Finans Analisti İslam Memiş anlattı; İhracat rakamları ne ifade ediyor?

Finans Analisti İslam Memiş, ucuz işçilik ve Türk parasının değer kaybetmesinden dolayı ihracatın arttığını belirtirken "Avrupa’nın yeni Çin'i Türkiye mi?" diye sordu.
Ankara Masası
|
04 Mayıs 2021, Salı - 22:48
Finans Analisti İslam Memiş anlattı; İhracat rakamları ne ifade ediyor?

Finans Analisti İslam Memiş, Ankara Masası özel yayınında ekonomideki gelişmeler ve gelecek beklentileriyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin ihracat rakamlarının artmasında göğüs kabartacak bir durum olmadığının altını çizen Memiş, yaşanan artışının iş gücünün ucuz olmasından ve Avrupa parasının Türkiye'de değerli olmasından kaynaklı olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Avrupa'nın Çin'i olmaya başladığını vurgulayan Memiş "İhracat rakamında mesela rekor kırdık diyorsunuz falan insanın da ağırıma gidiyor. Hane halkının cebine ne dokundu yani hane halkının sofrasına ne dokundu.  Yabancı yatırımcılar senin ülkene geliyor, kendi parası kıymetli senin paran kıymetsiz. Senin insan iş gücün ucuz olduğu için geliyorlar ve sen rekor kırıyorsun. Evet, rekor kırılıyor ancak bunun altında çok övünülecek, çok böyle göğüs kabartılacak bir durum yok. Bunun arkasındaki neden; senin paranın onun parası karşısında değer kaybetmesi, senin insan gücünün onun parası karşısında değer kaybetmesi. Eşittir neyi anlatmaya çalışıyorum Çin. Çin dünyada en fazla ucuz maliyeti yapan ülke değil mi? Herkes Çin’e gitmiyor mu? Evet, ucuz işçilik Türkiye'de de aynı şekilde ucuz işçilik. Peki, acaba şimdi şöyle bir soru geliyor benim aklıma. Avrupa’nın yeni Çin'i Türkiye mi? Bunu sorgulamak gerekiyor." dedi.

Memiş ekonomideki gelişmelerle alakalı şunları söyledi;

Sıcak para akışı mümkün mü?

Sıcak para akışının hızlanması gerekiyor ancak bütün dünyada kısıtlama olduğu için uçuşlar yasak, turizm sektörü de açılmadığı için böyle bir şansınız yok. Artı vaka sayılarının kendi ülkeniz de artıyor olması tekrar sıcak para akışını geciktiren bir neden. Bence bu yılı unutmak lazım.

Bu yıl tamam kapanmalar, kısıtlamalar tekrar gündemde tekrar bir şeyler oluyor ancak bugünkü ekonomik koşullarda içsel problemler de var, sadece dışsal problemler yok. Sıcak para akışının hızlanması için, dış politika tarafındaki gelişmelerin de normalleşmesi,  gerginliğin ortadan kalkması gerekiyor.  Bugünkü koşullarda hem jeopolitik risklerde artış, dış politika tarafında görüş ayrılıkları, ekonomik kriz ve küresel ekonomik kriz var. Hepsine baktığınız zaman da bu yıl bir şekilde enflasyon rakamları ile mi mücadele edeceksiniz, işsizlik rakamıyla mı mücadele edeceksiniz, yüksek kurla mı mücadele edeceksiniz, faizle mi mücadele edeceksiniz, sıcak parayı getirmek için koronavirüs salgınıyla mı mücadele edeceksiniz neyle mücadele edeceksiniz burada çok kolay bir süreç yok.

Dolayısıyla burada şirketlere görev düşüyor. Şirketlerdeki görev şu, sigorta yaptıracaklar birinci özellik budur. İkincisi de kesinlikle dışarıdan bir finansman desteği alacaklar. Yani güçlü ekonomistlerden oluşan bir grup oluşturup, destek alacaklar.

Şirketler halka arzla neyi amaçladı?

Halka arzlar, tabii ki olumlu olacak. Sonuçta ülke ekonomisine güvenle alakalı bir şey ama perdenin arkasındaki gerekçeye baktığınız zamanda halka arzlarda halkın sizin şirketlerinize yatırım yapması bir noktada halktan destek gördüğünüz, göreceğiniz anlamına geliyor ve bugüne kadar yapılmamasının nedenini konuşmak gerekiyor bence.  Şimdi halka arzlar var. Bunun sebeplerine bakmak lazım. Gelmiş olduğunuz süreçle alakalı durum, finansal durumunuzun güçlenmesiyle alakalı bir durum mu, yoksa halkın desteğini alıp kârını halkla paylaşma durumu mu?

Tabii ki kârını halkla paylaşmak isteyen ancak kârını da yine halkın desteğiyle tekrar koruyabilecek bir şirket portföyü var karşımızda şirketlerin portföyü var.

