Suriye'de terör devletini engelleme girişimleri!

Prof. Dr. Sencer İmer, Suriye'de terör devletinin kurulmasının önlenmesi için Türkiye-İran ve Rusya'nın ortak çalıştığını söyledi.
Ankara Masası
|
29 Ekim 2020, Perşembe - 20:54
Suriye'de terör devletini engelleme girişimleri!


Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer, Suriye’deki son gelişmeleri Ankara Masası özel yayınında değerlendirdi.

Sencer İmer, Suriye’de Rusya-Türkiye ve İran’ın ortak çalıştıklarını söyledi.

Suriye’de terör devletinin kurulmaması için girişimlerin olduğunu belirten İmer “Suriye'de Rusya, Türkiye ve İran üçünü birlikte bir Suriye toprak bütünlüğünün sağlanması ve Suriye'nin üniter yapısının korunması, yani orada bir terör devletinin oluşmasının engellenmesi konusunda beraber çalıştıklarını düşünüyorum. Ama çok karışık bir yer olması dolayısıyla buradaki olan olay nahoş bir olaydır. Dolasıyla bir şekilde Türkiye ve Rusya bu yüzden karşı karşıya gelmiyorlar. Arkasında ne vardı? Ben Türkiye karşı değildi. Suriye meselesinin bir an önce çözülmesi ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Zaten Membiç'te Suriye ordusu birçok noktayı da kontrol etmektedir. Bizi bazı kontrol noktalarını, yani onların kontrol alanı içinde kalan kontrol noktalarını boşaltmış vaziyetteyiz. Ama dikkat ederseniz aynı esnada birtakım patlamalar oluyor. Birtakım teröristler gelip o bölgede kendini patlatıyor, ormanları yakıyorlar ve yangınlar çıkıyor bunu yapıyorlar. Aynı adamlar yani bu adamlar aynı kişiler, Azerbaycan-Türkiye arasındaki ilişki dolayısıyla intikamlarını Türkiye'deki ormanları yakarak veya patlamalar yaparak alıyorlar. Diye konuştu.

Sencer İmer, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki kırmızı çizgiye dikkat çekerken, Rusya’da ortalığı karıştırmak isteyen güçler olduğunu söyledi.

Son günlerde Türkiye’de dünyada yaşananları değerlendiren Prof. Dr. Sencer İmer şunları söyledi;

“Bütün reformlar kalkınmanın önünü açmıştır”

