Ekonomi Yazarı Abdurrahman Yıldırım: Bu seneyi de kaybedebiliriz

Ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, aşı çalışmalarının yavaş ilerlemesinin ekonomi açısından bu seneyi de kaybetmemize neden olabileceğini söyledi.
Ankara Masası
|
01 Mart 2021, Pazartesi - 22:53
Ekonomi Yazarı Abdurrahman Yıldırım: Bu seneyi de kaybedebiliriz

Habertürk Ekonomi Yazarı Abdurrahman Yıldırım, Ankara Masası özel yayında Gökhan Gökyıldırım’ın sorularını yanıtladı.

Yıldırım, pandemi dönemi ve sonrası ekonomide gelişmeleri değerlendirdiği programda aşılamanın önemine dikkat çekti.

Aşılama çalışmalarının yavaş ilerlediğini, bunun ekonomik olarak bu seneyi de kaybetme ihtimalini doğurduğunu ifade eden Yıldırım “Dünya bizden önce başladı. Baktığımız zaman hani bizim performansta fena değil ama bir iki ülkenin performansının iyi olması da dünyayı kurtarmıyor. İşte İsrail iyi, İngiltere iyi, Amerika iyi ama gerisi iyi değil. Dolayısıyla gerisinde meydana gelen mutasyonlar tekrar bu ülkeleri etkileyebiliyor. Dolayısıyla piyasalar ve ekonomi işte bu aşılamayla beraber hayatın normalleşeceği ve ekonomilerin tekrar normale döneceği, dolayısıyla büyümeye döneceğini satın aldı ve bu beklenti içindeydi.  Bu da gayet doğaldı.  Ama aşılama bakıyoruz öyle çok 3-4 ayda olabilecek bir şeyi yok. Belki yılı, hatta yıllar alabilecek bir olay gibi görünüyor. Çünkü işte Amerika bile şu anda yüzde 20 aşılama sağlayabilmiş. Bu gidişte Amerika'nın yüzde 70’i bulması 7-8 ayı bulur. Yani 7-8 ay demek bundan sonra sayarsanız sonbahara geliriz bu seneyi kaybederiz. Ondan sonra diğer ülkeleri de düşünün. Dolayısıyla bu yıl boyunca aşılamalar devam edecekse yılın ikinci yarısında ekonomik aktivite, hayatın normalleşmesi ne olacak? Ya doğru dürüst normalleşemeyeceğiz ya da normalleşir gibi yapacağız. İşte her şey, her şey demeyelim, çok şey serbest olacak. Yaz ayında herkes, herkes demeyelim ama çoğu insan tatil yapacak, işbaşı yapacak. Belki ondan sonra okulları da açacağız, ama virüs tekrar belki yeni bir dalga halinde gelecek. Böyle bir ihtimal var.” diye konuştu.

“Öngörülenin epey üzerinde”

Türkiye’nin büyüme verilerinin Çin’le yarışır durumda olduğunun altını çizen Yıldırım “Çin'den sonra bu büyüklükteki bir ekonomi için ikinci sırada gelebilecek bir büyüme. Çin 12.3 büyümüştü. Biz yıllık bazda 1.8 büyüdük. Yılın son çeyrek büyümesi de 5.9 gayet iyi. İç tüketim canlı gidiyor öyle görünüyor. Bunun sonucu üretimde iyi, sanayi üretimi, tarım üretimi ve kısmen sabit sermaye yatırımları da iyi seyrediyor. Bir de stok uyarısı yani stoğa çalışmışız gibi görünüyor. Dolayısıyla böyle bir büyüme çıktı ortaya.  Bütün tahminlerin ötesinde, hatta hükümetin son olarak hazırladığı işte eylül-ekim ayında açıkladığı orta vadeli ya da yeni ekonomi programındaki öngördüğü büyümenin de epeyce üzerinde.  Çünkü orada 0.5'lik büyüme baz alınmıştı, gerçekleşme 1.8 oldu.” Dedi.

“Dolar kuru tersine döndü”

Yıldırım, dolar kurunun milli geliri etkilediğini vurgularken “Dolar kuru kasım ayından sonra hız kesti. Hatta Türk Lirası değerlenmeye başladı ya da dolar değer kaybetmeye başladı. Bu da yıllık dolar kuru ağırlıklı ortalama dolar kurunu kısmen geri getirdi. Dolayısıyla bu aynı zamanda gayri safi milli hasılanın dolar bazlı ifadesini dramatik olarak yüzde, yüzde demeyelim, 702 milyar dolara düşürmedi, 718 milyar dolarda kaldı. Kişi başına geliri de 8.300 dolar değil, 8.500 dolar civarında gördüm. Dolayısıyla dolar kurunun son iki ayında nispeten yatışmış olması, hatta tersine dönmüş olmasının bir faydasını milli gelir rakamlarında da görüyoruz. Hem kişi başı gelir beklediğimiz kadar düşmedi, düştü ama beklediğimiz kadar düşmedi. Hem milli gelirde dolar bazlı ifadesi olarak yine beklenen kadar düşük çıkmadığı yaklaşık bir 15 milyar dolar daha yüksek gerçekleşmiş oldu.” Şeklinde konuştu.

