Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal mutasyonlu virüs ve aşılamalardaki gelişmeleri anlattı

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, “İlk mutasyon İngiliz mutasyonu ve daha çok bulaş gerçekleştirdi. Bu da şöyle bir sonuç getiriyor; diyelim 3 bin virüs geldi, bini girebiliyordu içeriye. Şimdi 3 bin virüsten 2 bin 500’ü içeriye giriyor. Çünkü daha kolay bulaşıyor.” dedi.
Büşra Bayrak
|
07 Şubat 2021, Pazar - 23:59
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal mutasyonlu virüs ve aşılamalardaki gelişmeleri anlattı

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, İngiltere’de tespit edilen ve Türkiye'de de görülen koronavirüsün mutasyona uğramış yeni türünün etkileri ile devam eden aşılama çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, Ankara Masası Özel yayınında Gökhan Gökyıldırım'ın sorularını yanıtladı.

Koronavirüsün mutasyona uğramış yeni türünün yayılımına dair bilgiler veren Ünal, insan vücudundaki etkileri ile Türkiye’deki etkilerini değerlendirdi.

Mutasyonun aslında herkesin bildiği gibi değişiklik anlamına geldiğini belirten Ünal, “RNA virüsü,  bilindiği üzere vücutta kendi RNA’sından kopyalar yapıp çoğalırken o nükleik asit dizisinde değişiklikler oluyor, yanlışlıklar oluyor. Bunların her birinin adı bir mutasyon ve mesela bizim hücrelerimizde nükleik asitler sentezlenirken onun okuma sistemi vardır, takip eder, sanki bir yazıyı düzeltiyormuşsunuz gibi o yanlışlıkları düzeltir. RNA virüslerinde özellikle böyle çalışan iyi bir sistem yok. O nedenle RNA virüsleri çoğalırken çok hata meydana gelir ve bu hataların bir önemi de yok. Çünkü sonuçta bir fonksiyonu yok. Ama bu tek tek nükleik asit dizileri denk gelip de o virüsün bir proteinin yapısında bir değişikliğe yol açarsa ve bu değişiklikte bir fonksiyon değişikliğine yol açtığında o zaman mutasyonlar önem kazanır.” dedi.

Virüs ne kadar çok çoğalıyorsa o kadar çok mutasyon, o kadar çok değişiklik meydana geleceğini söyleyen Ünal, “Bugün konuştuğumuz İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya mutasyonlarında da böyle oldu. Bu virüste, insanoğlunun vücudunda kendi istediği gibi coşa coşa çoğalabileceği bir alan buldu. Virüsler biliyorsunuz tek başlarına dışarıda çoğalamazlar bir canlı hücreye ihtiyacı var ve bizim memeli hücrelerimiz, insan vücudu onun için iyi bir çoğalma ortamı oldu. Kontrol edemediğimiz için dünyada vakalar yüz milyonu geçti ve bu çoğalmalar sırasında da hatalar oldu.” diye konuştu.

“Önceden bin virüsün yaptığı etkiyi şimdi 300 virüs yapar hale geldi”

İngiltere’de tespit edilen mutasyonlu virüsün nasıl bulaştığı ve vaka artışındaki etkileri hakkında da konuşan Ünal, şunları kaydetti:

“S proteinin, çok önemli fonksiyonları var. Virüsün üzerindeki bu dikensi çıkıntılar solunum yoluyla vücudumuza geldiğinde boğazdan itibaren hücreler üzerinde meşhur olan ACE reseptörleri bu algaçları tanıyor. Bunun için yaratılmamış özel bir oluşum değil, her birinin başka fonksiyonları var ama bu da denk gelen bir şey ve S proteini ACE reseptörüne yapışıyor ve böylece virüs içeri girebiliyor. Ne kadar iyi yapışıyorsa belli tutunacağı noktalar var, bu yapı ne kadar özelse o kadar hızlı ve çok girebiliyor hücre içerisine. Ve hep diğer virüslerde de böyle olur. Yeni bir hücreye geldiği zaman ilk geldiğinde zor tutunur çünkü ilk defa karşılaşıyor ama çoğaldıkça hata olup bu proteinde değişiklikler olduğunda daha kolay yapışanları avantajlı hale gelir. Daha çabuk içeriye girebildikleri için onlar daha çok çoğalır ve böylece bu eski S proteini yerine yenisi yapılmaya başlanır. İşte İngiltere’deki mutasyonlar da bu S proteinin yapışma yerlerinde bazı değişikliklere yol açıyor ve bu mutant daha iyi yapışıyor. Daha iyi yapıştığı için daha kolay içeri giriyor ve böylece çoğalması daha fazla oluyor. İçeriye girip belli bir sayıya ulaşınca insanda hastalık başlayacak. Mesela evvelden diyelim bin virüs girip hastalık yapabiliyorken, şimdi çabuk girdikleri için 300 virüs bile aynı işi yapar hale geldi. Daha çok bulaşan bir türe evrildi ve gösterilmiş durumda, yüzde 70’lerde zannediliyordu sonradan hesaplandığında ortaya çıktı ki yüzde 35 çok daha hızlı çoğalma kapasitesinde. Daha az çoğalan Wuhan suşu yerine, bu öne geçiyor. İngiltere de Aralık ayında yüzde 1'lerdeydi şimdilerde yüzde 49'una ulaştı.  Portekiz'de bir anda yüzde 60’ları buldu. Yani bir ülkede eskisinin yerine bu yenileri gelmeye başladı mı çoğalması çok hızlı oluyor. “

“Yüzde 30, 35 daha çok öldürüyor”

Türkiye’de de mustasyonlu virüsün yayılım göstermeye başlayabileceğini söyleyen Ünal, virüsün yeni bir pik yapmak üzere ülkemizde dolaştığını aktardı.

