Ankara’nın ‘Derman Dedesi’ Niyaz Dermancı

Ankara’dan, Türkiye’nin her tarafına 75 yıldır şifa dağıtan Eczacı Niyaz Dermancı, meslek hayatı hakkında Ankara Masası’na konuştu. Kendi formüle ettiği ilaçlarla insanları tedavi eden Dermancı, “İyi olan herkes gelir bana dua eder, bu da beni diri tutar. Beni mutlu ediyor” dedi.
Zeliha Demirci
|
29 Haziran 2021, Salı - 18:24
Ankara’nın ‘Derman Dedesi’ Niyaz Dermancı

Başkent’in “Derman Dedesi” adıyla ünlenen Niyaz Dermancı, Ankara’nın en eski semti Ulus’un, tarih kokan Kale Mahallesi’ndeki eczanesinde 75 yıldır şifa dağıtıyor. Dermancı, babası tarafından 1946 yılında açılan Derman Eczanesinin adını, yaptığı ilaçlarla Türkiye’nin dört bir yanına duyuruyor. Ankara Masası’na konuşan Niyaz Dermancı, 94 yıllık ömrüne sığdırdığı eczacılık mesleğini ve unutmadığı Atatürk anısını anlattı.

Baba mesleği olan eczacılığa girebilmek için verdiği çabayı anlatan Niyaz Dermancı, “Eczacı olmak istiyordum fakat eczacılık okuluna derecem tutmadı. İstanbul ve Ankara Tıbbiyesini kazandım, Ankara’ya geldim. Ben hem tıbbiye okuyordum hem de babamın yanında çalışıyordum. Eczacı olmak için geçiş yapmak istiyordum, başvuruyordum kabul etmiyorlardı. Başvuru süreçlerini geçmeye çalışırken tıbbiye bitti ve o zaman eczacılığa direkt geçebildim. Babam vefat ettikten sonra de eczacılık ruhsatını ben aldım.” şeklinde konuştu.

"Ankara’da artık ilaç yapan eczane yok"

Ankara başta olmak üzere Türkiye’de tanınan bir eczacı haline gelmesinin nedenlerinden bahseden Dermancı, “Benim tıp bilgim fazla olduğu için bana birçok hasta gelirdi. İlk zamanlarımızda zaten Ankara'da 6 tane eczane vardı. Bütün eczaneler Ulus’taydı, bize Kale Mahallesi’ni verdiler. Bütün köylüler Samanpazarı'na, buraya gelirdi. Ben köylülerin hepsini tanırdım, onlar da beni tanırdı çok gelirlerdi. Benim böyle meşhur olmam bu yüzden. Uzun senelerden beri beni tanıyan çok oluyor. Eczanemiz Ankara'da eşi bulunmayan bir eczane. Çünkü Ankara'da 2 bin tane eczane var ama 75 yıllık bir eczacı olduğum için beni tercih eden çok fazla. Ankara’da artık ilaç yapan eczane de yok. İlaç artık reçete ile veriliyor. Benim avantajım imalat yapmak.” dedi.

"Türkiye'nin her tarafına röntgen banyosu malzemeleri gönderdim"

Kendi formüle ettiği ilaçlar hakkında konuşan Dermancı, “Tıbbiye de okuduğum için Sağlık Bakanlığına yaptığım ilaçların ruhsatlarını almak için başvurdum. Formüller geliştirdiğimi söyledim 7-8 tane ilaç yapabilme ruhsatım oldu. Fakat Ankara’da ilaç fabrikası yapmak çok zordu. Ankara'da hiçbir şey bulunmazdı. Mantar tıpa, şişe bile bulanmazdı. Hep İstanbul'dan gelirdi. Akne Vulgaris dediğimiz sivilceler ve diğer deri hastalıkları için formüllerim vardı ben de onların imalatını yaptım. Hayvan ilaçları ve ziraat ilaçları için de ruhsatlarım vardı, hepsini imal ettim ve piyasalara verdim. Kızılay'ın röntgen banyosu malzemelerinin ihalesini aldım. Türkiye'nin her tarafına röntgen banyosu malzemeleri gönderdim.” ifadelerini kullandı.

Sivilce, akne, doğum çatlağı, topuk dikeni için ilaçlar yaptı

Niyaz Dermancı şu şekilde devam etti: “Ben ilaçlarımın imalatını yaptığım için, her şeyini bildiğim için herkes gelip benden yardım ister. Ben cilt hastalıkları ruhsatı almıştım. Gençlerin sivilcesi ve aknesi oluyor, hanımların doğumdan kalan çatlakları oluyor. Bunun gibi birçok hastalıklar sahipleri bana gelir, ben ilacını yaparım. Mesela bugün bana Tokat’tan bir hasta geldi. Topuk dikeni varmış, benden ilaç almaya gelmiş. ‘Beni nereden buldun da geldin?’ dedim, ‘sürekli seni önerdiler’ dedi. Topuk dikeni ilacı yaptım.”

"Dua alıyorum, bu da beni canlı tutuyor"

Hastalarının duasıyla dinç olduğunu söyleyen Dermancı, “Ben çok büyük dua alıyorum. İyi olan herkes gelir bana dua eder. Gelip ellerimi öpüyorlar, ’65 yaşındasın neden elimi öpüyorsun?’ diyorum, ‘beni sen iyi ettin’ diyorlar. Bu da beni canlı tutar. Çünkü ben hep başkalarına yardım etmek, tedavi etmek isterim. Beni bu mutlu ediyor başka bir şey değil.” dedi.

"Atatürk'e kahve ikram ettiler; bana da gazoz"

Çocukluğunda Atatürk’ü gören Dermancı, unutmadığı anısını şöyle anlattı:

“Ben 7 yaşındaydım. ‘Atatürk geliyor’ dediler, biz de okul olarak dizildik. Atatürk üstü açık bir arabayla geldi, orduevine yerleşti. Babam, Çorlu'da Birinci Kolordu'nun baş eczacısı, orduevinin de müdürüydü. Atatürk’e kahve yapılacak, orduevinde kahve yok, ocak yok. Babam bana telefon etti, ‘Niyaz bana kahve takımlarını getir’ dedi. Hemen hepsini götürdüm, babam aldı ve Atatürk'e kahve ikram ettiler. Atatürk orduevi bahçesinde oturdu, ben de oradayım. Ona kahve ikram edildi, bana da gazoz verdiler. Atatürk çok fevkalade bir insandı, çok seviliyordu. 1937 yılında Trakya Manevraları'na davet edildik ve gittik. Orada babam da madalyalar aldı. Hem İstiklal Madalyası hem de Trakya Manevraları Madalyası aldı.”

http://www.ankaramasasi.com/haber/860559/ankaranin-derman-dedesi-niyaz-dermanci
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.