Dr. Ramazan Demirtaş anlattı: Ankara'nın deprem haritası

Uzman Paleosismolog Dr. Ramazan Demirtaş, "Ankara merkezde büyük deprem üretecek diri bir fay yok" dedi. Merkeze 50-200 km uzaklıktaki faylar üzerinden değerlendirmelerde bulunan Demirtaş, olası depremlerde hangi bölgelerin daha çok etkileneceğini açıkladı.
Büşra Bayrak
|
03 Mart 2021, Çarşamba - 11:42
Dr. Ramazan Demirtaş anlattı: Ankara'nın deprem haritası

Uzman Paleosismolog Dr. Ramazan Demirtaş, 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle Ankara Masası'na konuştu. Kentte büyük deprem yaratacak herhangi bir fay bulunmadığını belirten Demirtaş, merkeze 50-200 km uzaklıktaki Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Gerede segmenti, Tuzgölü Fayı, Ezinepazarı Fayı, Eskişehir Fayı ve Çankırı Fayı'nda yaşanabilecek olası kırılmalara yönelik değerlendirmelerde bulundu. "Ankara'da 7,5 büyüklüğünde deprem olabilir" şeklindeki açıklamalara sert çıkan Demirtaş, sözlerinin devamında ise kentsel dönüşüm konusuna değindi. 

“Deprem riski 2200’lü yılları geçtikten sonra var”

Ankara’da küçük bir deprem olduğunda bazı akademisyenlerin "Ankara çevresi 7,5 büyüklüğünde deprem üretir" şeklindeki iddialarla vatandaşları tedirgin ettiğini vurgulayan Demirtaş, “Kuzey Anadolu Fayının özellikle Bolu Gerede kısmından daha çok bahsederler.  Böyle bir fayda 7’nin üzerinde bir deprem olursa doğal olarak Ankara’nın kuzey kesimleri Demetevler, Sincan, Batıkent gibi gevşek zeminler etkilenir. Ama bu deprem ne zaman olur? 2200’lü yıllarda olur. Gerede kısmı en son 1944’de 7,5 civarında deprem üretmiştir. Bu deprem yaklaşık olarak Bayramören’den başlayıp Abant’a kadar yüzeyde 180 kilometre uzunluğunda bir kırık oluşturmuştur. Bolu Gerede depremi olarak adlandırdığımız bu depremin tekrarlanma aralığı yaklaşık 300 yıldır. Ankara’nın bu fayda 7,5 büyüklüğünde deprem üretme riski 2200’lü yılları geçtikten sonra var demektir. Yani 7,5 büyüklüğünde deprem üreten faylar vardır ama deprem tekrarlama aralığını söylemezseniz, sanki yarın olacakmış gibi düşünürseniz bu yanlış bir yaklaşımdır.” diye konuştu.

“Tuz Gölü Fayı’nın deprem üretmesi 10 bin ile 20 bin yıl aralığında değişir”

Tehlike oluşturabilecek faylardan biri olarak görülen Tuz Gölü Fayı’nın Ankara’nın yaklaşık 100 kilometre güneyinde bulunduğunu aktaran Demirtaş, “Bu fayın yıllık kayma hızı 0,05 mm’dir. Kuzey Anadolu Fayının yıllık kayma hızı ortalama 2 cm’dir. Tuz Gölü Fayının deprem üretme aralığı da 10 bin ile 20 bin yıl aralığında değişir. 6,5-7 aralığında deprem üretebilir ama 10 bin 20 bin yılda bir tane deprem üretir. En son 3 bin ile 5 bin yıl arasında deprem üretmiştir. Burada da 6,5-7 arası deprem üretme olasılığı son derece düşüktür. “ dedi.

“Ezine Pazarı Fayı bugüne kadar büyük bir deprem üretmedi”

Ankara’nın kuzey doğusunda Ezine Pazarı ya da Kırıkkale Fayı olarak bilinen bir fay hattının bulunduğunu söyleyen Demirtaş, söz konusu fayın bugüne kadar büyük bir deprem üretmediğini, deprem tekrarlama aralığının ise 20 bin yıl olduğunu ifade etti.

