Eğitim Sen Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul: 'MEB'in rehberini anlamak güç'

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, Milli Eğitim Bakanlığının okullara gönderdiği "Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi" hakkında Ankara Masası’na konuştu. Kurul, yanı sıra okul öncesi eğitimde ders süresinin uzunluğuna dikkat çekti.
Zeliha Demirci
|
13 Eylül 2021, Pazartesi - 18:36
Eğitim Sen Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul: 'MEB'in rehberini anlamak güç'

Pandemi nedeniyle uzaktan eğitim gören öğrenciler 6 Eylül itibariyle yüz yüze eğitime başladı. Devam eden salgın sürecinde açılan okullara, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan "Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi" gönderildi. Konu hakkında Ankara Masası’na açıklamalarda bulunan Eğitim Sen Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, “Milli Eğitim Bakanlığının gönderdiği çizelgeye baktığımızda bizim de alışkın olmadığımız kavramlar var. Mesela PCR testi ile tanı konur ama kişinin vaka olup olmadığı daha sonra ortaya çıkar. Veya temaslı ya da yakın temaslı… Yakın temaslı dibimdeki birinin hastalanması demek ama temaslı demek hasta ile bir süreliğine aynı ortamda bulunmak oluyor. Bu kavramlar bize biraz uzak olduğu için anlaşılmasında güçlükler var. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı eğitim hayatını üçe ayırmış. Hayali bir okul ortamı tanımlıyor; okulda geçen 5-6 saat süre içerisinde herkesin düzenli maske taktığı, burnundan düşürmediği bir okul...” dedi.

Branş öğretmenlerinin birden fazla sınıfa girdiği koşullara dikkat çeken Kurul, "Öğretmen düzenli taksa bile öğrenciler bazen düşürüyor bazen burnunun altında takıyor. Böyle bir okul ve sınıf tahayyülü de var. Burada da bir vaka çıktığında vaka yine ayrılıyor ve diğer öğrenciler maskeleri düzgün takmak kaydıyla eğitime devam ediyor. Bir de üçüncü durum var; öğretmenin ve çocukların düzenli maske kullanmadığı koşullarda vaka çıkınca herke yakın temaslı sayılıyor. Birinci vakadan sonra ikinci bir vaka da çıktığında bu kez o sınıf öğretmeniyle birlikte karantinaya alınıyor. Ama öğretmeni durumu biraz daha farklı. Sınıf öğretmeni değil ama ortaokul ve lise öğretmenleri birden fazla sınıfta derse giriyorlar. Örneğin matematik öğretmeni birden fazla sınıfa giriyor. Vaka olduğunda o öğretmenin girdiği sınıflar da vakalı hale geliyor ve maske takma konusunda düzenli yaklaşım yoksa bu sınıflar karantinaya ayrılmış oluyor. O öğretmen, öğretmenler odasına gidiyor, diğer meslektaşlarına da bulaştırabilir bu durumda vaka sayısı artabilir. Bu kez okulun kapanması gibi bir süreç oluşuyor." ifadelerini kullandı.

"Okullarımızda idari personel yok, temizlik görevlisi yok, öğretmen açığı var"

"Bu gerçekten çok zahmetli bir süreç" diyen Kurul, "Aşıyı herkes olmak durumunda gerçekten aşıyla doktorlarımızı kaybetmemeye başladık. Sinovac’tan sonra daha az sayıda sağlık emekçisini yitirdik. Ciddi anlamda öğretmen kaybı ile de karşılaştık. Okullardan kaynaklı değildi ama öğretmenlerimizi kaybettik. Şimdi aşılamada belli bir noktaya geldik. Herkesin aşılanması çok önemli. Maskeleri de kalabalık ortamlarda takmamız gerekiyor ama niteliksiz maskeler olmamalı. Okullara giden maskeler konusunda şikayetler var. Biz de bakanlığa ilettik. Maskelerimizi okullarımızda en iyi biçimde takarsak vaka olduğunda eğitimi sürdürebiliriz. 14 gün de okulun diğer sınıflarını izlemek gerekiyor. Okul yöneticileri ne diyorsunuz ki, ‘PCR testini izle, sınıflardaki vakaları takip et, karantinadakileri takip et ve bu arada maskeleri sürekli temin et.’ Bir yandan da temizlik personeli yok okulu temizlemeye çalışıyorlar. Bakın bütün bunlar ciddi sorunlar. Ama okullarımızda idari personel yok, temizlik görevlisi yok, öğretmen açığı var. 400-500 öğrencinin kullandığı lavaboları düşündüğümüzde okullarda hayat hiç kolay değil bugünlerde." şeklinde konuştu.

