İYİ Partili Oral'dan iktidara 'Diyanet' eleştirisi

Diyanet Akademisi kurulması hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na AK Parti tarafından getirilen kanun teklifi Diyanet’in çalışmaları hakkında tartışmalara sebep oldu. İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral iktidarı Diyanet’i siyasallaştırmakla ve dini siyasi çıkarlara alet etmekle suçladı.
Ankara Masası
|
10 Mart 2022, Perşembe - 18:34
İYİ Partili Oral'dan iktidara 'Diyanet' eleştirisi

TBMM Genel Kurulu'nda, Diyanet Akademisi kurulmasını içeren kanun teklifinin geneli üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Teklifin görüşmelerinde söz alan İyi Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, Diyanet'e ve iktidara seslendi.

İşte İYİ Partili Oral’ın konuşmasının satır başları:

Türkiye Ortaçağ Hıristiyan Avrupa’sının karanlığına itiliyor

“Konu Diyanet ve yüce dinimiz olduğu zaman çok daha titiz ve kılı kırk yarar şekilde konuları değerlendirmemiz gerekmektedir. Hele ki konu din eğitimi ise toplumu dini açıdan aydınlatacak hocaların yetiştirilmesi çok daha önemlidir. Çünkü ülkemiz maalesef din kisvesi altında çok büyük sorunları yüzyıllardır yaşamaktadır. Bu durum Cumhuriyetin kuruluş süreci ve sonrasında da gerçekleşmiştir. Günümüze geldiğimizde ise başta FETÖ ve IŞİD olmak üzere pek çok terör örgütü toplumu dini argümanlarla etkilemekte onarılmaz yaralar açmaktadır. İslam’ın çağları aydınlatan mesajı, Endülüs’ü, Semerkant’ı,  İstanbul’u ilim ve inancın zirvesine taşıyan felsefesi bugün maalesef Orta Çağ Hıristiyan Avrupasına benzer bir karanlığa itilmeye çalışılmaktadır. Adeta Vatikan gibi örgütlenen ve İslam tarihindeki tasavvufla, tekkeyle dergâhla zerre kadar alakası olmayan sözde dini yapıların toplumu sarmaya başladığı bir ortamdayız. Bunlarla mücadelenin en güzel yolu yüce dinimiz İslam’ı doğru anlatmaktır.

Diyanet İmtina etse de Diyanet’in kurucusu Atatürk’ü anıyorum

Bu sebepledir ki Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Bu vesileyle her ne kadar Diyanet anmaktan imtina etse de biz bu kürsüden İslam’a ve Müslümanların özgürlüğüne yaptığı büyük hizmetler sebebiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle ve dualarla anıyoruz.

Dini Eğitimin Önemini Ayet ve hadislerle vurguladı

Din eğitiminin önemini ve toplumdaki kritik alanlara etkisini vurguladım. Bu önemi hem Kur’an-ı Kerim hem de Allah resulü Peygamber efendimiz vurgulamıştır. Yüce Allah Ankebut suresinde şöyle buyurmuştur: “İşte Biz, bu misalleri insanlar için veriyoruz; fakat onları ancak âlimler düşünüp anlayabilir.” Aynı şekilde Peygamber efendimiz de bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Âlimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne para ne de dirhem miras bırakmadılar, ancak ilim miras bıraktılar.” İşte biz bugün bu kanun teklifiyle sadece toplumun her kesimini etkileyen bir konuyu konuşmayacağız. Aynı zamanda Peygamberlerin mirasına sahip çıkacak din bilginlerinin, hocaların, alimlerin yetiştirileceği bir kurumu değerlendireceğiz. Kur’an’ın işaret ettiği önemde bir mesleğin icracılarını konuşacağız.

