İskoçya'nın Glasgow kentinde düzenlenen 26. BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) sırasında Ankara Ticaret Odası (ATO) ve Ankara Sanayi Odası (ASO), "İklim Değişikliğine Sektörel Yaklaşımlar" başlıklı bir panel gerçekleştirdi.
Panelde bir konuşma yapan Ankara Kent Konseyi (AKK) Yürütme Kurulu Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, karbon salınımıyla mücadeleye değinirken "Kentimizde 2 milyon çalışanıyla yaklaşık 400 bin işletme var. 13 organize sanayi bölgesi ve 10 teknoloji geliştirme bölgesiyle ulusal üretimimizin yaklaşık yüzde 10’unu gerçekleştiriyoruz. 100 yıl önce kurulan ve temsilcisi olduğum Ankara Ticaret Odası 160 bin üyesi ve 1,5 milyon işgücüyle karbon salınımıyla mücadelede etkin bir rol üstlenme kararlığındadır. Küresel karbon emisyonuna sadece yüzde 1 düzeyinde etkimiz olmasına rağmen ülkemizde yaşadığımız felaketlerin boyutu ve ödediğimiz bedeller, sorumluluğumuzun çok üzerinde oldu." dedi.
"Robin Hood olmaya değil ama..."
Gelişmekte olan ülkelerin idari ve ekonomik olarak desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti;
Yıllık ihracatının yüzde 40’ını gelişmiş ekonomilerle yapan bir ülke olarak, yeşil dönüşümün ticaretimize bariyer oluşturmasını elbette istemiyoruz. İfade etmek gerekir ki dünyada risk oluşturan karbon emisyonunun en büyük sorumluları gelişmiş ekonomiler olmuştur. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin aşırı karbon emisyonuna sebep olmadan sürdürülebilir kalkınma hedeflerini yakalayabilmesi için idari ve ekonomik yapılanmalarının desteklenmesi gerekir.
Gelecek kuşaklara temiz bir çevre bırakılması için gelişmiş ülkelerin finansman ve teknoloji desteği iklim değişikliğinin krize dönme sürecini de etkileyecektir.
İş dünyasından gelen biri olarak, gelişmiş ekonomileri Robin Hood olmaya değil ama sürecin bedelini ödeyen gelişmekte olan ülkelere karşı hakça ve adaletli bir sorumluluk almaya davet ediyorum.
Eymir ve Mogan vurgusu
Yılmaz, sıcaklıklardaki son dönemdeki artışa dikkat çekerken "Ekonomilerini geliştirmek isteyen diğer ülkelerin üretim ve imalatlarının yüzde 30 oranında arttığı 2010-2019 yılları arasında yerkürede en yüksek sıcaklık artışları kaydedildi. Üretimde doğal kaynak maliyetini görmezden gelmeye devam edersek, Ankara'mızın havasının teminatı olan Eymir ve Mogan göllerinin Aral Denizi ile aynı kaderi paylaşmasından korkuyoruz." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, sözlerini "Sanayi devriminin bugüne toplumlar refah seviyesini yükseltirken gelecek kuşakların nefes alma özgürlüğü yok edildi." diye bitirdi.