Ünal, Türkiye’de 17- 18 ilde mutasyonlu virüs görülürken sayıların giderek artmaya başladığına dikkat çekerek,Şimdi bu ikinci atak, üçüncü atakta bu virüs böyle yayılıyor. O yüzden bu günlerde çok dikkatli olmak ve bu virüsün yayılmasını azaltmak için uğraşmak zorundayız. Demek ki ilk mutasyon İngiliz mutasyonu ve daha çok bulaşması daha hızlı çoğalması anlamında gerçekleşti. Tabii bu şöyle bir sonuç getiriyor; diyelim 3 bin virüs geldi, bini girebiliyordu içeriye. Şimdi 3 bin virüsten 2 bin 500’ü içeriye giriyor. Çünkü daha kolay bulaşıyor. Daha erken, daha şiddetli hastalık yapıyor ve daha çok ölüme yol açıyor. Yüzde 30, 35 daha çok öldürüyor. O nedenle bu iş tehlikeli. Başka bir tehlikesi var mı? Çok bulaşıyor, çok çoğalıyor ve daha çok öldürüyor. Bunun ülkemizde yayılmasını durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. “ şeklinde konuştu.

“Aşının koruyuculuğu bir miktar azalmış durumda”

İngiltere mutasyonun ardından Türkiye’de görülen Güney Afrika ve Brezilya varyantında da S proteininde değişiklikler meydana geldiğini aktaran Ünal, “Bu öbürü kadar çabuk yapışıp, daha çok çoğalma yönünden çok büyük bir tehlike değil. Çoğalması çok hızlı değil ama onun tehlikesi de aşılara olan etkinin azalmaz şüphesi. Bunu da nasıl anlıyoruz? Şimdi Wuhan suşunu S proteini, aşı buna karşı antikor geliştiriyor biliyorsunuz. İnaktif aşı da bütün virüsü veriyoruz ama s proteininde esas antikor oluyor. mRNA virüsünde, RNA’sı taşınarak, ADN virüslerde DNA’sı taşınarak bizim vücudumuzda ona o özel S proteini sentezleniyor ve bunu yabancı protein olarak görüyor vücudumuz buna karşı bu kalıba karşı antikor yapıyor. Wuhan suşunun S proteinine karşı yapılmış antikor. Halbuki, S proteininde mutasyon nedeni değişiklik yapınca diyelim şöyle 3 başla antikor tam yapışıyordu yapı değişikliği olunca bu böyle biraz çevriliyor. Antikor öbür kalıba yapıldığı için tam olarak oturamıyor. Wuhan suşunun S proteinini tamamen rastgele söylüyorum. Bir birim antikorla bloke edebilirken yeni virüsün S proteinini Wuhan için yapılmış olan antikor 7-8 tane olursa bloke edebiliyor. Yani antikora duyarlılığı azalmış S proteininin. Yani aşının koruyuculuğu bir miktar azalmış durumda.”dedi.

“Biz ikinci dalgayı yedik, yeniden arttı”

Aşıların mutasyonlu virüs üzerindeki etkisi hakkında bilgiler paylaşan Ünal, şöyle konuştu:

“Aşıların koruyuculuğu konusunda çok telaşlanacak, korkuya kapılacak bir şey yok. Gene bu yayılmasın diye tedbirler almak gerekli ki bilim buna çözüm bulacaktır. Nasıl Wuhan suşuna özel antikor üreten aşı yaptı. Bu yenisine karşı da aşıyı hemen değiştirebilirler. MRNA yapısını değiştirirler. İnaktif aşı için yeni suşu içine katarlar. Bu hazırlıklar da geliyor zaten. Şuanda bakın biz mevcut Wuhan suşu için ki yaz aylarında biraz gevşememizden dolayı 40 binlere kadar çıktı. Biz ikinci dalgayı yedik, yeniden arttı. “

“40 binlerden 4 bin 500’e kadar indik”

