DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, Ankara Masası'na konuk oldu.
Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik'in sorularını yanıtlayan Şahin, ekonomideki gelişmelere yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Ülkede ekonomi yönetimi olmadığı gibi siyasal bir krizin yaşandığını belirten Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'ekonomik kurtuluş savaşı' sözlerine de tepki gösterdi.
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın ziyaretine de dikkat çeken Şahin, "Şahsi menfaatler ve duygusal ilişkiler ile devlet ilişkileri yürümez." dedi.
Şahin'in açıklamasından satırbaşları şöyle:
Sadece ekonomide değil siyasette de akıl tutulması ile karşı karşıyayız. Keyfi uygulamalarla verilen kararlarla sonuçların ne olacağının tahmin edilemediği bir süreç yaşanıyor. Uçurumun kenarına kadar gelen ülkeyi felaketten nasıl döndürürüz ona bakmamız gerekiyor. Ekonomi yönetimi gibi bir durumun olmadığını düşünüyoruz. Eğer gerçek anlamda bir yönetim olsa bu tür adımlar atılmaz diye değerlendiriyoruz. Halkı derin bir kaygıya düşürdük. Vatandaş Merkez Bankası'nın açıklamasının ne olacağı yönünde bir beklenti içine girmişse bu felaketin en önemli göstergesidir. Hayatı boyunca hiç dövizi olmamış insanlar faiz inecek mi, çıkacak mı diye düşünüyorsa burada ekonomi yönetimi olmadığı gibi siyasal bir krizin olduğunu da görüyoruz. Artık Türkiye farklı bir noktaya doğru evriliyor.
Erdoğan'ın ekonomik kurtuluş savaşı sözleri
Bu son derece yanlış bir söz. Ülke gerçekten ekonomik savaşta ise bu iktidarın halka gidip tövbe etmesi lazım. Bizler işlemiş olduğumuz günahlar karşısında elimizi açıyoruz. Siyasetçinin af dileceği tek alan var; millet iradesi ve sandık. Burada ekonomide kurtuluş savaşı falan yok. Burada kötü yönetimin sonuçları var. Kötü yönetimin vatandaşı yanlış bilgilendirmesi var. İtibarını yitirmiş bir Türkiye'den bahsediyoruz.
Al Nahyan'ın ziyareti: "Bugün tükürdüğümüzü yalıyoruz"
Eğer piyasalar, daha düne kadar hiç bir şekilde ilişki kurmayacağız, 15 Temmuz hain darbe girişiminin arkasında olduğunu basa basa söylediğimiz BAE'den gelecek bir takım yatırımlara ve dövize odaklanmışsa, ülkede siyaset kurumunun iflas ettiğini gösterir bu. Şahsi menfaatler ve duygusal ilişkiler ile devlet ilişkileri yürümez. Ancak 7-8 yıldır uygulanan dış politika ile hiç bir diplomasi geleneğine uygun olmayan, sadece Cumhurbaşkanı'nın duyguları ile yönetilen bir dış politika izledik. Burada bazı gruplarla olan ilişkiler üzerinden bu süreç yürütüldü. Bugün tükürdüğümüzü yalıyoruz. Madem tükürdüğümüzü yalayacağız bu bedeli bu ülkeye neden ödetiyorsunuz. Bu ülkenin insanını neden fakirleştirdiniz?
Burada önemli olan şey güven. Güven için, konuşunca doğruyu söyleyeceksiniz. Söz verince yerine getireceksiniz. Emanete ihanet etmeyeceksiniz. Bunları yaparken de her zaman adalete hakaret edeceksiniz.
"AK Parti'de kurum kültürü kalmadı"
Orta Vadeli Program açıldığından bir paylaşım yapmıştım. "Sayın Cumhurbaşkanım sizi aldatıyorlar. Rakamları incelemiş olsaydınız bunun altına imza atmazdınız" dedim. 3 yıl sonrasının hedeflendiği döviz kurunu 3 ayda geçtiler. 3 ay içinde Orta Vadeli Eylem Planı'nı yok ediyorsanız bu vatandaş size nasıl güvensin? Geçmiş dönemde AK Parti'de görev yapmamış sebebi ile o günler hatırlatılıyor. Biz o günlerin onurunu yaşıyoruz. AK Parti 2002-2012 arasında çok büyük hizmetler yaptı. Ancak o gün AK Partisinde kimler vardı, bugün kimlerle istişare ediliyor? Bugün Yiğit Bulut'tan Mehmet Uçum'dan destek alıyorsanız diyecek bir şeyimiz yok. Bu yüzden AK Parti'de kurum kültürü kalmadı diyoruz. Şahsi, tek kişinin iradesi var. Bu da ülkeyi uçurumun kenarına kadar getirdi.
Erdoğan ve Bahçeli'nin erken seçime kapıları kapatması
Her ikisinin de benzer açıklaması oldu. Seçimler tarihinde yapılacak deseler de kıvrak bir dönüşle her iki genel başkanın erken seçime gittiğini görüyoruz. Ülkenin şartları acil bir seçimi gerektiriyor. Ülkede seçim şartları oluşmamış olsa, iktidar mensupları 1,5 yıl önce seçimlerin tarihinde olacağı yönünde açıklama yapma gereği hissetmezler. Ülkede seçimin şartları oluşmuştur. İktidar ortakları ülkeyi yönetememektedirler. Bir yönetim krizi vardır. Bu krizden çıkmanın yolu yeniden milletin onayına başvurmaktır.
