Anadolu’nun manevi mimarları: Alâeddin Ali Yahyâ Semerkandî Hazretleri

Müslümanların her yıl heyecanla beklediği Ramazan Ayı’nın yaklaşmasıyla birlikte, İslam alimlerinin hayatlarını Ankara Masası mercek altına alıyor. Yaklaşık 2 ay sürecek yazı dizisinin altıncı bölümünde Alâeddin Ali Yahyâ Semerkandî Hazretleri'nin hayatı var.
Ankara Masası
|
12 Mart 2021, Cuma - 09:10
Anadolu’nun manevi mimarları: Alâeddin Ali Yahyâ Semerkandî Hazretleri

Dua ordusunun komutanları, hayatlarını İslam dinini daha iyi anlatabilmek için adayanlar...

Onlar Allah dostları, gönül sultanları, Anadolu’nun manevi mimarları…

Söz sarrafı, gönül aynası Yûnus Emre Hazretleri'nin birbirinden değerli mısralarla anlattığı büyük gönül sultânı Ahi Evran Hazretleri'nden, ömrünü Hak ve ilim yoluna adayan Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'ye; ilmi ve mâneviyâtıyla 18. yüzyıl tasavvuf ve kültür hayatını derinden etkilemiş Hazreti Pir Nûreddîn Cerrâhî'den, ezel dünyâsında verdiği söz üzere yaşayıp, ahde vefâsına tam bir sadâkatle, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış gönül sultânı Şeyh Vefâ Hazretleri'ne kadar İslam alimlerinin hayatları Ankara Masası okuyucusu ile buluşuyor.

Yaklaşık 2 ay boyunca sürecek yazı dizisinin altıncı bölümü sizlerle...

 (Alâeddin Ali Yahyâ Semerkandî Hazretleri)

Mâsivâdan uzlet etsin bâki yaran isteyen

Kalbini pak eylesin âyin-ü devrân isteyen

Zâtını zikr eylesin in’am u ihsân isteyen

Doludur dil cür’adanı gelsin esrâr isteyen

Gönlünü Allah (c.c) ve Resûlü’nün (s.a.v) sevgisiyle pâk eylemiş, Hakk’ın meydanında O’nun zikriyle can bulup, ömrünü bereketli kılmış bir gönül sultânıdır Alâeddin Ali Yahyâ Semerkandî Hazretleri (k.s)...

O, Moğol istîlâlarıyla Orta Asya’dan Anadolu’ya göç edip Bahrü’l Ulûm isimli muhteşem tefsiriyle Anadolu topraklarındaki Hak âşıklarının gönüllerinde taht kurmuş büyük bir âlimdir. O dönem henüz kurulmuş olan Osmanlı Devleti ve Karamanlılar arasında geçen sancılı süreçte arabuluculuk yapmış; Moğol istîlâlarıyla dağılmakta olan Türklerin Anadolu topraklarında tek devlet çatısı altında, İslâm’ın birliğinde buluşması fikrine gönül vermiş bir Hak dostudur. 14. ve 15. yüzyıllarda yaşamış, bir asrı geçen ömrünü Hak Teâlâ ve Resûlü’nün yolunda, Kelâmullah ve sünnet emirlerine sımsıkı bağlanarak geçirmiştir.

Alâeddin Ali Yahyâ Semerkandî Hazretleri'nin hayatı

Doğum târihi kesin olarak bilinmemekle berâber Moğol istîlâlarının Orta Asya’yı yakıp yıktığı yıllarda, Semerkand’da dünyâya gelen Alâeddin Ali Semerkandî Hazretlerinin babası, soyu Peygamber Efendimize (s.a.v) dayanan Seyyid Yahyâ Şirvanî’dir. Memleketi Şirvan’dan ilim ve irfânını artırmak maksadıyla dönemin en önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Semerkand’a göçen Seyyid Yahyâ Efendi, aklî ve naklî ilimlerde büyük mesâfeler katetmiş, halk arasında ‘‘hallâl-ı müşkilât’’ yani ‘‘müşkülleri halledici’’ ismiyle şöhret bulmuş muhterem bir zattır. Seyyid Yahyâ Efendi Semerkand’a yerleştikten bir müddet sonra hâfız ve sâliha bir hanım olan Tâcü’l Mesturen ile bir izdivaç gerçekleştirir. Bir süre sonra Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri dünyâya gelir. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre Alâeddin Semerkandî Hazretleri yaklaşık 150 sene bir hayat sürmüştür. Büyük velînin 1456 senesinde Hakk’a yürüdüğü esas alındığında doğumunun 1300’lü yılların yâni 14. yüzyılın ilk çeyreğine tekâbul ettiği anlaşılmaktadır.

