Mehmet Ceyhan'dan tam kapanma sonrası için uyarı

Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, kısıtlamaların biteceği 18 Mayıs'ın çok kritik bir tarih olduğunu belirterek "Eğer 18 Mayıs'ta kısıtlama öncesi gibi yaşamaya başlarsak, her yer açılırsa, temaslar artarsa vaka sayılarının tekrar arttığını görürüz" şeklinde konuştu. Ceyhan, kapanmanın kademeli olarak normale dönmesi gerektiğine işaret etti.
Ankara Masası
|
30 Nisan 2021, Cuma - 19:41
Mehmet Ceyhan'dan tam kapanma sonrası için uyarı

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele tedbirleri kapsamında ülke genelinde 17 Mayıs Pazartesi saat 05.00'e kadar devam edecek tam kapanma dönemi başladı. Peki tam kapanma ne ifade ediyor.

Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Gökyıldırım'ın sorularını yanıtlayan  Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, uygulamanın tam kapanma olmadığını, tam kapanmayı şimdiye kadar sadece Çin'in hayata geçirdiğine işaret etti. 

Bütün üretimin ve ticaretin kapatılmasına "tam kapanma" dendiğini kaydeden Ceyhan, "Bizdeki tam kapanma değil bir çeşit kapanma önlemi. Farklı ülkeler, kendi ekonomik özellikleri, kültürel özelliklerine bakarak farklı kapanma yöntemleri uyguluyor. Bunun aynısını başka bir ülkede bulamazsınız ya da bir başka ülkedeki kapanma örneği Türkiye için uygun olmayabilir." dedi. 

Türkiye'de açık bırakılan işyerleri nedeniyle toplumun yüzde 20'sinin dışarıda olduğuna dikkat çeken Ceyhan, "Muafiyetler arttıkça maalesef bu oran yükseliyor. Yapılan çalışmalar göstermiş ki, siz eğer toplumun yüzde 95'inin içeride tutup, yüzde 5'ini dışarıya çıkarıyorsanız o zaman bu çok etkili oluyor. Bizde bu oran neredeyse yüzde 30-40'lara varıyor." şeklinde konuştu. 

"İnsanların evlerine kapanmamaları gerekir"

"Evde tutmak" teriminin yanlış anlaşıldığını dile getiren Ceyhan, "İnsanların önlemler sırasında evlerine kapanmaları gerekli değil. Aslında bunun zararı da var. Evlere kapananların içinde çok yüksek sayıda virüs pozitif insan var. Şimdi bunlar evin içinde, kapalı ortamda birbirlerine bulaştıracaklar. O yüzden böyle bir öneminin maksimum etkili olması için 28 gün olması gerekir. Bu hastalıkta   bulaştırmaya ya da kuluçka süresi 14 gün olduğu için 14 gün sonra  ev içi bulaşlarda da yeni vakalar çıkacak. 14 gün de onun için bir karantina uyguladığınızda toplam 28 gün ediyor. Bunu sağlayamadığınız sürece, muafiyetler arttıkça, halkın uyumu azaldıkça beklediğiniz yararları sağlayamıyorsunuz. " değerlendirmesinde bulundu.

Vatandaşların seyahat kısıtlamasını anlamadıklarını savunan Ceyhan, uygulamanın virüsün dolaşımını engellemek ve yeni ortaya çıkan varyantların Türkiye'nin geneline yayılmasını önlemek için konduğuna dikkat çekti.

İngiltere mutantının Karadeniz'de başladığı dönem bakanlığı "Hemen oraya bir seyahat kısıtlaması koyun. Yoksa bütün Türkiye'ye yayılacak" şeklinde uyardıklarını belirten Ceyhan, "Bizim son bir aydır gördüğümüz vakaların tamamı İngiltere mutantı. Artık o eski virüsü görmüyoruz. Bu da bazı şartları değiştirdi. Onun da mutlaka dikkate alınıp, Bizim Kurul'u tarafından hazırlanan rehberlerin revize edilmesi lazım. Çünkü bu virüs çok farklı seyrediyor. Orijinal virüs gibi değil." ifadelerini kullandı. 