Yani buna sadece masumane olarak halka arzlar 20 yılın rekoruna çıktı. Türkiye'de çok güzel gelişmeler oluyor değil yani burada objektif olmak lazım. Burada şirketler yarın bugün mağduriyet yaşamamak için, bu kaos ortamını biraz daha güçlü geçirebilmek için halka arza geçiyorlar ve halkın desteğiyle de kârını halkla paylaşıyorlar.

"Avrupa'ya yüzünü dönmüş Türkiye modeli görmeliyiz"

Şimdi Çin dünyada ticarette en büyük pastayı aldı, nasıl aldı dünyadaki nüfus sayımıyla. Şimdi Türkiye'de ki nüfus sayımına bakıyorsunuz. Şimdi Türkler’in Türkiye'de doğum oranları azalıyor, boşanmalar artıyor. Yani normalde genç nüfus sayılarında da azalma var. Normalde ne olması lazım burada aynı Avrupa'ya yüzünü dönmüş bir Türkiye modeli görmemiz lazım.

Yaşlılık oranı artıyor, gençlik oranı düşüyor, nüfus azalıyor çünkü insanlar doğurmuyor. Bırakın doğurmayı daha o ilk doğum aşamasında boşanmalar artıyor ve dolayısıyla şu anda hem nüfusun az olması gerekiyor hem de sosyal dokunun bozuk olması lazım.  

Ülkeler arasında savaş

Şimdi dünyada ciddi bir kıtlık, ciddi bir savaş, ciddi bir jeopolitik risk ve insanlarda ciddi bir göç var, dünya ülkelerinde birbirlerine karşı. Ekonomik krizlerden dolayı, savaşlardan dolayı, zulümlerden dolayı, hastalıklardan dolayı her şeyden dolayı çeşitli nedenlerden dolayı ülkeler arası göçler var.  Burada en savunmasız ülke neresi mesela bana göre Türkiye. Herkese gel diyorsunuz. O kadar insanı sokuyorsunuz sistemli bir şekilde sokmuyorsunuz. Şimdi içeriden işte bütün terör örgütlerini ayıklamaya çalışıyorsunuz vs. problem çok yani.

"İş gücü yarı yarıya gitti"

Senin ülken de faizler zirve yapmış, enflasyon zirve yapmış, kur zirve yapmış, senin para birimin nisanda yüzde 5 değer kaybetmiş ve dolayısıyla burada ihracatın rekor kırmış. Peki, bu insanlar bu enflasyonla, bu kurla, bu yüksek faizle nasıl mücadele etti? Yatırım yaptı mı? Demek ki işsizlik rakamların da artıyorsa burada bir problem var.

Nedir problem, demek ki senin ülkende kayıt dışı çalışan insanların sayısı çok. İşte Pakistanlı, Suriyeli, Afganistanlı ve Iraklı. Demek ki bunlar Türkiye'ye sanayi bölgelerine geliyorlar, ev kiralamıyorlar, orada da bir şansları var. Sanayi bölgesinde dükkanların içinde yani çalıştıkları dükkanların içinde yatıp kalkıyorlar.

Şimdi benim milletimin burada iş gücü yarı yarıya gitti. Zaten parası da yüzde 5 değer kaybetti. Burada sigorta maliyeti de söz konusu, sigorta maliyeti yok, işsizlik artıyor. Kaliteli bir yaşam da yok. Neden dışarıda adamlar ev kirası vermiyor işte senden daha ucuza çalışıyor ve işveren de bu sigorta derdinden kurtuluyor, birçok avantajı var işverenin. Dolayısıyla da ne oluyor Türkiye'de insan gücü ucuzluyor. Peki, insan gücü neden ucuzluyor.

Yurt dışından önüne gelen Türkiye’ye girerse aslında hak edenlerin hakkını başkası gasp ederse siz ihracatta rekor da kırarsınız, büyümede rekor da kırarsınız da sonuca bakın.

"Bu girdaptan çıkın bakalım nasıl çıkacaksınız"

Bu iş nereye gider, iyi bir yere gitmez neden; Öncelikle, sosyal doku bozuldu. Yarın bugün bu toprağın gerçek sahipleri, bu vatanın gerçek sahipleri sesini çıkarmaya başladığı zaman işler farklı boyuta gider, bence riskler artar.

Bence şöyle bir model yanlış. Türkiye Avrupa'nın yeni Çin’i ya da Türkiye insan gücünde yeni bir model oluşacak artık ihracat üzerinden büyüyen bir Türkiye ekonomisi olacak. İşte içeride sosyal devlet dokusu artık yardımlaşmaya gidecek. Yurt dışından ithal ettiğiniz etlerle bu insanlara işte GDO’su bozuk, kimyası bozuk etlerle ne kadar daha besleyebileceksiniz bunları oturalım konuşalım. İşte bu sorunlar büyüdü, büyüdü artık bu noktaya geldi.

