Eray Güçlüer, Kafkaslar'dan gelebilecek saldırılara dikkat çekti

Öğretim üyesi Dr. Eray Güçlüer, Kafkasya'da bir ayaklanma çıkarma girişiminin olduğunu belirterek, Türkiye'nin yaptığı anlaşmaların önemine dikkat çekti. Güçlüer "Bir saldırı riski mi var? Evet var. Biz şu an göremiyoruz ama hazırlanıyorlar" dedi.
Ankara Masası
|
23 Haziran 2021, Çarşamba - 22:31
Eray Güçlüer, Kafkaslar'dan gelebilecek saldırılara dikkat çekti

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, Ankara Masası Özel yayınında Gökhan Gökyıldırım'ın sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin çevresinde gelişen olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güçlüer, Kafkaslar'la ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Güçlüer, Kafkaslar'da Arap Baharı'na ilişkin bir ayaklanma çıkarma hazırlığının olduğunu söyledi.

Bu hareketlenmenin bölgede Türk bilincinin uyanmasından kaynaklı olduğunun altını çizen Güçlüer "17 Aralık 2010 tarihinde başlayan Arap Baharı, tarumar olmuş Orta Doğu'yu nasıl bir daha altını üstüne getirdiyse, şimdi küresel güçler aynı oyunu Kafkaslar’da düşünüyorlar. Kafkaslar’da bir Kafkas Baharı, Arap Baharı gibi Arap yangını gibi bir Kafkas yangını çıkarmak için var güçleriyle uğraşıyorlar. Bakın bunu çok net söyleyeyim ve bunu Türk devlet aklı çok uzun zamandır farkında biliyor. O yüzdendir ki bakınız ne oldu? 44 günlük Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu sonrasında da demiştik. Bu operasyon yıllardır uyutulmuş, soğutulmuş, dondurulmuş Türklük bilincini harekete geçirecek ve başta Kafkaslar olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde bir sosyal hareketin başlaması, küresel sosyal hareketin başlaması noktasında manevra etkisi yaratacaktır" dedi.

" Biz şu an göremiyoruz ama hazırlanıyorlar"

Türkiye'nin bölgede peş peşe yaptığı anlaşmanın önemine dikkat çeken Güçlüer "Türkiye, Pakistan, Azerbaycan arasında Ocak 2021 tarihinde İslamabad Deklarasyonu yayınlandı. Dedi ki: Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan olası gelişmelere karşı bundan sonra birlikte hareket edecek. Bakınız hiçbir şey yok değil mi? Niye ki? Hani olası gelişmelere karşı niye? Türkiye zaten kardeşim iyi bakınız ikinci Şuşa Deklarasyonu bunu çok net bir şekilde ifade ediyor. Diyor ki olası bir saldırı da Türkiye, Azerbeycan, Azerbaycan, Türkiye'nin yanında yer alacak. Ben de şunu soruyorum: Yani böyle bir saldırı mı var? Efendim böyle bir saldırı riski mi var? Evet var. Biz şu an göremiyoruz ama hazırlanıyorlar.  Yani Türkiye etkili bir aktör olarak bölgesinde hakim ve küresel etkiler üretebilen, kendi irtibat ve ilişki kurduğu unsurlarla çok güçlü işbirlikleri sağlıyor. Ve işte olası birtakım sarsıntılara karşı başta Azerbaycan, Pakistan olmak üzere bölgedeki Türk topluluklarıyla güçlü bağlar kurarak küresel emperyal güçlerin bölgeyi altını üstüne getirecek hareketlerine karşı denge sağlıyor. Dünyanın kalbi Avrasya bölgesinde atıyor ve bu Avrasya bölgesinin kalbi ve beyni de Türkiye'dir. O yüzden bizim Avrasya jeopolitiğinde bölgesel güç olabilmemiz için Karadeniz’den Fergana Vadisi'ne kadar, oradan Kabil'e kadar Pakistan'a kadar olan bölgeye hakim olmamız gerekiyor." diye konuştu.

"Türkiye'yi baskı altına almaya çalışacak"

ABD'nin Türkiye'yi çevrelemek için hamleler yaptığını ifade eden Güçlüer "Çok enteresan bir olay oldu. ABD Senatosu Yunanistan'a F-35 savaş uçağı verilmesini onayladı. Peki soruyorum o zaman; Biz S-400’ü kime karşı almışız? Hani S-400 lazım değildi. Yani ABD’nin savaş uçağını Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı kullanmayacağını garanti verebilecek var mı? Yani tam tersi zaten ABD niye S-400, S-400 diyor. Çünkü Türkiye'yi F-35'leri ile askeri konvansiyonel gücüyle baskı altına almaya çalışacak, istediği bu. Bunun olmasına tek engel şuan Türkiye'nin milli gücünü ve özellikle S-400 hava savunma sistemidir.  2 yıl içinde SİPER füzesi, S-500 ayarında bir füze sistemi milli ve yeni sistem olacak ve envantere girecek. S-500’ü Rusya ile Türkiye ortak yapım yapacak. SİPER tamamen bizim kendi milli yerli orta yüksek irtifa bölge hava savunma sistemimiz olacak. Bunu kurarsa isterse 15 bin tane F-35 versin hiç sorun değil yani bir füze hepsine bedel, onu çok rahat durdurabiliriz. İşte böyle bir Türkiye'den bahsediyoruz. Küresel güçlerin terör örgütleriyle dizayn edemediğini şimdi karakol devletler üzerinden Yunanistan’la, Ermenistan’la, Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile eğer bunlarda yetersiz kalırsa İsrail'le Türkiye'yi dizayn etme dönemi başlar."şeklinde konuştu.

