“İnsan-Hayvan-Makine' karışımına doğru...

Sibel Eraslan
|

Öncelikle, farklılıklara karşı savaş açıldı. Kadın-Erkek, Yaşlı-Genç, Zengin-Yoksul, Eğitimli-Eğitimsiz, Kuzey-Güney, Batı-Doğu gibi kavramlar sürekli birbiriyle sürtüşme, kapışma ve çatışma içindeki halleriyle tabir edildiler, toplumun nazarına uyumsuzlukları üzerinden öne sürüldüler. Şayet bu ikilemler, farklılıklar olmasaydı, daha selim, daha çatışmasız, daha sükûnetli bir dünya kurulacağını var saydılar... Ardından "trans' yani geçiş dönemini açtılar. Sınırları kaldırmak, hazları sınırsız olarak tadımlayabilme, hatta doyumsuzluğun sırrına vakıf olmak için, her yolu denemekteler. Farklılıklar törpüleniyor, törpüleniyor...



Stefan Zweig daha 1925 yılında bunu sezinlemiş olsa gerek ki: "Dış dünyadaki yaşam biçimleri gün geçtikçe tekdüze hale geliyor, her şey tek tip bir kültürel şema üzerinde düzenleniyor. Halkların özgün gelenekleri yıpranıyor, giyim kuşam tek tipe evriliyor, adetler ve töreler ise küreselleşiyor... Dış dünyadaki yaşam biçimlerinin tekdüzeliği hiç bir zaman son yıllarda olduğu kadar hızlı ve pervasızca olmamıştı... Bu durum çağımızın en yakıcı ve belirleyici olgusudur...' diyordu... Modern zamanların farklılıklara, tanım, kural ve kavramlara dayalı algı dünyasından, modern sonrası zamanların, belirsizliklere, geçişliliklere, tanımsızlıklara, "hem öyle hem böyle'liklere dayalı algı dünyasına geçtik...

Devamı için tıklayınız 

http://www.ankaramasasi.com/makale/52164/insan-hayvan-makine-karisimina-dogru

Yorumlar (0)