Sadık Gültekin'den YKS ve LGS sorularına eleştiri

Eğitimci-Yazar Sadık Gültekin, bu sene gerçekleşen sınavlara esprili bir dille matematik lobisinin damga vurduğunu söyledi.
Ankara Masası
|
29 Haziran 2021, Salı - 14:38
Sadık Gültekin'den YKS ve LGS sorularına eleştiri

Eğitimci-Yazar Sadık Gültekin, Gökhan Gökyıldırım'ın sunduğu Ankara Masası özel yayınında Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ve  Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavını değerlendirdi.

Sınavların ardından öğrencilerin matematik sorularından şikayet etmesinin haklı olduğunu belirten Gültekin " YKS sürecini 6 Haziran'da yapılan LGS'den itibaren ele almak ve incelemekte yarar var. Bu yıl esprili bir ifade olacak ama matematik lobisi hakikaten iyi çalışmış. Bu yılın gündemdeki testi nedir diye sorarsanız kesinlikle matematik deriz. LGS’de de  hakikaten matematik çok zordu." dedi.

Gültekin, matematik sorularının öğretmenleri bile zorladığını belirtirken "Hatta bazı matematik öğretmenleri şunu itiraf ettiler. Dediler ki “matematik öğretmeniyim ama 20 sorudan 14-15 tane net çıkartabilirdim” ifadelerini kullandılar. Yani matematik öğretmeni bunu söyleyebilir mi? Yılların matematik öğretmeni. Siz bunu pandemi sürecindeki öğrencilere ve 14-15 yaşındaki öğrencilere soruyorsun. Tabii ki o bir seçme ve sıralama sınavı kimse bunu inkar etmiyor ama dediğimiz şu, niye sadece tek ders bu seçmeyi ve sıralamayı belirliyor. Neden sadece matematik üstüne bu yapılmış ki? Türkçe'den de aynı seçme ve sıralama yapılsın,. Atatürkçülük ve İnkılap Tarihi’nden de yapılsın. Ne bileyim Fen Bilimleri'nden de yapılsın, Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi’nden de yapılsın. Sabahki oturumda öğrenciler gülerek çıkıyorlar öğleden sonra ikinci oturumdan ağlayarak çıkıyorlar." diye konuştu.

Bu soruların öğrencilerde özgüven eksiliğine neden olacağını ifade eden Gültekin "Şimdi bu öğrenciler 9’uncu sınıfa başlayacaklar ama siz bunları matematik bakımından moralman çökertmişsiniz ve bu çocuklar 4 yıl sonra üniversite sınavına girecekler. O özgüven eksikliği ile onlar nasıl matematik dersine hazırlanacaklar? Üniversite sınavına girecek olan öğrenciler bundan tedirgin oldu açıkçası." şeklinde konuştu.

Sınavla alakalı çarpıcı açıklamalarda bulunan Gültekin sözlerine şöyle devam etti;

"Son 40 yılın en zor matematik testi"

İki sınavın formatı, komisyonları içerikleri birbirinden farklı olmasına rağmen aynı şey bizim başımıza da gelir mi endişesi korkusu vardı. Cumartesi günü 4 tane testten açık ara ve üstüne basa basa söyleyeyim son 40 yılın en zor matematik testiydi. Şimdi bu çocukların normal koşullarda sınava hazırlanmıyorlar yani kimse bunu söyleyemez. Geçen sene sınavın 3 ay öncesinde pandemi süreci ve uzaktan öğretim başladı. Bu çocuklara bir takım bir iyileştirilmeler yapıldı. Moralleri motivasyonları düzelsin sınavdaki verimlilikleri artsın diye. Şimdi bu yıl ne değişti ki? Ne düzeldi ki bu çocukları iyileştirilmeler yapılmadı. Yani 185 bin dolayında öğrenci daha fazla sınava girdi bu yıl. 185 bin az bir sayı değil. Şimdi sınava giren aday sayısı arttı ama kontenjanlar artmıyor.

"Felaket felaket üstüne geldi"

YÖK  Ramazan Bayramı’ndan önce 4 maddelik bir açıklama yaptı. ‘Öğretmenlik kontenjanları, artırılmayacak sabit kalacak. Mühendislik kontenjanları azaltılmaya devam edilecek. Sağlıkla ilgili bazı alanlarda kısıtlamaya gidilecek. İstanbul, Ankara ve İzmir’de vakıf üniversitelerin 2 yıllık sağlık ile ilgili programlarına kısıtlama getirilecek’ dedi. Bu saydığımız üç dört tane alan en çok tercih edilen alanlar. Şimdi siz bunları kısıtlamaya gittiğiniz zaman öğrenci sayısı arttığı zaman iyileştirmelerde yapmadığınız zaman ve matematiği de çok zor sorduğunuz zaman yani felaket felaket üstüne geldi.