Teklifin gerekçesi iktidarın din hizmetlerinde başarısız olduğunun itirafıdır

Bu sebeple konuşmamı hazırlamadan önce Diyanet’in emektarı personellerimizle, emekli idarecilerimizle ve sendikacılarımızla istişare ettim. Kendim de bir ilahiyat mezunu olarak yaptığım bu istişarelerin de verdiği yönle Akademi teklifine bazı eleştiriler getirmek istiyorum. Teklifin gerekçesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın personel eğitiminde bugüne kadar yetersiz kaldığını ima eden ifadeler vardır. Gerekçede bizim de konuşmamızda vurguladığımız hassasiyetler yer almaktadır. Ancak bu noktada eksiklikler olduğu itiraf edilmektedir.  Hatta “nitelikli” personel varlığında da sorun olduğu işaret edilmektedir. Mesleki yeterliliğin “Akademi” ile sağlanacağı vurgulanmaktadır. Benim görüşüm bu gerekçe laf olsun diye yazılmış, süslü cümlelerle hacim doldurmak için kaleme alınmıştır. Yoksa AK Parti iktidarının 20 yıldır kendisini niteliksiz din eğitimi vermekle suçlayacağını tahmin etmiyorum (!) İktidar din hizmetlerini çağın gerekliliklerine göre yapmadığını itiraf edeceğini düşünmüyorum (!)

Allah’ın sopası yok

Yine de Anadolu’da söylendiği gibi “Allah’ın sopası yoktur.” AK Parti iktidarı bu teklifin gerekçesinde din hizmetlerini yetersiz yürüttüğünü itiraf etmiştir. “Şapka düşmüş kel görünmüştür” Biz iktidarın bu itiraflarını da olumlu karşılıyoruz.  Kendilerine açık sözlülükleri için teşekkür ediyoruz. Bu eksikliklerini iktidarımızda biz gidereceğimize de milletin kürsüsünden söz veriyoruz.

Üç yıl önce dile getirdiğim sorunlar aynen devam ediyor

Bu noktada daha önce bütçe görüşmelerinde de vurguladığım bir hususu da sormadan geçemeyeceğim: 2019 yılında gerçekleştirilen 6. Din Şurasında ülkemizdeki dini hizmetlerin çağın gereklerini yakalayamadığı, sosyokültürel değişmelerin dini inançlara zarar verdiği itiraf edilmiştir. Ülkemizde dini alanda yeterli akademik çalışma yapılmadığı vurgulanmıştır. Diyanet’in bu konularda elinde sağlıklı verilerin de bulunmadığı ifade edilmiştir. Aynı ifadeler 2023 Strateji belgesinde de “iç kaynaklı sorunlar” başlığı altında yer almaktadır. Ben bu hususu 2019 yılında bütçe görüşmelerinde dile getirmiştim. 2019 yılından bugüne aynı ifadeler hala bu teklifin gerekçesinde yer alıyorsa siz 3 yıldır aldığınız bütçeyi ne için harcadınız? 2019’da tespit edilen sorunları çözmek için 3 yıl sonra mı bir kanun teklifi getirmek aklınıza gelmiştir? Camileri miting alanına çevirmek, cami çıkışlarını siyaset arenasına dönüştürmek aklınıza gelirken bu işleri düzenlemek 3 senedir aklınıza gelmemiş midir? Ben bu sorunların cevabını Türk milleti adına almak istiyorum.

Dini eğitimi sağlayacak pek çok kurum var bunlara haksızlık yapılıyor

Diyanet bünyesinde her türlü modern bina ve donanıma sahip 1976 yılından bugüne hizmet veren 12 adet Dini Yüksek İhtisas Merkezi ve 1972 yılından bugüne hizmet veren 19 adet Eğitim Merkezi bulunmaktadır. Ayrıca ülkemizde içinde Diyanet Vakfı’na bağlı 29 Mayıs Üniversitesi’nin de içinde olduğu 61 ilahiyat fakültesi,  İslami İlimler programı bulunan Üniversiteler bünyesinde 58 İslami İlimler Fakültesi eğitim vermektedir. Rakamlarda hata varsa düzeltebilirsiniz. Bu teklifin gerekçesi en temelde bu kurumların yetersizliğini ima etmektedir. Bu kurumlara haksızlık yapmaya hakkımız yoktur.

