BM'de düzenlenen törende, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de Filistin topraklarını işgal ederek bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutması nedeniyle "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak bilinen trajedi anıldı.
Üst düzey bir etkinlik olarak gerçekleşen törene, birçok üye ülkenin temsilcileri katıldı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, yaptığı konuşmada, geçen yıl BM Genel Kurulu'nun Nekbe'nin anılması kararını memnuniyetle karşıladığını belirtti.
Abbas, bu kararın Filistin halkına yapılan tarihi haksızlığı kabul ettiğini vurgulayarak, "Haksızlık 1948'de başladı ve hala devam ediyor. Siyonist söylem hala Nekbe'yi reddediyor." şeklinde konuştu.
Filistin Devlet Başkanı, BM'nin Filistin halkının meşru hakları, kendi kaderini tayin etme hakkı ve bağımsız devlet elde etme hakkı çabalarına destek vermeyi sürdüreceğine inandığını ifade etti. Abbas, "Bu trajedinin insanlık bilincinde derin izler bırakmaması için bu desteğin önemli olduğunu" vurguladı.
Ayrıca Abbas, İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırı ve işgal politikalarını sürdürdüğünü, Nekbe trajedisini reddettiğini ve Filistin halkının ana vatanlarına dönme hakkını sağlayacak uluslararası kararları inkar etmeye devam ettiğini belirtti.
Mahmud Abbas: Tek bir BM kararı uygulamaya koyulmadı
Mahmud Abbas, BM Güvenlik Konseyi ve BM Güvenlik Kurulu tarafından alınan binlerce kararın hiçbirinin uygulamaya konulmadığını belirtti. Filistin Devlet Başkanı, "Bu nedenle uluslararası hukuk ve uluslararası kararlar çerçevesinde İsrail'in bu kararlara uyması veya BM üyeliğinin askıya alınması talep ediyoruz. Çünkü İsrail, BM üyelik koşullarını henüz yerine getirmemiş bir ülkedir." dedi.
Abbas, bazı ülkelerin İsrail'in Filistin halkına yönelik süregelen saldırılarına sessiz kaldığını ve İsrail'i sorumlu tutmaktan kaçındığını ifade ederek, bu durumun iki devletli çözüme zarar verdiğini söyledi.
Filistin Devlet Başkanı, şunları söyledi:
"Bu durum ne kadar sürecek? Neden BM'nin işleyişi ve kararların uygulanması engelleniyor? Neden bu çifte standarda boyun eğiyoruz? Alınan çoğu karar bir sonraki gün uygulamaya geçerken, Filistinliler neden 70 yıldır bekliyor? İngiltere ve ABD'nin Nekbe'ye yönelik doğrudan siyasi ve ahlaki sorumluluğu vardır. Bu ülkeler, sömürgeci hedefleri için Filistin topraklarına başka bir kimliği sokarak halkımızı kurban ettiler. İsrail'in düşmanlık ve saldırıları sürdürmesinde bu iki ülkenin desteği olmasaydı."
Abbas, Balfour Deklarasyonu ile birlikte "Filistin topraklarını boş bir toprak olarak" ilan ettiklerini ifade ederek, "Filistin'i İsrail'e bir hediye olarak verdiler. Kendine ait olmayanı hak etmeyene verdiler. Sömürgeci devletlerin Nekbe trajedisiyle tarihi bir sorumluluğu vardır. Bu nedenle Filistin halkının acısını sona erdirmeli ve topraklarına geri dönmelerini sağlamalıdırlar." şeklinde konuştu.
Abbas, İsrail'in Orta Doğu'da "tek demokratik ülke" olduğu iddiasının en büyük bir yalan olduğunu belirterek, bu ülkenin 1948'de Nekbe'yi gerçekleştirdiğini ve halen Filistin halkına karşı şiddet ve işgali sürdürdüğünü ifade etti.
Mahmud Abbas: Dünya sessiz kalıyor
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail'in demokrasi iddiasında bulunmasına rağmen başka bir halkı işgal ettiğini söyledi. Dünyanın bu duruma sessiz kaldığını vurgulayan Abbas, "İsrail nasıl hem işgalci hem de demokratik ülke olabilir? Bu bir çelişkidir." şeklinde değerlendirmede bulundu.
Abbas, Filistin'in İsrail ile barış ve güvenlik içinde, iyi komşuluk ilişkileriyle birlikte yaşamaya hazır olduğunu ve barışçıl müzakereleri desteklediklerini belirtti.
İsrail'in barışı reddeden taraf olduğunu ifade eden Abbas, "İsrail bağımsızlığının 75. yılını kutluyor. Peki, neyi kutluyorlar? İsrail'i kim işgal etti de bağımsızlık kutluyorlar?" şeklinde sorular sordu.