"Geçen yıl çıkmayan konulardan çocuklar sorumlu tutuldu"

Geçen yıl bu yıl sınava giren öğrenciler 11’inci sınıftaydı. Geçen yıl ikinci dönem yani uzaktan öğretim yapıldığı için bu dersler gösterilmedi. Çocuklar ikinci dönemi uzaktan öğretim yaptılar ve iki aylık bir süreç kalmıştı bazı dersleri görmedi. Şimdi bu çocuklara Pazar günkü sınavda 11’inci sınıf konuları Matematik'ten zorun ötesinde soru yani zor değil, çok zor olarak soruldu. Şimdi geçen yıl mesela 12’inci sınıfın ikinci dönemi sınavda sorulmadı. Dolayısıyla türev, integral, limit gösterilmedi ve çocuklar çalışmadılar sınavda çıkmayacak diye. Şimdi bazı öğrenciler bu konuları görmeden mezun oldular.

Bu çocuklar özel öğretim kursuna gidecek diye bir kural da yok, kaide de yok. Bu maddiyatla alakalı bir olay. Çocuk herhangi bir destekte almadığı takdirde özel dersler, özel öğretim kurumudur. Geçen sene sorulmayan kimsenin de çalışmadığı konularda bu yıl çocuklar sorumlu tutuldu. Şimdi böyle bir sıkıntı var. 11’inci sınıflar geçen yıl yüzeysel olarak gördüler bu konuları. Uzaktan öğretime de adapte olmaya çalıştılar. Yani geçen sene ki  2 buçuk aylık süreçte insanlar, öğrenciler, öğretmenler hepimiz adapte olmaya çalıştık. Şimdi siz burada konuları ne derece verimli işleyebildiniz ki  bu çocuklara zorun da ötesinde 11’inci sınıf konularını sordunuz. Dolayısıyla normal süreçte çocuklar almadılar ki bilgileri siz normal süreç işlemiş gibi soruyorsunuz ve zorun da ötesinde soruyor.

"Çocuklara ilave zaman verilebilinirdi"

Mesela Türkçe’de veya Türk Dili Edebiyatı'nda paragraflar on derece uzundu çocuklar bir seferde anlayamadılar. Birkaç kez okumaya çalıştılar, zaman kaybettiler. Bir soruyu birkaç kez okuduğunuz zaman yorum katmaya başlıyorsunuz. Yani soruyu hazırlayan gibi değil, artık kendiniz gibi soruyu oluşturmaya çalışıyorsunuz ve bu da soruya yaklaşım da çok büyük sıkıntıyı beraberinde getiriyor. Süre yetmedi.

Şimdi bakın TYT’de cumartesi günü sınavı geçen yıl 165 dakikaydı, yarım saat ilave ettiler. Şimdi  hiç olmazsa bu yıl yarım saat yine ilave edilseydi bu herkes için edilmiş olacaktı ve dolayısıyla sonucu çok etkilemeyecekti ama adayların moralini düzeltecekti.

Daha fazla zamana sahip oldukları için bazı göremedikleri sorulara en azından bakabilecekler, zaman ayırabilecekler belki hepsinin biraz daha morali düzelecekti. Pazar günü sınava giderken daha moralli, daha motive ve daha verimli şekilde gideceklerdi. Cumartesi günü matematik ve Türkçe'de iyi bir darbe yedi öğrenciler. Ertesi günde AYT gibi işte alan yeterlik bilgiye dayalı bir sınava gittiler. Korktukları orda da başlarına geldi. Yine matematik karşılarına çıktı ve zor olarak çıktı. Dolayısıyla ve bu yıl hakikaten pandemi sürecinde ağırlıklı olarak uzaktan öğretim alan öğrencilere bu sınavlar biraz ağır geldi. Bilhassa matematik ve Türkçe adayları zorladı.

"Seçici ve eleyici unsuru tek bir testte toplanması yanlış"

Şimdi bakın ÖSYM ve Milli Eğitim Bakanlığı hakikaten soruları mükemmel hazırlıyor. Sorular çok güzel bunları tartışmıyoruz. Soruların içinde 3-4 tane kazanım ölçülüyor bu da güzel. Günlük hayatta sorunların bağlantısı da var bu da çok güzel. Fakat olayın tek bir testte yığılması seçici ve eleyici unsuru tek bir testte toplanması bu yanlış. Sorular güzel hazırlanıyor ama ölçme, değerlendirme açısından, sağlıklı bir sınav sistemi açısından, olayın psikolojik açısı, bakımından son derece hatalı bir tablo ortaya çıkıyor. Siz tek bir test de bütün seçme ve yerleştirme koyuyorsunuz.

Dil bilgisi çıktı matematik zorlaştı

Sayın Milli Eğitim Bakanı dil bilgisi sorularının sorulmayacağını söylemişti LGS’de. Tamam sorulmadı niye sorulmadı? Çünkü uzaktan öğretimde ve dilbilgisi konularını verimli işlenemeyeceği öğrencilere zor geleceği dolayısı ile zorluk olmasın diye bu konunun dil bilgisi konuları ki bunlar 3-4 tane soru çıkıyordu bunları çıkarttılar. Tamam güzel, olumlu bir yaklaşım. Peki siz bu zorlu bir bilgisini ortadan kaldırırken matematiği niye zorluyorsunuz? Matematiği niye bu kadar zor soruyorsunuz?

