CHP Keçiören İlçe Başkanı Bülent Gündoğan'ın "Önümüzdeki seçimler iyiler ve kötüler arasında olacak." sözleri ile başlayan, AK Parti Keçiören İlçe Başkanı Zafer Çoktan'ın verdiği yanıtla alevlenen tartışmada ikinci perde aralandı.
Siyasetçilere yönelik bir sınıflandırma yaptığını belirterek sözlerinin Çoktan tarafından çarptırıldığını savunan Gündoğan, kentsel dönüşüm tartışmasında ise rest çekerek "Hodri meydan" dedi.
"Dostlarımızla iktidar olacağız" polemiğine de değinen CHP'li Başkan, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasını hatırlatarak "Kimin PKK ile dost olduğu gayet açık seçik ortadadır" ifadesini kullandı.
Gündoğan'ın Ankara Masası'na yaptığı yazılı açıklamanın tamamı şu şekilde:
AKP Keçiören İlçe Başkanı Sayın Zafer ÇOKTAN, Ankara Masası'na yaptığım açıklamalara karşı doğru ve toplumu aydınlatıcı bilgiler vermek yerine, maalesef klasik AKP siyaset tarzı olan inkar, çarpıtma ve suçlama taktiğini kullanmıştır.
Şöyle ki;
"Projenin yasa ve yönetmeliklere aykırılığını inkar etti"
Kamuoyu tarafından da bilindiği üzere, Keçiören’de Sn. ALTINOK tarafından acele ile sağlıksız bir Kentsel Dönüşüm projesi yapılmaya başlanmış ve belediye meclislerinde meclis çoğunlukları olduğu için onaylanmıştır. Ancak ilgili projede bulunan yasa ve yönetmeliklere aykırılıklar nedeniyle, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. Mansur YAVAŞ projeyi onaylamamıştır. Sn. ÇOKTAN açıklamalarında konunun hukuki meşruiyetini meclis çoğunluklarına bağlayıp, yasa ve yönetmeliklere aykırılıkları maalesef açıklamalarında İNKAR etmiştir.
Bülent Gündoğan'dan Zafer Çoktan'a kentsel dönüşüm resti
O zaman bizde kendisine HODRİ MEYDAN diyoruz. Keçiören kentsel dönüşüm konusu Belediye Meclislerinde hızlıca onaylanıp, tekrar Mansur Başkanımızın önüne geldiğinde yasa gereği onaylanacak ancak konu yargıya taşınacaktır. Kentsel Dönüşüm konusu yargıya taşındığında, yasa ve yönetmeliklere uygunsuzluklar nedeniyle projenin mahkeme tarafından iptal edileceğini İDDİA ediyoruz. Şayet Sn. Çoktan’ın dediği gibi projenin yasalara, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yönetmeliklerine uygunluğu mahkemeler önünde onaylanırsa, biz AKP tarafından yoksul bırakılmış 10 tane ailemizin 1 aylık elektrik, su ve doğalgaz faturalarını ödemeyi taahhüt ediyoruz. Konu ile ilgili Sn. ÇOKTAN belki iddiayı daha da büyütmek isteyebilir, ancak şimdiden hatırlatmak isterim ki biz ‘’fakir çalmayı bilmediği için fakirdir’’ diye tarif edilen ve çalmayı sonradan da olsa, asla öğrenmeyecek olan emekçi ve gariban insanlarız.
"Çoktan sözlerini çarpıttı"
Benim ‘’Bu seçim iyiler ve kötüler arasında olacak. Vatandaşlarımız artık iyiler ve kötüler arasında bir seçim yapmalı’’ sözlerim siyasetçilere yönelik bir sınıflandırma olduğu gayet açıkken, Sn. ÇOKTAN yaptığı açıklamalarda maalesef ki sözlerimi ÇARPITMIŞ, benim bu sözleri oy veren seçmenler için kullandığımı iddia etmiştir. O zaman konuyu biraz daha açma gereği hasıl olmuştur. Bu konu ile ilgili binlerce örnek verilebilir ama vatandaşlarımızı aydınlatmak adına bir iki örnekle konuyu kapatacağım.
Vatandaşlarımız önümüzdeki seçimde, “Ankara’yı parsel parsel satanları mı? Ankara’da adil ve dürüst hizmet nasıl yapılır gösterenleri mi? Hukuku adaleti yok sayıp Soma’da hakkını arayan madencileri tekmeleyenleri mi? Adalet arayışı ile Ankara’dan İstanbul’a 450 KM yürüyenleri mi? Kamu kaynaklarını geçiş garantili projelerle yandaşlarına akıtanları mı? Siyasi etik yasası çıksın herkes hesap versin diyenleri mi?” seçecek, karar vermelidir.
Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkmasını hatırlattı
Hitler’in Propaganda bakanı GOEBBELS’in meşhur bir sözü vardır. "Suçluysan, karşı tarafı suçla!" Sn. ÇOKTAN bu sözden oldukça etkilenmiş görünüyor ki, beraber Çadır Mahkemeleri kurdukları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri öncesi ittifak yapıp mektuplarını okuttukları, Kırmızı Bültenle aranan terör örgütü liderlerini TRT’de canlı yayınlara çıkarttıkları PKK konusunda partimizi suçlama telaşına girmiştir. Kimin PKK ile dost olduğu yukarıda anlattığım gibi gayet açık seçik ortadadır.
Bizim dostlarımız ise AKP tarafından ovaları, yaylaları yabancı maden şirketlerine peşkeş çekilen köylülerdir. Bizim dostlarımız fabrikalarda, maden ocaklarında açlığa mahkum edilen, öldürülen sonrada tekmelenen işçilerdir. Bizim dostlarımız ekonomik krizde iflasa sürüklenen, yasaklarla dükkanı kapatılan, hacizlerle icralarla boğuşan esnaflardır. Bizim dostlarımız üniversitelerde yıllarca dirsek çürütüp, AKP’den torpili olmadığı için iş bulamayan genç mezunlardır. Bizim dostlarımız sefalete mahkûm edilen emeklilerdir. Bizim dostlarımız emeğinin karşılığını alamayan EYT’liler ve memurlardır. Bu ülkenin vatanı, bayrağı ve Cumhuriyetin değerleri ile sorunu olmayan, parlamenter demokratik sisteme inanmış, hukukun üstünlüğü, adalet, demokrasi ve insan haklarından taviz vermeyen herkes bizim dostlarımızdır.
