Sosyal Medya Uzmanı Abdi Baktur, WhatsApp gerçeğini anlattı

Sosyal Medya Uzmanı Abdi Baktur, son dönemde tartışmalara konu olan Whatsapp sözleşmesine onay verilmesi halinde yaşanabilecek sıkıntıları anlattı. Baktur, onayla birlikte kullanıma açılacak verilerin uluslararası bir okula kayıt sürecinden vize başvurularına kadar insanların önüne çıkabileceğine işaret etti.
Ankara Masası
|
22 Ocak 2021, Cuma - 17:48
Sosyal Medya Uzmanı Abdi Baktur, WhatsApp gerçeğini anlattı

Facebook'un sahibi olduğu WhatsApp, yeni hizmet şartlarını içeren güncelleme için verilen süreyi 15 Mayıs'a kadar ertelediğini duyurdu. Ancak söz konusu gelişme kafa karışıklığı yaşayanların farklı uygulamalar indirmesine engel olmadı. Türkiye'de yaklaşık 2 milyon kişi WhatsApp'ı silerek farklı uygulamalara geçti. 

Peki sözleşmenin arka planında ne var? Onay verenleri bekleyen tehlikeler neler? 

Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Gökyıldırım'a konuşan Sosyal Medya Uzmanı Abdi Baktur tüm bu sorulara ışık tuttu. 

Abdi Baktur sosyal medya şirketleriyle yaşanan sorunlar ve dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı;

WhatsApp bizden nelerimizi istemiyor desek daha doğru olur diye düşünüyorum. Bu WhatsApp olayı ile alakalı bildiğiniz gibi ülkemizde ve dünyada çok büyük bir etki uyandı. Bugün Türkiye'de tam 2 milyon vatandaşımız WhatsApp 'ını sildi. Güncel rakamdır. Bununla birlikte hala silmeler ve farklı mobil mesajlaşma uygulamalarına da rağbet büyüyor bildiğiniz gibi. Özellikle dünyada da bu şekilde oldu, Avrupa’da farklı yansımaları olsa da.

"O küçük onayla butonuna basıp geçtiğimiz çok şey aslında"

Aslında olayı baştan özetlemek gerekirse bildiğiniz gibi Whatsapp Gizlilik İlkelerini 8 Şubat 2021 tarihli yürürlüğe koyacağını bildirdi. Peki, bu sözleşmenin içinde neler var? Bizi neler bekliyor bunlardan bahsetmek gerekiyordu aslında. Konuya başlamadan şunu da ifade edeyim: Bu sözleşme bildiğiniz gibi üç aylığına ertelendi. Ama neler barındırıyor bunları anlatalım.

Bizim o küçük onayla butonuna basıp geçtiğimiz çok şey aslında. Bizim çoğu bilgimizi WhatsApp’ın kullanımına açıyor olmamız demek. Hep sosyal medyada şu soru gelir ya kardeşim işte biz zaten WhatApp bizim bilgilerimizi alıyordu. Şimdi ne değişti diye çok fazla soru alıyoruz. Aslında şu an değişen şey WhatsApp artık bu bilgilerimize erişmenin ötesinde, bunları da kullanamıyordu ya da üçüncü part uygulamalara entegre edemiyordu.

"Taklit edilme ihtimalimiz yüzde yüze yaklaşabiliyor"

Artık bunu Facebook şirketine tamamen vermemiz ve bunu yasal olarak yapmak istiyor. Peki, hangi bilgileri alıyor bizden? İşte Cihaz bağlantı bilgilerimiz, konum bilgilerimiz, çerezler, işte WhatsApp’taki işletmelere yönelik hesap bilgilerimiz, mesajlarımız, bağlantılarımız, durum bilgilerimiz, ödeme bilgilerimiz, kullanım ve kayıt bilgilerimiz aklınıza gelebilecek her bilgiyi WhatsApp bizden bu yolla almış oluyor. Aslında baktığınız zaman bunları bize hissettirmeden yaptıkları için sanki biz çok sonsuz bir güvenimiz varmış gibi davranıyoruz oraya ve bunu aslında fark etmiyoruz. Bugün mesela baktığımızda güvenlik gereken işlemlerin çoğunu ses kaydıyla yapıyoruz. Ve bu şirketler şimdi sesli imzamızı isteyerek işlem yapıyorlar.

