Meral Akşener'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eleştiriler

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, muhalefeti 'yaygaracılık' yapmakla suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a zamlarla ilgili tepki gösterirken "Zamları ben mi yaptım kardeşim" dedi.
Ankara Masası
|
16 Şubat 2022, Çarşamba - 10:52
Meral Akşener'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eleştiriler

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

Meral Akşener ekonomide yaşananlarla ilgili tepkisini dile getirirken " Daha maaşını alamadan, zammı eriyen asgari ücretliler isyanda.Zaten aldıkları üç kuruşla geçinmeye çalışan, emeklilerimiz isyanda.  Mağazalar isyanda. Fırınlar isyanda. Restoranlar isyanda. Ama ilginçtir; Sanki zamların sorumlusu kendisi değilmiş gibi, Sayın Erdoğan da isyanda… İşi gücü bırakmış, muhalefeti, “yaygaracı” diye suçlamakla meşgul. Zamları ben mi yaptım kardeşim?Yahu çık, gez, gör. Tutan mı var?" dedi.

KDV indiriminin geçici bir çözüm olduğunu vurgulayan Akşener " Firmalara bu KDV iadeleri, zamanında yapılmıyor, bu nedenle ciddi mağduriyetler doğuyor. Firmaların KDV alacağı, başka vergilerden de düşülmüyor. Yani bir mahsuplaşma da yapılmıyor.Bu boyutta bir KDV alacağı oluşması, firmaların finansman maliyetlerini artırıyor. Bu maliyet de, doğal olarak ürün fiyatına yansıtılıyor. Gıdadaki KDV indirimi, bu sorunu, daha da büyütecek. KDV iadeleri biriken firmalar, bunu maliyetlerine yansıtacak. Bunun sonucunda da, vergi indirimi nedeniyle ucuzlayan nihai ürün fiyatı, maliyetler nedeniyle yeniden artacak." ifadelerini kullandı.

Akşener’in konuşmasından başlıklar şöyle:

6 lider zirvesi

Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta sonu, Sayın Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde, Ankara’da yaptığımız toplantı, ülke gündemine oturdu. Toplantımız, büyük bir heyecan yarattı. Bu heyecanın sebebi, son derece açık ve nettir. Milletimiz artık, ortak akıl için bir araya gelebilen, milletin ve memleketin meselelerini, birbirleriyle konuşabilen siyasetçiler istiyor. “Ben yaptım oldu.” anlayışından bıkan milletimiz, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile unutulan, istişare kültürünün önemini görüyor.

Gerek kurumsal anlamda, gerekse de fikren, farklılaştıkları noktalar olsa da, 6 siyasi parti liderinin, memleket meseleleri için, bir araya gelmesi önemlidir. Bu toplantı nedeniyle, Cumhur ittifakının bileşenlerini, bir garip rahatsızlık almış gibi gözükse de; biz İyi parti olarak, bu toplantıyı önemli bir başlangıç olarak görüyoruz. Çünkü ortak aklın ışığında, sorunları ve çözümleri konuşabilmeyi, hem çağın, hem de aklın gereği olarak görüyoruz.

Buradan başta, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, toplantıya iştirak eden Sayın Genel Başkanlara, huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca bu vesileyle, bu girişimimize büyük destek veren, bizlere güç verip, şevkimizi artıran aziz milletimize, bir kez daha teşekkür ediyorum. Allah bizleri milletimize karşı utandırmasın.

"Damadıyla aynı yolun yolcusu"

Son günlerde, hata üstüne hata yapan, beceriksizlikte adeta bir ekol haline gelen, ve artık vadesini, ziyadesiyle doldurmuş bir iktidarın, son çırpınışlarını izliyoruz. Her sıkıştığında, yalana, hamasete ve kutuplaştırmaya sığınan, Ak Parti iktidarının, artık elinde, hiçbir bahanesinin kalmadığını biliyoruz.Artık, takke yerlerde gezerken,  tüm cesametiyle ortaya çıkan keli, çok net biçimde görüyoruz.

Nitekim Sayın Erdoğan, geçtiğimiz günlerde; her ayın, bir önceki aydan, daha iyi olacağını söyledi… Bu söz, size de bir yerden tanıdık geldi mi? Türk ekonomisini, büyük bir uyum içerisinde, el ele verip batırdıkları Damat Bakan da, bir gece ansızın ortadan kaybolmadan önce, tam olarak böyle söylüyordu.

Hatırlayın; Mart Şubat’tan, Nisan Mart’tan, Mayıs’ta Nisan’dan iyi olacaktı, değil mi? Peki sonunda ne olmuştu? Damat Bakan paket olmuştu Demek ki; artık Sayın Erdoğan da, ufukta beliren seçimin sonuçlarını, görmeye başlamış. Demek ki; damadıyla aynı yolun yolcusu olduklarını, artık kendisi de anlamış.

