün değil. Birinin kafasına sert bir cisimle vurup onu bayıltıp hafıza bölgesini etkilemediğiniz sürece böyle bir şansa sahip değiliz. EMDR dediğimiz yöntemle sizin de dediğiniz üzere çocukluk yaşamlarına gittiğimizde çocukluk yaşamlarının hala üzerimizde bulunan etkilerini biz gidermeye duyarsızlaştırma ya da yok etme üzerine çalışıyoruz. Örnek verecek olursam, yaşadığımız herhangi bir sıkıntıdan dolayı kendimizi değersiz hissedebiliriz, yetersiz hissedebiliriz, zayıf güçsüz hissedebiliriz, kontrolün bizde olmadığını hissedebiliriz. Covid döneminde sık karşılaştığımız düşünce hissiyatlardan bir tanesi bu. Kontrol edememe hissiyatı, kontrolün kendisinden çıktığına dair düşünceler ve hissiyatlar. Biz EMDR de bu düşünceleri değiştirmeye yönelik bir hedef güdüyoruz. Silmekten ziyade düşüncesini kontrol edebilirim veya kontrol edebileceğim noktalar bulabilirim gibi bir düşünceye çevirmek. Zayıfın düşüncesini yeterince güçlüye çevirebilmek gibi bir sistem üzerinden gidiyoruz.

"Etkileri 4-4,5 yıl sürebilir"

Gökhan Gökyıldırım: Yani baş edebilme mi aslında? Yani benim anladığım baş edebilmemizi sağlıyorsunuz öyle mi?

Kesinlikle çok haklısınız. Sistem tamamen baş edebilmek üzerine yaşandı, bitti. Hala etkileri var ve ben bu etkilerle artık nasıl baş ederek yaşamıma devam edebilirim. Dediğiniz gibi aslında işin özeti bu. Dediğiniz üzere bir süre daha biz bu sıkışıklığı yaşayacağız gibi gözüküyor. Yapılan araştırmalara baktığınız zaman en kısa süren bu tarz pandemi şeklindeki dönemler 4 buçuk yıl kadar sürmüş. 4 – 4,5 yıl kadar etkilerinden bahsediyorum. Ki bu 4 – 4,5 yılla da sınırlı kalmayacak. Bizim için belki de büyük problemlerden bir tanesi Pandemi den sonra neler olacak? Çünkü biz birkaç yıl için yeni bir düzene alışıyoruz. Fakat bu yeni düzen pandeminin sonlanması veya etkilerin hafiflemesi ile birlikte yeni düzeni nasıl devam ettireceğiz? Çocuklardan bahsettiniz. Çocuklar ve aileler bu durumdan nasıl etkilendi diye? Baktığınız zaman en çok evet çocuklu aileler ya da kalabalık yaşayan aileler bundan etkilenmeye başladı.

Yine bunla ilgili yapılan bir araştırma var. Kalabalık ailelerin birlikte karantinaya girdiği dönemlerde daha az etkilendiklerini göstermiş.

GÖKHAN BEY: Kenetlenmeden mi kaynaklanıyor.

Aynen öyle. Yani bu kenetlenme, birbirlerine olan bağlarını güçlendirmek, bunun içinde tartışmalar da yer alıyor. Yani sıkılmaya bir anlamda vakit bulamıyorlar, öyle söyleyebilirim.

"Kalabalık aileler daha sıkıntı yaşıyor"

GÖKHAN BEY: Yüzleşme söz konusu oluyor.

Yüzleşme gibi birçok durumla karşı karşıya kalabiliyorlar. Birbirlerine daha önce söyleyemediklerini dile getirme şanslarına sahip oluyorlar. Didişmek terimi yani birbiriyle didişerek bir vakit geçiriyorlar. O yüzden kalabalık aileler pandemi döneminin etkilerini daha az yaşadıkları gösterilmiş. Daha çok yalnızlıkla ilgili sıkıntılar var pandemi döneminde. Yalnız yaşayan insanların daha fazla etkilendiği gösterilmiş. Çocuk olması burada etkilenmeyi daha da azaltıyor. Yine sonuçta yalnızlığa kıyaslandığı zaman daha fazla kişi var ev ortamında ama burada şöyle bir problem ortaya çıkıyor. Çocuklar hep okuldaydı, aileler çalışıyorsa onlar işteydi, beraber vakit geçirmek için oldukça kısıtlı zamanları vardı gün içinde. Şuan tüm gün onlara ait.

"Aileler çocuklarını yeni tanımaya başladılar"

Yani uyuduğumuz zamanlar hariç uyuma süresi de kişiden kişiye göre değişiyor. Bazen çocuklar çok az da uyuyabiliyorlar. Önce daha fazla maruz kalma riskine sahip olabiliyorlar aile bu tür tartışmalara ya da problemlere. Çocuklarla ilgili böyle bir problem var.

Yani aslında baktığınız zaman aileler çocuklarını yeni tanımaya başladılar. Çocuklar da ailelerini aslında yeni yeni tanımaya başladılar. Bu süreci eğer birbirlerini tanımaya yönelik yürütürler ise insanlar birbirlerini anlamaya yönelik keşfetmeye yönelik bu süreci sağlıklı atlatabilirler.