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri; asıl adı Alâeddin Ali’nin yanı sıra seyyid olmasına ve yaşadığı yerlere atıfla Seyyid Ali Semerkandî, Ali Alâeddin Semerkandî, Şeyh Ali Sultan, Seyyid Alâeddin Karamânî isimleriyle de anılmıştır. Kendisiyle aynı yıllarda Anadolu’ya göç ederek Ankara Çamlıdere’ye yerleşen büyük âlim ve mutasavvıf Ali Semerkandî Hazretleriyle yalnız isim benzerlikleri vardır.

İlim ve irfan sâhibi bir anne ile babanın çocuğu olarak dünyâya gelen büyük mutasavvıf ve müfessir Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri daha küçük yaşlarda keskin zekâsı ve güçlü hâfızası ile hemen fark edilir. Anne ve babası evlâtlarının terbiyesi husûsunda büyük gayret gösterir. Semerkandî Hazretleri yedi yaşına geldiğinde Kur’ân-ı Kerîm’i büyük bir aşkla ezberleyerek hâfız olur. Dînî ve aklî ilimlerdeki ilk tahsiline Semerkand’da başlayan Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri 12 yaşında iken annesini Hakk’a uğurlar. Bu ayrılış onu derinden üzer, zîra annesi Tâcü’l Mestûren Hâtun aynı zamanda ilim ve irfânıyla oğluna Kur’ân ve sünnet yolunda büyük emek harcamış, hâfızlığında ona katkı sağlamıştır. Alâeddin Semerkandî Hazretleri ilk hocası kabul edebileceğimiz annesini, sohbetlerinde dâima derin bir özlem ve muhabbetle anmıştır. Kendisinin sâliha bir hanım oluşunu ve ilmine katkısını her zaman duâlarla dile getirmiştir.

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri annesinin Hakk’a yürümesinin ardından babası Seyyid Yahyâ Efendi’nin teşvîkiyle, devrin en önemli ilim ve kültür merkezlerinden Buhâra ve Taşkent’e giderek tahsiline buralarda devam eder. Bu esnâda babası Yahyâ Efendi de Şirvan’a döner. Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri tahsili sırasında Arap ve Fars dillerini kusursuz sayılabilecek biçimde öğrenir. 17 yaşına geldiğinde Şirvan’a babası Seyyid Yahyâ Efendi’nin yanına dönerek hem tahsiline hem de Kur’ân-ı Kerîm üzerinde çalışmaya orada devam eder. Zîra bu hususta büyük bir istîdat sâhibidir. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen Kur’ân-ı Kerîm’i tefsir etmeye başlar.

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri'nin kutsal topraklara yolculuğu

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri 20 yaşına geldiğinde Hac görevini yerine getirmek üzere babası Seyyid Yahyâ Efendi ile kutsal topraklara gider. Allah ve Resûlü’nün aşkı gönlüne daha çocuk yaşta iken düşen Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri, babasından müsâade alıp bir müddet bu topraklarda kalmak ister. Babası Seyyid Yahyâ Efendi, Hac görevini yerine getirdikten sonra oğluyla helalleşerek Şirvan’a döner.

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri, Mekke ve Medine’de yaşayan önemli âlim ve Hak dostlarını ziyâret ederek onların ilimlerinden ve sohbetlerinden istifâde eder. Arap dilinin tüm teferruatını öğrenir. Bir süre burada inzivâya çekilir, ardından ilim için yeniden yola düşer.

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri uzun yıllar Mısır, Şam, Kudüs, Bağdat gibi devrin en önemli ilim ve kültür merkezlerine seyahat ederek, dînî ve aklî ilimlerde bilgisini artırmaya devam eder. Fıkıh âlimlerinden Alâeddin El Buhari’nin rahle-i tedrîsinde pek çok ilme vâkıf olur.