Sesimizle WhatsApp ’tan gönderiyoruz ve ne kadar çok done gönderirsek o kadar çok sesimizin taklit edilme ihtimali yüzde yüze yaklaşabiliyor. Bu en önemli örneklerden birisi. Sesli fotoğraflarımız veri işleme de birinci sırada geliyor. Yani bu şirketler sizin telefonunuzun galerisindeki her şeyi işleyebilecekler. Yani sizin de örnek verdiğiniz gibi kredi kartı bilgilerimizden tutun da işte eşinize gönderdiğiniz mahrem bir fotoğrafınızdan ya da farklı bilgilerinize kadar her şeyinizi işleyip kullanabilecekler.

"Benim bilgimle ne yapacak?"

Normal vatandaş şunu soruyor. Diyor ki; kardeşim ben çok ünlü biri değilim, çok işte kamu personeli değilim, bir şey değilim.  Yani benim bilgimle ne yapacak diye soruyor. Aslında ben bunu yanıtlamak istiyorum. Çünkü, zihinlerde kalan en büyük problem bu. Bunu şöyle düşünelim. Bugün yarın çocuğunuz uluslararası bir okula başvurduğunda belki bu WhatsApp ’taki konuşma kayıtları karşınıza çıkacak. Ya da işte Amerika’ya vize almak istediğinizde ya da farklı ülkelere vize almak istediğinizde bu bilgilerin hepsinin karşınıza çıkacağı anlamına geliyor diyebiliriz. O yüzden de böyle bir durum söz konusu. Ya da çok uluslu şirketlere başvuru yaptığınızda sizin bu WhatsApp konuşmalarınızın işlenmiş halleri sizin karşınıza gelebilecek. Bu en büyük sıkıntı.

"Trump'ın kampanyasında başarılı oldular"

Siyasi yönelimleriniz, ne bileyim partilere oy verirken ya da benzeri seçimlerle alakalı algılarınızın değişirken de bu verileriniz kullanılıyor. Hatırlarsanız belki bundan 2-3 yıl önce, Cambridge Analytica diye bir kriz çıkmıştı dünyada. Cambridge Analytica şirketi bizim Facebook gibi işte benzeri Facebook’a bağlı şirketlerin verilerini alarak 55 milyon Facebook kullanıcısını bünyesine alarak Trump'ın kampanyasında kullanmışlardı ve başarılı olmuşlardı. Kim neye özgü ihtiyacı varsa ona göre bu bilgilerle reklamlar gösteriyorlardı.

Ben size bir soru sormak istiyorum. Sizin başınıza geldi mi bilmiyorum. Bazen mesela telefonda bir konuda mesajlaşırsınız ve ertesi gün ya da akşam aynı konuyla alakalı mesaj ve reklam görürsünüz. Artık öyle bir duruma geldik ki bunu zaten yapıyorlar ve bunun daha ötesini düşünemiyoruz. Yani bunu şöyle düşünün normal bir vatandaşsınız, bir kafeye girdiniz, ya da bir alışveriş merkezine girdiniz, o alışveriş merkezinden size mesaj gelmesi, sizi işte tüketime yönlendirmesi ya da farklı yönlerini size tekrar tekrar yönlendirilmeniz, bu size en büyük artılardan biri. Yani sizi yönlendirme noktasında.

"Hep bizden daha fazlasını istiyorlar"

Evet, çok küçük gibi görünüyor şu an. Her şey çok basit gibi görünüyor ama bunlar hep adım adım ilerliyor. Küçük, küçük, küçük… Hep bizden daha fazlasını istiyorlar. Bugün baktığımızda o yüzden böyle sıkıntılar var. Verilerinizi Amerika'ya da satarım, farklı şirketlere de satarım. Siz 3. sınıf ülkesi olduğunuz için sizin bir alternatifiniz yok. Açık konuşmak gerekirse ve diyor ki sizin yasalarınız diyor benim politikalarımdan daha üstün değil diyor. Bugün baktığınızda Trump’ın sosyal medya da engellenmesi buna en büyük örnek değil mi?