" Kadına yönelik şiddette bir artış var"

Ama günlük hayatlarında her zaman yaşadığı gibi inatlaşmalar, çatışmalar, didişmeler bunlar eğer devam edecek olursa pandemi dönemi çok daha zorlu geçecektir tabii ki. Bu süreç maruz kaldıkları bu çatışma süresi çok daha uzayacak ve daha zorlu bir süreç onları bekliyor anlamına gelecektir.

Evet, pandemi döneminde aile içi çatışmalar da ciddi oranda bir artış var. Kadına yönelik şiddette bir artış var. Ev içinde birbirlerine uygulanan şiddette artış var.

"Psikolojik bir virüs gibi"

GÖKHAN BEY: Özellikle şöyle bir ifadeniz var, sözünüzü kesiyorum, yetersizlik hissi öfkeye, öfke de şiddete sebep oluyor demişsiniz. Bu evdeki kısıtlamaların herhalde etkisi galiba değil mi?

Tabii ki. Yani bu evdeki kısıtlamalarla birlikte aslında biz hepimiz zihinlerimizde, geçmişe doğru bir yolculuk yapıyoruz. Yani kendi çocukluk yaşamlarımızdan kendi ailemizin bize hissettirdiklerinden bunları biz gün yüzüne pandemi döneminde eve kapanmayla birlikte daha fazla bir çıkartmaya başladık. Aslında şu an hissettiklerimiz kendi geçmişimize dayanan birtakım olumsuz hissiyatlardan kaynaklanıyor. Bu bir yetersizlik. Sonuçta yetersizlik kendisini yetersiz hissetmesi ile insan savunma haline geçecektir ve yetersizliği karşısında koyacağı savunmada tipik olarak öfke olacaktır. Yani suçlanma ile karşılaştığınızda bir anda bir tepki verebilir size yüksek bir tepki. Bu da öyle yetersizlikle yüksek bir öfke tepkisine neden olan bir hissiyattır. Pandemi, karantina süreçleri, negatif hissiyatlar ortaya çıkartmak için bir ayrı bir virüs gibi düşünün.  Bu da sanki psikolojik bir virüs gibi. Böyle bir dönemi bekliyor ve ortaya çıkıyor. Bununla baş edebilmek de bizim elimizde olan bir şey.

"Kuralların, sınırların, çerçevelerin bozulmasına neden olacak"

Eğer aile içinde bizler çocuklarımızı yeterince anlayamazsak ya da onlara yeterince anlaşabildiklerini hissettiremezsek çocuk kendisini anlatabileceği mecra bulur. Bu da sosyal medya mecralarıdır. Sosyal medya mecralarına daha fazla kendisini kaptırmasına bu da bir kısır döngüye neden olarak ailesinden giderek kopmasına, sosyal medya içinde digital medyaya daha fazla girmesini ve daha sonra da ailenin otoritesinin sarsılmasına, kuralların, sınırların, çerçevelerin bozulmasına neden olacaktır.

Burada verebileceğim en önemli tavsiyelerden bir tanesi evin kurallarını ebeveynler belirler. Bu sınırları ebeveynler koyar ve pandemi döneminde bu sınırlar değişmemeli. Evin kuralları sabittir. Çocuğa bu kurallar öğretilmeli, bu kuralların dışına çıkmaması gerekliliği bildirilmeli.

Karşılığında da çocuğun istediği bir şey var. Aile tarafından anlaşılmak, şefkat, sevgi gibi kavramları da ailenin tanımlayabilmesi çok önemli. Bunlar bizi aslında baktığınız zaman kelime olarak yakın ama hissiyat olarak çok uzak şeyler bizim toplumumuza.

"Hediyeyi ne yapacaksınız veya parayı ne yapacaksınız"

Çünkü bizde geleneksel olarak şefkat, sevgi gösterisi pek hissettirilmeyen bir şeydir. Özellikle babalar bu konuda önemli bir görev üstleniyorlar. Şefkat, sevgi babalar tarafından çok tanımlanabilmiş bir şey değildir. Para vermek örneğin para bir sevgi aracı gibidir veya hediye almak bunlar pandemi döneminde istediğimiz şeyler değil. Yani hepiniz evdesiniz,  hediyeyi ne yapacaksınız veya parayı ne yapacaksınız.

Burada ihtiyaç olan şey şefkati tanımlamak. Sarılabilmek benle başlayan cümleler kurabilmek yani empati cümleleri. Ben böyle hissediyorum. Ben böyle seviyorum veya ben buna karşıyım gibi karşı tarafı suçlamadan kendi hissiyatlarımız üzerinden anlatabilmek, duyguları tanımlayabilmek. Ailelerin çocukları için bu dönemde yapabileceği en verimli ve en harika şeydir.

http://www.ankaramasasi.com/haber/557782/psikiyatrist-onur-okan-demirci-pandemini-surecini-anlatti
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.