Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç: Vaka sayısı giderek artıyor

Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç, koronavirüs salgınında son iki hafta içinde çalıştıkları kurumlarda bir tırmanış olduğunu belirterek, "Ankara'da 100 bin kişi başına 35.36 gibi vaka oranı bildirildi. Ama biliyoruz ki son 10 gün içinde vaka sayısı giderek artıyor." dedi.
Zeliha Demirci
|
26 Şubat 2021, Cuma - 12:35
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç: Vaka sayısı giderek artıyor

Türkiye 1 Mart 2021 tarihinden itibaren kademeli olarak “yeni normalleşme süreci”ne geçecek. Peki normalleşmeye hazır mıyız? Yeni süreç için belirlenen kriterler yeterli mi? Yüz yüze eğitim için hangi önlemler alınmalı? Ankara Masası’na konuşan Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Dr. Ali Karakoç merak edilen soruların cevaplarını verdi.

Tüm ülkede olduğu gibi Ankara'da da sonbahardan sonra hasta sayısında ciddi bir azalma olduğunu belirten Karakoç, “Yaz sonunda, yoğun bakımlarımız doluyken, tedavi kurumlarında hasta yatıracak yatak bulamazken, zaman zaman da hasta seçme sıkıntısı yaşarken bu dönem hasta sayısında çok ciddi miktarda azalma oldu. Yoğun bakımlarımız rahatladı ve servislerimizdeki hasta sayımız yüzde 70’e, 80’e varan oranda azaldı. 1 Mart ile ilgili Sağlık Bakanlığının yaptığı açıklamayı önemsiyoruz. ‘Çeşitli kriterler belirlenecek ve bu kriterlere göre yerelden karar verilecek’ söylemi bizim için önemli. Biz sağlık emek-meslek örgütleri olarak, pandemi sürecinin başından itibaren bunları söylüyoruz. ‘Hem belirli bilimsel verilere dayanan kriterlerin olması gerekiyor hem de yerelin kendi verilerini tespit edip kararını vermesi gerekiyor’ diye. Bu nedenle kararı olumlu buluyoruz ancak yeterli değil.” dedi.

"Ankara'da son 10 gün içinde vaka sayısı giderek artıyor"

Ankara'da son iki hafta vaka sayılarından tırmanış olduğunu söyleyen Dr. Ali Karakoç, “Bu hafta içindeki rakamlara göre Ankara'da 100 bin kişi başına 35.36 gibi vaka oranı bildirildi. Ama biliyoruz ki son 10 gün içinde vaka sayısı giderek artıyor. Peki bu vaka sayısının artışı, “normalleşme” denilen ama bizim de “yeniden açılma” dediğimiz durumun önünde hep engel mi olacak? Hayır olmayacak. Kapanma kararı alınırken toplumsal tabandan hiçbir veri ya da onay alınmadı, yukarıdan dayatılan bir karardı. Hepimizin bildiği gibi şu anda cafe, bar, restoran çalışanları, açlıkla ve yoksullukla mücadele ediyorlar. Bunlar kapalıyken büyük AVM’ler, çalışma alanları açık duruyor. Bu kararlar önemli ama kontrolü gerekiyor. Bu kontrol için de bu kararları alan heyet içinde mutlaka bağımsız sağlık emek-meslek örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve yerel yöneticilerin olması gerekiyor. Aksi takdirde bu kararlar yine bir yerlerden alınmış kararlar olacak. Bu nedenle kararları yeterli bulmuyoruz.” şeklinde konuştu.

"Demokratik olmadığı müddetçe İl Pandemi Kurullarında rakamlar, sürecin başında olduğu gibi farklı şekilde yansıtılabilir"

1 Mart yeni normalleşme süreci hakkında konuşmasını sürdüren ATO Başkanı Karakoç, “Bazı kriterler belirlendi. Bunlardan biri, ilgili il ya da ilçede bulunan yataklı tedavi kurumlarındaki yatak sayısı, kapasitesi ve doluluk oranı, yoğun bakımdaki yatak sayısı ve doluluk oranı aynı zamanda yoğun bakımdaki nitelikli yatak sayısı ve doluluk oranı. İkinci kriter, o ilde yapılan PCR test sayısının miktarı. Üçüncü kriter, son 10 gün içindeki vaka kaydının artışı. Dördüncü kriter olarak da o ilde yapılan aşılama ve dermografik yapı.  Bunlar gerçekten de önemli kriterler. Bunlara göre karar vermek doğru ama İl Pandemi Kurullarında hala sağlık emek-meslek örgütleri yer almıyor. Bu verileri kim, nasıl açıklayacak? Birkaç hafta öncesine kadar ülkemizde günde 200 bin civarında PCR testi yapılırken şu anda bu rakam 100 binlere düştü. Yapılan test sayısına göre vaka tespit oranı azalıyor. Ne kadar az test yaparsanız o kadar az olgu tespit ediyorsunuz ve olgu durumu diğer rakamların hepsini etkiliyor. İl Pandemi Kurullarında alınan kararların mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Sağlık emek-meslek örgütlerinin her hastanede, aile sağlığı merkezilerinde, yoğun bakımlarda, her basamaktaki sağlık hizmetlerinin verildiği tedavi kurumlarında üyeleri var ve onlar buralardan bilgi alabiliyorlar. Dolayısıyla bu kriterlerin yeterli olabilmesi için şeffaf olunması gerekiyor. Şeffaflık da katılımcılığı gerektiriyor. Demokratik bir katılım olmadığı müddetçe İl Pandemi Kurullarında, bu rakamlar yine sürecin başında olduğu gibi farklı şekilde yansıtılabilir. Bu alınan karar önemli ama çok eksik.” ifadelerini kullandı.

