Anadolu’nun manevi mimarları: Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretleri

Müslümanların her yıl heyecanla beklediği Ramazan Ayı’nın yaklaşmasıyla birlikte, İslam alimlerinin hayatlarını Ankara Masası mercek altına alıyor. Yaklaşık 2 ay sürecek yazı dizisinin on dördüncü bölümünde Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretleri'nin hayatı var.
Ankara Masası
|
28 Mart 2021, Pazar - 09:48
Anadolu’nun manevi mimarları: Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretleri

Dua ordusunun komutanları, hayatlarını İslam dinini daha iyi anlatabilmek için adayanlar...

Onlar Allah dostları, gönül sultanları, Anadolu’nun manevi mimarları…

Söz sarrafı, gönül aynası Yûnus Emre Hazretleri'nin birbirinden değerli mısralarla anlattığı büyük gönül sultânı Ahi Evran Hazretleri'nden, ömrünü Hak ve ilim yoluna adayan Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'ye; ilmi ve mâneviyâtıyla 18. yüzyıl tasavvuf ve kültür hayatını derinden etkilemiş Hazreti Pir Nûreddîn Cerrâhî'den, ezel dünyâsında verdiği söz üzere yaşayıp, ahde vefâsına tam bir sadâkatle, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış gönül sultânı Şeyh Vefâ Hazretleri'ne kadar İslam alimlerinin hayatları Ankara Masası okuyucusu ile buluşuyor.

Yaklaşık 2 ay boyunca sürecek yazı dizisinin on dördüncü bölümü sizlerle...

MUHAMMED KUDSÎ BOZKIRÎ HAZRETLERİ

Sorarsan ehl-idünyâya nedir dünyâyı bilmezler

Sanupukbâyıdünyâ nitekim ukbâyı bilmezler

Görürler âlemirüyâ gibi rüyâyı bilmezler

Olurlar tâlibiMevlâ görüp Mevlâ’yı bilmezler

Cihânaracihân içindedir arayı bilmezler

O mâhiler ki deryâiçredirderyâyı bilmezler

Girüpşâmu seher mânend-i Şems âlemde devrâne

Vücûdun etmeyen şem-i cemâli aşka pervâne

Geçip kaydı sivâdan olmayanlar akla bî-gâne

Düşüp zenciri aşka durmayan dîvâne dîvâne

Cihânaracihân içindedir arayı bilmezler

O mâhiler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler (Osman Şems)

Gelip geçici şu dünyâ âleminden gönül âlemine ay gibi parlamış bir âlim ve velîdir Bozkırlı Memiş Efendi (k.s). O, Allah (c.c) ve Muhammed (s.a.v) aşkı ile mâsivâyı terk eylemiş, dîvâne bir gönülle ilâhî aşka ermiş büyük bir ‘‘Gönül Sultânı’’dır.

Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretleri'nin hayatı

18. ve 19. yüzyıllarda, Anadolu’da yetişmiş kıymetli şahsiyetlerden biri olan Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretleri, 1784 senesinde, Konya’nın Bozkır kazasının Aliçerçi Köyü’nde dünyâyı teşrif eder. Kendisine Kudüs-ü Şerif’e gittiği için ‘‘Kudsî’’, Bozkırlı olduğu için de “Bozkırî” denmiştir. Halk arasında ise Bozkırlı Memiş Efendi lakabıyla meşhur olmuştur.

Bozkırlı Memiş Efendi’nin babası Mustafa Efendi ve annesi Hâlime Hanım ilim ve irfân sâhibi kimselerdir. Bu sebeple evlâtlarının tahsili hususunda hassâsiyet gösterirler. Babası Mustafa Efendi’nin rahle-i tedrîsinde ilim öğrenmeye başlayan Memiş Efendi, küçük yaşta önce Karacahisar köyüne giderek akrabalarından İbrâhim Efendi’ye talebe olur. Bu ilim sâhibi mübârek zâtın terbiyesinde büyüyüp, İbrâhim Efendi vefât edince de oğlu Muhammed Efendi’ninhimâyesinde tahsiline devam eder. Hocalarına karşı dâima saygılı bir tavır içerisinde bulunan Memiş Efendi, buradaki eğitimini tamamladıktan sonra Kayseri, İstanbul, Tırhalı, Hadim ve Alanya’ya giderek; hadis, fıkıh, kelâm ve fen ilimlerinde yüksek tahsil yapar.