“Bunun bir bedeli var”

Türkiye’nin yeni bir yola girdiğini TL’nin dolar karşısında daha çok değer kazanacağını belirten Yıldırım şöyle konuştu;

2013 yılı mesela onun gerisindeyiz. Çünkü oradaki milli gelir seviyemiz 950 milyar doları geçiyordu. Kişi başı gelirimiz 12.500 doları geçiyordu, onun da altında. Dolayısıyla bir pandemi ve küresel salgın yılında performansımız iyi ama bunun bedeli de var. O bedeli de biz enflasyon ve cari açık olarak ödüyoruz.  Küresel piyasalarda bozulma olmasaydı belki dolar böyle sıçrama yapmayacaktı ya da sıçrama yapmak için daha uygun bir zamanı bekleyecekti, gecikecekti, belki biraz daha düşmeye devam edecekti. Ama sonuçta şu var. 8.58’den itibaren düşüşe geçen doların 6.95'leri görmesinin ardından 6.95 olmaz da 6.85 de olabilirdi. Bir yerden bir tepki vermesi gerekir. O tepkiyi görüyoruz. O tepkiyi şimdi verdi. Normalde 7’nin altı ilk düşüşte hemen gerçekleşmesi görülmesi beklenmez. Dolayısıyla 7'nin altı görüldü. Ama buradan da çok kısa sürede bir tepki ile 7’nin üstüne devrildi. Daha böyle, Türk lirasının değerlenme sürecinde başlardayız. Eğer bir ekonomi politikasının değiştiğinden bahsediyorsak bir piyasa dostu ekonomi yaklaşımı ortaya koyuyorsak ve bunun arkasına bazı reformları da ekleyeceksek hem ekonomik reformu hem hukuk reformu ekleyeceksek bu bir yeni yol demektir ekonomi için.  Yola daha yeni çıktık. Dolayısıyla daha değerlenmenin devamı gelecek. Birde dolar kuru yerinde saysa bile yani yerinde dediğim işte diyelim ki 7 buçuk düzeyinde devam etsin. Bu arada Türkiye'deki enflasyon nedeniyle Türk lirası değerlenecek dolayısıyla yerinde sayma gerçekten yerinde sayma değil, doların değer kaybı anlamına gelir.

"Türkiye’yi yine bir ithalat cenneti haline getirebiliriz"

Yani ben normalde 7’nin altı hakikaten yerli tasarruf sahipleri içinde çok cazip olacağı için çok kalıcı bir seviye olmadığını düşünüyorum. Yani 7'nin altına gerilerse gerileyebilir ama burada kalıcı olmaz. Kısa sürede gelişmelerle bazı olaylarla yeniden 7’nin üstüne atabilir.

Dolayısıyla yani yıllarca böyle 7 civarında 7'nin üst tarafı, alt tarafı, ortası neyiyse devam edebiliriz. Ama 6’lar değil yani 6’lara gerilersek mesela orada hakikaten Türkiye’yi yine bir ithalat cenneti haline getirebiliriz. İthal malları ucuzlatabiliriz. İthal arabalar yine cazip hale gelebilir. Her şeye rağmen cazip hale gelebilir, bizim de ithalat yapmamamız lazım.

Çünkü cari açığımız oluşur. Cari açık vermememiz lazım. Çünkü döviz rezervimiz çok çok sınırlı. Dolayısıyla döviz rezervimizi ithalata, cari açığa değil, sadece borç ödemelerine ayırmamız lazım. 

"Ekonomik büyüklüklerin yeniden bir revizyona uğraması gerekiyor"

Bu kısıtlar çerçevesinde Türkiye'nin böyle ithalatını artıracak politikalara ya da işte girişimlere tahammülü olamaz. Yani olamaz olduğunu da görüyoruz. Çünkü en ufak bir ithalat artışında hemen önlemleri devreye sokuyor. Dolayısıyla bu çerçevede yani dövize ihtiyacımız var diyelim. Dövize ihtiyacımız varsa dövizin fiyatının da çok ucuz olmasını bekleyemeyiz.

