Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik'in konuğu DEVA Partisi Ankara İl Başkanı Ali Güven oldu.

Gündem ilişkin konuların konuşulduğunu programda Ali Güven, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in açıklamalarıyla başlayan 'Osmanlı' tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Toplumun ayrışmaya değil, birlikte hareket etmeye ihtiyacı olduğunu belirten Güven " Selçuklu’yu da Osmanlı’yı da kuranlara da şükranlarımızı sunmalıyız. Taş üstüne taş koyana teşekkür ediyoruz. Kendi içimizdeki bu bölünme, parçalanma nedeniyle sınırlarımızdaki ülkeler başkaldırıp, laf söylemeye başladı. Güç bir Türkiye’ye kimse laf söyleyemeyez." diye konuştu.

"Altılı masada HDP diye bir parti yok"

"CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in 'HDP'ye bakanlık verilebilir' açıklamaları altılı masada çatlak oluşturdu mu?" sorusuna ilişkin ise Ali Güven "Bugün baktığımızda altılı masada HDP bulunmuyor. Çalışma grupları oluşturulmuş, Türkiye için çalışıyor. Kimi masanın altında diyor, kimi pencerenin arkasında diyor. Ama altılı masada HDP diye bir parti yok. Biz Türkiye için çalışmalarımızı sürdürüyoruz." dedi.

İktidarın, HDP'nin masada olduğuna dair bir algı yarattığını ifade eden Güven "Bir anlamda da başarılı oldular. İnsanlar bize HDP niye masa diye soruyor. İnsanlar bunu konuşuyor." şeklinde konuştu.

"Hiçbir şey çantada keklik değil"

Güven, 'Altılı masanın adayı kim olacak?' tartışmalarında ortaya atılan isimlerden ise parti olarak rahatsız olmadıklarını belirtti. İsimlerin konuşulup tartışılması gerektiğine vurgu yapan Ali Güven, " Altılı masadaki liderin akılla, mantıkla hareket edilmesi lazım. Duygularla, içten gelenlerle değil." ifadelerini kullandı.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında kim olsa kazanacak" söylemine karşı çıkan Güven şunları söyledi;

"Kim olsa kazanacak diye bir kaide yok. AK Parti’yi bitiren felsefe de buydu zaten. Yani bunlara ne ihtiyaç var, teşkilatlara ne ihtiyaç var. Ceketimizi koysak kazanıyoruz felsefesiyle bugün bu noktaya geldiler. Onun için kim daha iyi hazırlandıysa, kim yarınların daha güzel olacağını daha iyi anlatıyorsa, bu ülkeyi nasıl yöneteceğini ve kimlerle yöneteceğini, cumhurbaşkanının kim olacağını, kabinesini neye göre oluşturacağını, liyakata göre mi, eş, dost, hısım, akrabaya göre mi oluşturacağını anlatıyorsa o kazanacak. Bunu Türk milletine kabul ettirmeden bu seçimi kazanma şansı yok. Onun için hiçbir şey hazır değil, hiçbir şey kolay lokma değil, hiçbir şey çantada keklik değil. Niyet ettik, bir yola çıktık, gayretimizi son gün, son dakikaya kadar sarf edeceğiz. Bildiğimiz doğruları, gördüğümüz doğruları Türk milletine anlatacağız. Ve Türk milleti sandığa gittiğinde ferasetiyle o süreci gözünün önüne bir film şeridi gibi geçirecek ve kalbinin emin olduğu, güvendiği, bu ülkeyi iyi yönetebileceğini düşündüğü kadrolara oyunu verecek. "