"Tatil bölgelerinde vakaların arttığını göreceğiz"

Kısıtlama başlamadan, seyahat kısıtlamasından beklenen faydanın çöpe gittiğini kaydeden Ceyhan, "Anadolu'ya gittiler. Özellikle tatil bölgelerinde vakaların arttığını göreceğiz. İstanbul'da bir vaka azalması olacak. Çünkü toplu taşımalarda kalabalık kaybolacak. İşte bu işyerlerindeki problemler azalacak." değerlendirmesinde bulundu.

Kısıtlamaların biteceği 18. Mayıs'ın çok kritik bir tarih olduğunu vurgulayan Ceyhan, "Eğer 18 Mayıs'ta biz yeniden bu kısıtlama öncesi dönemdeki gibi yaşamaya başlarsak, her yeri açılırsa, insanlar kalabalık ortamlara girerlerse, temaslar artarsa o zaman buradan elde edeceğimiz bir miktar azalmanın çok kısa sürede geri döndüğünü ve vaka sayılarının tekrar arttığını görürüz" şeklinde konuştu. 

Kısıtlama sürecinde hızlı yapılacak aşılamanın önemli olduğuna işaret eden Ceyhan, "Görünün o ki bunu yapamıyoruz. Aşıdan böyle bir yardım gelmeyeceğine göre, bizim bu kısıtlama sonrasındaki tedbirleri çok yavaş ve çok dikkatli bir şekilde kaldırmamız gerekir. Bir günde her yeri açarsak, hiç şüpheniz olmasın çok
kısa bir süre sonra eski rakamlara geri döneriz." dedi. 

Biontech aşılarındaki sürecin pandemiye etkisi

Biontech aşılarıyla ilgili son dönemde yaşananların hatırlatılması üzerine Ceyhan, "Bu zorunluluktan kaynaklanan bir açıklama oldu. Burada aşılamanın iki farklı etkisini birbirinden ayırt etmek lazım. Bir bireysel etkisi. Yani aşı yaptığınız kişiye olan etkisi. İki pandemi üzerine olan etkisi. İkisi birbirinden farklı olaylar. Bireysel etkisinde bir azalma beklemiyoruz. Yani arayı açtınız diye aşının etkinliğinde bir azalma olmasını beklemiyoruz. Ancak pandemi üzerine olan etkide bir problem oluşturacağa görünüyor. Çünkü pandemide hedef, mümkün olan en kısa sürede toplumun yüzde 70-75'ini aşılamak." şeklinde konuştu. 

Aşılamanın uzamasındaki tehlike

Türkiye'de Ocak ayında başlayan çalışmalarda günde 20-30 bin aşılamanın ancak yapıldığını söyleyen Ceyhan, bu hızla gidilmesi durumunda aşılamanın yıllarca süreceğini kaydetti. 

Aşılama çalışmalarının önümüzdeki seneye sarkması durumunda iki problemin ortaya çıkacağını savunan Ceyhan, "Birincisi bu aşıların etkisinin ne kadar sürdüğünü bilmiyoruz. Yapılan çalışma da şunu düşündürüyor: bir süre sonra bu koruyuculuk azalmaya başlıyor ve muhtemelen kayboluyor. Şimdi eğer bu süre uzarsa, bizim ilk aşıladıklarımızın bağışıklığı bitip, onlara yeniden aşı yapmak gerekliliği doğabilir. İkincisi de mutasyon riski artıyor. Çünkü virüs kişiden kişiye bulaşırken mutasyon geçiriyor. Eğer sizde virüsü öldürmeyecek bir doz antikor varsa o zaman virüs mutasyona uğrayarak ondan korumaya çalışıyor kendin. Buna kaçış mutasyonu diyoruz. Yani bu süreç uzadıkça bu tarz mutasyonların süresi artabilir. Bunların içerisinde öyle bir mutasyon çıkar ki, çok daha ağır seyreden çok daha öldürücü, çok daha bulaşıcı... O zaman bütün mücadeleye bütün dünya yeniden başlamak zorunda kalabilir. O yüzden bunun sadece Türkiye'nin aşılanması bizi güvende kılmıyor. Dünyadaki en son kovid pozitifli kişi bu virüsten kurtuluncaya kadar bütün dünya risk altında." şeklinde konuştu. 