Cumhuriyet Bayramımız bizim en büyük bayramımızdır. Atatürk'ün ifadesiyle neticede insanın insana hükmetme diye egemenliğin bütün halka ait olduğu bir sistem, bir rejim ve bu rejim sayesinde ne bir zümre, ne bir aile, ne bir parti, hiçbirisi netice itibariyle bizim halkımızın egemenlik hakkına müdahale edemiyor ve biz bunu kullanıyoruz. Bence Cumhuriyet rejimi bu bakımdan bir fazilet rejimi ve birçok gelişmenin de temelini teşkil ediyor. Her şeyi halka indirgeniyor. Mustafa Kemal Atatürk arkadaşlarıyla birlikte İstiklal Savaşını yaparken zaten fiilen Cumhuriyeti bir noktada gerçekleştirmişti, açıklamamış veya ilan etmemiş olsa bile yani Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas kongreleri, Ankara'da 1920’de, 23 Nisan'da kurulan parlamento ve o Parlamentonun veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başkanı olarak, Silahlı Kuvvetlerimizin komutanlığını üstlendi. İstiklal savaşını başarıyla neticelendirdiler ve ondan sonrada 1922’de büyük zaferden sonra 1 Kasım'da saltanat kaldırıldı. Şimdi demek ki Cumhuriyet fiilen saltanatın kaldırılması suretiyle gerçekleştirildi. Ama ilan edilmemişti. Lozan görüşmeleri devam etti. Lozan Anlaşması 1923'te 24 Temmuz'da kabul edildikten sonra artık önümüz açılmıştı, sınırlarımız belirlenmişti. Misak-ı Milli belirlenmişti. Ve şimdi şöyle bir takım gruplar vardı o zaman. Onlar halifelik henüz kalkmadığı için Halife Abdülmecit Efendi, İstanbul'da oturmaktaydı ve İstanbul başkent yapılsın diye düşünceler vardı. Hatta dış ülkelerdeki birtakım temsilciler de İstanbul'un başkent olarak kalmasını istiyorlardı. Atatürk o zaman hemen hızlı hareket ederek Ekim ayının 15’inde Ankara'yı başkent ilan etti. Bu bir kanunla yapıldı. İsmet Paşa ve arkadaşları bu kanunu meclise getirdiler ve geçirdiler. Tabii bu karşı görüşte olanları kızdırdı. Ama bir noktada olması gereken bir şeydi ve 15 Ekim'den sonra da 29 Ekim günü Anayasada bir değişiklik yapılarak Türkiye’nin idare şeklini rejiminin Cumhuriyet olduğu ilan edildi. 29 Ekim'in seçilmesi de tesadüf değildi. Çünkü Mondros Mütarekesi'nde 1918’de İngiliz gemilerinin İstanbul önüne demirlemesi de 29 Ekim tarihinde olmuştur. O bakımdan sembolik bir anlam taşımaktadır. Zaten çoğu defa bu gibi günler birtakım sembolik değerler taşıyorlar. Bu da öyle. Cumhuriyet bir noktada, ondan sonra da yapılan bütün reformların kalkınmanın önünü açmıştır. Atatürk’ün yönettiği 1923-1938 döneminde Türkiye Cumhuriyeti sanayileşme açısından ve ekonomik kalkınma açısından en hızlı kalkınmayı yaşamıştır. Aşağı yukarı ortalama kalkınma hızı yüzde 12 civarındadır. 1923 ile 38 arasında. Ciddi bir sanayileşme hamlesi olmuştur ve bu büyüme eğer devam edilebilseydi ondan sonraki süreçte de yani bugüne kadar yüzde 12 ile bugün Türkiye Almanya'yı yakalamış olabilirdi.

“Azerbaycan'ın can damarıdır”

Eğer Ermenistan, Azerbaycan topraklarının beşte birini yani yüzde 20’sini işgal altında bulundurmaktadır ve Karabağ da bunun içerisindedir. Özerk bir bölge olarak içerisindedir. Şimdi zannediyorum Temmuz ayında olacak. Tovuz kentine ki oradan Bakü Tiflis Ceyhan boru hattı geçmektedir. Yani Azerbaycan'ın can damarıdır. Azerbaycan petrolünü Bakü Tiflis Ceyhan Boru hattıyla hiçbir başka bir tek Gürcistan’dan geçirerek Türkiye üzerinden Ceyhan'dan dünyaya satıyor. Bunun karşılığında da 50 milyon tonluk bir kapasitesi var bu boru hattının. Bunun karşılığında da döviz elde ediyor. Bu elde ettiği dövizleri de ekonomisini güçlendirmek için kullanıyor. Yani bu çok önemli bu projenin ayakta kalması şimdi onun için Azerbaycan senede aşağı yukarı 14 milyar dolar ihracat yapıyor, 8 milyar dolar ithalat yapıyor. Yani 6 milyar dolar artı veriyor. Bizim tersimize cari fazla veriyor. İşte bu vermiş olduğu kaynağı da gayet tabii savunma ihtiyaçlarını karşılamak için diğer ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyor. Yatırım yapıyor ve 1992’den başlayarak 94’te zayıf olan Azerbaycan ordusunun var ama adı var bir noktada.