"Bakanlığın bir eğitim seferberliği başlatması lazım"

Prof. Dr. Nejla Kurul şöyle devam etti: "Milli Eğitim Bakanlığına da düşen görevler var. Orta vadeli program yayınlandı, şimdi ek bütçe çalışmaları başlayacak. Bakanlığın bir eğitim seferberliği başlatarak geçen yılın ayrılmayan bütçesini bugün ayırarak öğretmen gereksinimini karşılaması, derslik ve okullar için ciddi eğitim planlamasını hayata geçirmesi gerekiyor. Bunun içinde tüm emek ve meslek örgütlerini, veli derneklerimizi sendikamızla birlikte durmaya, öğretmenlerimizi bize güç vermeye çağırıyoruz. Çünkü siyasal iktidarlar her zaman tercihte bulunurlar. Bu tercihleri de kendilerine en yakın sermaye grupları veya en yakın siyasi gruplar oluyor. O yüzden biz bu tercihin halktan yana, çocuklarımızdan yana değiştirilmesini istiyoruz. Bunun içinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve mücadelemizi büyüteceğiz."

"2 metre kuralını koyduğunuzda okullarınızı buna göre hazırlamış olmanız gerekir"

Bakanlığın koyduğu mesafe kuralı hakkında konuşan Kurul, "Milli Eğitim Bakanlığının gönderdiği yönerge de öğrenciler arasındaki mesafe 2 metre olsun diyor. Delta virüsüne göre tarif edilmiş. Ama aynı sırada 2 öğrencinin, 3 öğrencinin oturduğu sınıflar var hatta okul açıldığı gün ayakta kalan öğrencilerin olduğunu bile görüyoruz. Siz 2 metre kuralını koyduğunuzda okullarınızı buna göre 3-5 ay önce hazırlamış olmanız gerekir. Bir buçuk yıldır öğrenciler okulda yokken Milli Eğitim Bakanlığı neden bu tarz çalışmalar yapmadı? Biz yurttaşların, emek örgütlerinin, sendikaların bir hakkı bu soruyu sormak. Biz bile 2 metre dediğimiz de o sınıfta bu olanağın olmayacağını biliyoruz. Ayrıca okul yöneticisi eski alışkanlıklarını sürdürüp kalabalıkları dert etmeyebilir." dedi.

"Keşke ilk başta şeffaf biçimde sunulan veriler olsaydı"

"Yöneticinin aşısız olması durumunu nasıl açıklayacaksınız?" diyen Nejla Kurul, "Yöneticiler aşısızsa, aşıların takibini bir keyfiyet içerisinde yapması beklenmez mi? Keşke ilk başta eğitim yöneticileri olmak üzere tüm öğretmenlerin aşılanması konusunda güven veren, onların kafasındaki kuşkuları gideren açıklamalar ve tutarlı çalışmalar yapılsaydı, şeffaf biçimde sunulan veriler olsaydı. Bir dönem hepimiz korktuk. Türk Tabipleri Birliği diyordu ki; ‘resmi rakamların en az 6 katı vaka-ölüm sayıları var’ Açıklayan belediyeler hakkında işlemler yapılmaya çalışıldı. Okullarda vakalar çıktığında ‘şeffaf biçimde paylaşın, bunda bir sorun yok’ demezseniz yine vakalar gizlenmeye başlayabilir. Biz öğretmenlerden bunu beklemiyoruz ama test sonuçlarını alıp idareye vermeyebilir. Müdür de, 'ben artık öğretmenin peşinde koşmaktan yoruldum' diyebilir. Bu kaygılar nedeniyle okullarımızda tüm bileşenlerimizle birlikte okul içerisinde sağlıklı ve güvenli bir ortam oluşturma konusunda hem yönergeye bakarak hareket etmeliyiz. Hem de okulun içerisinde tedbirleri hafife alan yöneticileri veya öğretmenleri uyarmalıyız. Ama okulun bileşenlerinin katılması yetmez. Milli Eğitim Bakanlığına biz bütçe veriyoruz, ciddi bir kaynak aktarmışız. Her şeyde vergi vermişiz, vergi onlarda şu anda. Dolayısıyla bu paranın okullar için kullanılması konusunda ciddi çaba içerisinde olmamız lazım. Makro politikalarla mikro politikaların birbirini besleyeceği, eğitim hayatını iyileştirecek çalışmalar için güçlü adımlar atmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"Öğretmeni ve çocukları 50 dakika sınıfta tutmak bir sorun"

Okul öncesi öğretmenlerinin sıkıntılarının da altını çizen Kurul, "Okul öncesi eğitimde ders 50 dakika, yardımcı öğretmen yok. Sınıfta 12-14 tane küçücük henüz temel bakım becerileri gelişmemiş çocuklar var. Yemeğini yiyemeyen, altına kaçıran, korku içerisinde ağlayan çocuklar var. Orada bir öğretmeni ve çocukları 50 dakika sınıfta tutmak, diğerleri 40 dakikayken bir sorun. O yüzden kesinlikle o sürenin kısaltılması ve yardımcı öğretmen istihdamının da mutlaka yapılması gerekiyor. Böylelikle okul öncesi eğitimde çocuklarımızın duygu ve düşünce gelişimleri daha kolay olacak. 2 öğretmen birbiriyle dayanışarak güzel bir eğitim ortaya çıkaracaklar."

http://www.ankaramasasi.com/haber/1005200/egitim-sen-baskani-prof-dr-nejla-kurul-mebin-rehberini-anlamak-guc
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.