"Türkiye'nin Afganistan'da olması gerekir"

Güçlüer, Türkiye'nin Afganistan'da olmasının gerektiğinin altını çizerken "Yoksa 2010-2011 döneminde Libya nasıl karıştı hatırlayın. Aman karışmayın etmeyin falan diye bir ton sesler, çatlak sesler çıktı zamanında. Ne oldu da kapımıza kadar geldi Arap Baharı yangını. Sonra biz dönüp Libya’ya kadar gitmek durumunda kaldık. Şimdi işte Türk devlet aklı Afganistan'da başlayacak olası gelişmelere karşı Türkiye'nin orada olmasını gerektiğini biliyor. O yüzden biz de şunu söylüyoruz, Kabil havalimanını koruma noktasında Afganistan'da olmamız gerekir diye değerlendiriyoruz. Çünkü Afganistan'ın tek ulaşım yeri Kabil Havalimanı yoksa ne karayolu var, ne demiryolu var zaten deniz bağlantısı yok. Dolayısıyla Türkiye öyle bir noktayı tutuyor ki, diğer küresel güçlerin Afganistan'ı sömürmelerine engel olacağı gibi Afganistan'daki yerel unsurların dünyayla bağlantısını da kontrol edecek. Oradaki çatışma dinamiklerini baskılayıcı bir güç olacak." dedi.

"Türkiye'nin Afganistan üzerinde büyük etkisi var"

Taliban'ın Türkiye saldırmayacağını belirten Güçlüer, şu ifadeleri kullandı;

Bir diğer husus da, Taliban bugüne kadar bir kere Türk askerine saldırıp ondan özür dilerim dedi. Bu yanlışlıkla oldu, çok özür diliyoruz dediler. Yani hakikaten kasten saldırı olmadığını burada düşünüyoruz. Bugüne kadarki saldırılarda Türkiye'ye Türk askerine yönelik bir saldırı olmadı. Neden? Çünkü Türkiye bütün Afganistan toplumuna bütün kesimlerine yani pek çok etnik, mezhepsel ve dinsel gruplarına eşit mesafede yaklaştı. Hiçbirini diğerinden ötekileştirmedi. Dolayısıyla burada Türkiye’nin yumuşak gücünün Afganistan toplumu üzerinde büyük etkisi var. Taliban her ne kadar bugün Türkiye işte çekilsin filan dese de aslında Türkiye ile bir arayış içerisinde olduğu yönünde çok ciddi haberler var. Neticede Türkiye, Pakistan'da Macaristan'da başlayacağı bu yolculuğa, bu koalisyonu daha da güçlendirip ve Taliban'ı da ikna ederek bölgede huzur ve barışın sağlanması noktasında çok önemli kazanımlar elde edebilir.  Artık özellikle küresel güçlerin Afganistan'ın daha fazla sömürmelerine de engel olarak nasıl Libya'yı kendi meşru temsilcileri üzerinden Libya'nın bütün kaynakları Libya halkının emrine sunmak gibi çok önemli bir fonksiyon icra etmişse aynısı Afganistan'da da yapılır, Afganlar bunu biliyor.

" Amerika gibi bütün her tarafa çökmüyoruz"

Güçlüer, Afaganistan'a varlıklara çökmek için gitmediğini vurgularken "Bir de Afganistan bakınız bize yıllardır dost olan milli mücadele de işte Büyük Taarruz’da, Anadolu'nun işgalden kurtuluşunda her zaman destek olmuştur. Tabi Pakistan’la birlikte deklarasyon o yüzden çok önemlidir. Şimdi şunu söylüyorum bütün küresel emperyal güçler, akbaba gibi Afganistan'a çökmüşken biz sırtımızı mı döneceğiz. Asıl oradan çıkarsak Türkiye'nin aleyhine bir sürü terör örgütü kurulur. Hepsi sızıp yanı başımıza dibimize kadar gelirler. Aynı Libya'da olduğu gibi. Biz oraya gidip Amerika gibi bütün her tarafa çökmüyoruz. Zaten o Kabil Havalimanı’nın iç korumasını Türkiye sağlar, kontrolü Türkiye sağlar, geri kalan dış korumasını da yerel güvenlik birimleri sağlayacak. Türkiye orada açık hedef durumunda falan olmayacak. Dolayısıyla Türkiye'nin, Pakistan, Afganistan, Fergana Vadisi, Hazar, Karabağ, Karadeniz ekseninde mutlaka olması gerekiyor." diye konuştu.

