Siyâset, en ağır bedeli, en baştan göze almayı gerektirir

Selahaddin E. Çakırgil
|

Aslında Tunus'taki acı gelişmeleri ele almak niyetindeyken; bizdeki iç siyaset oyuncuları arasında da benzer örnekler olması açısından, en azından girizgâh bölümünde bu iç siyaset sahnesinden bazı kesitlere değinmek gereği ortaya çıktı.


Evvelki akşam bir TV kanalında konuşan, bir ara oldukça yüksek makamlara da getirilen bir ismi dinledim.. Onu şahsen tanımasam da dostlarıma; 'Herhalde, iyi bir tercih..' dediğimi hatırlıyorum. Ancak bir akademisyen arkadaş, 'Sen onu bilmezsin, ben taa üniversite yıllarından beri bilirim onu.. Enâniyeti / 'ben'liği / 'ego'su çok şişik birisidir; kimseyi kendi zekâ seviyesinde bile görmez..' gibi bir ipucu vermişti. Ve gerçekten de öyle birisi olduğunun işaretlerini çok geçmeden vermeye başlamıştı.


Hele de, kendisini o vazifelere getiren kişiyi oyuna getirebileceği zannıyla rahatsızlık verici tavırlar sergileyince, ip kopmuş ve bulunduğu yerden ayrılmak zorunda kalmıştı. Ama ayrılırken, kendisini yıllardır en üst vazifelere getiren Tayyib Bey'e şükran borcunu en çarpıcı cümlelerle ifade etmiş ve 'Benden Sayın Cumhurbaşkanımıza ve bu aziz dâvaya zarar verecek tek bir söz duyarsanız, yüzüme tükürün!.' gibi cümleler kurmuştu.

Devamı İçin Tıklayınız


http://www.ankaramasasi.com/makale/52901/siyset-en-agir-bedeli-en-bastan-goze-almayi-gerektirir

Yorumlar (0)