Azerin, sanatçıların pandemi sürecinde yaşadığı sıkıntıları anlattı

Azerbaycanlı sanatçı Azerin, pandemi dolayısıyla müzisyenlerin çok büyük bir sıkıntı içine girdiğini belirterek "Nasıl yaşayacak bu insanlar? Bunun düşünülmesi lazım.” dedi. Azerin, "Covid 19 altında bize dayatılan çok farklı şeyler görmeye başladık" ifadelerini kullandı.
Ankara Masası
|
08 Şubat 2021, Pazartesi - 11:43
Azerin, sanatçıların pandemi sürecinde yaşadığı sıkıntıları anlattı

Azerbaycanlı sanatçı Azerin, Ankara Masası Özel yayınında Gökhan Gökyıldırım'ın sorularını yanıtladı.

Azerin, sanatçıların ve müzisyenlerin pandemi sürecinde karşılaştığı problemler ile Ermenistan işgalindeki Azerbaycan topraklarının kurtarılması dolayısıyla Bakü’de düzenlenen Zafer Geçidi Töreni’nde yaşananları anlattı.

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle sanatçıların büyük sıkıntılar yaşadığına değinen Azerin, "Rüyamızda görseydik belki inanmazdık. Ama biz bunu yaşadık. Bu yolların kapanmasından tutun da ailelerin birbirinden uzak kalması, insanların işsiz, güçsüz, parasız maddi sıkıntıya girmesine kadar her şeyi görüyoruz. Bazı şeylerin artık kapımızı dövdüğünü görmeye başladım. Sanki sanatla ilgili kapıya dayadılar bizi. Yani bizim seçtiğimiz bu yol, bizim yaptığımız iş gereksiz gibi kaldı. İnsanlar online konser, dijital konser, sanatçı sohbetleri, bu yolları denemeye başladı. Bu bir senenin içinde böyle bir transformasyon içine girdik. Kim nasıl beceriyorsa, nasıl çıkabiliyorsa durumuna ona bakmaya başladı." şeklinde konuştu.

“Covid19’un altında bize dayatılan çok farklı şeyleri görmeye başladık”

Herkesin artık bir çıkış yolu arayışı içerisine girdiğini söyleyen Azerin, "Bu çıkış yolu arayanların içinde şanslılar da var şanssızlar da. Bu sadece sanatçıları değil, bütün sahaları ilgilendiriyor. Bu artık insanlığın bir problemine dönüştü. Maalesef insanlık yalnız kalmış gibi. Ama biz bir şeyi de unutmamalıyız. Biz inananlarsak biz biliriz ki Allah istemediğinde bir yaprak kımıldamaz yerinden. Bütün yaşadıklarımızın içinde de Allah'ın takdiri vardır. Mesela Gölbaşı’nda arabalı bir konser verdik. Süper bir konserdi, yağmurun altında, insanlar arabalarında, çok kalabalıktı. Teşekkür ediyorum bu konseri düzenleyenlere, herkese, emeği geçenlere. Ama şöyle bir durum var. Biz insanız, biz ünsiyet istiyoruz. Her şey güzel olabilir ama ne kadar ki biz birbirimizden uzak kalacağız bir hissiyat kaybedeceğiz. İnsan olduğumuz için hissiyat kaybediyoruz. Dokunamıyorsunuz birbirinize, selamlaşamıyorsunuz. O duyguları yaşayamıyorsunuz. Ne kadar iyi olacak ki bu? Bir döneme kadar iyi olacak. Ama bugün maalesef pandemi sürecinin, Covid19’un altında bize dayatılan çok farklı şeyleri görmeye başladık." ifadelerini kullandı.

