Meral Akşener'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'açlık' tepkisi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Birileri aç kaldık diyor. Ya vicdansızlık yapma. Aç kalan falan yok" sözlerine tepki gösterirken "Sözler, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na ait. Gerçekten ibretlik. Yahu, Allah aşkına, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?" ifadelerini kullandı.
Ankara Masası
|
01 Haziran 2022, Çarşamba - 10:48
Meral Akşener'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'açlık' tepkisi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki haftalık olağan grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde:

"Aziz milletim; ülkemizin, uzun zamandır içinde bulunduğu, kara komedi; başroldeki Bay Kriz’in, adeta oscarlık performasıyla, geçtiğimiz hafta da, tam gaz devam etti. Saraydan çıkamayan, çarşıyı, pazarı, marketi artık tamamen unutan, vatandaşla, iki kelam bile edemeyen Sayın Erdoğan, çıktı ve dedi ki; 'Birileri aç kaldık diyor.  Ya vicdansızlık yapma, ne aç kalması. Aç kalan falan yok.'

" Gerçekten ibretlik"

Yanlış duymadınız. Bu sözler, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na ait. En son, geçinemeyen insanlarımıza, “şükürsüz” demişti, şimdi de vicdansız olunmuş. Gerçekten ibretlik. Yahu, Allah aşkına, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz? Semt pazarlarında, ucuza sebze meyve alabilmek için, akşamı bekleyen, Halk Ekmek büfelerinin önünde, ekmek kuyruklarına giren, Çöpten yiyecek toplayan insanlarımız, başka bir ülkede mi yaşıyorlar?"

"Milletiyle bağını tamamen koparmış"

"Annelere, tencere kaynattırmayan yokluk, Babaları, çocuklarına mahcup eden yoksulluk, Pırıl pırıl gençlerimizi, perişan eden işsizlik, bunlar Türkiye’de yaşanmıyor mu? Nasıl tok, açın hâlinden anlamıyorsa; belli ki, sarayda oturan da, milletin hâlinden anlamıyor. Milletiyle bağını tamamen koparmış bu arkadaşımız, artık ülkesinde yaşananları bile bilmiyor."

Sosyal medya düzenlemesine tepki

Ak Parti iktidarının beceriksiz ellerinde Türkiye, artık bir sorunlar yumağı hâline geldi. Hayat pahalılığı sorun. Barınma sorun. Sığınmacı sorun. Adalet sorun. Yolsuzluk sorun. Bunların dışında, çözüm bekleyen, onlarca farklı sorunumuz daha var. Ama nedense, bu sorunların hiçbiri, iktidarın gündemine giremiyor. Nitekim, iktidara göre en önemli sorunumuz neymiş, biliyor musunuz? İnternette yayın yapan haber siteleri... Yanlış duymadınız. Arkadaşların öncelik sıralamasına bir bakar mısınız? Çözüm bekleyen onlarca sorunumuz varken,  hiç utanmadan, zerre sıkılmadan, meclise, sosyal medya kanun teklifi getirdiler. Beğenmedikleri her şeyi, suç haline getirmeye, yasaklamaya ve ortadan kaldırmaya bayılan Ak Parti iktidarı; şimdi de, sosyal medyanın, ölüm fermanı sayılabilecek, yeni bir kanun teklifiyle karşımıza çıktılar."

"Bu durumdan anlaşılıyor ki; bu arkadaşlara, artık yandaş medya kanalları yetmiyor. Televizyonlara, sipariş yayın yaptırdıkları gibi, gazetelere, sipariş manşet attırdıkları gibi, internet sitelerine de, sipariş haber yaptırmak istiyorlar."

"Sayın Erdoğan'ın tutuklanması lazım"

"İktidarın, Meclis’imize getirdiği bu teklife göre; endişe, korku veya panik yaratacak haber yapanlar, 1 yıldan, 3 yıla kadar, hapisle cezalandırılacak. Bakın, burası çok önemli… 'Endişe, korku veya panik yaratanlar…' Gelin bir düşünelim… Memlekette, endişeyi, korkuyu ve paniği, sizce en çok kim tetikliyor? Mesela; 'Camide içki içtiler' diye yalan söyleyip, milleti kışkırtan kimdi? Sayın Erdoğan. O zaman bu yasaya göre, önce kendisinin tutuklaması lazım.

Mesela; Kabataş yalancılarını besleyip büyüten, onlara kol kanat geren kimdi? Yine kendisi. Bu durumda, en azından, Kabataş yalancılarını da tutuklaması lazım. Hatta hazır eli değmişken, mesela, terörist başının mektubunu çarşaf çarşaf yayınlayanları, terörist başının, kendisi gibi terörist olan kardeşiyle, Kandil’de röportaj yaptıran, TRT yöneticilerini de tutuklaması gerekir. Mesela; İstanbul seçimlerinde, 'hile var' diye, yalan haber yapanları da tutuklaması gerekir. Şayet konumuz, endişe, korku ve panik yaratmak ise;

Mesela; dizinin dibinde örgütçülük oynayan, Sadatçıları da tutuklaması gerekir. Mesela; 'Cumhurbaşkanına söz söyleyeni keserim' diyen, ruh hastalarını da tutuklaması gerekir. Mesela; '15 Temmuz’un tadı damağımızda kaldı, apartmandaki götüreceklerimizin listesi hazır' diyen, provokatörleri de tutuklaması gerekir. Neymiş; internetteki yalan haberleri durduracaklarmış. Peki, sarayın yandaş medyasında, bir tane doğru haber var mı? Yok."