"1 Haziran'daki gibi tedbir alınmadan, eğitim kurumları açılırsa vakalarda artış olur"

1 Mart’tan itibaren Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Çok Programlı Anadolu Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi ve Spor Liseleri'nin 12. sınıflarında yapılacak yüz yüze eğitim hakkında değerlendirmelerde bulunan Karakoç, “1 Haziran'da herhangi bir tedbir alınmadan aniden yeniden açılım yapıldı. Eğer eğitim kurumları da yine aynı şekilde tedbirler alınmadan açılırsa vakalar artar. Her öğrencinin, eğitim emekçisinin ve her çalışanın maskelerinin kamu tarafından dağıtılması gerekiyor. Her eğitim emekçisinin mutlaka aşılanması gerekiyor. Aşılanmayacaksa bile 14 günde bir herkesin düzenli olarak PCR testlerinin yapılması gerekiyor. Yaygın test yapıp olabilecek yeni vaka artışlarında hemen önlem alınması gerekiyor. En önemli unsurlardan biri de eski kalabalıkların olmaması gerekiyor. Aksi takdirde yeni ve hızlı bir vaka artışının olacağını düşünüyoruz.” dedi.

"En son kapanması gereken okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokullar en önce kapatıldı"

Dr. Ali Karakoç şöyle devam etti: “Sürecin başından itibaren ısrarla yaygın test yapılmalı demiştik. Ne kadar fazla test yaparsanız o kadar asemptomatik, yani şikayeti olmayan ama bulaş kaynağı olan vakayı bulabilirsiniz. O dönemde yüksek risk grubunda olan sağlık çalışanlarına dahi test yapılmamıştı. Sürecin başında en son kapanması gereken okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokullar kapatıldı. Alışveriş merkezleri açıkken buraların kapatılması doğru uygulamalar değildi. Sürecin başından itibaren yaygın test yapılsaydı, vakalar tespit edilip ona kapatılmalara karar verilseydi, belki ikinci birinci dalgayı yaşamıyor olacaktık.”

"Hala yurtdışına çıkmak isteyenler PCR testini hala ücretli yaptırıyor"

Kovid- 19 gibi acil sağlık krizinin yaşandığı dönemde sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması gerektiğini söyleyen Karakoç, “AK Parti önce Karadeniz'den başladı, Ege’ye doğru yayılan parti kongrelerini yapıyor. Kongrelerine katılan delegelere, kamu sağlık kuruluşlarında testler yapılıyor. Yurtdışına çıkmak isteyen yurttaşlar PCR testi yaptırmak istediklerinde belli bir ücret ödüyorlar. Bunun doğru olmadığını biz baştan beri söylemiştik. Normal dönemde de Kovid- 19 gibi acil sağlık krizinin yaşandığı dönemde de sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması gerektiğini hep vurgulamıştık. Ama ne yazık ki hala yurtdışına çıkmak isteyenler PCR testini ücretli yaptırıyor. Bir de ülkemizde yaşayan göçmen şikayetleri var. Test yaptırmak istediklerinde ücret talep ediliyor. Ekonomik durumları da iyi olmadığı için bu test ücretini ödeyemiyorlar ve toplum içinde bulaş kaynağı olmaya devam ediyorlar. Ama sürecin başından itibaren imtiyazlı kişilere test ayrıcalığı tanındı. Siyasi parti yöneticilerine, bakanlara, vekillere, partilerin yüksek düzey yöneticilerine, büyük şirketlerin CEO’larına çok sık test yapıldı. Aradan bir yıl geçti ama hiçbir şey değişmedi. Bir siyasi partinin delegelerine kamu kuruluşlarında test yapılıyor. Yüksek risk grubunda olan sağlık emekçilerine bile testlerin zor yapıldığı dönemde bunların olmasını etik bulmuyoruz. Bu öfkemizi artırıyor ve kabul etmiyoruz.” şeklinde konuştu.

http://www.ankaramasasi.com/haber/620451/ankara-tabip-odasi-baskani-dr-ali-karakoc-vaka-sayisi-giderek-artiyor
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.