Bu zahmetli eğitim hayâtının ardından Karacahisar’a dönen Memiş Efendi, ÂlimYeğen Mehmed Efendi’den de dersler alarak, aklî ve naklî ilimlerde kendini yetiştirir. Bunca tahsilin netîcesinde söz sâhibi bir müderris olur ve icâzetini aldığı Karacahisar’da izdivâcını gerçekleştirip buraya yerleşir.

Bozkırlı Memiş Efendi’nin sohbetlerine kısa zamanda halkın teveccühü artar. Gençlerin ilim ve irfân sâhibi kimseler olmasını arzu eden Bozkırlı Memiş Efendi, onlar için bir kütüphâne oluşturur. Zaten daha gençlik yıllarında kitaplar almaya başlamış, bu kitaplarla da kendisine geniş bir kütüphâne kurmuştur. Memiş Efendi için büyük değeri olan ve külliyatlar da içeren kütüphânesi maalesef hicret sırasında kaybolur.

Bozkırlı Memiş Efendi müderrislik icâzeti almış olsa da bâtınî ilimlerde ilerlemek ister. 19. yüzyılın en önemli âlimlerinden Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerine (k.s) büyük bir sevgi besleyen Memiş Efendi, onun talebelerinden Ödemişli Hasan Kudsî Hazretlerinin (k.s) Konya’ya geleceği haberini işitir. Bunun üzerine talebeleriyle berâber Karacahisar’dan geçecek olan Hasan Kudsî Hazretleri’ni karşılamaya gider. Burada birkaç gün kalan Hasan Kudsî Efendi’den hayli etkilenen Memiş Efendi, malını ve medresesini bırakıp Hasan Kudsî Hazretleri ile berâber Seydişehir’e gider. 

İlim ve irfân uğruna sâhip olduğu her şeyden geçen Bozkırlı Memiş Efendi, kısa sürede Hasan Kudsî Hazretlerinin gönlünü feth eder. Lâkin Hasan Kudsî Hazretleri, Karacahisar’da büyük bir emekle medrese açıp talebe yetiştirmekte olan Memiş Efendi’nin emeklerinin zâyi olmasını istemez. Kalbi Allah (c.c) ve Muhammed (s.a.v) aşk-ı ateşiyle yanan Memiş Efendi’ye şöyle buyurur:

‘‘Memiş Efendi, senin hatırın için Seydişehir’de on gün kalıp sohbetler edelim. Sonra sen yerine dön, talebelerin perîşan olmasın. Dersler kesildiği zaman da Konya’ya gel.’’

Bu nasîhatin ardından hocası ile on gün ilim ve terbiye tâlim eden Bozkırlı Memiş Efendi Karacahisar’a döner. Burada dersler bitene kadar ilim öğretmekle meşgul olur. Görevini nihâyete erdirdikten sonra da Konya’ya gider. Hocası Hasan Kudsî Efendi’den beş ay süreyle zâhirî ve bâtınî ilimlerde eğitim alır. Nakşibendî tarîkatının inceliklerini öğrenir.

Hocası Hasan Kudsî Hazretleri, talebesindeki kâbiliyetin farkındadır. Zîra Memiş Efendi çocukluğundan bu yana ilim öğrenmek için nice zahmetli yolları aşmış, sabır ve sebat göstermiştir. Bâtınî ilimlerde hızla yol almış, keskin zekâsı ve yüksek idrâki ile hocasının en değerli talebeleri arasına girmiştir.