Twitter, hala farklı ülkelerdeki sosyal medya hesabını kapatmış. Yani şunu bir olmak ya kardeşim ben istediğimi konuştururum, istediğimi konuşturmam sizin ülkenizin benim için bir önemi yok diyor aslında baktığınız zaman. Bu yüzden de hesap verilebilirliği noktasında bu şirketlerin en büyük sorunları var diyebiliriz.

"Hiç muhatap alınmıyorsunuz"

Bugün özellikle şöyle bir sorun ülkemizde mevcut oluyor. Bu ağlarla alakalı vatandaşlarımız çok büyük mağduriyet yaşıyor. Özellikle Gökhan Bey sizden örnek vereyim. Şimdi, ben size gelsem küfretsem ve benim profilin adı yazmasa, hiçbir şeyim yazmasa açık konuşmak gerekirse sizde savcılığa verseniz deseniz ki bana küfretti ya da aleyhime bir şey söyledi. Ben yargılanmasını istiyorum hukukumuzda deseniz. Sosyal ağ şirketlerine ülkemizdeki kanunlarımız yazı gönderiyor ve diyor ki bu kişinin bulunması ve IP’sinin verilmesi, hiçbir yanıt gelmiyor. Hiç muhatap alınmıyorsunuz. Sizi geçelim farklı birkaç tane daha örnek vereyim. Bugün özellikle gençlerimiz arasında işte mesela çocuklarının mahrem fotoğrafları sosyal ağlara düşüyor ya da işte çocuk hiç bilmeden bir arkadaşına fotoğrafını gönderiyor. O Instagram’a herhangi bir ağa yüklüyor, çocuk rezil oluyor, duygusu bozuluyor, psikolojisi bozuluyor. İşte geçenlerde bir arkadaşımız da bana yine göndermiş, eşinin fotoğrafını almışlar Instagram'dan Twitter’a yüklemişler. İşte böyle mahrem bir metinle diyor ki, bunun kaldırılmasını istiyoruz. Hadi savcılığa başvurun ama diyor ki muhatap yok ortada. Eşinin fotoğrafı orada aylarca yayınlanıyor. Çocuğunun fotoğrafı orada aylarca yayınlanıyor ve buna karşılık hiçbir muhatap bulamıyorsunuz. İnsanlar burada tamamen rezil oluyorlar. Siz yediğiniz küfürle, sosyal medyada uğradığınız linçle kalıyorsunuz.

Burada aslında devletin sosyal medyanın bu noktada başıboş bırakılmaması gerekiyor demesi çok doğru bir nokta. İnsanlar gerçekten rezil oluyorlar ve dijital dünyada hakları maalesef korunamıyor. O yüzden devletimiz aslında bu noktada senelerdir hep aynı şeyi söylüyordu. Gelin bu ülkeye muhatap atayın, biz sizleri kapatmak istemiyoruz. Kapatmak istememiz son tercihimiz olur ama vatandaşlarımız mağdur gelin bunu çözelim deniyordu ki sosyal ağ şirketleri buna asla yanaşmadı.

"Facebook milyar dolarlarca büyük bir ekonomi yaratıyor"

Daha sonrasında bir yasa çıkarılması mecbur duruma düştü. Yasayla birlikte de artık dedik ki hani gelin gelmiyorsanız para cezası, gelmiyorsanız da dedik ki bu ülkeden para kazanamazsınız, reklamlarınızı kesiyoruz. Bugün baktığınızda da reklamların kesileceğini duyan sosyal ağ şirketleri, hepsi tek tek geldi. Bugün ülkemizde Facebook milyar dolarlarca büyük bir ekonomi yaratıyor, Facebook, İnstagram. Bu şirketlere küçücük işletmesi yüz liradan büyük işletmesi yüzlerce liradan reklam veriyor bugün. 