“Müzisyen arkadaşlarımız çok büyük sıkıntı içindeler”

Covid 19’un insanlara öğün gibi aşılandığını belirten Azerin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim gibi bir halk, bizim gibi bir millet, kucaklaşmayı da bırakın birbirimize giden gelen, akrabalarımızla dertleşen, annemizi büyüklerimizi görmeye özen gösteren, onlara hizmet etmeye özen gösteren, küçüklerimize dikkat ayıran bir toplum. Ama bugün bakıyorsunuz, bir sene içinde ne hale geldik. Birisi hapşırıyor yanında 10 kişi dönüp bakıyor, herkes korkuyor. Maalesef bu Covid bize öğün gibi aşılandı. Hâlbuki öyle değil. Bugün istatistiklere baksanız sağlamların sayısı ölenlerden daha çok. Ama bu bize yansıtılmıyor. Ben sanatçı olduğum için biliyorum, etrafımızda müzisyen arkadaşlarımız, tanıdığımız insanlarımız çok büyük bir sıkıntı içine girdiler. Peki, bunu ne yapacağız? Bir oturup da beraber bir sene içinde yapamadıysak, bundan sonra en azından devlet olarak sistem olarak nasıl yaşayacak bu insanlar bunun düşünülmesi lazım. Pandemi sürecinde bol bol zamanımız oldu. Bir de moralimiz iyi olsa çok çok iyi olacak.”

“Yeni bir eser hazırlıyoruz”

Yeni bir eser hazırladıklarını duyuran Azerin, bazen sıkıntıda olan sanatçıların çok iyi eserler çıkarttığını ama bazı sanatçıların da duygusallıklarından dolayı bu süreçte uykuya dalıp gitmiş olabileceklerini belirterek, “Ama şükür Allah’a ben o uykuya dalanlardan değilim. Yeni bir eser hazırlıyoruz şu anda. Bu eserimiz Azerbaycan'da şehitlerimize hasır olunacak. Genç yaşta şehit olan bir şehidimiz Yüksel’imizle ilgili bir eser hazırlanıyor. Şu anda yapım aşamasında. Çok yakın zamanda bu şarkıyla bütün şehitlerimizi anacağız.” diye konuştu.

“Dünyaya, çok güzel bir mesaj verildi”

Bakü’de düzenlenen Zafer Geçidi Töreni’nde yaşananlara da değinen Azerin, "Sayın Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev'in daveti ile törene ben de gittim. Türkiye'mizin değerli insanı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da davet oldu ve orada beraber iştirak ettiler. Çok güzel mesajlar verdiler. Gördüğünüz gibi çok anlamlı ve yıllardır özlediğimiz bir görüntünün bir tarihin şahidi olduk. 1918’den sonra, bir asır sonra yeniden azatlık meydanında, tıpkı Nuri Paşa'nın geçiş yaptığı törenlerde zafer yürüyüşü yaptığı tarihi an gibi şahidi olduk. 2 bin 783 Mehmetçiğimiz şehitler ölmedi diyerekten Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir daha Azerbaycan'ın yanında olduğunu gösterdi. O zafer geçidinde tek millet tek vücut olmamızın bir örneğiydi. Ki şehitler ölmedi, sizin oğullarınızız biz de buradayız denildi orada. Dünyaya, çok güzel bir mesaj verildi. Orada olduğum için o havayı aldığım için çok yakından hissettim insanımızın sevincini. Tabii şehitler, Hamas'ın şehidiydi. Bu bizi derinden kederlendirir. Ama bir gerçek de var ki, toprak uğrunda ölen varsa vatandır. Oğullarımız sinelerini gererek gittiler, şehit olmak için, gazi olmak için geldik dediler ve yeniden Karabağ’ı yurt ettiler, Azerbaycan'ı yani öz dede baba, topraklarımızı. Allah hepsine rahmet eylesin. Şehitlerimizin aileleri bugün bize emanettir. Gazilerimize Rabbim sağlık versin." dedi.

“Devletlerimize sadece sabrederek yardımcı olmamız lazım”

Azerin, konuşmasına şöyle devam etti:

“Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın da İlham Aliyev ile beraber dünyaya verdikleri mesaj çok anlamlı ve çok çok önemliydi. Allah-u Teâla birliğimizi beraberliğimizi bozmasın. Düşünürüm ki tarih bir daha tekrarlanmaz. Bugün her şeyden önce Kars'ta çok büyük bir tatbikat düzenliyor. Orada Mehmetçiğimiz yan yanadır tatbikatta. Çok yakın bir zamanda gördünüz ki Ağdam’ da, Rus barış gücü ile Türkiye barış gücünün beraber adım atacağı, Karabağ'daki sulhu korumak için beraber adımlayacakları bir düzen kuruldu artık. Bizim askerimiz, Türk askeri oradadır Ağdam’dadır. Bu da Azerbaycan'a, halkımıza çok büyük güç ve kuvvet verir. Sayın Devlet Bahçeli orada bir okulun dikilmesinde öncü oldu ve hem Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev, hem Cumhurbaşkanımız Erdoğan buna bir imza attılar. Ülkü Ocaklarının orada kuracağı çok güzel bir okul olacak, projesini de yakından gördük. Ayrıca mayınların temizlenmesinde Azerbaycan'a desteklerinden dolayı Türkiye’mize çok çok teşekkür ederim. Yine Selçuk Bayraktar’ın öncülüğünde Azerbaycan'da çok büyük işlere imza atacaklar,  İHA'lar SİHA’lar konusunda. Bunlar çok iyi gelişmeler. Olumsuz şeyler de var ama biz olumsuzları kenara koyup devletimize nasıl destek olacağız, nasıl yardımcı olacağız diye bakıp daha yapıcı olacağız. Mesela biliyorsunuz ki, Nahcivan’da karayolundan geçecek olan, ister tren yolu ister karayolu, onlar bizim bir zamanlar dile getirip de göremediğimiz ama şu anda sabırla temkinle yaklaştığımız projelerdi. Çok yakın zamanda da hayata geçecek. Sadece sabrederek yardımcı olmak lazım her konuda devletlerimize. Ve bu da tabii Türk dünyasıyla, Özbekistan'a, Türkmenistan'a da Kazakistan’a da, Kırgızistan'a yani bütün kardeşlerimize orada bizim için açılan yeni bir yol olacak.”

“Birlikte hareket etmemiz lazım”

“Biz diyoruz ya Turana giden yol, Kızıl Elmaya Giden yol. Bu yolda birleşip beraber neler yapabiliriz? Herkesin devletine nasıl yardımcı olabilir ona bakması lazım. Tabii ki Uygur Türklerinin yaşadıklarını geçemeyiz. Biz nedense her şeyi devletten bekliyoruz. Biraz o konuda farklı bir düşünceye, farklı bir girişime sebep olmak lazım. Peki, bizler neden varız? Sivil toplum kuruluşları, yazarlardı çizerlerdi sanatçılardı, herkes bu konuyu daha çok dile getirmeliydi ve bunu içtimai eleştirmeliydi. Birlikte hareket etmemiz lazım ama nedense her şey de sitemimiz Türkiye’yedir. Birazcık yıkıldık, ayağımız burkuldu, kolumuz burkuldu, neden Türkiye Cumhuriyeti. Peki, Türkiye Cumhuriyetinin, kendi işi gücü problemi falan yok mu? Bütün ülkelerin olduğu gibi var. Herkesin kendi üzerine düşeni yapması lazım. “

“Biz sanatçılar dünyayı uyandırabiliriz”

“Vatan millet konusunda çekingen davranıyor sanatçılar ama bu yanlış bir şey. Biz dile getirmeliyiz. Ben demiyorum ki biz bunu sözle yapalım. Ben diyorum ki biz bunu müzikle yapalım. Müziğin içinde sözle yapalım. Çizdiğimiz resimlerle, yapacağımız heykellerle, çekeceğimiz filmlerle. Biz bunlarla dünyayı uyandırabiliriz. Devlet bu konuları dile getirdiğinde siyaset olmuş oluyor biliyor musunuz. Yani dünyanın bakış açısı bu. Ama sanat ve sanatçılar bu konuyu dile getirdiğinde siyaset olmuyor. Bugün sanatın yapabileceğini dünyada siyaset yapamaz. Onun için bu konuları daha çok sanatçıların işlemesi lazım. Bu konuları sanatçılar işlemek istediklerinde devlet ne yapabilir? Bunları projelendirebilir, bunlara yatırım yapabilir, maddi destek verebilir."

http://www.ankaramasasi.com/haber/577154/azerin-sanatcilarin-pandemi-surecinde-yasadigi-sikintilari-anlatti
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.