" Yalanların son kullanma tarihi geçti"

Ne diyelim? Geç gelen bu farkındalıktan ötürü, kendisini kutluyorum. Ama bu farkındalık, göklerden gelen o kutlu kararı değiştirmeyecek. Çünkü, ok yaydan çıkalı, çok oldu. Çünkü; yıllardır milletimize anlattıkları masallar, tutmadıkları sözler, beceremedikleri vaatler, artık gün gibi ortaya çıktı. Yalanların son kullanma tarihi geçti. Yalancılar için, artık yatsı vakti geldi.

Neden mi? Gelin, birlikte hafızamızı tazeleyelim… Yıl 2016, dolar 3.51’ken; Sayın Erdoğan çıkıp, milletimize, yastık altındaki dövizleri bozdurma çağrısı yapmıştı.

Yıl 2018, dolar 4.75’ken; “ver yetkiyi gör etkiyi” diyerek, dolara, enflasyona ve faize, sözüm ona meydan okumuştu.

Yıl 2019, dolar 5.64’ken; geçen zamana rağmen, etkisini nedense bir türlü göremediğimiz, bu arkadaşımız çıkıp; “Bunlara göre dolar 10 olacak, enflasyon yüzde 30’u aşacak. Ne oldu? Bunların hiçbiri oldu mu?” diye sormuştu.

Sonra ne oldu? 2021 yılında, dolar 18 oldu. Enflasyon, yüzde 50’ye dayandı. Kendisi, bu sefer de çıkıp;Zerre utanmadan, “Rekabetçi kur” diyerek, döviz kuru arttıkça, Türkiye’nin de zenginleşeceğini söyledi.Ama ne ilginçtir ki; sürecin devamında, doların 13’e inmesini de, bir başarı olarak, milletimize pazarlamakta, en ufak bir tutarsızlık görmedi.

Ve bugün, 2022 yılındayız. Dolar da, 13.62 lira. Sayın Erdoğan ise, hâlâ 2016 yılındaki sözlerini tekrar ediyor. Gerçekler ortadayken, hâlâ utanmadan çıkıp, yastık altı diyor. Bu sefer de, kur korumalı döviz hesaplarıyla, milletimize, dövizi ve altını bozdurma çağrısı yapıyor.

Yahu insan biraz utanır… Hiç değilse, yüzü kızarır. Devletin tüm kaynaklarını tükettiniz. Merkez Bankası’nın tüm rezervlerini erittiniz. Hâlâ milletimizin kenardaki birikimine, kadınların bileziklerine, takılarına göz dikiyorsunuz. Yazıklar olsun.

"Aynı kazığı bir defa daha atamayacaksın"

Sayın Erdoğan; madem öyle; o zaman, sana bir sorum olacak: Madem milletimize, “Döviz ve altınlarınızı bozdurun.” çağrısı yapacaktın; o zaman, sen ve damadın, hazineyi, neden döviz ve altınla borçlandırdınız? Madem kenara döviz koymak, kötü bir şeydi, O zaman, yandaşlarınıza, neden dövizle gelir garantisi verdiniz? Bak, seni şimdiden uyarıyorum: şayet, milletimizden topladığın altınlarla, yine yandaşlarının cebini doldurmanın peşindeysen, hiç kusura bakma, bu defa başaramayacaksın. Bu cefakâr millete, aynı kazığı bir defa daha atamayacaksın. Bunu böyle bilesin.

Ak Parti’nin Türkiye’sinde; üniversite mezunu gençlerimiz, teknoloji şirketlerinde çalışacaklarına, kendi girişimleriyle uğraşacaklarına, ne yazık ki, motokuryelik yapmak zorunda kalıyorlar. Ak Parti sayesinde; Türkiye, dünyanın en eğitimli motokurye ağına sahip oldu. Bu gençlerimiz, kar, kış demeden, kelle koltukta çalışıyorlar. Günde birkaç paket fazla teslim edebilmek için, can güvenlikleri olmadan çalışıyorlar.

" Zamları ben mi yaptım kardeşim?"

1 Ocak itibariyle, yüzde 125 zamlı, elektrik faturalarıyla karşılaştık.Sadece, kışın ortasında yapılan bu zamlar bile, iktidardakilerin gitmesi için, yeterli bir sebeptir. Mesela; berber dükkânı işleten, bir esnaf kardeşim; kasım ayında, 1500 lira elektrik faturası ödemiş. Bu ay ise faturası, 4600 lira gelmiş. Yani kiradan fazla elektrik faturası geliyor. Esnaf kardeşim de, haklı olarak soruyor; “O zaman ben de, saç tıraşının fiyatını, 3 katına mı çıkarayım?” diyor. Böyle bir zam olabilir mi? Böyle bir zulüm olabilir mi? Böyle devlet yönetilir mi? Ayıptır, günahtır.

Daha maaşını alamadan, zammı eriyen asgari ücretliler isyanda.Zaten aldıkları üç kuruşla geçinmeye çalışan, emeklilerimiz isyanda.  Mağazalar isyanda. Fırınlar isyanda. Restoranlar isyanda. Ama ilginçtir; Sanki zamların sorumlusu kendisi değilmiş gibi, Sayın Erdoğan da isyanda… İşi gücü bırakmış, muhalefeti, “yaygaracı” diye suçlamakla meşgul. Zamları ben mi yaptım kardeşim?Yahu çık, gez, gör. Tutan mı var?