"Hadi bakalım, hodri meydan"

"Sayın Erdoğan; Eğer yalan haber yasaksa, önce, sabahtan akşama iftira atan, yalan söyleyen, yandaş kanallarını kapatacaksın. Bakıp, beslediğin trol çiftliklerini dağıtacaksın. Eğer yalan haber yasaksa, enflasyon tahminlerinin tamamı yanlış çıkan, emir erin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alacaksın. Açıkladığı yalan yanlış enflasyon rakamlarıyla, milleti kandıran TÜİK Başkanı’nı, hemen kapının önüne koyacaksın. Eğer yalan haber yasaksa, emeklilere ve asgari ücretlilere, 1 Mayıs’ı işaret ederek, zam umudu dağıtan, Çalışma Bakanı’nın affını isteyeceksin. Bak Sayın Erdoğan; bu aziz millet, senin demokrasiye ayar verme sevdandan da, özgürlükleri her fırsatta çiğnemenden de bıktı, usandı. Sen önce, kendi diline hakim ol. Sen önce, kendi nefretini, kendi öfkeni dizginle. Sen önce, kendi kapının önünü temizle. İllaki bir ayar vermek istiyorsan, önce kendi çevreni hizaya getir.  

Yıllardır milletimizi birbirine düşürerek, 'Sen o’cusun, sen bu’cusun' diyerek, kutuplaşmadan beslenen sen değil misin? Bu kanunu, geriye doğru işletsen, senin müebbet alman gerekir. Çünkü bu ülkede vatandaşı birbirine düşürme konusunda; hiç kimse, senin eline su dökemez Sayın Erdoğan. Bu kadar basit. Değerli dava arkadaşlarım; ancak tabii ki, buradaki amaç çok başka… Bu kanunla; ülkemizde yaşanan sorunları dile getirenleri, ekonominin kötü gidişatına, dikkat çekenleri,  milletimizin, gerçeklerini konuşanları, sığınmacıdan, seçmen devşirme projesine, karşı duranları, susturmak istiyorlar. Milletin haber alma özgürlüğü yerine, yandaşlarının, yolsuzluk yapma özgürlüğünü, korumak istiyorlar."

"Ama işte orada duracaksınız! Çok şükür, biz daha buradayız. Dimdik ayaktayız. Siz yalana sığındıkça; biz de sizi, gerçeklerle yüzleştirmeye devam edeceğiz. Siz milletin sesini kıstıkça, biz, aziz milletimizin sesini duyurmaya devam edeceğiz. Siz George Orwell romanlarına öykündükçe, biz, demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Siz, hürriyetin karşısında durdukça; biz de inatla, 'Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!' demeye devam edeceğiz! Sandığın gelmesine, milletin şanlı tokadının tepenize inmesine, şunun şurasında, çok az kaldı… Hadi bakalım, hodri meydan."

"Getirin sandığı, bu çile bitsin"

"Getirin sandığı, bu çile bitsin. Getirin sandığı, bu zulüm bitsin. Getirin sandığı, bu ucube sistem gitsin. Getirin sandığı, İYİlerin şafağı artık söksün. Getirin sandığı, milletimizin yüzü gülsün. Getirin sandığı, milletimiz hak ettiği Türkiye’ye artık kavuşsun!" 

6'lı masa

"İşte tam olarak bu sebeple, biz de 6 siyasi parti olarak; önce partilerimiz bünyesinde, sonrasında da, genel başkan yardımcılarımız aracılığıyla, birlikte çalıştık. 'Koltuk İttifakı' ortaklarının aksine; farklılıklarımıza saygı duyarak, milletimizin ve memleketimizin ihtiyaçlarına odaklanarak, makulün kaybolduğu bir ortamda, ortak aklı ve istişare kültürünü çalıştırarak, 28 Şubat 2022’de, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmamızı tamamlayıp,  Genel Başkanlar olarak imzaladık. Geçtiğimiz Pazar günü de yeniden buluştuk. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i, hayata geçirmek için, ilkelerimizi konuşup karara bağladık ve ülke gündemindeki gelişmeleri değerlendirdik. Bu vesileyle buradan, başta, ev sahipliği yapan Sayın Ahmet Davutoğlu olmak üzere, toplantıya katılan Sayın Genel Başkanlara, huzurunuzda bir kez daha, teşekkür etmek istiyorum. Allah bizleri milletimize karşı utandırmasın."