Peki aynı şeyi niye matematikte yapmadınız ve tam tersine yaptınız. O da sonra savunma olarak şunu söylüyorsunuz: Bu bir seçme sıralama sınavı böyle olması doğru. O zaman dil bilgisini neden çıkarttınız?

Tamam seçme sıralama sınavı kimsenin buna itirazı yok ama niye tek testte bunu yapıyorsunuz. Diğer testlerde de seçicilik ve eleyicilik unsuru olsaydı, bunu dağıtsaydınız biraz bölseydiniz. Şimdi öğrencilerin çoğunun matematikten gözü korkuyor.

“Bu çocuğu baştan adapte etmelisin”

Yine şunu söyleyeyim, geçen sene YGS’de 20 tane matematik sorusunda Türkiye soru çözüm ortalaması 2,6 net bakın oda çok düşük, şimdi bu 2 nete inecek. Bu şu anlama geliyor,sınava katılan öğrenciler 1 milyon 200 bin dolayındaki öğrenci bizim öğrencilerimiz 10 matematikten bir tane net çıkartabiliyor. Peki biz bu çocuklara 8 yıldır ne öğrettik? Biz bu çocuklara matematikle neyi sevdirdik? Bu çocuklar da matematikte hangi özgüveni kazandırdık? Ve bir darbe daha indirdik hadi buyurun liseye başlayın dedik. Çocuklar 4 yıl o kadar çabuk geçecek ki, 4 yıl sonra iki büyük sınavla daha karşılaşacaklar. Matematikte bir enkaz var. Şimdi çocuğun sen moralini düzeltmelisin, çocuğa motive etmelisin, duygusunu da kazandırmalısın, çocuğu adapte etmelisin ve baştan itibaren bunu çocuğu oraya kanalize etmelisin.

"Sorular iyi hazırlanmış, öğrencilerin psikolojisine çalışılmamış”

TYT'ye geldiğimiz zaman geçen sene 2 milyon 300 bin aday katıldı. İnanır mısınız 400 bin aday 0 yapmış temel matematikte 400 bin aday. Bu sene 500 bini geçecek bu kesin.

Şimdi bu güzel bir tablo mu? Niye bu kadar hani zor oluyor? Şimdi geri kalan adaylar 1 milyon 900 bin aday geçen sene temel matematikte 40 soruda 5 buçuk net yapmışlar yani 7 sorudan ancak bir tanesini çözebilmişler. Şimdi bu sene 8 sorudan bir tanesine inecek bu. Siz bu süreçte ne verebildiniz ki? Bu kadar ağdalı isteyebiliyorsun.

Hani sizin pandemi süreci olmaz, yüz yüze öğretim olur, sen bunu kısmen uzaktan öğretim ile desteklersin. Çocuklara her türlü olanağı seferber edersin, verdiğinden emin olursun karşılığını istersin. Tamam anlarım ama süreç öyle işlemedi. Eylül ayının ortasından itibaren uzaktan öğretim. Geçen yıl bile 17 gün kapanmadı mı? Şimdi bir de bizim hitap ettiğimiz kesimi üniversite tarafında 17-21 yaş aralığı sınava giren öbür tarafına baktığımızda bir de bunlar psikolojisi var onlarda. Dolayısı ile sorular iyi hazırlanmış ama öğrencilerin psikolojisi çok iyi çalışılmamış durumunu gösterir.

“Üniversite bunların hepsini nasıl verecek”

Bu sürecin sonunda üniversitelerin işi çok zor.  4-5 yılda lisenin açığını kapatacak, mesleki beceri kazandıracak, üniversitenin kültürüne dersek belki yabancı dil öğretecek, hayata hazırlayacak hem mesleğe hazırlayacak, kültür verecek sanat verecek. Peki bunların hepsini nasıl verecek;? Hangi sürede bu çocukları mühendis yetiştirip, alt yapıdaki eksiklerini giderecek. Bir yılı heba etmesi gerekiyor. Üniversitenin birinci yılı bu açıkların kapanması yılı oluyor. 1 sene gidiyor ve önümüzdeki süreç zaten 4- 5 yıl ya yabancı dilde saydığımızda 5 yıl onu çıkardığınızda 4 yıl, 1 yılda lisenin açığı gittiği zaman geriye kalıyor üniversiteye 3 yıl. 3 yılda mesleki bilgi, ondan sonra akademik bilgi ve üniversite kültürünü nasıl vereceksiniz.

http://www.ankaramasasi.com/haber/857887/sadik-gultekinden-yks-ve-lgs-sorularina-elestiri
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.