Karı-koca mı iki düşman mı?

Sibel Eraslan
|

Mesleklerin insan tabiatı üzerinde etkin gücü var der pek çok psikolog. Hukukçularda; berraklık tutkusu, tanımlama ve sınırları ölçme, netlik gayeciliği o kadar yerleşiyor ki zamanla, hayatı hak-hukuk mücadelesinden ibaret olarak görmeye başlıyoruz.

Hukukun muğlaklığa karşı verdiği tepki; şüphedir. Şüphecilikse, evet, insanı, gümbürtülü orkestrasıyla hayatın içinde çoğu kez ezdirmeyecek, sağ ve salim tutacak bir reflekstir. Amenna! Ama insanız ve karmaşık bir yapımız var, ünsiyet, empati, sevgi, fedakarlık, tolerans, tevekkül, sabır gibi saymakla bitmeyecek renklerimiz, nüanslarımız, kılcal seçeneklerimiz var...


Peki, suç ve ceza ikileminde nasıl bir adalet tartısı kuracağız, tüm bu ayrıntılar, kişisellikler deryasında? İşte nesnellik burada devreye girer, yani objektivizm, bizim hukuka eşitlik manasında güvencimizi sağlamlaştırır. Ama az önce de söylediğimiz gibi, her insanın kendine has bir hayat öyküsü, kişisel ayrıntıları var, kimimiz suça daha yakın, kimimiz ise daha korunaklı yerlerdeyiz. Bu takdirde, objektivizmin adaleti sağlamak konusunda yoksullaşmasını önlemek için, hakkaniyeti de devreye sokmamız icap ediyor. Hukuk, şayet insan odaklı olursa, yani, idesi adalet hatta hakkaniyet olursa, ancak insanlığa huzur getirir. Aksi takdirde, bir münazara, haklar yarışması, stratejik bir savaşıma dönüşebilir...



Devamı için tıklayınız 
http://www.ankaramasasi.com/makale/51960/kari-koca-mi-iki-dusman-mi

Yorumlar (0)