"Milyonlarca lira alacaksınız, hesap vermeyeceksiniz"

Türkiye'nin en büyük kitap sitelerinden biri ile sohbet ediyorum. Dedi ki ya biz 1 yılda dedi, Facebook’a dedi 1.2 milyon lira reklam yatırmışız dedi. Çok büyük bir rakamdan söz ediyorum. Bugün baktığımızda çok büyük rakamlar. Bugün evet çok küçücük bir işletmeden en büyük işletmeye kadar siz bu ülkede para kazanacaksınız. Milyonlarca lira alacaksınız, hesap vermeyeceksiniz. Ben bu ülkenin hukukunu tanımıyorum. Benim politikalarım bu ülkenin hukukunun üstünde. İşte sizin vatandaşlarınızı biz sadece kukla olarak kullanıyoruz. Böyle bir dünya yok. Madem böyle yapıyorsanız, ama ben vatandaşlarımızın da özellikle bu Whatsapp durumuyla alakalı da çok güzel tepkiler verdiğini düşünüyorum. Gerçekten de bu noktada Türk milleti güzel yanıt verdi.

Bugün bile baktığınızda şimdi elinizde cep telefonlarımızı hep kullanıyoruz ve bir saat bakmadığımızda sizde de bir boşluk varmış gibi gelmiyor mu ? Telefonum yok nerede hani böyle bir içinizde bir boşluk yaratıyor. Aslında sigara bağımlılığından daha kötü bir bağımlılık varsa bence telefondur, teknolojidir. Tamam elbette sigara çok kötü bir bağımlılık. Ben kullanmıyorum ama baktığınızda bu da çok büyük bir bağımlılık ve onun boşluğunu içinizde dolduramıyorsunuz ve bu hep devam edecek.

Sosyal medyayı kullanmamalı mıyız?

Birincisi şöyle: özellikle bu sosyal ağları kullanmayalım dememiz doğru değil. Çünkü bu bir yeni dünya. Yeni dünya düzeninde maalesef burada var olmanız gerekiyor. Arkadaşlarınız orada sevdikleriniz orada. Biz burayı ne kadar etkin, bilinçli kullanırsak o derece iyi. Özellikle işte telefonunuzda kullanıyorsanız bu uygulamaları tüm galerilerinize erişimlerini kapatın.

"Herhangi bir sakıncası yok"

İlk yani yapabiliyorsanız; Sesi mutlaka kapatın. Ses ayarlar bölümünden her uygulamanın bu aktif olarak yapılabiliyor. Ayarlarınızı kapatın, sesinizi kapatın. Mahrem fotoğraflarınızı ya da diğer fotoğraflarınızı paylaşmayın. Sadece özel bilgilerinizin ötesinde yazışmak için kullandığımızda herhangi bir sakıncası yok, kullanabilirsiniz. 

"Konumunuzu mutlaka kapatın"  

Özellikle konumunuzu mutlaka kapatın. Özellikle konum telefonda en çok şarjın kullanıldığı ve bütün o nokta nokta konumunuza göre kitlesel hareketlenmelerin ölçüldüğü yer. Özellikle bazı ülkelerde koronavirüs ile alakalı mücadelede en önemli şey bu konuların tespiti. Bugün ülkemizde de kullanılıyor

O yüzden mutlaka koronavirüsün ötesinde sosyal ağlar için konumlarınızı kapatın. Konumlarımız, sesimiz, galerimiz, mutlaka uygulamalarımızda kapalı olsun ve şunu da belirtmek gerekiyor, bazı sosyal medya araçları uygulamaları var. 

"Hepimiz biraz zombiye dönüşüyoruz"

İşte Instagram'dan siz bu silinenleri bulun ya da işte benzeri uygulamalar var böyle insanları oltaya düşürmek için. Vatandaşlarımız asla böyle uygulamaları kullanmasınlar ve yüklemesinler. Bu tarz uygulamalarda verdiğiniz izinler ile sizin istemediğiniz kişiler beğendiriliyor, takip ettiriliyor paylaştırılıyor. O yüzden sizi bir bot olarak kullanıyorlar. Tekrarlamak istiyorum özellikle işte Instagram da kaç kişi sizi takip etmiş, kim profilinize girmiş gibi saçma sapan reklamlar çok fazla dönüyor.  Belki size de denk geliyordur. Mutlaka o tarz uygulamalardan kaçınalım ve kullanmayalım. Bu tarz uygulamalar aslında sizin hesabınızı ele geçirmek ve kullanmak için yaratılmış araçlar. Bugün ben size söyleyeyim. Uygulamalardan birinin ülkemizde tam 500.000 üyesi var. 500.000 Instagram’da sadece. Bu 500.000 üye ile işte onu istemediğiniz kişiyi takip ettiriyorlar. Onu beğendiriyorlar. Onun profilinde başka bir şey kaydettiriyorlar. Aslında böyle de bir kitle yaratıyorlar. Yani hepimiz biraz zombiye dönüşüyoruz zombi telefonlara dönüşüyor. O yüzden mutlaka bunlara da izin vermekten kaçırmak lazım.