“Eskişehir Fayı’nın deprem üretme aralığı en az 3 bin-5 bin yıl”

Demirtaş, Eskişehir Fayı’nın Sivrihisar kesiminin ise Ankara’ya 150 km mesafede olduğunu belirterek, “Bu fayın ortalama üretebileceği deprem 6,5’tur. Eskişehir Fayı üzerinde en son 1956 yılında 6,4’lük bir deprem olmuştur. Deprem üretme aralığı en az 3 bin-5 bin yılın üzerindedir. Burada da deprem olasılığı çok düşüktür.” dedi.

“Keskin Fayı ve Bala Fayı’nda deprem tekrarlama aralığı uzundur”

Bir fayın uzun olmasının büyük deprem üreteceği anlamına gelmediğini vurgulayan Demirtaş, bu noktada fayların yıllık kayma hızının ve deprem tekrarlama aralığının önemli olduğunu söyledi.

Ankara’nın güney doğusunda yer alan Keskin Fayı ve Bala Fayı’nın 5 ile 6,5 arası deprem ürettiğini belirten Demirtaş, “Bu faylar çok kısa faylardır. Uzunlukları 20-30 kilometredir. Bu faylarda deprem tekrarlama aralığı çok uzundur. 10 bin yılın üzerindedir. Keskin Fayı 1938’de 6,5 civarında bir deprem üretmiştir. Bu depremde can kaybı da oldukça fazla olmuştur. Ama dediğim gibi bir kere olur ve bir nesil görür. 10 bin-15 bin yıl boyunca bu fay üzerinde deprem olmaz. Bala Fayına gelirsek, bu küçük bir faydır. 2005-2007 yıllarında 5-5,5 arası deprem üretmiştir. Onun üzerinde daha büyük bir deprem üretme olasılığı yoktur.” şeklinde konuştu.

Çankırı Fayı 2 milyon yıldır hareket etmeyen ölü bir faydır”

Akyurt ve Kalecik civarlarında zaman zaman 4-4,5’luk depremler yaşandığını söyleyen Demirtaş, bu depremlerin Çankırı Fayı’ndan değil yanında bulunan kısa faylardan kaynaklandığını belirterek, “Çankırı Fayı 2 milyon yıldır hareket etmeyen eski, ölü bir faydır. Dolayısıyla bu depremler de Çankırı Fay’ından kaynaklanmaz.” dedi.

Ankara’ya 70 kilometre uzaklıkta bulunan Orta Fayı’nın ise 2000 yılında 6 büyüklüğünde bir deprem ürettiğini ancak 5 bin – 10 bin yıl boyunca suskun kaldığını söyleyen Demirtaş, bu fayın da herhangi bir tehlike yaratmadığını aktardı.

Büyük deprem üretme olasılığı Ankara’da yoktur”

Yenimahalle, Çubuk ve Gölbaşı civarında çok küçük 3- 5 arası depremlerin olduğunu belirten Demirtaş, şunları kaydetti:

“Bu depremler Ankara çevresinde Ankara'nın orta kısmı yükseldiği için içsel bir deformasyona uğrar. Burada 1- 2 kilometrelik kısa normal faylar ve doğu takımı faylar vardır bunlarda 3- 5 arası deprem üretir. Yani Ankara'nın geçmişine bakarsanız 3 ile 5’i geçmeyen depremler vardır. 50 ile 100 kilometre arasında  6-6,5 arası deprem üreten faylar vardır ama deprem tekrarları çok uzun zaman alır.  100-150 kilometre arasındaki Gerede, Tuz Gölü Fayı gibi faylarda 7-7,5 gibi deprem üretir ama deprem tekrar aralığı çok uzundur. Yenimahalle, Gölbaşı, Çubuk ve Polatlı civarında gibi yerlerde 3-5 arası deprem olması son derece normaldir. Bunun dışında daha büyük deprem üretme olasılığı Ankara’da yoktur.”

