Eray Güçlüer: ABD Ermenistan'da güçlenirse Hazar'a ilerler

Akademisyen Eray Güçlüer, Ermenistan'daki darbe girişiminin ardından kaosun daha da derinleşeceğini söyledi. Güçlüer, süreç içerisinde Kafkaslar'da ABD-Rusya arasında güç dengesinin değişebileceğine dikkat çekti.
Ankara Masası
|
26 Şubat 2021, Cuma - 21:31
Eray Güçlüer: ABD Ermenistan'da güçlenirse Hazar'a ilerler

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, Ankara Masası özel yayında son günlerde Ermenistan’da yaşananları değerlendirdi

Güçlüer, Ermenistan’ın kaosa sürükleneceğini Karabağ Operasyonu’nun ilk günlerinde söylediğini ifade ederken, durumun daha kötüye gideceğini söyledi.

Ermeni halkının çok zor bir süreçten geçtiğinin altını çizen Güçlüer “ Karabağ Operasyonu başladığında söylemiştik. Bunun siyasal ve ekonomik sonuçlarına Paşinyan'ın dayanamayacağını ve bir süre sonra büyük bir ihtimalle yönetimden gideceğini ifade etmiştik. Şimdi bunun ayak seslerini görüyoruz. Yani bu beklediğimiz bir sonuçtu. Bu kadar büyük bir hezimeti , hiçbir siyasal yönetim tek başına kaldıramaz. Çünkü Paşinyan ülkesini kaybedeceği bir çatışmaya soktu ve Ermeni ordusunun çok büyük bir bölümü de Azerbaycan ordusu tarafından yok edildi, imha edildi.  Tabii bunun ötesinde de yaşanan ekonomik kayıplar can kayıplarının ötesinde, şu an farklı zaruret içerisinde harap ve bitap düşmüş bir Ermeni ulusu var. Ermenistanlı insanlar gerçekten çok zor şartlarda yaşıyorlar. Karabağ Operasyonu’ndan itibaren Ermeni diasporasıyla bunları işte gaza getiren, sevk eden savaşa sokma yönünde motivasyon sağlayan Ermeni diasporasıyla, Ermeni toplumu arasında da bir mesafe oluştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dolayısıyla bunlar iç dinamikleri açısından Ermenistan'da beklediğimiz gelişmelerdi. İşte ayak sesleri duyulmaya başlandı. Ama size şunu söyleyeyim, yani bu başlangıç, bu hareketlilik devam edecek, daha da kaotik durumlara gidecek gibi görünüyor. “ dedi.

"Peki neden böyle bir mücadele yaşanıyor?"

Güçlüer, Ermenistan üzerinde emperyalist ülkelerin güç mücadelesi verdiğini vurgulayarak şunları söyledi;

“Şimdi şöyle bir durum var: Büyük resmi okumak için şimdi biz küçük resimden bahsettik. Öncelikle Ermenistan'ın iç dinamiklerinden bahsettik. Şuan Ermeni toplumu sıkışmış durumda. Yani ne Paşinyan'a aslında güveniyorlar bakarsanız. Paşinyan'ın darbe söylemine karşı siyasal olarak yeterli bir sosyal hareket üretemediğini görüyoruz. Diğer taraftan Rus ekolünden gelen neredeyse tamamı Rus harp okullarında yetişmiş Ermeni ordusuna da güvenmiyor aslında. Ermeni ordusunun komuta heyetine de güvenmiyor. Dolayısıyla büyük resme bakacak olursak aslında Ermenistan’da şu an yaşananlar Doğu’yla Batı’nın yani Batılı güçlerin AB'de ve ABD yanlısı hareket eden Avrupalı güçlerle Rusya'nın tabii Çin destekli Rusya'nın bir mücadelesi.  Peki neden böyle bir mücadele yaşanıyor? Çünkü her iki tarafın da Kafkas jeopolitiğin de çok önemli çıkarları var, hayati çıkarları var. Bunlardan vazgeçmeleri söz konusu değil. Peki ne olacak? yani bu da her iki güç de kısa sürede bir durum üstünlüğü sağlayabilecek gibi görünmüyor. Yani Doğu ve Batı Amerika ve Rusya'nın kısa sürede Ermenistan'da bir durum üstünlüğü sağlayabileceğini söylemek güç. Ne olacak Ermenistan istikrarsızlaşacak, yani Ermenistan'daki istikrarsızlık daha da artacak ve daha kaotik bir duruma doğru evrilecek gibi görünüyor. Yani neticede buradaki olayı aslında Ermenistan'ın iç dinamiklerinin ötesinde Kafkasya jeopolitiğinde güç mücadelesi, küresel güçlerin mücadelesi şeklinde okumak lazım.”