Kendisinin de bir mülteci olduğunu dile getiren Abbas, uluslararası toplumun İsrail'in Nekbe'yi kabul etmesini sağlaması gerektiğini söyledi ve "İsrail, gerçekleştirdiği öldürme, yerinden etme ve verdiği zararlar için sorumluluk almalı. İsrail hükümeti hem özür dilemeli hem de tazminat ödemelidir." ifadelerini kullandı.
Mahmud Abbas: Bizi neden korumuyorsunuz?
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail'deki artan seslerin giderek daha tehlikeli bir hal aldığını belirterek, bu seslerin Filistin halkını reddetmeye çalıştığını ifade etti. Uluslararası toplumun bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söyleyen Abbas, saldırıların sona erdirilmesini ve Filistin halkına koruma sağlanmasını talep etti. Abbas, her gün saldırıya uğradıklarını ve koruma için yardım istediklerini belirtti ve uluslararası toplumdan kendilerini korumalarını istedi.
Abbas, Filistin'in BM'de gözlemci statüsünün tam üye yapılması gerektiğini dile getirerek, tüm koşulları karşıladıklarını ve BM kararlarının uygulanmasını istedi. Birliklerini muhafaza edeceklerini ve işgalin son bulacağını vurgulayan Abbas, 1948 olaylarının tekrar yaşanmasına asla izin vermeyeceklerini belirtti.
Mahmud Abbas, "Uluslararası toplumun sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor. Saldırıyı sonlandırmalı ve Filistin halkına koruma sağlamalı. Her gün saldırıya uğruyoruz. Her gün şikayetlerimizi dile getiriyoruz. Her gün sizden koruma için yardım istiyoruz. Lütfen bizi koruyun. Bizi neden korumuyorsunuz? Biz insan değil miyiz? Hayvanları bile koruyorsunuz, bizi neden korumuyorsunuz?" diye konuştu.
Abbas'ın konuşması, bazı katılımcıların ayağa kalkarak "Filistin'in özgürleştirilmesi, işgale son verilmesi" sloganlarıyla ve alkışlarla sona erdi.
Rosemary Dicarlo: BM'nin tutumu çok net
BM Siyasi ve Barış İnşası İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary Dicarlo, gelişmeleri derin bir endişeyle takip ettiğini belirterek, BM kararları ve uluslararası hukuk çerçevesinde iki devletli çözüm için siyasi sürecin tekrar başlaması umudunun azaldığını ifade etti.
Dicarlo, Batı Şeria'da yerleşim birimlerinin hızlı bir şekilde artması, yerleşimcilerin şiddeti ve zorunlu tahliyelerin Filistin devletini tehdit ettiğini vurguladı. Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme ve bağımsızlık hakkına sahip olduğunu söyleyen Dicarlo, BM'nin tutumunun açık olduğunu ve uluslararası hukuk ve BM kararlarına uygun olarak işgalin sona ermesi ve İsrailliler ile Filistinlilere kalıcı barış getirecek iki devletli çözümün sağlanması gerektiğini ifade etti.
İsrail çok rahatsız oldu
İsrail'in 14 Mayıs 1948'de Filistin topraklarını işgal ederek bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutmasıyla sonuçlanan "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak bilinen olayların BM'de anılması İsrail yönetimi tarafından rahatsızlıkla karşılandı.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, yazılı bir açıklama yaparak BM'deki etkinliğe tepki gösterdi ve İsrail'in BM büyükelçiliği ile dünya genelindeki misyonlarını harekete geçirdi.
Dışişleri Bakanı Eli Cohen, birçok ülkenin BM'deki etkinliğe katılmaması için İsrail'in BM ve diğer ülkelerdeki büyükelçilerine gerekli diplomatik girişimlerde bulunmaları talimatını verdi.
Bakanlığın açıklamasında, Filistin misyonunun özel talebi üzerine gerçekleşen Nekbe etkinliğinin "tarihi çarpıttığı" iddia edildi.
Nekbe nedir?
15 Mayıs'ı "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak anan Filistinliler, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de Filistin topraklarını işgal ederek bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlileri zorla göçe tabi tutmasının ardından yaşanan olayları anma törenleriyle hatırlıyor.
Nekbe döneminde yaklaşık 1 milyon Filistinli topraklarından zorla çıkarıldı ve sürgün edildi. İsrail güçleri, binlerce Filistinlinin öldürülmesine ve 675 köy ve kasabanın yok edilmesine sebep oldu.
Nekbe'nin sonucunda bugün hala yüzde 80'i mülteci durumunda olan Filistinliler, dünyanın farklı bölgelerinde yaşamaya devam ediyor.