“Kızılay, Etimesgut, Yenimahalle bölgeleri depremi daha fazla hisseder”

Demirtaş, zemin açısından bakıldığında gevşek, alüvyon, düz ovalıkların olduğu kesimlerin depremi biraz daha fazla hissettiğinin altını çizerek, “Kızılay, Etimesgut, Yenimahalle ve Batıkent eski bir bataklık, yani gevşek zeminlerin üzerindedir. Bu zeminlerde 3-5 arası depremler daha fazla hissedilir. Ama Ankara’nın geneli kayalıktır. 3-5 arası depremlerde hiç hissetmeyen yerleşim yerlerimiz vardır. Mesela Dikmen hissetmez çünkü kayalığın üzerindedir. Elmadağ, Altındağ, Mamak, Keçiören gibi yerlerde kayalığın üzerindedir. Ancak Demetevler’in olduğu kesimler daha gevşektir ve depremden etkilenebilirler. Polatlı üzerinde 5’lik bir deprem olsa gevşek zeminlerin olduğu bölgeler biraz daha fazla hisseder. Ama büyük bir deprem olma olasılığı son derece düşüktür.” dedi.

Türkiye’nin genelindeki gibi Ankara’nın da en büyük sorunun dayanıksız bina envanterinin çok fazla olması olduğunu söyleyen Demirtaş, “Bugün 6- 6,5  büyüklüğünde olan bir depremde çok ciddi can kaybı ve hasar alıyorsak, bunun sebebi depreme dayanıksız binaların olması. Türkiye genelinde baktığınız zaman 6-6,5 büyüklükteki depreme hazır bir kentimiz yok. Çünkü çok sayıda çarpık kentleşme, çarpık yapılaşma var. Bizim bunları iyileştirmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

“Aciliyetimizi 50-100 yıl içinde deprem olabilecek kentlerde kullanmamız lazım”

Demirtaş, kentsel dönüşüm kapsamında depreme dayanıksız binaların güçlendirilmesi gerektiğini de belirterek, “Hiçbir dünya ülkesi bunu yapamamıştır. Tüm Türkiye’yi kentsel dönüşüme almak isterseniz buna ne zaman ne de bütçe yeter. Bunun yerine daha bilimsel bir bakış açısı ile  gelecek 50- 100 yıl içerisinde Türkiye’de hangi faylarda deprem olma olasılığı yüksek ise bu faylara yakın olan kentlerde kentsel dönüşüm yapmak lazım. Aciliyetimizi 50-100 yıl içinde deprem olabilecek kentlerde kullanmamız lazım hem daha ekonomik hem de can kaybını azaltırız. Trabzon’da kentsel dönüşüm yapmanın anlamı yok. Çünkü Trabzon’da bir fay yok. Onun yerine İstanbul’da, İzmir’de, Maraş’ta yapıp, diğerlerini daha sonraya bırakabilirsiniz.” önerisinde bulundu.

“İnsanların psikolojisinin bozmaktan başka bir şey değildir”

Deprem tehlike haritasına bakarak Türkiye'nin yüzde 70’ini birinci derece deprem kuşağında görmenin doğru olmadığını savunan Demirtaş, Türkiye’de 600’den fazla fayın yer aldığını vurgulayarak, fayların hepsinin aynı anda deprem üretme olasılığının çok düşük olduğunu belirtti.

“Deprem tehlike haritası sadece yapılaşmaya yönelik riski değil de, makro tehlikeyi söyleyen haritadır” diyen Demirtaş, “Türkiye’de ünlü akademisyenlerimiz Türkiye’de her an büyük deprem olabilir diyor. Bu son derece yanlış. Türkiye'de her an deprem olmaz, büyük deprem olmaz. Eğer deprem olacak diyorsanız o zaman büyük deprem olacak fayı söylemelisiniz. En son ne zaman deprem üretmiştir?, Yıllık kayma hızı nedir?, Deprem tekrar aralığı nedir? Bunları söylemeden yarın tekrar deprem olabilir demek insanların psikolojisinin bozmaktan başka bir şey değildir. Bir basın açıklaması yaparken deprem bilimci, deprem parametrelerinde konuşması lazım.” dedi.

http://www.ankaramasasi.com/haber/626942/dr-ramazan-demirtas-anlatti-ankaranin-deprem-haritasi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.