Evet, şimdi burada tabi ABD'nin yani şöyle bir şey var, ABD'nin stratejik bir konuşlanması var. Tabii bu ABD'deki seçimler esnasında adeta yangından mal kaçırırmış gibi Rusya'nın böyle bir gece de askeri güçlerini göndererek bölgede konuşlanmaları var. Bakınız o tarihte de söyledik. Şimdi de aynısını söylüyoruz. Rusya'nın bu bölgedeki askeri varlığı, mücadelenin Doğu ve Batı'yla, Doğunun batıyla, yani birbirleriyle Küresel Güçlerin Mücadelesi'ne bağlı olarak büyük bir ihtimal zayıflayacak. Yani orada ABD, düzeltiyorum Rusya her ne kadar işte bir anlaşmayla askeri güçlerini uzun süre Karabağ'da konuşlandırmak suretiyle adeta Amerika'ya, Ermenistan hattından, Ermenistan, Rusya hattından Amerika'nın Kafkaslar’a girmesini önlemeye çalışsa da, bu mücadelede Ruslar'ın oradaki varlığı özellikle askeri varlığı daha sorgulanabilir hale gelebilir. Bunu bunu bekleyip göreceğiz. Çünkü sizin de sizin dediğinize geliyorum. Neden böyle bir şey? Çünkü Rusya için Kafkaslar hayati önemde. Yani Kafkaslar, Kafkas bölgesi Rusya'nın çıkar alanı çok önemli, hayati çıkar alanı ve Güney de özellikle Ortadoğu alanında İran hattında, daha kuzeyde Ermenistan hattında ABD'yi durdurmak istiyor ve burada işte Türkiye çok önemli bir aktör. Şimdi ABD'nin yaptığına bakacak olursak gözümüzün önüne getirelim. Avrupa'yı saymıyorum, Dede ağaç, Atina, Girit, Kıbrıs hattında da ABD askeri açıdan stratejik olarak konuşlanmış durumda. Yani nedir? Akdeniz bölgesinde çevirim adeta bir kuşatma şeklinde taktik tertiplenmelere gidiyor.

" Dedeağaç çok önemli"

ABD ile Rusya arasındaki güç savaşının Türkiye’yi kuşatma hamlesine dönüştüğünü söyleyen Güçlüer “Rusya, ABD'deki yönetim boşluğunu ya da zafiyetinin kullanarak Libya'ya kadar uzandı. Ama bunun ilk hamlesi işte Güney Kıbrıs'tan Rusya'nın çıkarılması oldu. Daha sonra da ABD özellikle Girit bölgesine, Güney Kıbrıs bölgesine, çok sayıda bildiğim kadarıyla 5 ayrı noktada Yunanistan ana karasında konuşlanarak, en son Dede Ağaç'ta hem deniz hem kara hem de hava üsleri tesis ederek Rusya'ya bir cevap verdi. Şimdi burada bir stratejik çevirme ya da kuşatma söz konusu. Bunu görmek lazım. İşte tam da bu noktada ne oldu? Özellikle Rusya'nın kendini güçlü hissettiği Kamışlı, İdlip hattında yine bir Kamışlı'nın hemen kuzeyinde bir üs tesis etme girişimleri oldu. Şimdi burada karşılıklı satranç tahtasında konuşlanma yönünde hamleler yapılıyor. Tabi bunun  sizin de söylediğiniz gibi sinir ucuna dokunduğu yer Dedeağaç  oldu. Dedeağaç çok önemli.  Her ne kadar ABD bunu Rusya'ya karşıyım dese de aslında Türkiye'de bir anlamda kuşatılmış oluyor. Yani biz de kadrajdayız. Çünkü daha düne kadar 15 Temmuz hain darbe girişiminde ABD'nin özellikle derin ABD'nin Pentagon'un etkisi olduğunu biliyoruz ve bu noktada da baktığımızda Paşiyan'ın aslında normal bir seçimle başa gelmediğini, iktidara gelmediğini de düşünecek olursak bir cumartesi günü CIA operasyonuyla Paşinyan başa getirildi ve aslında işte Azerbaycan'a karşı bir anlamda çatışmaya sokuldu." ifadelerini kullandı.

