Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Emekli maaşlarına uygulanacak zamla ilgili konuşan Destici, şu ifadeleri kullandı;
"Oluşan enflasyon ve hayat pahalılığı, öncelikli problemlerimiz haline gelmiş durumda. Memur ve emeklilerimiz için Temmuz ayında yapılacak artışları, ülkenin şartları ve ekonominin gerçekleriyle birlikte, vatandaşlarımızın temel ihtiyaçları ile devletin koruyuculuk görevini de dikkate alarak karara bağlamak durumundayız. Sosyal güvenlik sistemimizde, hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı ağır problemler var. Ülkemizde emeklilik sürecinin işleyişi ve çalışan-emekli oranının sürdürülebilir bir sosyal güvenlik yapısını mümkün kılmaması, en önemli problemlerimiz. Ancak geçmişte, politik gerekçelerle yapılan yanlışların faturasının tümünü çalışanlarımıza, özelikle emeklilerimize ödetemeyiz. Geçen hafta maaşlara yapılacak artış rakamlarıyla ilgili önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmıştık.
"En düşük emekli maaşı asgari ücretin üstünde olmalıdır"
Emeklilerimizle ilgili, bugün için ortaya çıkan durumun, beklentileri karşılamadığını görüyoruz. Emekli maaşlarına, memurlarda olduğu gibi, seyyanen zam ve 6 aylık enflasyon farkının eklenmesini teklif ediyoruz.Süreci takip ediyoruz. Emeklilerimizin hayat şartlarına ezdirilmeyeceği, hayatlarını idame ettirebilecekleri, devletle aralarındaki güvenin zedelenmeyeceği bir çözüm bulunmasını diliyorum. En düşük emekli maaşı asgari ücretin üstünde olmalıdır."
"İsveç’in, Türkiye’ye yönelik politikalarında herhangi bir değişiklik göremiyoruz"
İsveç'in NATO üyeliği sürecine dair değerlendirmede bulunan Destici, "İsveç’le ilişkilerimizde, uzun yıllardır ağır problemler yaşıyoruz. Her Türk vatandaşı, bu problemler basına yansıdığında, Türkiye’ye bu kadar uzak, yaşadığımız bölgesel problemlerin tarafı olmayan, tarih boyunca Türkiye’yle herhangi bir ihtilaf yaşamamış olan İsveç yönetimlerinin, Türkiye’ye yönelttiği düşmanca tavırlara anlam vermekte zorlanıyor.40 yılı aşkın süredir, Türkiye, on binlerce insanın ölümünün sorumlusu olan, dünya tarihinin en alçak terör örgütüne, en alçak suç şebekesine karşı mücadele veriyor. Türkiye, bu meşru mücadelesinde, vatandaşlarının, eğitimine, sağlığına, üretimine, refahına harcayacağı kaynakları, ülkesini, sınırlarını ve vatandaşlarını korumak için sarf ediyor. Bu gerçek ortadayken, İsveç’i, Türkiye’nin yaşadığı her problemde, Türkiye’nin karşısındaki muhataplarını desteklerken; Türkiye’ye savaş açmış terör örgütlerine yardım ederken; Türkiye’ye uygulanan, haksız, siyasi, ekonomik, askeri yaptırımların bayraktarlığını yaparken; Türkiye’ye, Türklere, İslam’a, Müslümanlara yönelik hakaretlere, saldırlara, provokasyonlara ev sahipliği yaparken görüyoruz. Bugün, İsveç, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle bir güvenlik endişesi yaşıyor. NATO’nun şemsiyesi altına girmek ve güvenlik duvarını güçlendirmek istiyor. Bu güvenceye sahip olmak isteyen İsveç’in, Türkiye’ye yönelik politikalarında ise herhangi bir değişiklik göremiyoruz.
" Cumhurbaşkanımız İsveç’in NATO’ya üyeliğini Meclis’e sevketmemeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi de onaylamamalıdır"
Türkiye NATO’nun en güçlü ortaklarından biridir. NATO sözleşmesinin, herkesin bildiği temel esası, özetle şudur: “NATO üyelerinden birine yapılmış saldırı, üyelerin tümüne yapılmış sayılacak ve üyeler bu saldırıya kendilerine yapılmış gibi karşı koyacaklardır. İsveç, bir saldırıya maruz kaldığında Türkiye’nin, Türk Ordusunun, Türk Askerinin kendisini korumasını, Türkiye’yle müttefik olmayı, Türkiye’yle dost olmayı istiyorsa, hukukun, müttefik olmanın, dost olmanın gereklerini yerine getirmelidir. İsveç’in, Türkiye’ye yönelik bugünkü tavrı, bugünü politikaları, bugünü düşmanlığı değişmeden, Cumhurbaşkanımız İsveç’in NATO’ya üyeliğini Meclis’e sevketmemeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi de onaylamamalıdır." dedi.
