Şeref Oğuz: Hayat sizi mutlaka değiştirecektir

Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, "İnsanın en büyük gafletlerinden birisi bu dünyanın kalıcı olduğudur. Halbuki ölüm var. Ölüm en büyük değiştiricidir. Azrail'den daha büyük bir oyun değiştirici var mıdır? Ne kadar iyi olursan ol, vazgeçilmez olduğunu düşünmemen lazım." dedi.
Ankara Masası
|
09 Haziran 2021, Çarşamba - 17:01
Şeref Oğuz: Hayat sizi mutlaka değiştirecektir

İnsanların hatalarından çıkaracağı derler nelerdir?

Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, bunları 5 maddeyle açıklıyor ve şunları sıralanıyor:

"1-En etkili eğitimdir 2-Ders çıkardıysan ödüldür 3-Ders çıkaramadıysan cezadır 4-İş yaptığının kanıtıdır 5-Gerçek dostlarını tanırsın"

Oğuz, bu yaklaşımını geçtiğimiz günlerde kaleme aldı.

Konu hakkında Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Gökyıldırım'ın sorularını yanıtlayan Oğuz, dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

Hatanın en büyük eğitici olduğunu savunan Oğuz, "Başkalarının hatalarından öğrenmek, indirimli tarifeden öğrenmektir. Kendi hataları üzerinden öğrenmek, fiyatı üzerinden öğrenmektir. Hatalarından da öğrenemiyorsam hayatının bedeli ile öğrenirsin. Eğer hata yapmamış olsaydık, öğrenme konusundaki en etkili silahı kullanmamış olurduk. Herkes hata yapar. Hata yapıyorsanız çalışıyor demeksiniz. Eğer hata yapmıyorsanız çok büyük ihtimalle hiçbir şey yapmıyor demeksiniz." dedi.  

Ekonomi gazeteciliğinde yıllarca yöneticilik yaptığını hatırlatan Oğuz, iş başvurularında adaylara, "Hata yapmazsan seni kovarım ama aynı hatayı iki kere yaparsan bunu da düşünürüm" dediğini aktardı.

"Hata kadar eğitici başka bir şey yoktur"

Hata yapmanın öğrenme aracı olduğunu ancak hatanın tekrarlanması durumunda buradan ders çıkarılmadığını anlaşıldığını ifade eden Oğuz, "Aynı hatayı yapıp başka sonuç beklemek aptallık diye başka bir kategoride değerlendiriliyor. Hata kadar eğitici, öğretici ve kalıcı başka bir şey yoktur." şeklinde konuştu. 

Tüm sistemlere hata payı koyulması gerektiğini söyleyen Oğuz, "Biz ARGE çalışmalarına son derece muhtaç bir ülkeyiz. ARGE'nin yüzde 80'i de hatadan ibarettir. Şanlıysan yüzde 20'den bir şeyler öğrenirsin. Eğer siz bir iş veren olarak ARGE departmanı kurar, hataları bütçelendirmezseniz o merkezden bir şey çıkmayacaktır." değerlendirmesinde bulundu. 

ARGE departmanlarında hata yaptıklarından dolayı işten çıkarılanların olduğuna dikkat çeken Oğuz, "Oysa hata yapmayanların işten çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Bu açıdan hatanın insan hayatında çok önemli olduğunu ve bunun iyi kullanılması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

İstanbul Sanayi Odası'nın enteresan kongreler yaptığını belirten Oğuz, bunlardan birinin 'Vasatlıkla Yüzleşme Kongresi' olduğunu ekledi.

Paneli kendisinin yönettiğini hatırlatan Oğuz, önemli iş adamlarına nerede hata yaptıklarını sorduklarını, her zaman başarılarının konuşulmasına alışık olan iş adamlarının bu soru karşısında oldukça şaşırdıklarını belirtti.

Gelen yanıtların "Vazgeçmedik" ortak paydasında buluştuğuna işaret eden Oğuz, sözlerinin devamında şöyle konuştu:

"Aile içerisinde çocuk yetiştirirken de görüyoruz. Öncelikle çocuğun elinden merakı alıyorsunuz. Merakı aldığınız zaman çocuk hayata soru sormuyor. Soru sorulmayınca hayat da ona bir cevap vermiyor. Asıl olan sorudur. İyi bir soru zaten cevabını da içerisinde barındırır. Hayata sorulacak her soru alınacak cevaba göre bir hata adayıdır. Bir eyleme girişirsiniz. Hatadır, geri dönersiniz. Farklı işler yapanlar hataları yüzünden cezalandırılan insanlar olmuşlardır. Onlara direnenler ise başarmışlardır." 

