Psikiyatrist Onur Okan Demirci'den intihar vakaları artabilir uyarısı

Türkiye'deki ekonomik kriz ve koronavirüs salgınının insanlar üzerindeki psikolojik durumunu Ankara Masası'na anlatan Psikiyatrist Onur Okan Demirci, sürecin uzadıkça intihar vakalarının artabileceğine dikkat çekti.
Ecem Çetin
|
16 Aralık 2021, Perşembe - 15:51
Psikiyatrist Onur Okan Demirci'den intihar vakaları artabilir uyarısı

Türkiye'de ekonomik krizin yaşanması, koronavirüsün halen etkisini sürdürmesi insanları psikolojik olarak etkiledi.

Ekonomik kriz ve koronavirüs insanlarda depresyonu tetikliyor mu ? İntihar vakalarında artış olabilir mi ? Bu soruların cevabını Psikiyatrist ve Psikoterapist Onur Okan Demirci Ankara Masası'na verdi.  

Demirci, ekonomik krizin insanların psikolojik durumunu etkileyeceğini  bu durumun insanlarda depresyonu tetikleyeceğini ifade etti. 

Ekonomik kriz ve koronavirüs  için ölümcül tehdit diyen Demirci, uzun sürmesinin intihar vakalarının artmasına neden olabileceğini de söyledi.

"Eskisi gibi değil artık"

İnsanların önceliğinin hayatta kalabilmek olduğunu dile getiren Demirci "İnsanların sonuçta hayalleri ve yapmak istedikleri var. En başta temel olarak hayatta kalabilmek. İnsanlar güvenliği sağlayabildikten sonra bir üst basamağa çıkarlar. Kendileri için kendi isteklerini gerçekleştirebilme aşamalarına geçmeye başlarlar. Hatta Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi bunu belirten sembolize eden bir piramit çizmiştir. Baştaki temel güvenliğini hayatta kalabilmeyi garantiledikten sonra daha sonra kendilerini gerçekleştirme basamaklarına doğru gider. Kendi ihtiyaçlarını, isteklerini ve arzularını bunları gerçekleştirmeye doğru gider. Hayallerimiz var yapmak istediklerimiz var. Bunlar maalesef ki bir ekonomik güç ile yapılıyor günümüz dünyasında. Eskisi gibi değil artık. Şuan yapabileceğimiz şeylerin sınırı yok. Paranın ya da maddiyatın ve ekonominin satın alabileceği şeyler daha uçsuz bucaksız. Daha fazla şeyler yapabiliyoruz" dedi. 

"Sosyal medya insanları psikolojik olarak etkiliyor"

Sosyal medyanın insanların psikolojilerini etkilediğini söyleyen Demirci, "İnsanlar artık sosyal medya aracılığı ile de kimlerin nelere sahip olabildiğini görmeye başladılar. Buna özenmekte diyebilirsiniz özentide diyebilirsiniz. İnsan hep başkasında olanı ister. Kendinde olanından vazgeçer. Kendinde olanın bir anlamı yoktur. Artık bir başkasında sahip olduğunu arzulamaya başlar. Bunu görebildikçe buna kolay ulaşabildikçe bu arzusu giderek de  güçlenmeye başlar. Bunun için de ekonomi gerekiyor. Doğal olarak ekonomik bir kriz durumunda da insanların o arzu ettikleri şeylerin ulaşma şansı düştüğünden dolayı hayal kırıkları, yetersizlikler tabi artık bunun sonucunda da mutsuzluk, keyifsizlik ve isteksizlik gibi depresif belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Bu durum elbette depresyonu tetikleyecektir. Var olan kaygı seviyelerini daha da artıracak, kaygı bozukluklarını da tetiklemeye başlayacak. Tabi ki bu şekilde psikolojik rahatsızlık sevilerinde artış beklenmesi gayet olası." ifadelerini kullandı. 

"Hayatı tehdit eden bir şey olarak lanse edildi bize"

Koronavirüsün hayatımıza girmesiyle insanların ölüm tehdidiyle yaşadığını altını çizen Demirci,  "Ölüm tehdidi ortaya çıkartan bir durum. Bunu şuna benzetebilirsiniz. Bir araca biniyorsunuz ama araç o kadar güvensiz ki, o kadar eski ve kötü ki kaza yapma riskiniz fazla. Doğal olarak o araçta seyahat ederken nasıl hissedeceğinizi düşünün. Her an bir ölüm tehlikesi ile karşı karşıyasınız. Hayati tehdit ile karşı karşıyasınız. Koronavirüste böyle bir durum. Hayatı tehdit eden bir şey olarak lanse edildi bize. Ölenleri duyuyoruz, haberler den duyuyoruz. Gündemimizi neredeyse büyük bir çoğunluğunu koronavirüs ve koronavirüsün tehlikeleri ele geçirmiş durumda. Ve bir ölüm tehditti ile karşı karşıyayız." şeklinde konuştu. 