“Ermenistan bunu kullanmak istiyor”

Ezerek bu bölgede işgal eden Ermenistan tam tersi durumda. O da aşağı yukarı 10 milyar dolarlık bir milli geliri var ama bu çoğu dışarıdan çalışan işçilerin falan gönderdiği paralar. Bunun içerisinde Türkiye'de de çalışan 80.000 civarında Ermeni var göz yumuyoruz biz bunların burada çalışmasına. Bir buçuk milyon civarında da Rusya’da çalışan Ermeni var. Yani böyle bir durumda çok ekonomisi fevkalade kötü durumda, ordusunu güçlü zannediyor ve kendisini güçlü zannediyor. Bir de Rusya ile bir kolektif güvenlik anlaşması var. Bu anlaşma NATO'ya benzer bir anlaşmadır. Bu anlaşmada Ermenistan'ın herhangi bir üye olan kolektif güvenlik anlaşmasına üye olan herhangi bir derecede yapılan saldırı kendisine yapılmış kabul edilebilir. Bunun içerisinde Rusya var tabii diğer ülkelerde var?  Kim var? İşte Belarus var, Kazakistan var Efendim Tacikistan var. Zannediyorum Kırgızistan da var. Azerbaycan yok. Ermenistan var. Ermenistan bunu kullanmak istiyor ve diyor ki, Kolektif güvenlik anlaşmasına göre taarruz edilirse Rusya benim imdadıma yetişir. Zaten 92-deki Hocalı katliamı vesaire yapıldığında da Rus ordusu da bu işin içindeydi Açıkçası. O zaman Yeltsin vardı biliyorsunuz. Şimdi tabii Putin var değişik bir durum var. Dolayısıyla bu anlaşmayı yürürlüğe sokmayı planlıyor ve şimdi tuttu Tovuz’a saldırdı. Yani olacak iş değil. Tovuz, bizim hem Türkiye için önemli çünkü bizim Kars Tiflis demiryolu Orta Asya Türkiye’yi bağlayan ve aynı zamanda İpekyolu’nun da devamı olabilecek olan noktayı ele geçirmeye çalıştı. Oradan aynı zamanda Türkiye’ye gelen doğalgaz boru hattı da Azerbaycan'dan geçiyor.

“Yani askere alacağı adam da yok”

Yani Tovuz'a saldırdı ve mağlup oldu geri püskürtüldü. Azerbaycan ordusu tarafından hiçbir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri müdahale etmedi. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk devleti Azerbaycan'ı güçlendirdi. Bu orduyu eğitti, aynen Türk ordusu gibi bizim subaylarımızın burada çok büyük katkıları oldu. Hem teçhizat açısından hem eğitim açısından. Artık doksanlı yıllardaki 92'lerdeki 93'lerdeki Ermeni ordusu karşısında mağlup olan bir Azerbaycan ordusu yok. Güçlü bir Azerbaycan ordusu var ve nüfusu da Azerbaycan'ın 10 milyon, Ermenistan'ın 3 milyon 1 buçuğu da dışarıda. Yani askere alacağı  adam da yok.  O açıdan bakarsanız şartlar tamamen değişmiş durumda.

“Ayağına sıktı Paşinyan”

Hem ekonomik, hem siyasi hem askeri olarak bu durum karşısında yanlış yaptı. Ayağına sıktı Paşinyan zaten onu başa getirende Sorosçu bir sokak hareketiydi. Batı'nın desteklediği bir kişiydi, muhtemelen Fransa, Amerika arka planda varlar. Ama Ermeni diasporası da var yani oralarda yaşayan hani bize soykırım yaptı diyerek bizi katletmiş olan ve bizde onları tehcir ederek yerlerini değiştirdiğimiz kişilerin bir kısmı sonra Fransa’ya Amerika’ya yerleştiler.

“Bunların yalan olduğu ortaya çıktı”

Ama onlar o devletler de bu işin içerisinde tabii bir şekilde. Dolayısıyla bu çerçevede Azerbaycan ordusunu püskürtmesi, Paşinyan yalanlara başladı. Dedi ki; Türk F 16'ları geldi, onlar yardım etti. İşte orada Suriye'den gelen cihatçı Özgür Suriye Ordusunu kastediyor cihatçılar var, hepsi yalan. Bunların yalan olduğu ortaya çıktı. Tam tersine kendisi PKK’dan PYD'den adamlar getirmiş, onları çarpıştırdığı ortaya çıktı, adamı olmadığı için yani tam bir rezalet yalan ortaya çıktı. Bunların hepsi ondan sonra tabii Azerbaycan bunu yapamaz bizi ancak yapsa yapsa Türk ordusu yapar diyor.