"Rusya'nın dengeyi ABD'ye bırakacağını kimse düşünmesin"

Paşinyan'ın güç dengesini ele geçirmesi durumunda Rus yanlılarını tasfiye edeceğini belirten Güçlüer "Şimdi burada Rusya kendisine müzahir olmayan Paşinyan yönetimini cezalandırmak adına sessiz kaldı ve belli bir süre bu sessizliğini korudu. İşte bu dönemde de zaten Azerbaycan topraklarının büyük bir bölümü Karabağ toprakları Azerbaycan ordusu tarafından kurtarıldı. Geri kalan süreç artık bundan sonra siyasal sürece bırakıldı. Ama şu bir gerçek, peki bugüne kadar bunlar oldu, bundan sonra ne olacak değil mi? Yani bunlar burada durmayacak ya da Paşinyan durum üstünlüğü sağlarsa ne olacak? Paşinyan sağlamazsa yani Paşinyan gider de yerine Rus yanlısı birinin gelip gelmemesi söz konusu olursa ne olacak? Şu olacak Paşinyan eğer şu anki mevcut konumunu özellikle halkı kendi yanına çekecek şekilde siyasal durum üstünlüğünü sağlarsa, Ermeni ordusunda çok kuvvetli ihtimal birtakım tasfiyeler olacak. Sadece Ermeni ordusunda da değil, Ermenistan devleti içerisindeki Rusya'nın etkin olduğu noktalarda da bir takım tasfiyeler olma ihtimali yüksek. Ama yani düşünün, Ermenistan'ı kurduran Rusya dolayısıyla yani Rusya'nın oradan kısa sürede bir şekilde çıkabileceğini ya da bölgedeki güç mücadelesinde dengeyi ABD'ye bırakacağını kimse düşünmesin. Dolasıyla bu bir mücadele olacak. Yani çeşitli hamlelerle karşı, karşıt hamlelerle birbirlerine karşıt hamleler ile çeşitli mücadeleler bundan sonrada  devam edecek.” diye konuştu.

"ABD Hazar'ın doğusunda etkinliğini arttırmaya çalışacak"

Eray Güçlüer, bugünlerde Ermenistan halkını Paşinyan’ın yanında durmaya sevk edecek, bir takım provokatif hareketlerin olabileceğinin altını çizdi.