"Bir tükenmişliğe doğru götürüyor"

Demirci sözlerine şöyle devam etti;

 "Bir tehditti başlattığı için insanlar, hayatta kalabilmek için kaygı seviyelerini daha da yükseltmek zorunda. Bu  bir ormanda karşılaştığınız ayıdan, yılandan kaçmak gibi. Tehlikeyle karşılaştığınız anda kaygı sizi oradan kaçırmak için yardım etmeye başlar. İnsanlarda başlarda bir kaygı seviyesi artar. Çünkü savaş kaç yanıtı dediğimiz yani savaşma ve kaçma yanıtını fiziksel olarak ta, ruhsal olarak ta ortaya çıkartır. Âmâ tabi ki buna daha çok maruz kaldıkça süreç uzuyor. Süreç uzadıkça ve daha çok maruz kaldıkça insandaki o kaygı seviyesi bir hayatını kurtaran kaygı seviyesi tam tersine artık onun hayatını yiyip bitiren bir duruma dönüşmeye başlıyor. Aşırı düzeyde ve sürekli uzayan bir kaygı durumunda içerisinde ki o savaşma enerjisi bunların hepsi tükenmeye başlıyor. Ve sonuçta bir tükenmişliğe doğru götürüyor."

İnsanlar daha depresif ve tahammülsüz 

Tükenmişlikle de birlikte içe kapanmalar, isteksizlikler, keyifsizlikler ve zeminde olan intihar fikirlerinin ortaya çıkacağını belirten Demirci, "Bu dönemde pandemi süreci ile birlikte, koronavirüs tetiklediği durumlar arasında yine depresif belirtileri sayabiliriz. Daha çok depresif duruma doğru ilerleme. Zemindeki kaygıyı daha çok tetiklediği için yine kaygı bozukluklarında artış olarak karşımıza çıkıyor. Tabi ki birde karantina süreçlerini de buna eklerseniz. İnsan çünkü sosyalleşme ihtiyacı duyan bir varlık. Sürü halinde kendisini daha çok güvende hisseder. Sosyal ortam da çok güvende hisseder. Kendisini aktarmayı, paylaşmayı ve paylaştıkça daha güvende hisseder. Kapanma ve karantina ile birlikte bunlarda azalmaya başladı. Oda onun bir tuzu, biberi gibi bunun üzerine de eklenince tabi ki pandeminin etkisi ile birlikte insanlar daha depresif, daha tahammülsüz daha kaygılı olmaya başladı. İnsanların bu dönemde giderek rahatlamaları çok uzun süre gelen kaygı ile mücadele etmelerini gerektiriyor. Çünkü anlık kaygı, bir ayı ile karşılaşıp kaçtığınız zaman güvenli bir mesafe ulaştığınız da ya da güvenli bir yere ulaştığınız da kaygı azalır artık. Ve siz hayatınıza kaldığınız yerden devam edersiniz. Burada koronavirüsten kaçıyorsunuz ama nereye kadar. Hep peşinizde hiç peşinizi bırakmıyor ve bir süre sonra kabullenilmişlik başlıyor. Boyun eğmek ve kabullenilmişlik sürecine artık kendinizi bırakıyorsunuz. Adapte olmaya başlıyorsunuz ve öylece maskeler çıkmaya başlıyor. Sanki virüs hayatınızda etkisini yitirmiş gibi davranmaya başlıyorsunuz. Ve bunun bir etkisi diyebiliriz buna. O yüzden bu süreçte insanlar biraz daha rahatlayacaktır diye düşünüyorum." diye konuştu.

"İntihar riskin de artışta karşımıza çıkacaktır"

Hayattaki olumsuzluklarının süresinin uzamasıyla intihar vakalarının artabileceğine dikkat çeken Demirci "Ekonomik krizlerde koronavirüs gibi ölümcül tehdit içerdiğinden insanlarda intihar durumunu artıran durumlardır. Çünkü biz bunlara insanlarda travma yaratan, ruhsal travma yaratan etkenler diyoruz. İnsanlar anlık etkilerle başa çıkabiliyor, kısa sürenlerle başa çıkabiliyoruz ama uzadıkça başa çıkma sistemlerimiz giderek zayıflıyor. Bu da başa çıkamadığımız bir hayatla baş başa kaldığımızda intihar riskini, dayanma noktasındaki o düşüşü ifade ederken, intihar riskin de artışta karşımıza çıkacaktır."dedi.

http://www.ankaramasasi.com/haber/1177537/psikiyatrist-onur-okan-demirciden-intihar-vakalari-artabilir-uyarisi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.