Diyanet Akademisi Teklifinde pek çok eksiklik vardır

“Akademi” dediğiniz zaman çok daha kapsamlı bir eğitim kurumu öngörürsünüz. Ancak bu teklif bu kapsamlı kuruma göre zayıf kalmıştır. Örneğin Diyanet Akademisi Başkanı’nın akademik yeterliliğine dair bir düzenleme yapılmamıştır. Akademi Başkanlığının doğrudan Diyanet İşleri Başkanı’na bağlı olması taşra teşkilatlarıyla uyumsuzluk yaratabilecektir. Dini Yüksek İhtisas Merkezi ve Eğitim Merkezlerinde görev yapan binlerce müftü ve ilim adamı yetiştirmiş, emektar hocalarımız vardır. Bu hocalarımızın yapılacak sınavla akademi eğitim kadrolarına atanabileceği esası, en hafif tabiriyle emeğe ve ilme haksızlıktır. Akademi Başkanını Diyanet’in bel kemiği olan Din İşleri Yüksek Kurulu’nun üstüne çıkarmak ise bu kuruldaki ilmi ve dini yeterliliğe sahip duayen hocalara haksızlıktır. Hatta Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bir kararnameyle atanan Diyanet İşleri Başkanı da akademik yeterliliklere bağlanmalıdır. Teklifle Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün içi boşaltılmakta ve bir genel müdürlüğün taşıyacağı özelliklerden uzaklaştırılmaktadır.

Teklifle Diyanet Akademisi’ne su ürünleri mühendisi bile atanabilir

Akademi’de eğitim görenlere “harçlık” verileceği ifadesi yanlıştır, ayıptır. Kamu personeli olma şartlarını sağlamış bir kişiye “cep harçlığı” verir gibi ifadelerden kaçınılmalıdır. Asgari ücretten düşük olmayacak bir maaş ya da burs bağlanmalıdır. Akademi eğitim kadrolarına yüzde on oranında diğer bölümlerden eğitim görevlisi alınacağı ifadesi vardır. Bu ifade muğlaktır. Diyanet Akademisi’ne yine ilgili sosyal bilimler bölümlerinden hocalar alınmalı ya da müfredat ona göre şekillendirilmelidir. Diyanet Akademisi’ne bu kanunla su ürünleri mühendisi bile alınabilecektir. Bu iş akıl kârı mıdır? Muğlaklık giderilmelidir.

İmam atamasına torpil yazısı yazanlar mülakat sistemi getiriyorlar

Mülakat sistemi toplumsal vicdanda artık kabul edilemeyen bir durumdadır. Hele ki geçtiğimiz aylarda birkaç milletvekilinin “müftü ve imam” atamaları için referans mektubu yazdıklarını görünce bu iş iyice vicdanları rahatsız etmektedir. İmam atamaları için torpil yazısı yazmak AK Parti iktidarını çok güzel anlatmaktadır. Yüce dinimizi her türlü siyasi amaçlarına alet eden, yaptıkları siyaseti bile İçişleri Bakanı diliyle "Bize Allah yaptırdı" diyerek meşrulaştırmaya çalışanlara da bu yakışacaktır.Burada mülakat sistemi yerine Din Hizmetleri Alan Bilgisi sınavı geliştirilerek standartlaşmış bir sınav sistemi tercih edilmelidir.

Yandaşlara istihdam, AK Parti’ye propaganda

Akademi mevcutta bulunan köklü eğitim kurumlarının birleşmesi ve geliştirilmesiyle kurulmalıdır. Asla yeni kadro üretme alanı yapılmamalıdır. Akademinin kurulmasıyla yeni eğitim binalarına yeni kadrolara ihtiyaç duyulacaktır. İlahiyat fakültelerine, imam-hatiplere, ihtisas merkezlerine güvenmeyip yepyeni bir köklü eğitim kurumu oluşturmak zorlama bir uygulama olacaktır. Günümüzde maalesef mevcut iktidar Diyanet İşleri başkanlığını kadro verme ve başka kurumlara kadro transferi alanı yapmıştır. Diyanet Akademisi de bu alanda şüphe uyandırmaktadır. Diyanet Akademisi yandaşların mülakatlarla istihdam edecek, ve iktidarın politikalarını dini örtünün altından yayacak bir kurum asla olmamalıdır. İktidarın karnesi bu konuda maalesef çok zayıftır.