ABD’nin Ermenistan üzerinde hakimiyet sağlaması durumunda Kafkaslar’a doğru ilerleyeceğini, bu durum Rusya’nın bölgede daha çok güç harcamasına neden olacağını vurgulayan Güçlüer “ Fakat  bu noktada aslında kimin neyi sağlamaya çalışacağını tartışmaktan ziyade Türkiye'nin buradaki durumunu bence biraz daha konuşmak lazım. Çünkü eğer ABD, Ermenistan üzerinden durum üstünlüğünü sağlarsa burada kalmayacaktır. Hazar'ın doğusuna kadar olan bölgede, yani Kafkaslar'da etkinliğini nüfuzunu arttırmaya çalışacaktır. Bu da bir süre sonra özellikle Çin'i de harekete geçirebilir. Özellikle Hazar'ın doğusundaki nüfuz alanlarında durum üstünlüğünü eğer ABD sağlama yönünde bir üstünlük elde ederse, bu Rusya'yı güneyden kuşatmak anlamına gelebilir. Bu Rusya için çok tehlikeli. Ne olur şu olur, Ortadoğu'daki çatışma, yangın, Rusya ana karasına sıçrayabilir. Rusya hiçbir zaman böyle bir riske giremez. Dolayısıyla bundan sonraki süreçler son derece kritik ve daha kırılgan halde olacak gibi görünüyor.  Tabii hiç kimse Azerbaycan'ın istikrarsızlığa ulaşacağını düşünmesin. Yani Azerbaycan'a çok ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bunu sezgisel ya da duygusal da söylemiyorum. Çünkü Türkiye artık bölgede gücünü tesis etmiş bir büyük ülke. Bunu çok yönlü bütün milli güç unsurları açısından düşünmek lazım. Bugün Türkiye'de muktedir bir siyasi irade var, bu çok önemli. Tabi bu muktedir siyasi irade, devletin bütün milli güç unsurlarını bir orkestra uyumu içerisinde yönetebilme kabiliyetine sahip. Dolayısıyla Azerbaycan'ın istikrarsızlaşmasını asla Türkiye izin vermeyecektir. Peki nereye yönelecektir bu istikrarsızlık? O zaman İran'a doğru inme ihtimali daha yüksek. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. Özellikle Rusya ile ABD'nin Ermenistan'daki mücadelesi Rusya'nın Kafkaslar'da daha fazla güç harcamasına neden olacak.” Dedi.

"Rusya'nın Türkiye'ye yakınlaşması muhtemel"

Rusya’nın Kafkaslar’a kayması durumunda Türkiye’ye Ortadoğu’da daha çok yer açılacağını söyleyen Güçlüer, “Bu da tabii özellikle Ortadoğu'da Suriye alanında Türkiye'ye Rusya daha fazla alan açmak zorunda kalacak gibi görünüyor, bu çok önemli. Rusya burada Türkiye ile daha fazla hareket etmek durumunda kalacak gibi görünüyor.  Türkiye'nin burada çok ciddi bir güçlü ülke olması, ciddi bir güç potansiyeline sahip olması, Rusya'yı burada ki kendisini yıpratıcı Kafkaslar'daki gelişmeler bağlamında, hem Rusya'yı hem de İran'ı Türkiye'ye daha fazla yaklaştırması son derece muhtemel” şeklinde konuştu.

"Dağlık alandan PKK'nın tasfiyesi başlamıştır"

Gara operasyonunun önemi de değinen Güçlüer şunları söyledi;

Gara operasyonu kara bağlantısı olmadan çok derinlikte bir arazide müstakil olarak yapılmış çok kritik ve çok özel bir operasyondur ve bunun çok önemli mesajları vardır. Bakınız Gara'yı vuran Gara’yı bu şekilde temizleyebilen bir güç, Irak'ın kuzeyindeki dağlık alanları her noktasını vurabilir. Kandil ve Sincar dahil buna. Bakın bunu çok açık net söyleyeyim. Yani burada Garayla birlikte artık Irak'ın kuzeyindeki dağlık alandan PKK'nın tasfiyesi başlamıştır. Bakın yurt içini konuşmuyoruz bile. Artık yurt içinde PKK falan kalmadı. İnsanlarımız Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere ülkemizin her noktasında hayatın olağan akışını yaşıyorlar. Artık düşünsel dünyamızdan da terör her geçen gün uzaklaşıyor. Dikkat edin programlarda da artık Suriye'deki, Irak'daki, Kafkaslar'daki gelişmeleri konuşuyoruz. Türkiye'yle ilgili en ufak bir terör bağlamında anı alabildiğimiz ya da anmayı gerektirdiğimiz bir durum söz konusu değil.