Zâhirî ve bâtınî ilimlerde büyük yol alan Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri, Şirvan’a dönerek babasından Zeniyye tarîkatının inceliklerini öğrenir. İlim tahsil ettiği pek çok yerde aldığı icâzetnâmelerle berâber, babasının verdiği icâzetle de artık derviş yetiştirmeye başlayacaktır. Oğlunun ilmî ve ahlâkî olgunluğa eriştiğini gören Seyyid Yahyâ Efendi, onu Semerkand’a gönderir. Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri Semerkand’a giderken yolda gördüğü bir rüyâ üzerine İsferan’a giderek, Abdurrahman İsferanî’yi ziyâret eder. Burada bir müddet kalır ve Abdurrahman İsferanî Hazretlerine mürid olarak tasavvufun incelik ve esaslarına vâkıf olur.

Semerkand’da pek çok derviş yetiştirip vaazlar vermeye başlayan Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri yaptığı tefsirlerle kısa sürede büyük alâka görür. Zîra hem çok güzel Kur’ân-ı Kerîm okumakta hem de âyetlerin mânâlarını herkesin anlayacağı biçimde açıklamaktadır. Semerkand’da irşâda devam ederken gördüğü bir rüyâ üzerine Medine’ye gitmeye karar verir. Allah ve Resûlü’nün aşkıyla uzun süredir hasret kaldığı kutsal topraklardadır yeniden...

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri'nin türbedarlık vazifesi

Medine’de Ravza-i Mutahhara’da türbedarlık vazîfesi üstlenen Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri her günü, her ânı bir nimet bilip, içindeki ilâhî aşk ile Peygamber Efendimizin (s.a.v) makâmında hizmette bulunur. Medine’de Efendimiz aleyhissalâtu vesselâmın gölgesinde nice derinliklere erişen Alâeddin Ali Semerkandî Hazretlerine, Efendimizi gördüğü bir rüyâda Rum diyârına gitmesi işaret edilir. Ravza-ı Mutahhara’da uzun yıllar aşk-ı muhabbetle türbedarlık görevi yapan büyük gönül sultânı Rum diyârına doğru yola koyulur. Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri, o yıllarda Karaman’a bağlı olan Zeyne’ye gelerek buraya yerleşir. Bir süre sonra da ilme büyük önem veren Karamanoğlu ll. İbrâhim Bey tarafından halkı irşad etmesi için Karaman’a dâvet edilir. Bu dâveti geri çevirmeyen Alâeddin Ali Semerkandî Hazretlerine talebe yetiştirebileceği bir medrese tahsîs edilir. 30 yıl süreyle Karaman’da kalarak bu medresede talebe yetiştiren Şeyh Semerkandî Hazretleri burada verdiği ders ve vaazlarıyla nicelerinin gönlündeki Allah (c.c) ve Resûl (s.a.v) muhabbetini pekiştirir.

Burada bulunduğu süre içinde Osmanlı Devleti ile Karamanoğulları arasında yaşanan bir takım sıkıntıları çözüme kavuşması maksadıyla arabuluculuk yapar. Kur’ân-ı Kerîm’i tefsir ettiği muhteşem eseri Bahrü’l Ulûm’u da burada kaleme almaya başlar. Tefsirinin dört cildini tamamladıktan sonra ömrünün son yıllarını Zeyne’de geçirmek istediğini söyleyerek, gönüllerinde taht kurduğu Karamanlılar’dan müsâade ister.

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri'nin Karaman’daki türbesi

Yaşı hayli ilerleyen Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri Zeyne’de de ilmini aktarmaya devam eder. Bir taraftan da tefsir kitabını tamamlar. Uzun ve hayırlı bir ömür yaşayan Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri 1456 senesinde Zeyne’de Hakk’a yürür. 1421 senesinde Ahmed Paşazâde Musa Bey tarafından yaptırılan câminin külliyesine defnedilir. Karaman’daki türbesi asırlardır Hak âşıkları tarafından ziyâret edilmektedir.

Kendinden sonra gelen pek çok âlim ve bilgin üzerinde derin bir etki bırakan Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri; yumuşak huylu, az söyleyen, çok tefekkür eden bir zât olmasıyla bilinir. Son derece cömert ve merhamet sâhibi olan bu gönül sultânı, Kur’an ve sünnete sıkıca bağlanmış, Allah ve Resûlü’nün aşkından ötesine meyletmemiştir.

Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri'nin en önemli eseri Bahrü’l Ulûm

Hanefî fakihi Alâeddin el-Buhârî’nin öğrencilerinden olan Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri, aynı zamanda mantık ilminde de söz sâhibi olmuştur. Günümüze ulaşan eserleri sayılı olan Alâeddin Ali Semerkandî Hazretlerinin en önemli eseri dört ciltten oluşan İlimler Denizi anlamına gelen Bahrü’l Ulûm’dur.

Eserin başında ilmin önemi ve Kur’an mûcizesi üzerinde durulduktan sonra sûrelerin tefsirine geçilmektedir. Genel olarak rivâyet metoduyla kaleme alınan bu eserde âyetlerin tefsiri sırasında başta Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v) hadisleri olmak üzere tâbiîn ve tebeü’t-tâbiînden olan müfessirlerin görüşlerine yer verilmekte, ayrıca Zemahşerî, Beyzâvî ve Nizâmeddin en-Nîsâbûrî gibi tanınmış müfessirlerin tefsirlerinden nakiller yapılmaktadır.

Sâde bir üslûpla kaleme alınan bu tefsirde âyetlerin ve sûrelerin nüzûl sebepleri, sûrelerin fazîletleri, nâsih ve mensuh, müteşâbihlerin te’vili gibi Kur’an ilimleriyle ilgili çeşitli konulara temas edilmiş, mütevâtir kırâat farkları üzerinde genişçe durulmuştur. Bu arada kâinat ahvâli ve peygamber kıssalarına dâir ayrıntılı malûmata ve İsrâiliyat’tan olan haberlere de yer verilmiştir. Eserde rivâyetle berâber dirâyet yolu da ihmâl edilmemiş, özellikle kelimelerin türetilişleri ve mânâları ile ilgili oldukça doyurucu açıklamalar yapılmıştır. Zaman zaman âyetlerdeki belâgat nükteleriyle edebî sanatlar da gösterilmiştir. Kelâm ilmini ilgilendiren konulara da temâs eden Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri, âyetleri tefsir ederken bazı tasavvufî mütâlaalar zikretmiş, bu arada Sehl et-Tüsterî ve Nizâmeddin en-Nîsâbûrî gibi tasavvufî yönü bulunan müfessirlerin görüşlerine de eserde yer vermiştir. Tefsirden başka hâşiye türünde eserler de yazmıştır.

Türkçe dışında çok iyi derecede Arapça ve Farsça bilen Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri vermiş olduğu eserlerin dışında uzun ömrü boyunca, halkı iyiliğe dâvet edip, kötülükten men etmek sûretiyle irşad etmiştir. O, Osmanlı Devleti ve Karamanlılar arasında vukû bulan ihtilaflı pek çok hususta iki tarafın da memnun olacağı şekilde Hakk’ı gözeterek anlaşma şartları ortaya koymuş, nüfuzlu, tesirli ve kâmil bir zattır. Alâeddin Ali Semerkandî Hazretlerinin ardından; Şeyh Şehabeddin Hindî, Hüsâmeddin Bursavî, Seyyid Ahmed Nizâmeddin gibi değerli âlimler, Semerkandi Hazretlerinin hayâtını detaylarıyla anlatan menakıbnâmeler yazmıştır. Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri ömrünü Allah (c.c) ve Peygamberinin (s.a.v) yolunda harcamış; hiç ölmeyecek gibi dünyâya, yarın ölecekmiş gibi âhirete çalışmıştır. Konya Karaman’daki türbesi yüzyıllardır Hak âşıklarının ziyâretgâhıdır.

Zâhidin zühdü hicap olmuştur ânın zâtına

Âlemi seyr eyleyi seyrâna gelmişlerdeniz

Dost cemâli şem’in pervânedir canım benim

Âlemi Hakk’ın nazarıyla seyr eylemiş, ilâhî aşkın şevkiyle Hakk’ın dost cemâlini niyaz etmiş bir gönül sultânıdır Alâeddin Ali Yahyâ Semerkandî Hazretleri (k.s)...

Yazan: Nevin Şahin

http://www.ankaramasasi.com/haber/641861/anadolunun-manevi-mimarlari-aleddin-ali-yahy-semerkand-hazretleri
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.