Ali Hikmet Akıllı, Ankara Masası Gündem programında Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik’in konuğu oldu.
“En korktukları adam genel başkan”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’na aday olması halinde seçilemeyeceğine yönelik endişelerin hatırlatılması üzerine Akıllı, “Biz o kaygıyı suni bir kaygı olarak görüyoruz. Hem saha gözlemlerimiz hem partinin yaptığı ölçümler bunun doğru olmadığını gösteriyor. Bundan 1 yıl önce, 1 buçuk yıl önce söyleseniz bu tartışılabilir bir konuydu. Ama bugün için değil. Sayın genel başkan o çizgiyi geçmiş durumda artık. Puan farkı o olur bu olur yani biri 2 puan yukarda olur biri bir puan aşağıda olur Ama seçimi kazanmayla ilgili bir endişe olduğu kanaatinde değiliz. Ben burada bir kez daha ifade edeyim genel başkanın seçilebilirliğiyle ilgili tartışmaların bir tür perdeleme olduğu kanaatindeyim. Asıl niyeti perdeliyor. En korktukları adam genel başkan. Yani diğer adı geçen adaylara haksızlık etmek istemem. Hepsi bizim çok kıymetli değerlerimiz. Ama sayın Kılıçdaroğlu’nun onları çok tedirgin ettiğini gayet yakından biliyoruz.” Şeklinde konuştu.
Akıllı, başörtüsü konusunda partisinin verdiği yasa teklifini değerlendirirken de meseleye gol atma açısından değil kadın özgürlükleri olarak yaklaştıklarının altını çizdi.
“Ak Parti bunu propaganda malzemesi için bu gündeme gelmiştir” tespitinde bulunan Akıllı, CHP içinden farklı sesler çıkmasının da doğal olarak yorumladı.
“Kaygı duyan arkadaşlarımızın ya da yurttaşlarımızın, kaygılarının haklı olduğu kanaatinde değilim”
Akıllı şöyle devam etti:
“Elbette farklı düşünenler olabilir, bizim partimiz böyle bir parti zaten. Özgürdür, bizde herkes düşüncesini söyleyebilir. Ama benim kanaatim şu, buna itiraz eden arkadaşlarımızın da iyi niyetli olduğu kanaatindeyim. Sebebi şu; yasal düzenlemeyi, yani teklifi çoğu görmemiş. Biz geçenlerde Genel Başkanımızla yine bir kapalı toplantı bu mesele konuşuldu. Hukukçular da vardı orada, mesela onlarda bu eleştiriyi dile getirdiler, orada sordu Genel Başkan, okumamışlar. Hayır yok burada tekrar edelim, hafızamda kaldığı kadar. İşte kuruluşları sayıyor, kamu kurumları, iktisadi kuruluşlar, meslek kuruluşları falan filan, klasik kamu yapılanmasının içerisinde. Burada mevzuat gereği personelin giymesi gereken üniforma, resmi kıyafetten bahsediyor, işte polis üniforması, asker üniforması, doktor, hemşire kıyafeti. Bunların dışında bu zorunlulukların dışında kadınları, herhangi bir şey giymeye veya giymemeye, hak ihlaline yol açacak bir biçimde zorlanamaz diyor. Yani hem giyme özgürlüğü, hem giymeme özgürlüğü, bu koruyan bir şey. Dolayısıyla hem türban takma ya da başörtüsü takma özgürlüğünü koruyan ama aynı zamanda takmamayı da koruyan bir şey. Dolayısıyla ben tasarım metnini gören arkadaşlarımızın, parti içindeki buna itiraz eden arkadaşlarımızın, çünkü oradan itirazlardan biri şuydu; yani tamam bu korunuyor da buradaki sorun sadece bugün başörtüsü meselesi değil, başörtüsü takmayana yönelikte bazen siyasal veya toplumsal veya mahalle baskısı oluyor. Bundan rahatsız oldukları için, böyle bir tepki dile getiriyorlar. Ben eminim o arkadaşlarımız da bu taslağı gördüklerinde onlar da hak vereceklerdir. Dolayısıyla bundan kaygı duyan arkadaşlarımızın ya da yurttaşlarımızın, ben kaygılarının haklı olduğu kanaatinde değilim. Dediğim gibi bu eleştirilerin, parti içinde gelen itirazların da temel sebebinin, kanun teklifi metninin okunmamasından kaynaklandığı kanaatindeyim.”
“Hem Cumhuriyet Halk Partisi’ne hem İzmir seçmenine ihanettir”
CHP’den ayrılarak Memleket Partisi’ne ardından Ak Parti’ye geçen İzmir milletvekili Mehmet Ali Çelebi ile ilgili ortaya çıkan tablonun kendileri için sürpriz olmadığını bildirdi.
Akıllı, yaşananların kendilerine çok şaşırtıcı gelmediğini belirterek şunları söyledi:
“Bu arada ben Zafer partisi Genel Başkanı sayın Ümit Özdağ’ın bir açıklaması vardı geçenlerde. İzleyenlerimiz bilmiyorum dikkat etti mi? Kendisi teklif etmiş ve teklifini kabul ettiğini söylüyor. Belli ki sayın vekil, vekilliğinin devamı için kendine bir ikbal arayışı içinde olmuş. Bizde bulamayınca Memleket Partisi’ne gitti. Baktı oradan bir şey olmuyor o proje akim kaldı sonra başka bir arayış içine girdi. İşte Zafer Partisiyle görüştüğü anlaşılıyor orada olmayınca Ak Parti’nin davetini kabul ettiği görülüyor. Hem Cumhuriyet Halk Partisi’ne hem İzmir seçmenine ihanettir beyefendinin yaptığı.”
“Bunlar siyasi etiği baştan aşağı lekeleyen şeyler”
“ Onu oraya seçen Cumhuriyet Halk Partili İzmirli seçmendir. Şunu anlarım. Olabilir bir siyasi partiyle yollarınızı ayırabilirsiniz. Farklı düşünürsünüz veya görüşleriniz değişmiştir. Siz görüşlerinizi değiştirirsiniz artık o partiyle bir siyasi bağınız zayıflar, ayrılmak isteyebilirsiniz. Bunun ahlaki olanı sizi oraya seçen siyasi partiden istifa ettiğiniz gibi milletvekilliğinden de istifa etmektir. Bunu yapanı öpüp başıma koyarım. Bu şerefli bir iştir. Bir ideolojik ayrılık görmüştür, makam mevkii değildir amacı, o siyasi ayrılığı ortaya koyar milletvekilliğinden de istifa eder hani o zaman deriz ki niyeti hani vekillik peşinde değil başka bir çıkar peşinde değil gerçekten siyasal nedenlerle bir siyasal tercih yapmıştır bu onurlu bir iştir. Ama bu milletvekili transferi oradan oraya, bunlar siyasi etiği baştan aşağı lekeleyen şeyler”