" Türkiye Avrasya'nın kalbinde"

Türkiye'nin doğu-batı eksenin merkezi haline geldiğine değinen Güçlüer "Şuan Kafkasya'nın yeni küresel düzende tarihi yeniden yazılıyor. Bunu bilin ve bu tarih kolay olmayacaktır sarsıntılı olabilir. Buna karşı da işte Türkiye'nin bölgede güçlü ittifaklarla, askeri ve siyasal varlığını güçlendirerek bulunması, gelecekte şekillenecek yeni politik düzenin Türkiye lehine oluşmasına, Türk dünyası lehine oluşmasına büyük katkı sağlayacaktır diye değerlendiriyorum. Kitabın ortasından söyleyeyim hani dediler ya doksanlı yıllardan sonra dünyada çok kutuplu, çok merkezli, bir hale geliyor. Doğru değil efendim aslında dünyada yeni bir kutup ortaya çıkıyor. Mevcut kutuba ilave olarak en doğu-batı ekseninde işte Amerika, Avrupa, Rusya, Rusya, Çin hattında yeni bir kutup ortaya çıktı, bu da Türkiye. Bu kutup tamamda Avrasya'nın kalbinde." dedi.

Mehmetçik'ten teröriste can

İtirafçı olan teröristle Mehmetçik arasında geçen ilginç olayı da anlata Güçlüer şunları söyledi;

Çok enteresan bir olay yaşanıyor nisan ayında. Şırnak  Besta bölgesinde yapılan bir operasyonda çatışma yaşanıyor.  Jandarma Özel Harekat timleri ile teröristler arasında ve bir terörist yaralanıyor. Daha sonra da kan kaybından baygın düşüyor. Beş dakika sonrada çatışmaya giren Jandarma Özel Harekat timleri bu yaralı teröristi buluyorlar ama bakıyorlar ki baygın halde, hemen sıhhiye ekibi ilk müdahaleyi yapıyor. Bakıyorlar kan kaybından bilinç gitmiş, komaya girecek, oradakiler teröriste kan veriyorlar. Yani o teröristin kurşun sıktığı Mehmetçik kanıyla o teröristi hayata dönüyor.  Sonra tabi acilen tahliye ediliyor helikopterle Şırnak hastanesine orada müdahale ediliyor ve kurtuluyor.

Sonra bu terörist kırmızı kategorideki sözde Botan Eyalet bölge sorumlusu diyebileceğimiz oranın en üst düzey teröristi olduğu anlaşılıyor. Yani bunlar tamamen tesadüf ve orada müdahale edilirken teröristin gerçekten kim olduğu bilinmiyor. İnsani olarak yaralanan bir insana terörist bile olsa Mehmetçik yardım eli uzatıyor ve ondan sonra terörist bunu fark ediyor.  25 yıl dağda olan terörist, terör örgütünün caniliklerini bildiği için bu hareket karşısında büyük bir pişmanlık yaşıyor ve çok önemli itiraflarda bulunuyor.

Şunu söylüyor terörist, cani bir insanlık düşmanıdır terör örgütü diyor. Yani sadece Türkiye’ye düşman değil bütün insanlığa düşman, bütün insanlığın yüz karası, dünyadaki eli en kanlı terör örgütü. Oradaki teröristlere nasıl işkence yapıldığı özellikle bayan teröristlere nasıl tecavüz edildiği anlatıyor. İnanılmaz detaylar var tüyler diken diken oluyor insan bunları dinleyince. Ama burada en üst düzey durumunda ki bir teröristin ağzından buyurun terör örgütünü dinleyin işte.

Şunu telkin ediyor bütün herkese, başta bölge halkı olmak üzere, lütfen çocuklarınıza sahip çıkın. Bu eli kanlı küresel emperyalist güçlerin maşası olmuş terör örgütüne sakın çocuklarınızı göndermeyin, varsa da çocuklarınızı alın. O yüzden Diyarbakır annelerinin bu noktada HDP binasının önünde yıllarca yaptıkları mücadeleyi destekliyoruz. Toplumsal olarak PKK’ya karşı toplumun en büyük tavrıdır.

PKK artık bitiyor. Yani çok net içeride zaten bitti, dışarıda da bitiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisine karşı kurulan bu tuzağı bozmuş ve kendisine yöneltilen bu terör ellerini kırmıştır. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde çok önemli bir dönüm noktası yaşıyoruz terörle mücadele açısından.

http://www.ankaramasasi.com/haber/848593/eray-gucluer-kafkaslardan-gelebilecek-saldirilara-dikkat-cekti
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.