Peki, bu nokta hangi nokta. Enflasyonun yüksek olduğu kurun yüksek olduğu faizlerin yüksek olduğu bir duruma geldik. Bu virajdan nasıl döneceğiz. Şimdi kuru düşersen enflasyon patlayacak, enflasyonu düşüreyim dersen faiz yükselecek, Faiz indirimine gitsen kur patlayacak. Hadi bu girdaptan çıkın bakalım nasıl çıkacaksınız.

Gerçek işsizlik rakamlarını düşürün bakalım nasıl düşüreceksiniz.  Ne oluyor bu seferde işyeri sahibi ile kiracı mecburen ikinci bir kontrat imzalamak zorunda kalıyor. 5 bin liraya verdiği kirayı 500 lira gösteriyor. Bunu devlet bilmiyor mu, biliyor. Bu vergi kaybı değil mi vergi kaybı. Peki, herkes elini vicdanına koysa, dürüst bir sistem gelse, kardeşim 2 bin 500 liranın vergisini sen vereceksin, 2 bin 500 liranın vergisini sen vereceksin dese adaletli bir vergilendirme sistemi olsa da devlet daha çok kazansa olmuyor mu?

Dolar üzerinden yürütülen algı

Dolar yükseldiği zaman durumlar berbat. Dolar düştüğü zaman durumlar iyi tarzında sürekli bir psikolojik algı var. Bugüne kadar insanlar sürekli bu psikolojik algı ile koşa koşa cebinde Türk parası olan döviz almaya gitti ve halen öyle yapıyor. Yine bankalara gidiyor mevduatlarına döviz alıyor. Son birkaç yıldır böyle bir altın farkındalığı gümüş farkındalığı oluştu ama bugüne kadar hep dolar, mark, avro döviz alışkanlığı vardı insanlarda.

Şimdi bir buçuk yıllık süreç içerisinde dolar endeksini 107 bandından 88 bandına kadar düştüğünü gördük. Bu ne anlama geliyor? Dünyada dolar son bir buçuk yıldır ciddi anlamda değer kaybetmiş bütün dünyada. Bizde ne oldu, Cumhuriyet tarihinin en zirve noktalarını gördük 8,48 lira seviyesi.

"Yabancı yatırımcılar bizi köşeye sıkıştırdı"

Hani hatırlıyor musunuz geçen yıl 6,75 lira seviyesi vesaire vardı ve millete dedik ki işte dövizle ticaret yaparsınız, dövize ihtiyacınız vardır. Yani buralar baskılanıyor bakın bir aydır baskılanan bir fiyat var. Bu patladığı zaman fena patlar o yüzden buraları değerlendirin uyarılarımız vardı. Sonra nihayetinde bu patlak verdi ve uçtu gitti. İşte 8.25, 8.30 derken 8.48 lira seviyesine kadar yükselen bir dolar TL kuru gördük ve Türk lirasında aşırı değer kaybı gördük ve dolayısıyla da o yabancı yatırımcılar da bizi çok güzel bir şekilde köşeye sıkıştırdı.

Sonra dediler ki kardeş senin bu kadar büyük sıcak paraya ihtiyacın var. TL’nde bu kadar değer kaybetti, gel sen faizleri arttır. Tamam, filmi baştan alalım.  Yüzde 10.25, yüzde 12, yüzde 14, yüzde 16 erken yüzde 19’a kadar faiz oranlarını yükselttik.

Bu adam 8 seviyesinin üzerinde 8.10, 8.15 lira seviyesinde yabancı elin oğlu geldi dolarını sattı benim memleketimde yüzde 19 faizi aldı. İşte 8 lira seviyesinin altında dolarını yerine koydu. Ondan sonra bastı gitti.

Dolay kuru ve enflasyon tahminleri

Dolar kurundaki düşüşlerin çok kalıcı olacağını öngörmüyorum. Neden bugünkü ekonomik koşullarda öngörmüyorum. Bu tahmin sadece bana ait değil, Merkez Bankasına da ait.  

Yıl sonu dolar kurunu yukarı yönlü revize eden bir Merkez Bankası var karşımızda. Yıl sonu enflasyon rakamlarını yukarı yönlü revize eden bir Merkez Bankası var karşımızda. Dolayısıyla kurda enflasyonda faizde yüksek seviyelerin yukarı yönde revize edilmesi sadece analistlerin işi değildi.

Yüzde 18 kritik bir eşik, yüzde 18 kırılırsa zaten ciddi problemlerin yaşanması beklenebilir.

http://www.ankaramasasi.com/haber/756130/finans-analisti-islam-memis-anlatti-ihracat-rakamlari-ne-ifade-ediyor
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.