Denenmeyen bir işe girişilirken hata yapılmasının göze alınması gerektiğine dikkat çeken Oğuz,  Edison'un elektrik ampulü icadını örnek göstererek, hata yapma marjının yüksek olması durumunda başarıya ulaşılacağını vurguladı. 

Aynı durumun işletmelerdeki yöneticiler için de geçerli olduğunu savunan Oğuz, "Ama bizim insan kaynakları hataları cezalandıran ya soruşturma açıyorlar ya ifadesi alınıyor. Oysaki o büyük bir deneyim elde etmiştir. Maliyeti de ödenmişti. Tam ödülünü alacakken çöpe atıyorsunuz. Hatalar erdemdir demiyorum ama hatadan ders çıkarmanın bir erdem olduğu kesindir." şeklinde konuştu.

"Koltuğundan güç alanlar zalime dönüşür"

Programın devamında "Kötüye kullanmanın 5 zararı" başlıklı yazısı sorulan Oğuz, "İnsanın en büyük gafletlerinden birisi bu dünyanın kalıcı olduğudur. Halbuki ölüm var. Ölüm en büyük değiştiricidir. Azrail'den daha büyük bir oyun değiştirici var mıdır? Ne kadar iyi olursan ol, vazgeçilmez olduğunu düşünmemen lazım. Hayat sizi bir yerden sonra mutlaka değiştirecektir." değerlendirmesinde bulundu. 

Söz konusu makam olunca 2 türlü insan olduğunu savunan Oğuz, bunları "koltuğundan güç alanlar" ve "koltuğuna güç verenler" olarak açıkladı. 

Oğuz, liyakatsız durumlarda koltuğundan güç alanların bir süre sonra zalime dönüştüğünü ekledi. 

"Çok kritik görevlere bir yönetici alınacaksa onun altına denemek için fiyakalı bir araba verin. Trafikte bir yerden bir yere gitmesini isteyin ve arkadan onu izleyin" diyen Oğuz, verilen gücü kötüye kullananların iyi insan olmadığını savundu. 

Bu yöneticilerin mobbing de yapabileceğine işaret eden Oğuz, "Kadın erkek hiç fark etmiyor. Güç verdiğin kişi psikolojik terör uyguluyor. İşten atarım tehdidi ile ona iş yüklüyor. Bütün kaprisini yüklüyor ve işin içine cinsel taciz de giriyor. İşten ayılmamak için buna tahammül eden milyonlarca insan olduğunu tahmin ediyorum. Neden yüzbinlerce demiyorum? Her işletmede en iyi kırbaçlayanı terfi ettirirseniz, görevini kötüye kullanacaktır kardeşim. O mobbing kaçınılmazdır. Patronların, çalışan herkesi kendi çocuğu gibi görüp, onların ezilmesine göz yummaması gerekiyor." ifadelerini kullandı. 

Sistemin tamamen çürümemesi için denetimin önemine de değinen Oğuz, şöyle devam etti:

 "İnsanoğlunun zaafları olabilir ama siz onu denetlemezseniz ona ortak olmuş olursunuz. Göz yumarsanız bu daha büyük bir suçtur. Bunu bizzat siz organize etmişseniz bu daha beteridir. 90'lı yıllarda kendi bankasını soyan banka sahipleri vardı. İçeriden kaynak aktarıyordu. Onun görevi Hazine adına mevduat toplamak, bunu değerlendirmek ve ekonomiyi çekip çevirmek. Peki ne yapıyordu? Bu yetkiyi kötüye kullanıp kendi bankasının hırsızı oluyordu. Diğer çalışanlar da o çarkın içinde bir yapılanmaya gidiyordu. Bunlar menfaat yığınları. Menfaat yığınları toplumdaki çürümenin salyasıdır. 30 yıl boyunca biz Marmara Denizine tükürdük. Bütün kanalizasyonu akıttık. Şimdi Marmara Denizi bizim yüzümüze tükürüyor. Derin deniz deşarjı gibi toplumdaki yolsuzluk deşarjları ile ne oluyor? 2001'de olduğu gibi kriz tepenize iniyor. "

http://www.ankaramasasi.com/haber/827598/seref-oguz-hayat-sizi-mutlaka-degistirecektir
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.