Değerli okuyucular merhaba.
Seçim öncesi siyasi liderler vaat yarışına girdi.
Öyle ki vaatler neredeyse açık artırmaya döndü.
“O ne veriyorsa ben bir fazlasını veriyorum” anlayışıyla her lider iskambil deyişiyle ‘el yükseltti’
Gençler de seçim vaatlerinden payına düşeni aldı.
Millet İttifakı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk vaadi “Gençlerin ilk cep telefonu ve oyun konsolu alımlarında ÖTV sıfırlanacak, ilk internet aboneliklerinden vergi alınmayacak ve indirimli paketlere ulaşmaları sağlanacak” oldu.
Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan ise gençlere vergisiz cep telefonu ve bilgisayar sözü verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi kazanınca gözler de verdiği vaatlere çevrildi.
Gençlere verilen söz için adım atıldı.
Bir defaya mahsus olmak üzere vergisiz telefon 'veya' bilgisayar alınabilecek.
Ancak bazı ‘şartlar’ var.
Buna göre, sadece Türkiye'de üretilen veya montajlanan ürünler kampanya kapsamında yer alacak.
Ayrıca belli bir fiyat aralığındaki ürünler alınabilecek.
Üstelik üniversitelerin ön lisans ve lisans bölümlerinde öğrenci olma şartı aranacak.
Belli ki bu müjdeye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir ‘dokunuş’ yapmış.
Nereden kaynak üretirim, hangi deliği nasıl kapatırım derdine düşen Şimşek, hiç kuşku yok ki maliyet analizi yapmış.
Bir taşla 2 kuş vurmayı planlamış.
“Hem yerli üreticiye yönlendireyim döviz bende kalsın hem ÖTV kaybı azalsın” diye bu çözümü üretmiş.
Sonuçta söz tutuluyor mu, vergisiz bilgisayar ve cep telefonu veriliyor mu? Evet…
Ben şimdiden dostça söyleyeyim bu gençler arasında hayal kırıklığı yaratır.
Kiminin gönlünden Iphone, kiminin gönlünde Apple Air geçiyordu.
Iphone ABD’de 1000 dolar. Onlar da ABD fiyatına yani 27 bin TL’ye bunu alma hayali kuruyordu. 50 bin TL nerede 27 bin TL nerede?
Google aramalarına bakın, ‘Iphone vergisiz ne kadar?‘ diye aramaları yaptıranların hepsi gençlerdi.
Vergisiz cep telefonu ve bilgisayarın şartları ortaya çıkınca gözüme bir yorum çarptı.
“Hayaller Ayfon (Iphone) gerçekler Afyon” yazmıştı bir genç.
Aslında yaşadığı duyguyu tek cümleyle yansıtmıştı.
Gençlerle konuştum.
“Bu müjdenin içini boşaltmaktır”, “Bu müjdenin arkasından dolaşmaktır” şeklinde serzenişlerle karşılaştım.
Bir de liseliler, okumayan-okuyamayan erken yaşta hayata atılmak zorunda kalanlar genç değil mi?
Onların da bilgiye erişme, kendilerini geliştirme hakları yok mu?
Ben ‘dostça’ söyleyeyim.
Gençler verilen sözün “kayıtsız şartsız” tutulmasını istiyor.
Türkiye’nin her dolara ihtiyacı olduğunu, zor zamanlardan geçildiğini biliyorum.
Ama bunun sorumlusu gençler değil.
Sayın Cumhurbaşkanım gelin bu kampanyaya tüm gençleri dahil edin, şartları da kaldırın.
Ücretsiz interneti de pakete ekleyin gençlerin morallerini yükseltin.
