Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru uzanan göç yolu, İsrail'in devam eden saldırıları sonucu harabeye dönen mahalleler, enkazlar ve her köşede hissedilen acı kokularla adeta bir kabus manzarasına büründü.
Gazze'nin kuzey bölgelerinde yaşamını sürdüren Filistinliler, evlerini terk etmek zorunda kaldıklarında, İsrail'in "güvenli yol" olarak nitelendirdiği rotada ilerlerken, bombaların hedefi haline geldiler.
İsrail askeri güçleri, Gazze'deki şehirleri 9 gün boyunca aralıksız olarak hedef almaya devam ediyor.
13 Ekim'de, İsrail'in belirttiği güzergahta ilerleyen sivil konvoy, havadan saldırıya uğradı. Bu saldırıda, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 70 kişi yaşamını yitirirken, 200'den fazla kişi yaralandı.
Filistinliler, ailelerinin bu bombardımanlarda hayatını kaybettiğini belirtirken, İsrail ordusu, Gazze'nin kuzeyinde yaşayan bir milyondan fazla sivili evlerini terk etmeleri için çağrıda bulunmaya devam ediyor.
Hamas'a bağlı Gazze hükümetinin Basın Ofisi Başkanı Selame Maruf, konvoy saldırısı sonrasında, "İsrail'in talebi üzerine kuzeyden güneye doğru hareket eden üç konvoy, Salahaddin ve Er-Raşid caddelerinde İsrail'in saldırısına uğradı." şeklinde bilgi verdi.
Ayrıca, Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in, konvoylara ve yardıma koşan ambulanslara nasıl saldırdığını gösteren görüntüleri paylaştı.
"İsrail her yerde tehdit oluşturuyor"
Filistinli Samih Ahid, "İsrail'in konvoyları hedef alması sırasında, bombardımandan kıl payı kurtulduk." dedi. Ahid, Gazze'de hiçbir yerin güvende olmadığını belirterek, "İsrail'in talebi üzerine evimizi terk ettik. Yolda, konvoyumuz hedef alındı, birçok kişi yaşamını yitirdi, birçok kişi yaralandı." ifadelerini kullandı.
Hind ed-Dali ise, "Sürekli korku içindeyiz, her yerde saldırılar var. Bazı yakınlarımızı kaybettik. İsrail her yerde saldırıyor." dedi.
"Hayatın izleri silindi"
12 yaşındaki Mahmud Mustafa, "Kaçarken İsrail'in bombaladığı evleri ve mahalleleri gördüm, birçok yerde artık hayat yok." diye belirtti.
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden merkeze doğru yaşanan büyük göç, su ve yiyecek sıkıntısının yanı sıra insani krizin derinleşmesine neden oldu.
Semahir el-Hazendar, Facebook üzerinden, "Sabahın erken saatlerinde çocuklarımla siyah sürgün yolunu yürüdük. Bombardıman nedeniyle yan sokaklara sapmak zorunda kaldık, gece duyduğumuz korkunç seslerin izlerini gözlerimizle gördük." şeklinde paylaşımda bulundu.
"Hava saldırısıyla dolu bir ev"
Hazendar, "Eş-Şafii bölgesine vardığımızda, neredeyse mucizevi bir şekilde, bizi Deyr el-Belah kentindeki varış noktamıza götürecek cesur bir şoför bulduk. Ancak şehirde (güvenli bölgede) ilk duyduğumuz şey bomba sesi, aldığımız ilk haber ise yerinden edilmiş insanlarla dolu bir eve hava saldırısı düzenlendiği oldu." dedi.
"Teyzem Deyr el-Belah'a gittikten sonra yaşamını yitirdi"
Bessam Sami, Facebook'ta, "Dün evden çıkıp teyzemin yanına gittim. Yarım saat sonra bana şöyle dedi: 'Ev senin evin. Çocuklarımla birlikte Deyr el-Belah'a gitmek istiyorum'. Ve teyzem Deyr el-Belah'a gittikten sonra yaşamını yitirdi." şeklinde bir paylaşımda bulundu.