“Çünkü kış aylarında ekim, kasım, aralık artacağını biliyorduk ama çok arttı. Bunun için tedbirler yeniden sıkılaştırıldı. İki grup onlarda. Bir vatandaş olarak maske, mesafe, el hijyeni ki ben kış aylarında buna kapalı ortam olduğu için yaşadığımız yerler sık sık havalandırma soğuk havaya rağmen açın karşılıklı pencereleri bir hava girsin çıksın içeriye. Bu dördü artı devletin aldığı tedbirler var. Okullar kapalı. Bir senedir çocuklarımız okula gidemiyor, lokantalar kapalı, kafeler kapalı, mağazalara girerken ya da alışveriş merkezlerine girerken HES kodundan gidiliyor. Devletin resmi yerlerine giderken HES kodundan gidiliyor gibi bütün elimizden gelen bütün tedbirleri aldık. 40 binlerden 4 bin 500’e kadar indik. Çok büyük başarı değil mi bu? Ama şimdi son bir hafta 10 güne bakın düz çiziyor, hatta hafif bir yukarıya gidişi var. “

“Önümüzdeki haftalar çok kritik”

“Bu düz çizmesi ve yeniden yukarı gidişi bizim bunaldık biraz da havalar güzelleşti tedbirleri gevşettik bundan mı yoksa yeni İngiltere suşu içeriye girdi bu kadar aldığımız tedbir Wuhan’a yetiyordu. Yeni bulaşana yetmiyor o zaman daha tedbirleri arttırmamız gerekir mi? sorusu akla geliyor. Bu önümüzdeki bir iki hafta içerisinde bu sorunun cevabı daha iyi anlaşılacak. Nasıl anlaşılacak? Yapılan taramalarda bir korona olduğu ikinci pcr’la da bu yeni İngiliz suşu olup olmadığına bakılıyor. Eğer bunda böyle bir artış varsa ki çıkma ihtimali yüksek. O zaman bu yeni suş girdi, daha çok yayılıyor, daha sıkı tedbir almamız gerekti diye bir sonuca varılacak. Evet bunaldık, 60 yaş üstü özellikle 20 yaş altı okula gidemeyen çocuklar ekonomik sonuçları artık çok belirgin hale gelmiş kafeler, lokantalar, organizasyon firmaları pek çok şey etkilenmiş durumda. Ama öyle bir noktadayız ki bunun gerçek nedenini anlamak gerekli reaksiyonu, çünkü virüs bize karşı bir atak yaptı. Bu atağa karşı atakla cevap veremezsek yeniden rakamların yükselmesi demek ilerde çok daha şiddetli tedbirlere ihtiyaç olacak demektir. O yüzden bu önümüzdeki haftalar çok kritik.

“Kendi aşılarımızla aşı sıkıntısını da aşmış olarak bu mücadeleye devam edeceğiz”

“Aşılar iki buçuk milyon dozu geçti. Sağlık personelinin aşılanması birinci dozları tamamlandı.  Bu günlerde artık ikinci dozlar başlayacak. İşte 14 Ocak'ta yapılmıştı ilk dozlar.  28 gün sonra 12 Şubat geliyor. Artı 90 plustan başladık aşağıya doğru. Bu hafta 70 yaşa kadar geldi, 65 yaşa kadar inecek. Ondan sonra toplumda kilit rol oynayan kişiler inşallah aşının devamında bir sorun olmaz. Orada da aslında iyi bir haber var. Çin'de bu aşı acil kullanım onayındaydı biliyorsunuz. Çinin kendi kuralları gereği acil kullanım onayında olanların her üretilmiş BAC’ler gönderilirken yeni birtakım prosedürlere tabii. Hâlbuki onaylı bir şey olursa dışarıya satmaları daha kolay. Kendi kuralları böyleymiş zaten. Dün Çin Sağlık Bakanlığı ya da Çin ilgili birimleri, Türkiye'de kullanılan inaktif aşının tam onayını verdi. Tam olarak onaylandı. Bundan sonra aşı akışında daha rahatlık olacağını tahmin ediyoruz. Bu Şubat, Mart, Nisan ayını söz verilen 50 milyon dozla kapatıp aşılamalarımızı yapabilirsek tabii aşılamanın şu faydası var bakın; bir taraftan aşılama bir taraftan tedbirler, bütün amacımız yeni hasta sayısını azaltmak, yani virüsün çoğalmasını, yavaşlatmak, çoğalmasını yavaşlatmak demek, mutasyonu azaltmak, mutasyonu durdurmak demek. Aşı da buna hizmet ediyor. Bizim tedbirlerimiz de buna hizmet ediyor. Hazır aşılama olumlu havasını yakalamışken, biz de tedbirler de gayretli olursak Şubat, Mart, Nisan aylarını böyle geçirebilirsek İnşallah bu aylarda büyük bir artış olmadan göğüsleyebilirsek, tabii bütün dünyada yaşanan sorun şuanda evet mutasyonlar ama esas yeterince aşı olmaması. Biz bu dönemi böyle geçirebilirsek, Sayın Bakanımızın açıkladığı gibi Mayıs, Haziran aylarına da bizim yerli aşıların faz çalışmalarının üçüncü dönemine gelebilirsek, belki öyle kendi aşılarımızla aşı sıkıntısını da aşmış olarak bu mücadeleye devam edeceğiz. “

http://www.ankaramasasi.com/haber/576857/bilim-kurulu-uyesi-prof-dr-serhat-unal-mutasyonlu-virus-ve-asilamalardaki-gelismeleri-anlatti
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.