Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner "Bi' Soru" yanıtladı

Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün tarafından hazırlanan Özge Dağtekir’in sunduğu “Bi’ Soru” programına Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner konuk oldu. 

Saygıner, bilardodaki yükselişini anlatırken “Benim başladığım dönemde bilardo oynamak bir fırsat değildi. O zamanlar bilardo oynayan insanlar pek de tasvip edilmezdi. Boş gezenler bilardo oynardı. Benim ayağıma fırsat gelmedi. Ben sadece oyunu daha iyi oynamaya çalıştım. Yaptığım bütün çalışma bu yöndeydi. Bizde bununla ilgili bir yanlış bakış açısı var. Hayat fırsatı kimseye sunmuyor, siz fırsata gidiyorsunuz. O yüzden ben peşinden gittim. Tabii ki o zamanlar bilardo benim için bir meslek değildi. O dönemlerde başarı kazanabileceğim, dünya çapında başarılı olabileceğim bir spor dalı gibi de tanımıyorduk. Bu, her geçen gün üzerine koyarak daha iyisini yapmaya çalışmanın bir sonucudur.” diye konuştu.

"Kendimi geliştireceğim alanlarda deli gibi çalışıyorum"

Dağtekir'in, "Şans veya yetenek mi; yoksa sıkı çalışma mı? Semih Saygıner’i ilk Dünya Bilardo Şampiyonu yapan başarıyı mümkün kılan neydi?" sorusunun üzerine Saygıner, "Tabii ki şans değil. Maalesef bizim gibi toplumlarda şans çok önemli hale geliyor. Çünkü biz tembel bir toplumuz. Bunun için de yetenek ve zekâ aşırı övgüye tabii. Çünkü kimse çalışmaz, yetenekli ve zeki olan da çalışmaz ama toplumun bir tık önüne geçtiği için bize onları iyi zannettirirler. Hâlbuki değillerdir. Dolayısıyla şans yok, şans insanın ayağına mutlaka gelir ama bu böyle bir şey değil. Çalışma, gelişme, öğrenme diye bir şey var. Ben yaklaşık 41 yıldır bilardo oynuyorum. Hala pandemi döneminde kendimi geliştireceğim alanlarda deli gibi çalışıyorum." şeklinde konuştu.

"Başarıyı daha kolay yoldan yakalamanın peşindeyiz"

Kısa yoldan başarılı olmanın filmlerde olduğunu söyleyen Saygıner, "Ben örnekle anlatayım. Dünya Futbol Şampiyonası olur, kuralar çekilir, Türkiye'nin de rakibi çıkacaktır. Kuralar çekilirken Türkiye televizyonun başına kilitlenir ve dua eder; ‘ne olur zayıf rakip çıksın’ diye. Çünkü tembeliz, gelişmek ve onlardan daha iyi olmak yerine başarıyı daha kolay yoldan yakalamanın peşindeyiz. ‘Barcelona çıksın’ diyen görmedim. Daha iyi olmaya çalışmak yerine kısa yoldan başarı kazanmak filmlerde oluyor. Gerçek hayatta öğrenmek, çalışmak, gelişmek, üzerine gitmek, seni başarıya götürecek donanımları edinmek var. Genelde gelişmiş ülkelerde insanlar, oyuncudur, hayata dahildir ama geri kalmış ülkelerde insanlar daha çok seyirci olmayı tercih ederler. Çünkü seyirci olmak zahmetsizdir, istediğin gibi de ahkam kesebilirsin, kendini geliştirmeye gerek yoktur. Oyuncu olmak, hayata dahil olmak zahmetlidir, eğlencelidir, kişiyi geliştirir ve başarıya götürür. ‘Şans bunun neresinde’ derseniz; yok." ifadelerini kullandı.

"Bahane üretme konusunda bizden daha iyi bir toplum tanımadım"

"Başarınızın içinde bulunduğunuz o dönemin şartları ile bir ilgisi var mıdır?  O dönemde bilardo oynamaya kalkışmak akıllıca bir girişim miydi?" sorusunu Saygıner şöyle yanıtladı:

"Benim başladığım zamanlarda bilardo oynayana tabir-i caizse kız vermezlerdi. Ama başarısızlıklarımızın arkasına sığınma, başka bir şeye endeksleme, başkalarını o işten sorumlu tutma gibi şeyler insanlarda tabii ki var. Biz bu konuda Türkiye olarak dünya şampiyonuyuz. Bahane üretme konusunda bizden daha iyi bir toplum ben tanımadım. Ben kendi alanında en üst seviye erişmiş bir sporcuyum. Ama şunu çok net söyleyebilirim ki ben başarısızlıklarımın bir sonucuyum. Bütün başarısızlıklarım beni bu başarıya götürüyor. Bana şöyle diyorlar; ‘seninki de ne cesaret Türkiye'de bilardo bilinmezken kalkıyorsun yurt dışına gidiyorsun kendini tanıtıyorsun.’ Ben de diyorum ki; gerçek cesaret başarısız olmayı göze alabilmektir."