Halbuki Türkiye manen ve maddeten bir noktada, aynı zamanda Azerbaycan'ın yanında olduğunu sürekli ifade etti ve doğrusu da budur zaten.

“En büyük hatalardan biri de buydu”

Ermenistan Tovuz'daki yenilgiden sonra, tuttu Bu işgal ettiği topraklar tarafından bu defa Azerbaycan'a hücum etti. İşte yaptığı en büyük hatalardan biri de buydu. Bana sorarsanız. Hani her şerde bir hayır vardır denir.

Onun üzerine Azerbaycan ordusu bunları kovalıyor. Onlar da silahlarını bırakıp kaçtı. Bunlar içerilerine doğru topraklarının ciddi bir kısmını kurtardı, Şu anda. Şimdi Karabağ’ı kuşatıyor. Şunu yapıyor, bazı birlikleri Ermeni birliklerini mücadele ederek yok etmek yerine yanından dolaşıp arkasından gidip şimdi Laçin koridoru da ele geçirmeye çalışıyor. Bu taktik karşısında onlar lojistikleri de kesildiği için teslim olmak zorunda kalıyorlar. Zaten çarpışacak moralleri de yok, burası Azerbaycan toprağıdır diyorlar. Şimdi Rusya'da umdukları yardımı bulabilmek için Rusya’yla görüştüler fakat Rusya bunları reddetti. Dedi ki, Orası Azerbaycan toprağıdır. Biz Ermenistan'a saldırı olursa kolektif güvenlik anlaşması yürürlüğe girer. Burada öyle bir şey yok dedi. Çok açık bir şekilde buradan çıkan sonuç şu; Putin Ermenistan'ı elinin altında tutmak istiyor, çok ihtiyacı var.

“Aliyev Azerbaycan Cumhurbaşkanı çok iyi bir politika izliyor”

Kafkaslar'da olması lazım. Aksi halde parçalanırım korkusu yaşıyor,  Azerbaycan'ın da topraklarını kurtarmasına göz yumuyor karşı çıkmıyor. Çok açık söylemek lazım bunu ve Aliyev Azerbaycan Cumhurbaşkanı çok iyi bir politika izliyor.

Askeri olarak ilerlerken diplomatik olarak da diyor ki; Bizim Ermenilerle bir derdimiz yok. Burada Karabağ'daki olanları kastediyor. Onlar bizimle beraber yaşayabilir nitekim yaşıyorlar da. Bizim derdimiz Ermeni devleti ve Paşinyanla çok haklı dolayısıyla Paşinyan ve Ermeni ordusu bu defa kollektif güvenlik anlaşmasını devreye sokmak veya Azerbaycan ordusunun grup masaya getirmek için sivil yerleşim yerlerine hem de Ermenistan'dan güdümlü füzeler atıyor. Şimdi bu yaptığı şey insanlık suçu savaş suçu.

“Rusya inisiyatifi kaptırmak istemedi”

Katliam yapıyor, soykırım yapıyor yani. Ve işin enteresan tarafı mesela gence bu saldırı yaptığında şimdi siz biraz önce Berde’yi söylediniz Gence ye yaptığında bir baktık o esnada Yunanistan Dışişleri Bakanı gelmiş Ermenistan'a arka çıkıyor bu ne demek biliyor musunuz? Savaş suçuna insanlık suçuna soykırıma iştirak etmek demek, Yunanistan açısından bakılırsa ve Kıbrıs'taki Rum Korgeneral de oradaki çetecileri eğitiyor, düşünebiliyor musunuz. Yani şu hale bir bakın, yani bu bir dünyadan hiçbir ses çıkmıyor. Ne Macron’dan ses çıkıyor ne ABD den ses çıkıyor ya Avrupa Birliği’nden daha kimseden ses çıkmıyor. Rusya o yüzden bir ateşkes diye baskı altında kaldı, çünkü inisiyatifi kaptırmak istemedi. Moskova'ya çağırdı onları ateşkes yaptık ama gördüğünüz gibi bu ateşkesi sürekli ihlal ediyorlar. 2 sebepten bir Azerbaycan  ordusunu durdurmak ve bu şekilde masaya zorlamak.