Camiler miting alanı değildir!

Bu eleştirilerimle birlikte Diyanet Akademisi, doğru yönetildiği ve eleştirilerimize paralel olarak yeniden geliştirildiği takdirde faydalı olacak, dini hayatımıza katkı sunacaktır. Ancak burada temel meselemiz Türk milletinin tarihsel olarak İslam’a verdiği değeri, yüce dinimize getirdiği yorumları, akılcı yaklaşımları önceleyecek bir eğitimin sağlanıp sağlanmayacağıdır. Diyanet Türkiye’nin her yerinde imam-hatip ve müezzinleri olan en yaygın kurumlarımızdan biridir. Bu bağlamda toplumu hızlıca etkileyebilmektedir. Diyanet asla bir siyasi partinin arka bahçesi, camilerimiz bir siyasi partinin miting alanına çevrilmemelidir.

Siyaset Diyanet’ten elini çekmelidir

Bunun yolu da siyaset kurumunun Diyanet’ten elini çekmesidir. Felsefe eğitiminin verilmesi, pozitif bilimlere yatkınlığın sağlanması, sorgulayan bir nesil yetiştirilmesidir. Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’de onlarca ayetin sonunda “akıl erdirmez misiniz, düşünmez misiniz” mesajlarına muhatap olmaktadır. Bir Akademi olacaksa bu ilkelere bağlı olmalıdır. Yoksa kurulacak şey bu topraklardan değil siyasal İslamcı düşüncenin kaynaklarından beslenen bir yapı olacaktır. Siyasallaşan Diyanet, toplumu da siyasal pencereden kendisine baktırmaktadır.

İktidar yüzünden insanlar Cuma'ya gitmez oldu

Cuma günleri hutbelerimizde suya sabuna dokunmayan ya da haftalık siyasi gündeme imalar içeren metinler okunmaktadır. Hiç bir zaman adam kayırmadan, kul hakkına girmekten, ihaleye fesat karıştırmaktan, rüşvetten, fitneden bahsedilmemektedir. Tam da bu sebeple pek çok vatandaşımız ya hutbeleri mümkün olduğunca dinlemeden camilere gelmekte ya da Cuma namazını maalesef terk etmektedir. Bu terk edişlerin vebali sizin üzerinizedir. Cuma hutbeleri toplumsal hafızaya hoşgörüyü, irfanı ve ilmi verecek içerikte olmalıdır. Bir an önce bu alan da düzenlenmelidir.

Fahri Kur’an Kursu öğreticileri ve vekil imamlara kadro verilmeli

Din eğitimine bu kadar önem verip akademi kuracağını ifade eden iktidar din eğitimdeki çok geniş bir mağduriyeti halen çözememiştir. Bu mağduriyetin muhatapları Fahri Kur’an kursu öğreticileri ve vekil imamlardır. Ücretli öğretmenlere yapılan zulmün bir benzeri de bu alandadır. Fahriler ve vekil imamlar ilahiyat, imam hatip gibi okulları bitirmiştir. KPSS’den puan almış, Din Hizmetleri Alan Bilgisi sınavından en az 60 puan alarak mülakata girmeye hak kazanmışlardır. Kısaca kadrolu ve sözleşmeli personel ile aynı süreçlerden geçmektedirler. Fahri Kur’an Kursu Öğreticileri ve Vekil İmam Hatipler tüm bu şartları taşımasına rağmen, Türkiye’nin en ücra yerleşim birimlerindeki cami ve Kur’an kurslarında her yıl göreve başlama ve ilişki kesme işlemleri tekrarlanmak suretiyle yıllarca görev yapmaktadırlar. Ancak hiç bir idari ve hukuki güvenceleri yoktur. SGK primleri çok düşük yatmakta bu sebeple Genel Sağlık Sigortası borcu ödeme gibi durumlarla karşılaşmaktadırlar.