Bazı bilim insanlarının yurtdışından örnek vererek Türkiye'ye yönelik değerlendirmeler yaptığını ifade eden Ceyhan, "Bizimle ne kültürümüz, ne devletin ekonomik gücü onlarla aynı değil. Dolayısıyla oradaki gibi önlemler alamadığımız için bu iş uzuyor." dedi. 

"İnsanların eve kapatılması tehlikeli"

"Evde kalma" uygulamasının yanlış değerlendirildiğini yineleyen Ceyhan, "Bu insanları eve kapat, hiç dışarı çıkarma demek olmamalı. Bu tehlikeli bir durum. Önemli olduğu için tekrar vurguluyorum. İnsanların evinin yakınında bir parka gitmesi, açık alana çıkıp yürüyüş yapması engellenmemeli. Çünkü oralar daha güvenilir. İnsanların yürüyüş yapması, aktivite yapması önlemlere zarar verecek bir durum değil." ifadesini kullandı. 

Mutasyona uğrayan virüsün orijinal virüslere göre çocuklarda daha ağır seyre neden olduğunu ve vücutta daha uzun süre kaldığına işaret eden Ceyhan, "Birincisi 
2 metreden daha kısa mesafe güvenli değil kesinlikle. İkincisi şu, ben buradan yetkililere sesleniyorum; şu rehberleri revize edip 10 günlük süreyi 14 güne çıkarın. Bilim Kurulu'nun gözden geçirip bütün rehberlerde gerekli değişiklikleri yapması lazım. 

Seyahat kısıtlamasının geç uygulanmasından dolayı Güney Afrika mutant pozitif vaka sayısının 9'dan 285'e, Brezilya mutant sayısının da 3'den 166'ya çıktığını ifade eden Ceyhan, sözlerinin devamında  Hindistan varyantına değindi.

Ceyhan  "Bakanlık, Hindistan'dan gelen kişilere karantina uygulanacağını açıkladı. Halbuki 21 ülkeye yayılmıştı bu. Sadece Hindistan'dan gelmiyor. Dolayısıyla geldi artık.      Nasıl seyrettiğini, ne kadar bulaşıcılığı artırdığını bilmiyoruz. Bizim daha korktuğumuz şey şu: aşının ne kadar etkili olduğunu bilmiyoruz." dedi.

Yerli aşı çalışmalarında son durum

Yerli aşı çalışmalarına da değinen Ceyhan şunları söyledi: 

Kayseri'deki arkadaşlarımızın yaptığı aşı aslında  Sinovac  aşısı gibi bir inaktif aşı, şu anda yani kullanılabilecek duruma en yakın aşı o. Çünkü işte Faz 3'ün  yapılması bu işte Faz 3'ün yayınlanması sonra işte gerekli izinler için işte üretim izinlerinin falan alınması derken bu senenin sonunu bulur diye düşünüyorum.

O aşının kullanıma girmesi açıkçası, diğer aşılardan İşte bu virüs benzeri partikül aşıları yani ODTÜ'de Bilkent'in ortak geliştirdiği aşı bu aslında aşı etkinliği ve güvenirliği konusunda daha ümit verici bir aşı. Ama onlar biraz daha gerideler. 

