Gamze Taşçıer, Ankara Masası Gündem Programında Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik’in konuğu oldu.

Ankara’da cemevlerine yapılan saldırıları değerlendiren Taşçıer, bunu bir münferit olay ya da bir meczup olayı diye nitelendirmenin mümkün olmadığını vurguladı.

"Cemevi saldırıları tesadüf değil"

“ Neden diyeceksiniz, 1 zamanlama muharrem orucunun ilk günü yapılıyor. 2 yer Tuzluçayır, bu anlamda hassasiyetin inanç üzerinden alevi yurttaşlarımızın olduğu, Alevi inancının yaşandığı bir yer olarak bilinen böyle bir yerin tespit edilmesi tesadüf değil. 3 daha iki gün önce İçişleri Bakanı kendi partilerine cem evlerinin Alevi ibadethanelerinin ziyareti noktasında bir genelge yayınlıyor iki gün sonra böyle bir olay oluyor, hiç tesadüf değil.” diyen Taşçıer, “ Elbette ki bu kişinin yakalanmış olması hatta beraberinde 3 kişi yakalandı 2’si serbest bırakıldı 1 kişi tutuklandı. Bunun bir organize yapılan olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu.

Gamze Taşçıer, Fatih Atik’in “Bunun iktidarla bir bağlantısı olduğunu düşünüyor musunuz ?” şeklindeki sorusunu da şöyle yanıtladı:

“İktidarın ötekileştirici dilinin sonucu şiddet olarak ortaya çıkıyor”

“İktidarla bağlantısı şöyle olabilir: iktidarın kullandığı kutuplaştırıcı dil, ötekileştirici dil. Maalesef toplumda bu tarz yansımalar olabiliyor. İktidarın herkesi terörize ettiği, kendi gibi düşünmediği herkesi ötekileştirdiği bir süreci yaşıyoruz. Bakın sadece siyasi anlamda değil hakkını arayan öğrenciyi terörize ediyor, hakkını arayan madenciyi terörize ediyor, maaşına zam isteyen emekliyi işçiyi emekliyi terörize ediyor böyle bir kutuplaştırma ortamında doğal olarak bunun sonucunu şiddet olarak karşımıza çıkması zaten kaçınılmaz bir son. Dolayısıyla iktidarın bu anlamda payı olduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim.”

“Şeffaf, etkin bir soruşturma yapılmasını bekliyoruz”

“ Onun dışında gerekli yargılama süreci adil ve şeffaf bir şekilde yapılır ve bu yapılan saldırının arkasında kimin olduğu tespit edilmezse o zaman başka soru işaretlerimiz de doğar. Ama gerçekten şeffaf adaletin yerini bulabileceği etkin bir soruşturma yapılacaksa ki olması gereken bizim beklentimiz de bu. Yoksa bu ayrıştırıcı dili ne genelgeyle önleyebilirsiniz ne de yasaklarla, talimatlarla. Siyasilerin bu anlamda kullanacakları dil son derece çok önemli."