Fahri öğreticiler ve vekil imamlar asgari ücret bile alamıyor

Özellikle fahri Kur’an kursu öğreticilerinin aldıkları maaşlar ise asgari ücretin çok çok altındadır. Tekrar tekrar sınav stresine giren bu emektar hocalar mesleki gelişimlerini bizzat sahada sağlamışlardır. Özellikle iktidarın siyasi olarak da önem verdiği 4-6 yaş grubu Kur’an kurslarında bu hocalar çalışmaktadırlar. Ancak hakları teslim edilmemektedir. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi “Çalışana emeğinin karşılığını alnının teri kurumadan veriniz.” Şu an bir fahri kur’an kursu öğreticisinin saatlik ücreti 28 Türk Lirasıdır. Bekar bir vekil imam maaşı ise aylık 3900 TL’dir. Bu maaş ancak asgari geçim indirimiyle evli ve çocuklularda asgari ücreti geçebilmektedir. Bu insanların suçu nedir? Siz emekçi hocalara alınlarının terini Kur’an öğretirken bile vermiyorsunuz? Bu nasıl bir iştir? Bu nasıl bir aymazlıktır? Diyanet’te bu kadro ayrımları tamamen sona ermelidir. Geçmişe dönük olarak Kur’an Kursu öğreticileri ve vekil imamlara öncelik tanınmalıdır.  Bu insanların KPSS’den aldıkları 85-90 puanları çöpe gitmiştir. Yeni alımlar bu hocalar üzerinden yapılmalıdır. Fahri Kur’an kursu öğreticileri ve vekil imamlar kadroyu hak etmiştir. Bu mağduriyet artık giderilmelidir.

Pakistan’a özel uçakla giden Erbaş’ın vicdanı rahat mıdır?

Pakistan’a özel uçakla gidip milyon lira masraf yapabilen Sayın Ali Erbaş’ın vicdanı acaba rahat mıdır? Dünyanın her yerine uçan Türk Hava Yolları’nın İslamabad’a tarifeli uçuşu yok mudur? Hocalar dağ taş köy mezra demeden Kur’an öğretmeye çalışırken milyonlarca liralık arabalarla, uçaklarla gezmek İslam’ın hangi ölçüsüne uymaktadır. Sayın Erbaş’ın bu tavrı son derece hatalıdır. Sonra kendisi “rol model” olmaktan bahsetmektedi. Sayın Erbaş’a bu kürsüden sormak istiyorum: Siz özel uçaklarla mı rol model olacaksınız? Bizim rol modellerimiz asr-ı saadetten bugüne kadar pek çoktur.

Necip Fazıl ve Sezai Karakoç’tan şiirlerle eleştiri

Sizin hep örnek verdiğiniz merhum şair Necip Fazıl’ın dizelerindeki gibi:

“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!”

Bizim ölçümüzde tasarruf vardır. Gösterişten kaçınma vardır.  Tevazu vardır. Bizim ölçümüz budur. Ancak AK Parti iktidarlarında ve özellikle Sayın Erbaş döneminde Diyanet; özel uçaklarla, zırhlı arabalarla, 5 yıldızlı otellerdeki toplantılarla anılmaktadır. Bu durumu asla kabul edemeyiz. Yine Merhum Sezai Karakoç’un dizelerindeki gibi: “İslam’ı sen öyle yaşa, öyle yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende hayat bulsun” Siz İslamiyet’i böyle mi yaşıyorsunuz? Diyanet, doğru yönetilene kadar da yapıcı ve tarafsız eleştiriye devam edeceğim. Diyanet siyasetin esaretinden kurtulana kadar mücadele edeceğim.”

http://www.ankaramasasi.com/haber/1354885/iyi-partili-oraldan-iktidara-diyanet-elestirisi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (1)

Yorumunuz İletilmiştir.
Mehmet Dündar
08 Ağustos 2022, 11:03
Yerinde bir tespit tebrik ederim.