Parlamenter sistem vurgusu

"Aziz milletim; güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; 'Ben yönetirim' yerine, 'biz yöneteceğiz' diyen, 'Ben bilirim' yerine, 'makulde buluşacağız' diyen, 'Ben başaracağım' yerine 'el ele başaracağız' diyen, 'Ben kazanacağım' yerine 'milletimiz kazanacak' diyen bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; tek adam sistemini ortadan kaldırıp, zamanın ruhuna uygun bir bakış açısıyla; Cumhurbaşkanı’nı; fark gözetmeksizin, tüm insanlarımızı temsil edecek şekilde; herkesin garantörü bir Cumhurbaşkanı olarak konumlandıran bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; Cumhuriyet değerlerimizin üzerine inşa edilen, demokrasiyi içselleştiren, hukukun üstün, yargının adil, Meclisin de, hem yetkili, hem de yetkili olduğu bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; bugüne kadar, içi boşaltılan her kurumu onaracak, kurumsal devlet hafızasını yeniden canlandıracak, her alanda liyakati esas alacak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; atanmışın, seçilmiş karşısındaki üstünlüğüne son verecek, milletin evi olan Gazi Meclis'imizi, yeniden yüceltecek, millet iradesinin üzerindeki, her türlü vesayeti, ortadan kaldıracak bir sistemdir."

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; hukukun üstünlüğünü esas alacak, yargının bağımsızlığını koruyacak, cübbelere dikilen düğmeleri kopartıp atacak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; dış politikamızı, bir kişinin sevgisine, nefretine ve egosuna indirgeyen, sığ bakış açısından kurtaracak, Ülkemizi; 23 trilyon dolarlık, ekonomik coğrafyamızla buluşturacak, sığınmacı sorununu da, tarihin tozlu raflarına kaldıracak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; yandaş üretmeyen, kaynak tüketmeyen, Merkez Bankası’na karışmayan, işinin ehli kişiler tarafından yönetilen, ekonomimize ihtiyacı olan güveni veren bir sistemdir. Ez cümle; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; Türkiye’ye yakışacak, büyük Türk Milleti’ne yaraşacak, milletçe hak ettiğimiz, güçlü, zengin ve mutlu Türkiye’nin, kapısını açacak yegâne sistemdir. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!

"Değerli dava arkadaşlarım; Tarih özgürleşme yönünde akar. Tarihin akışına ters gidenler, akıntıda boğulmaya mahkûmdur. Nitekim, Ak Parti ve liyakatsiz kadroları, yapılacak ilk seçimle birlikte gidiyor. Bu artık bir tarih meselesi. Cümle alem biliyor ki; İYİ Parti her gün, güçlü adımlarla iktidara yürüyor. Allah’ın izni, milletimizin de teveccühüyle, bayrağı biz devralacağız. Ama rehavete kapılmak yok. Alacağımız büyük sorumluluğun bilinciyle, durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Ve evelallah, ülkemizi, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen, bu ucube sistemden, bu istibdat rejiminden, çekip kurtaracağız."

"İYİ Parti iktidarı öncesi son düzlükteyiz"

"Haksızlık yapmamak için adaleti, Haksızlıkları engellemek için eşitliği, Haksızlıkları dile getirmek için hürriyeti, haksızlıkları gidermek için de, hakkaniyeti getireceğiz! Milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı kimliğimizle; Türkiye’yi, hak ettiği gibi, 21’inci yüzyılın ruhuna taşıyacağız! Milletimizle el ele, kol kola verip; liyakatle eşitlenen, adaletle özgürleşen, sevgiyle güçlenen ve mutlulukla konuşan Türkiye’yi, hep beraber inşa edeceğiz! Hazır olun, çok az kaldı!

Artık İYİ Parti iktidarından önceki, son düzlükteyiz. Her zamankinden daha çok çalışacağız. Çalmadık kapı, sıkmadık el, dinlemedik dert bırakmayacağız. Giderayak önümüze, duvarlar örecekler. Yıkıp geçeceğiz. Karşımıza, engeller dikecekler. Aşıp geçeceğiz. Yolumuza, tuzaklar dizecekler. Bozup geçeceğiz.

Asla unutmayın. Biz İYİ Partiyiz! Biz onlara benzemeyiz. Biz bu yola, şahsi çıkarlarımız için çıkmadık. Makam için, mevki için, koltuklarımız için de çıkmadık. Şan için, şöhret için, para için, pul için de çıkmadık. Biz bu yola, aynı bizden önce nicelerinin çıktığı gibi, millet için, memleket için çıktık. Aynı 1908’deki gibi, aynı 1919’daki gibi, aynı 1946’daki gibi, adalet için, hürriyet için, müsavat için, uhuvvet için çıktık.

Bize durmak yok! Bize dinlenmek yok! Bize yorulmak yok! Parolamız vatan, işareti namus!Bizim için bu kutlu yoldan dönmek yok! Memleketin dört bir yanında, kalbi iyilik için çarpan, tüm cesur yüreklere selam olsun. 

http://www.ankaramasasi.com/haber/1545453/meral-aksenerden-cumhurbaskani-erdogana-aclik-tepkisi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.