Gara'nın siyasal sonuçları da olacak. Yani bundan sonra PKK'nın, özellikle yıllardır eşkıyalığın, haydutluğunun, teröristliğin  merkezi olmuş olan, merkezi durumunda olan bu Irak'ın kuzeyindeki o dağlık alanın temizlenmesi, buradaki terörist varlığının ortadan kaldırılması, kalan artıkların özellikle güneye doğru gitmek zorunda kalması ki şu an o durumdalar. Tabii şunu söyleyebilirim, belki daha derin, daha uzun sürede konuşmak gerekebilir ama Irak'ın kuzeyindeki yeni siyasal iklim bu özerk bölgenin güney bölgesinde şekillenecek gibi görünüyor. Yani yerel aktörlerin İran'ın, Irak'ın özellikle Türkiye çizgisine daha fazla yaklaşmak zorunda kalacakları denklemlerin Türkiye merkezli olarak şekillenmek durumunda olacağı bir yeni siyasal iklime girmiş bulunmaktayız.

"Yunanistan'ın Türkiye'yi tehdit etmesi söz konusu değil"

Yunanistan’la yaşanan gerilimde asıl muhatabın ABD olduğunun altını çizen Güçlüer “Esed konusunda Rusya ile biz özellikle iletişim kuruyorsak, yani neticede Esed Rusya'nın bir aparatı  Rusya ne derse Esed’de onu yapmak durumunda. Ama görüyorsunuz Esed'e karşı operasyon yaptığında da Rusya karışamadı. Neticede Türkiye'nin de bölgede çok güçlü bir aktör olduğunu unutmayalım. Şimdi aynısı Yunanistan'da artık ABD için aparatlaşmış durumda. Yani bir karakol ülke durumunda. Dolayısıyla burada asıl mesele Yunanistan değil, ABD ile Türkiye'nin bölge deki siyasal uzlaşısı olacaktır diye düşünüyorum.  Çünkü bakınız işte yok Rafiel sistemleri alması, uçakları alması, yok işte taciz, bunlar Yunanistan’da daha çok iç kamuoyuna yönelik. Bakın işte ben de Türkiye'ye karşı bunu yapıyorum filan deyip Yunanistan yönetiminin iç kamuoyu nezdinde adeta Yunan halkının gazını alma gibi bir girişimi olarak okumak lazım. Eğer hani buradan Yunanistan’la Türkiye arasındaki nispi güç mukayesesini yapacak olursak, özellikle askeri  güç bağlamında, hani Yunanlıların yemeden içmeden, hafta sonları ve geceleri dahil uyumadan çalışırlarsa, yani herhalde bir 30-40 yılda Türkiye'ye ancak ulaşabilme ihtimalleri olduğunu söyleyebilirim. Yani tabi bu da imkansız bir şey. Dolayısıyla burada neyin Yunanistan'ı Türkiye'ye karşı kullanmaya çalıştığı arkadaki gücü görmek lazım. Bu da tabi ABD. Dolayısıyla Yunanistan'ın bu tür taktik hareketleri Türkiye için hiçbir tehdit ya da kaale alınacak bir durum oluşturmamaktadır. İşte ‘Türkiye ve Yunanistan savaşır’ hayır efendim Yunanistan öyle bir şey olursa ne Türk atasözünü hatırlatayım; Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olur. Bütün adalar bir gece de yani Türkiye tarafına geçiverir. Bunu Yunanlar da gayet iyi biliyor. Ama Türkiye tabii işgalci ve emperyalist bir ülke olmadığı için gene de dediğiniz atasözünde ki benzetme bağlamında karışmıyor. Hadi tamam git filan diyor. Asıl biz bu işi ABD ile çözeceğiz diyor ve doğru da yapıyor Türkiye. Dolayısıyla burada Yunanistan'ı bir devlet aklıyla hareket eden kurumsal bir devlet değil. ABD'nin güdümündeki bir tetikçi aparat olarak düşünmek lazım. Yunanistan'ın tek başına Türkiye'yle ilgili herhangi bir müdahalesi ya da herhangi  Türkiye'ye bir tehdit oluşturması söz konusu değildir.” Diye konuştu

http://www.ankaramasasi.com/haber/621730/eray-gucluer-abd-ermenistanda-guclenirse-hazara-ilerler
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.