"Instagramınız herkese açıksa kapatın"

Bilmediğimiz uygulamaları hem kullanmamak güvendiklerimiz de de bu tarz ayarları kapatmak gerekiyor. Mutlaka Instagramınız herkese açıksa kapatın. Özellikle herkese açık profiller de şöyle oluyor: Birisi giriyor sizin arkadaş listenizin aynısını takip ediyor. Sonra aynı isimle geçen gün arkadaşın başına geldi. Aynı isim açmış, arkadaşların hepsini kabul etmiş, mesaj atıyor. İşte ben örnek veriyorum Ahmet. Ya bana işte 2000 lira borç göndersene falan biride öyle göndermiş. Sonra arkadaşım aradı sana 2.000 lira borç göndersene falan. Biri de öyle göndermiş. Sonra arkadaşım aradı sana 2.000 TL borç verdim deyince, haberi yok. Gerçekten mutlaka Instagramınız kapalı olsun. Arkadaşlarınızın fotoğraflarını mutlaka kişisel olarak kullanıyorsanız kapatmaya özen gösterin.

"Bu çok büyük bir algı oluşturur"

Özellikle iletişim derslerinde en büyük derslerden biri de algı oluşturmadır. Hem bu oluşturulan algı herkesi etkiler, kamuoyunu, mahkemeleri ya da benzeri kitleleri bu bilimsel bir derstir ve bu çok büyük bir algı oluşturur.

Dün Adalet Bakanı da açıklama yaptı bu konuyla alakalı. Dedi ki bizimde gördüğümüz, doğru bulduğumuz kararlar ve doğru bulmadığımız kararlar olabiliyor dedi. Aslında sosyal medyanın dile gelmesinin en büyük nedenlerinden biri bazı kararlar. Öyle ki kamu vicdanını çok zedeliyor ve insanlar bunu evet, haykırmak istiyorlar. Diyorum ki evet biz bunu doğru bulmuyoruz. Bu konuda bir şeyler yapılması lazım. Nasıl böyle bir karar verilebilir deyip kamu vicdanını zedeleyen bir takım duygular oluşuyor ve insanlar da paylaşım yapıyor. Bu evet pozitif bir tarafı olabilir. Birde bunun negatif bir yüzü daha var. Madalyonun diğer yüzüne de bakmak lazım. Ondan da bahsedeyim. Yani siz hiç sevmediğiniz birini sanki birine tecavüz etmiş gibi gösterip onun adını TT listesine soksanız Twitter'da, herkes linç eder. İyi niyeti ile paylaşanları tabii ki ayırıyorum ama bizde şöyle bir kültür var; sosyal medyada her şeyi eleştirmek, her şeyi işte evet biri yanlış söylüyorsa bende evet onu desteklemeliyim diye bir algı oluşuyor. Birisi art niyetli bir paylaşım yapsa hiç olmayan birini tutuklatmak istese ya da şunu yaptı diye gösterse sosyal medyadaki kullanıcılar buna hemen uyup harekete geçebiliyor.Hiç okumadan, araştırmadan, teyit etmeden teyide muhtaç bilgiler, bir kötü yanı var.

"Zamanın altını veridir"

Ben şunu da vurgulamak istiyorum: En büyük artık kıymetli olan şey, zamanın altını veridir. Özellikle verilerimizin ne kadar kıymetli olduğunun farkına varalım. Şimdi daha çok vardığımızı düşünüyorum ve sosyal medyayı da ne kadar etkin ve bilinçli kullanırsak o derece hem kendimizi hem de sevdiklerimizi bu tarz kötü niyetli insanlara karşı korumuş oluruz diye düşünüyorum.

http://www.ankaramasasi.com/haber/541423/sosyal-medya-uzmani-abdi-baktur-whatsapp-gercegini-anlatti
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.