"Bu yöntemle, enflasyon düşmez"

Madem bize inanmıyorsun, cesaretin varsa, vatandaşın içine kendin çık. Ama öyle egonu iyice şişirdiğin, teşkilat toplantılarından, süslü açılışlarından bahsetmiyorum. Çok uzağa gitmene gerek yok. Mesela bir gün, Ankara’da, İstanbul’da esnaf gez. Gez de, milletimizin hâlini gör… Hani Nebati Bakan, “gözler çok önemli” diyor ya… Bak bakalım, milletimizin gözünde neler göreceksin?

Tüm bu zam furyası ve elektrik-doğalgaz faturası terörü sürerken, gıda maddelerindeki KDV oranının, yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesini, olumlu karşılıyoruz. Ama bu vesileyle, iktidarı da uyarmak istiyorum: Bu indirim, bir defalık bir etkidir. Yani; yeni oranlar yürürlüğe girdiğinde, bir defaya mahsus olarak, bazı gıda ürünlerindeki fiyatlarda, yüzde 7 oranında bir gerileme olabilir. Ancak bu yöntemle, enflasyon düşmez. Çünkü enflasyon, fiyatların genel seviyesindeki artıştır. Eğer, enflasyonu doğuran nedenleri ortadan kaldırmazsanız, bu ay vergi düşürseniz bile, gelecek ay, fiyatlar yeniden artmaya devam eder.

O nedenle; enflasyonla, piyasalara güven veren, kapsamlı bir program çerçevesinde mücadele etmeniz gerekir. Bunun için kullanacağınız en önemli silah da, politika faizidir. Ama mesela; ekonominin dümeninde, “Politika faizini etkisiz hale getirdik.” diyebilen, son derece parlak bir Hazine ve Maliye Bakanı varken, enflasyonu aşağı çekmek mümkün olmaz.

Mesela; Merkez Bankası’nın başında, enflasyonla doğrudan mücadeleyi bırakan,cari fazla üzerinden, enflasyonu, dolaylı bir şekilde düşürmeyi öngören, üstün liyakatli bir Başkanı varken, enflasyonu düşürmek mümkün olmaz.

Mesela; enflasyonu düşürmek için, mücadele timleri kuran, görünüşe göre, polisiye filmlere fevkalade düşkün bir Ticaret Bakanı iş başındayken, enflasyonu indirmek mümkün olmaz.

Hele de; tüm bu arkadaşların başında, fantastik açıklamalarıyla piyasaları allak bullak eden, geceleri uyku tutmayınca, bakan ve bürokratları görevden alan, anı yaşamaya meraklı bir Cumhurbaşkanı  varken,enflasyonla mücadele asla mümkün olmaz.

" Gıdadaki KDV indirimi, bu sorunu, daha da büyütecek"

Nitekim; kök soruna dokunmadan, yüzeysel hamlelerle ilerleyerek, bu kadar yaygın bir ürün grubunda, KDV oranını indirdiğinizde, özellikle üreticilerde, ciddi bir KDV alacağı doğacak. Hali hazırda, firmaların devletten KDV alacağı, 200 milyar lira seviyesinde. Firmalara bu KDV iadeleri, zamanında yapılmıyor, bu nedenle ciddi mağduriyetler doğuyor. Firmaların KDV alacağı, başka vergilerden de düşülmüyor. Yani bir mahsuplaşma da yapılmıyor.Bu boyutta bir KDV alacağı oluşması, firmaların finansman maliyetlerini artırıyor. Bu maliyet de, doğal olarak ürün fiyatına yansıtılıyor. Gıdadaki KDV indirimi, bu sorunu, daha da büyütecek. KDV iadeleri biriken firmalar, bunu maliyetlerine yansıtacak. Bunun sonucunda da, vergi indirimi nedeniyle ucuzlayan nihai ürün fiyatı, maliyetler nedeniyle yeniden artacak.

Hatta; artık karakteristik bir özelliğiniz haline gelen, tutarsız yönetim anlayışınızla, gıdadaki KDV indirimi nedeniyle oluşacak vergi kaybını telafi etmek için, yarın başka ürünlere zam yapmanız da, çok büyük bir ihtimal.

İşte o nedenle; KDV indiriminden, bir defalık bile olsa, olumlu sonuç alabilmek için, Şimdi söyleyeceklerimi iyi dinleyin:Bir: Piyasanın çok önemli bir kısmını elinde tutan, firmalarda ve zincir marketlerde, vergi indiriminin, fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını denetleyin. İki: KDV iade alacağı doğan firmaların alacaklarını, vakit geçirmeden zamanında ödeyin.Üç:  KDV indiriminden doğacak gelir kaybını telafi etmek için, saray sefanıza ayırdığınız harcamaları kısın, israfı bırakın, sakın zam yapmayın. Eğer tutup, mazota, benzine, elektriğe, doğalgaza, gübreye, zam yapmaya devam ederseniz, bu döngü kaldığı yerden aynen devam eder. Bunu da aklınıza kazıyın.

http://www.ankaramasasi.com/haber/1307990/meral-aksenerden-cumhurbaskani-erdogana-elestiriler
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.