Şems Efendi, meğerse son hasadını biçmekteymiş...

Sibel Eraslan
|

"Konya'ya götürürsünüz beni...' demiş. Onu aşkın başkenti Konya'ya, Mevlana hazretlerinin, Şems pirin, Eva Hanımın diyarına taşıyacaklarmış... Allah rahmet eylesin, sufi yazar Şems Friedlander, rahmet-i Rahman'a kavuştu. Sözleri, üzerinden rüzgarlar estikçe sanki denizmiş gibi dalgalanan bereketli bir buğday tarlasını andırırdı: "Dünya bize, "dinlemiyorsunuz' diyor. Rüzgarı, kalplerimizi, denizi, öğretmenlerimizi, bizden önce gelenleri, dinlemiyoruz... Oysa duymak-işitmek, Kur'an'da 200'den fazla kez geçiyor ve ne zaman görmekle birlikte anılsa, duymak görmekten önce geliyor'...

Bir Allah dostu daha dünya müşkülatını tamamlayarak huzura doğru yola çıkarken, bizim payımıza biraz daha yalnızlık, biraz daha uzaklık, kupkuru bir soğukluk, neşesiz bir tekno-dünya, rekabetli, gürültülü, zift kokulu bir kamusal hayat kalıyor. Geceler gündüzler birbiri ardına hızla kayıp geçerken, içimizdeki hüzün özlediği cennet bahçesine bir türlü yönelemiyor, çünkü o yolu da o yürüyüşü de bilmiyoruz... Bir bilen daha uçtu gitti aramızdan...

Devamı için tıklayınız 


http://www.ankaramasasi.com/makale/52665/sems-efendi-megerse-son-hasadini-bicmekteymis

Yorumlar (0)