Yani bildiğim kadarıyla Faz 1'i işte bitirmek üzereler ya da yeni bitirdiler ama bu Faz 1'i aynı zamanda mutant virüsle de yapmak istiyorlar. Çünkü aşının böyle bir avantajı var. Hemen mutant virüse göre değiştire biliyorsunuz aşıyı. Faz 1 Faz 2, Faz 3  yapılacak derken önümüzdeki senenin başını ortalarını bulur. Eğer üretimle ilgili problemlerini çözerlerse; Çünkü aşının bir de üretim meselesi var. Bahsettiğim şey milyonlarca doz aşıdan bahsediyoruz. Bu çapta bir üretimi yapacak tesis lazım.  Kayseri'deki arkadaşlarımız için sorun yok. Onlar bir yerli firma ile anlaştılar. 

Zaten onlar bir sorun çıkmazsa orada üretecekler. Sanıyorum ODTÜ ve Bilkent'te Sanayi Bakanlığı da ciddi destek veriyor. Onlar da bir yerle anlaşmışlardır diye düşünüyorum. Ve işte dediğim gibi ondan daha ümitliyim o aşıdan. Çünkü Sinavoc' la ilgili konuşulan bütün bu olumsuz şeyler Kayseri'de üretilen aşı içinde konuşulacak. 

Sputnik aşısı güvenli mi?

Sputnik aşısının güvenlik açısından sorun çıkarmayacağını düşündüğünü belirten Mehmet Ceyhan sözlerine şöyle devam etti;

Sputnik V tamamen farklı bir aşı bu. Aynen Oxfort Zeneca aşısı ya da Amerika'daki Johson&Johnson aşısı gibi adenovirüs dediğimiz bir canlı virüsü insanlarda hafif bir solunum yolu enfeksiyonu yapıyor. Onun genine bu koronavirüsün işte o dikenli kısmının genini koyuyorsunuz ve vücuda verdiğinizde bu işte o geni vücuda aktarıyor. 

Gen sürekli bir antikor üretimi sağlıyor. Şimdi Sputnik'te ilgili en büyük problemi şudur, Ruslar da aynen Çinliler gibi sorunuza cevap vermekten çekinir biraz. İşte çekiniyorlar bilimsel verilerini yeteri kadar vermiyorlar ve kendi ülkelerinde aşı üretmelerine rağmen toplam yaptıkları iki doz aşı 3.8 milyon sadece. Yani bizim yaptığımız 2 doz aşının yaklaşık üçte birinin yaptılar ancak herkes soruyor, bütün işleri bilim dünyası Ruslara niye bu kadar yavaş gidiyor, neden bu kadar az aşıladı?

Ama bu arada da 39 farklı ülkeyle anlaşma yaptıklarını açıkladılar. İşte aşıları satmak üzere neden kendi vatandaşını bu kadar az yaptın aşıyı dışarıya satıyorsun çok enteresan.

O yüzden de Faz 3 çalışmasının yüzde 91.6 etkinlik verisinden sonra bir daha da Rus aşısıyla ilgili Sputnik V aşısıyla ilgili bir şey yayınlanmadı. Bilimsel bir veri yayınlanmadı ama şundan eminim yani aşı en azından işte pandemi de kullanılabilecek kadar etkilidir. Güvenlikle ilgili ciddi bir problem çıkacağını düşünmüyorum. O yüzden mecburen, yani gönül şöyle istiyor; sadece belli bir grup aşıyı yapın, birbirinin yerine de yapılabilsin böyle işte ikinci doz için insanlar beklemesin ama işte elde edemeyince o yolla aşıyı mecburen böyle farklı yerlerden aşı toplayıp kendinize bir portföy oluşturuyorsunuz ve tamamlamaya çalışıyorsunuz. 

http://www.ankaramasasi.com/haber/744308/mehmet-ceyhandan-tam-kapanma-sonrasi-icin-uyari
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.