“Büyük İsrail'in oluşması ana hedeflerden biri”

İki Kolektif Güvenlik anlaşmasını devreye sokup Rusyayı devreye sokmak bu da olmuyor. Netice itibariyle Rusya'nın bugün yaptığı açıklama siz biraz önceye yayın öncesi konuşmuştuk biraz. Evet, Putin'in yaptığı açıklama Masada Türkiye ve başka devletler de olmalıdır sözü doğru bir yaklaşımdır.

Ve tabii burada Büyük İsrail'in oluşması ana hedeflerden biridir.

Bunun arkasında bu da var vardır ve maalesef Birleşik Arap Emirlikleri gibi Bahreyn gibi Suudi Arabistan gibi ülkeleri bu değirmene su taşımaları ve Israil'in yanında yer almaları, müttefik gibi yanlış yaptığı işler dolayısıyla kabul edilebilir bir şey değildir.

Evet ama Kaşıkçı Cinayeti'ni yaptıran adam hala iş başında. Yani emri kendisi vermişti, ne oldu üstü kapatılmaya çalışıldı, olay devam ediyor. Yani şu anda susturdu birilerini ama o susturduğu adamlardan hayır gelmiyor tabii yani değil mi.

“Beraber çalıştıklarını düşüyorum”

Özellikle Rusya'nın Suriye de  Suriye Milli Ordusu'nu vurmasını siz Türkiye'ye karşı bir mesaj olarak algılıyor musunuz?

Valla Ben Suriye'de Rusya, Türkiye ve İran üçünü birlikte bir Suriye toprak bütünlüğünün sağlanması ve Suriye'nin üniter yapısının korunması, yani orada bir terör devletinin oluşmasının engellenmesi konusunda beraber çalıştıklarını düşünüyorum. Ama ben bir çok karışık bir yer dolayısıyla buradaki olan bu olay nahoş bir olaydır. Dolasıyla bir şekilde Türkiye de Rusya bu yüzden karşı karşıya gelmiyorlar. Arkasında ne vardı? Ben Türkiye karşı değildi. Suriye meselesinin bir an önce çözülmesi ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Zaten Membiç'te Suriye ordusu birçok noktayı da kontrol etmektedir.

Bizi bazı kontrol noktalarını, yani onların kontrol alanı içinde kalan kontrol noktalarını boşaltmış vaziyetteyiz. Ama dikkat ederseniz aynı esnada birtakım patlamalar oluyor. Birtakım teröristler gelip o bölgede kendini patlatıyor, ormanları yakıyorlar, ve yangınlar çıkıyor bunu yapıyorlar. Aynı adamlar yani bu adamlar aynı kişiler, Azerbaycan Türkiye arasındaki ilişki dolayısıyla destek dolayısıyla intikamlarını Türkiye'deki ormanları yakarak veya patlamalar yaparak alıyorlar.

“Putin her şeye hakim gibi düşünmeyin”

Buradan çıkan sonuç hassas dengeler var. Onun için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Başkanı Putin arasındaki kırmızı hat çok önemli. Çünkü Rusya'nın içerisinde de ortalığı karıştırmak isteyen güçler var. Onu da söyleyeyim, yani Putin her şeye hakim gibi düşünmeyin. Basında çıkan haberler olsun. Mesela bugün onun sözcüsü diyor ki Peskov, Fransa'daki çıkan karikatür gibi bir şey bizim ülkemize yayınlanamaz diyor.

http://www.ankaramasasi.com/haber/299434/suriyede-teror-devletini-engelleme-girisimleri
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.