Yani büyümeyi bu kadar azami yapacak mıyız? Bunun kararını verebilirim. Mademki enflasyonu düşürmeye karar verdik, cari açığı düşürmeye karar verdik. Karşılığında o zaman ya büyümeden biraz ödün vermemiz lazım. İstihdam konusunda hani ödün verecek yerimiz yok ama büyümeden ödün verince zaten istihdamdan otomatikman bir ödün vermiş oluyorsunuz. Dolayısıyla ekonomik büyüklüklerin yeniden bir revizyona uğraması gerekiyor. Ama hani çok da şart değil ama olması daha iyi olur. Çünkü nereye doğru gitmekte olduğumuzu ekonomik aktörler öğrenmiş olur. Ona göre kendilerini ayarlarlar. Aksi takdirde yani tamam, bugünkü ekonomi yönetimiyle devam ediyoruz, Politika da aşağı yukarı bu ama kısa sürede değişebilir,  kapılabilirler hakikaten.

Dolayısıyla bu bağlamda siyasi otoritenin yapmış olduğu siyasi açıklamalarda ekonomik açıklamalarda yine ekonomi politikalarını ve finansal piyasaları etkileyebilir. O konuda gayet iyi 3-4 ay geçirdik ama geçen haftaki açıklamalarla beraber piyasaların da bozulmakta olduğunu, işte Türk Lirası'nın bu yeniden değer kaybına girmesinde bu açıklamaların da belli bir etkisi olduğunu gözlemliyoruz.

Kripto para nedir?

Kripto paralarının tanımlanmasının yapılmadığını, inşa aşamasında bir mecra olduğuna değinen Yıldırım “Kripto paralar üzerinde işlem yapılan blok zincir teknolojisi nedeniyle kalıcı olacak. Ama bu paralar şimdilik para mı, varlık mı, bir menkul değer mi tam ne olduğu belli değil. Bir tanımlaması yapılamıyor. Bırakalım tanımlamasını fiyat hareketleri çok oynak, nereye oturacağı, ne işe yarayacağı sanki yol boyunca belli olacak. Daha yapısı oturmamış yani hala inşa halinde bir şeyler oluyor, bir şeyler yapılıyor, bir şeyler katılıyor, bir şeyler eksiliyor, yol boyunca öğreniyor ya da gelişiyor. Ama piyasa büyük artık, yani 1,5 trilyon dolarlık bir piyasa, 2 trilyon dolara yaklaşıyor. İşte bakınca altın piyasası 12 trilyon dolar. Eğer 1,5 -  2 trilyon doların da bir sözü olur tabii ki 12 trilyon doların yanında. Altını tarih boyunca konuşuyorsak, kripto paraları da konuşuruz. Dijitalleşme ve teknolojinin yaygınlaşmasıyla beraber aslında bu kripto paralar hayatımıza girdi çıkmayacakta bunda sonra. Kalacak ama nasıl kalacağını bilmiyoruz. Buna biraz da devletler yön verecek, devlet düzenlemeleri regülasyonlar nasıl olacak.” Dedi.

“Kayıp da çok yüksek”

Kripto parada kazancın ve riskin çok yüksek olduğuna dikkat çeken Yıldırım şu ifadeleri kullandı;

Kendi kurallarını kendisi yazıyor şimdi ve kendisi oynuyor. Bunun için kazanç çok yüksek, risk çok büyük, kayıp da çok yüksek. Şikâyetler hakikaten on binlerce şikayet var. Çünkü bir bilgisayar veya ekran ya da bir cep telefonundan işlem yapıyorsunuz. İşlem şeyinizi kilitleyebiliyorlar, yavaşlatabiliyorlar. Dolayısıyla müşterilerin aleyhine çalışabilen bir sistem söz konusu. Denetlenmeyen, gözetlenmeyen bir piyasa kamu otoriteleri tarafından. Ama bu piyasada diyor ki kamu bu işe karışırsa zaten bu iş yürümez. Ama kamunun karışmadığı, devletlerin karışmadığı hiçbir şey yok yani. Üstelikte iyi bir gelir elde ediyorsanız bir piyasadan, devletlerin karışmaması mümkün değil. Yoksa bütün ekonomi, bütün aktivite, bütün para, sermaye, herkes bu vergisiz, tamamen serbest alana çekilir. Herkes parayı buradan kazanır, gidip reel ekonomi de harcar ya da orada başka işlere yatırım yapar. Yani böyle bir dünya yok. Ben tamamen serbestim ben tamamen vergi dışıyım devlet dışıyım düzenleme dışıyım demekle düzenleme dışı kalamazsınız. Devlet eninde sonunda bu kripto paralarla ilgili bir düzenleme yapacak. Devletler bu işin içerisinde olacak mı, olmayacak mı göreceğiz.

http://www.ankaramasasi.com/haber/625370/ekonomi-yazari-abdurrahman-yildirim-bu-seneyi-de-kaybedebiliriz
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.