Hasan Kudsî Hazretleri beş ayın sonunda Memiş Efendi’ye icâzet vererek kendisini talebe yetiştirmek üzere Bozkır’a gönderir. Bozkır’a döner dönmez medresede ders vermeye başlayan Memiş Efendi hiçbir yere sığmaz olur. Dönemin en şöhretli ismi olan Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerine büyük bir muhabbet beslemektedir. İçindeki sevgiye engel olamayan Memiş Efendi, Bağdâdî Hazretleri ile görüşmek için Şam’a gitmeye karar verir. Hak ve Muhammed (as) aşkıyla her şeyini bırakarak elinde bir asâ ve çıkısı ile Şam’a doğru yaya olarak yola koyulur.

***Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri büyük bir muhabbetle kendisine talebe olmak için Şam’a gelen Memiş Efendi’yi “Bu, Anadolu’nun aslanıdır” diyerek karşılar. Nakşibendî, Kübrevî, Kadirî, Mevlevî tarîkatlarından icâzetleri olan, 19. yüzyılın en tesirli velîlerinden Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri, Memiş Efendi’ye özel bir alâka gösterir. İlim ve terbiyesiyle bizzât ilgilenir. Hocasının rahle-i tedrîsinde bilgi ve tecrübesi artan Memiş Efendi, Bağdâdî Hazretlerinin isteğiyle Kudüs-i Şerif’e gider. Kısa bir süre burada kaldıktan sonra tekrar hocasının yanına döner.

Kudüs-i Şerif ziyâreti dönüşünde kendisine Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri tarafından hem ‘Kudsî’ lakabı hem de icâzet verilir. Seyr-ü sülûkunu tamamlayan Memiş Efendi, Hocası’nın isteğiyle talebe yetiştirmek üzere tekrar Karacahisar’a döner.

Uzun ve zahmetli bir Şam seyahatinin ardından talebe yetiştirmeye başlayan Bozkırlı Memiş Efendi, bir taraftan da halka sohbetler etmeye başlar. Bir süre sonra Karacahisar’ın Hoce köyüne yerleşerek burada on yedi sene müderrislik yapar. Halka, Allahû Teâlâ’nın emir ve yasaklarını anlatır. On yedi senenin sonunda Seydişehir’e gider. Çavuş kasabası halkı Bozkırlı Memiş Efendi’ye büyük bir muhabbet beslemektedir. Bu sebeple kasabanın ileri gelenleri kendisini Çavuş kasabasına dâvet eder.

Beş ay Seydişehir’de kalan Memiş Efendi, Çavuş kasabası halkının dâvetine icâbet ederek buraya yerleşir. Halkın da desteğiyle hemen bir medrese inşâ ederek talebe yetiştirmeye başlar.

Çocukluğundan bu yana ilim tahsil etmek uğruna nice zahmetli yollardan geçen Bozkırlı Memiş Efendi, artık yaşlanmaya başlamıştır.

71 senelik ömrünü ilim ve irfân peşinde geçirmiş, nice değerli talebe yetiştirmiş, dünyâya zerrece meyletmemiş bir velîdir Bozkırlı Memiş Efendi... Vuslat vakti geldiğinde çocukları, talebeleri ve sevenleri derin bir üzüntü içindedir. Talebeleri, kendisinden hasta yatağında gönüllere şifâ olacak bir nasîhat ister:

“Velîler o kimselerdir ki, Allah’a imân edip emirlerine aykırı hareket etmekten sakınırlar. Onlar için dünya hayâtında Kur’ân’ın ve Peygamber’in haberiyle âhirette de cennetle müjdeler vardır”

İşte bu âyet-i kerîme Bozkırlı Memiş Efendi’nin dervişlerine vasiyeti ve son sözleri olur. Bozkırlı Memiş Efendi 1852 senesinde,71 yaşında Hakk’a yürür. Vefât haberi duyulduğunda, talebeleri ve sevenleri Anadolu’nun dört bir yanından cenâzesine akın eder. Kalabalık bir cenâze merasiminin ardından Çavuş Köyü’ne defnedilen Bozkırlı Memiş Efendi’nin kabri başında ve medresede günlerce Kur’an-ı Kerim okunur, hayır ve hasenatlar yapılır.

Dünya hayâtında sâhip olduğu tüm kazancını ilim tahsili ile hemhâl olan gençlere harcayan, yaşadığı her yere medreseler yaptıran Memiş Efendi HakkTeâla’ya yürüdüğünde; ondan geriye yalnız bir post, bir hasır, bir çarık ve bir asâ kalır.

Memiş Efendi (k.s) ilim ve irfân sâhibi bir âilenin çocuğu olarak anne ve babasının sözünden çıkmamış, evlâtlarını da aynı terbiyeyle büyütmüştür. Mübârek soylarından pek çok değerli âlim ve ilim adamı yetişmiştir.

Bozkırlı Memiş Efendi güzel ahlak sâhibi, etrafındakilere dâima tebessümle bakan, sevgi dolu bir âlim olması ile bilinir. Sohbetlerinde her zaman hakîkatten bahsetmiş, mârifetleri îzah etmiş, fuzûlî konuşmaktan çekinmiştir. Dâima hayırlı nasîhatlerde bulunmuş ve iyiliği tavsiye etmiştir.

Gariplere, yetimlere, miskinlere her zaman merhamet etmiş; dergâhına sığınan hiç kimseyi kapısından çevirmemiştir. Cömertliği ile nam salmış, dünyâya ve içindekilere iltifat göstermediği için elinde avucunda ne varsa Hak yolunda sarf etmiştir. Mânevî zenginlik sâhibi Bozkırlı Memiş Efendi birçok âile ve talebenin nafakasını kendi üzerine almıştır.

Bozkırlı Memiş Efendi’nin evinden ve dergâhından misâfir eksik olmamış, yolu köyünden geçen herkes o kapıda rızıklanmıştır. Memiş Efendi dünyâ sevgisine âhiret azığı gözüyle bakmış ve bu dünyâya sevgi tohumları ekmiştir. Halk içinde Hak ile yaşamayı bilmiş, Kur’an ve sünnet yolundan bir ân bileayrılmamıştır. Kendisini ziyârete gelenlerin getirdiği hediyeleri fakir fukarâya dağıtmış, ömrü boyunca mülk edinmemiştir.

Bozkırlı Memiş Efendi, dâima vefâlı bir talebe olmuş ve hocaları hayatta olduğu sürece mektup yazarak himmet ve duâlarını istemiş, hal ve hatırlarını sormayı ihmâl etmemiştir. Dâvetlere icâbet etmek husûsunda îtinâlı davranmıştır. Güzel ahlâkı, erdemli tavırları ve takvâsı ile talebelerine örnek bir mürşid olmuştur.

Osmanlı pâdişahları da kendisine derin bir sevgi ve hürmet göstermiş lâkin Muhammed Bozkırî Hazretleri devlet adamlarına mesâfeli durmayı tercih etmiştir. Oğulları Bahaddin Efendi, bir dönem Sultan Vahdeddin’e hocalık yapmış, kendisine ders vermiştir.

Oğulları gibi pek çok değerli âlim yetiştiren Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretlerinin talebeleri Anadolu’nun pek çok köy ve kasabasında kendisinden öğrendikleri ilimleri yaymışlardır. Bazı talebeleri ise 93 Harbi, Balkan, Çanakkale, Birinci Cihan ve İstiklâl Harpleri’ne katılıp, vatan savunmasında şehâdet şerbeti ile şereflendirilmişlerdir.

Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretleri eğitime önem verir

İlim ve irfân ışığıyla aydınlanan bir ömrün sâhibi Bozkırlı Memiş Hazretleri, hem kendi çocuklarının hem de yaşadığı toprağın çocuklarının eğitimine son derece ehemmiyet göstermiştir.

İleri seviyede Arapça ve Farsça bilen, edebiyata ziyâdesiyle hâkimiyeti bulunan Memiş Efendi herhangi bir eser kaleme almamış; irşâdını sohbetleriyle gerçekleştirmiştir. Nakşibendî tarîkatının esaslarına göre bir hayat sürmüş, müridlerine de bu mübârek yolun inceliklerini anlatmıştır. Devrin en büyük âlimlerinden Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin rahle-i tedrîsinden geçmiş ve talebelerini de o kapıdan gördüğü terbiye ile yetiştirmiştir.

Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretleri'nin türbesi

Şeyh Muhammed Kudsî Bozkırî Hazretlerinin Seydişehir’in Çavuş nahiyesi merkezindeki türbeleri, Selçuklu mimârisini andırır biçimde, kesme taşlardan inşâ edilmiş bir yapıdır. Türbenin önünde Osmanlı Sultanlarından Abdûlhamit Hân’ın anneleri Vâlide Sultan tarafından yaptırılan küçük bir şadırvan bulunur. Bu şadırvan, Bozkırlı Memiş Hazretlerinin Çavuş bucağında açtığı ‘‘Memiş Efendi Medresesi’’ne Vâlide Sultân’ın bir hediyesidir.

Şadırvanın güney kısmında bir kitâbe bulunmaktadır. Bu mermer kitâbede “Vâlide-i Sultan Âliyyetü’ş-şan Kethûdâsı Utûfetlü Hacı Said Beğ Hazretleri tarafından inşâ olunmuştur. Tekabbelellâhû Azze ve Celle” yazmaktadır.

Bozkırlı Memiş Efendi’nin mezar taşı kitâbesinde: “Sâdât-ı Meşâyihi Nakşî’den, Mahbûb-i Hüdâ Kutbu’l -Vücûd el-Câmi, Beyne’ş-Şeriatî Ve’t-Tarîkatî Mehmed”, türbelerinin kapısının üzerinde ise: “Kutbu’l Âfak Kurre, A’yüni’l Uşşâk Mehmed Kudsî Hazretlerinin Türbe-i Şerîfi” yazmaktadır. Bozkırlı Memiş Efendi Türbesi’ne, bugün hâlâ Türkiye’nin ve dünyânın çeşitli yerlerinden binlerce ziyâretçi akın etmektedir.

Kalabalık bir âileye sâhip olan Bozkırlı Memiş Efendi’nin çocukları ve torunları da dedelerinin yolundan ayrılmayıp hayatlarını ilim yoluna adamışlardır. Çocuklarının ve torunlarının bazıları da kendilerinin türbesinde medfundur.

Anadolu’nun dört bir yanına dağılan talebeleriyle İslâm’a büyük hizmetlerde bulunmuş Muhammed Kudsî Hazretleri, Yaradan aşk-ı ateşiyle yanıp tutuştuğu ömründe Resul-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.v) kutlu yolundan bir an olsun ayrılmamıştır. İki asra yakın zamandır, Allah âşıkları ziyâretgâhında ellerini semaya açmış, Hak Teâla’ya râzılıklarını dile getirmektedir.

Sen Hakk'ın kapusunda canlar fedâ eylesen

Emrince hizmet kılsan, Allah ecrin vermez mi?

Varlığın mahveylesen terk-i vücûd eylesen

Bu sahra-ı âdemde yar yanma varmaz mı?

Şer’-i Şerif yolunda Peygamber’in hâlinde

Allah desen dilende bin kez hâlin sormaz mı?

Derd ile can-gâhındancânan diye çağırsan

Derdin derman ederler yaran merhem urmaz mı?

Sular gibi çağlasan, Eyyûb gibi ağlasan

Ciğer-gâhın dağlasan ahvâlini sormaz mı?

Lûtfîya yâri gözle can u gönülden sızla

Dergâha dönder yüzün duân kabul olmaz mı? (Alvarlı (Efe) Lütfî Efendi)

Hakk’ın kapısında hizmeti aşk bilmiş, aşkın yolunda canını fedâ eylemiş, gönüllere aşk ile nazar etmiş bir velîdir Memiş Efendi. Allah (c.c) ve Muhammed (s.a.v) aşkını derdine derman eylemiş, gönül dergâhında içli gözyaşlarıyla semâya yönelmiş, Hakk’ta bâki olmuş bir gönül sultânıdır Bozkırlı Memiş Efendi (k.s)…

Yazan: Nevin Şahin

http://www.ankaramasasi.com/haber/659275/anadolunun-manevi-mimarlari-muhammed-kuds-bozkir-hazretleri
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.