Mustafa Destici TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
EYT’lilerin durumuna değinen Destici, 8 Eylül 1999’dan önce işe başlayan ve 20 yıl 5 bin iş gününü tamamlayan kadınlar ile 25 yıl 5400 iş günü tamamlayan erkekler için tekrar yaş şartı ya da kademesi konulmaması gerektiğini söyledi.
"EYT bütçenin kaldıramayacağı bir yük değil"
Destici, “Bunun bazı çevreler tarafından ifade edildiği gibi bütçemize kaldırmayacağı bir yük getirmeyeceği aşikardır. Herkesin ittifak ettiği konu şudur. Emeklilikte yaşa takılan şu anda 4,5 milyon vatandaşımız var Bugün emeklilik hakkı verildiğinde yılbaşında diyelim bunların 950 bini hadi 1 milyon diyelim ilk etapta emekli olacağı düşünülmektedir. Ortalama 5 bin lira emekli maaşı alsalar Hazineye yıllık maaş yükü 60 milyardır. Dolayısıyla bugün 4 trilyon 300 milyarlık bir tahmini bütçeden söz ediyoruz. Devletin bunu karşılayamaması gibi bir şey söz konusu değildir. Devletin bütçesinin bunun kat be kat fazlasını karşılayacak gücü vardır” dedi.
"Enflasyon Mart'a kadar yüzde 40'ın altına inecek"
Destici, muhalefetin “Hele aralık gelsin doğalgaz, elektrik, akaryakıt fiyatları uçacak soğukta kalacağız” diye ellerini ovuşturduğunu, ama bunların hiç birinin olmadığını vurguladı.
Türkiye’nin alınan önlemler sayesinde Avrupa gibi enerji krizi yaşamadığına işaret eden Destici, geçen yıl 30 TL’ye çıkan mazotun 20 TL’ye gerilediğine dikkati çekti.
Destici, Mart’a kadar enflasyonun yüzde 40’ların altına ineceği ve düşüşün devam edeceğini öngördüklerini ifade etti.
"Asgari ücretin 8 bin liranın altında olmayacağını düşünüyorum"
Asgari ücretin de son 6 aylık enflasyonun üzerine %20 refah payı eklenerek en az %40 artırılmasını beklediklerini anlatan Destici, işveren 7100, işçi en az 7800 TL derken Cumhur İttifakı’nın bunun üzerinde bir rakam açıklayacağına inandıklarını dile getirdi.
Destici, asgari ücretin 8 bin liranın altında olmayacağı yönündeki kanaatini de paylaştı.
"6 yaşında bir çocuğun evlendirilmesini kabul eden siyasi parti varmış gibi tartışmak doğru değil"
6 yaşında bir çocuğun evlendirildiği şeklindeki haberleri de eleştiren Destici, çocuk ve evlilik kavramlarının yan yana bile gelemeyeceğinin altını çizdi.
Destici, “Evlilik ve çocuk kelimeleri, hiçbir masum gerekçeyle yan yana getirilemez. Bunun adı sapkınlık ve suçtur." ifadesini kullandı.
Sanki herhangi bir siyasi parti, 6 yaşında bir çocuğun evlendirilmesini kabul edebilirmiş ya da ediyormuş gibi bir tartışma yürütülmesinin ayrı bir istismar olduğunu da belirten Destici şunları söyledi:
"Suçu ya da ihmali olanlar varsa en ağır şekilde cezalandırılmalı"
“Yargı, elbette suçlanan kişilerin de savunma haklarını kullanmasına izin vererek, görevini, hiçbir eksiklik kalmasına izin vermeden yerine getirecektir. Basında yer alan, yargının işleyişini etkilemek amacıyla usulsüzlük yapıldığı iddiaları titizlikle araştırılmalı, bu konuda da suçu ya da ihmali olanlar varsa en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin, önce mağdura, sonra çocuklarımıza, nihayet milletimizin geleceğine karşı borcudur."
" Kılıçdaroğlu’nun, konuyu sokağa taşıma gayretleri üzücü ve sorumsuzluk "
Dün CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun, konuyu sokağa taşıma gayretlerinin üzücü ve sorumsuzluk olduğunu düşünüyorum. Bizzat Adalet Bakanı’nın, “talep edilseydi randevu verip görüşeceğini ve konuyla ilgili Sayın Kılıçdaroğlu’nu bilgilendireceğini” söylemesi, bu tip davranışların, “bilgi sahibi olmak”, “adalet mekanizmasında, varsa problemleri çözmek” yerine, toplumu ayrıştırmak için kullanılabildiğini hepimize yeniden göstermiştir. Yani üzüm yemek yerine bağın sahibiyle uğraşıldığının göstergesidir. Bunu yanlış buluyoruz. Hiç kimse çözümü sokakta aramamalıdır. Sokaklar bu tip ve benzer sorunların çözüm yeri değildir. Çözüm adresi Meclis’tir. Çözüm adresi hükümettir.”
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Desici, tartışmaların İslam düşmanlığının malzemesi yapılmaya çalışıldığına da işaret etti.
" İslam’ı ve Müslümanları itibarsızlaştırma teşebbüslerine alet edilme gayretlerini de reddediyoruz"
Bundan duyduğu rahatsızlığı dile getiren Destici,
“Henüz 200 yıl önce, bugünkü Avrupa’nın neredeyse tamamında, kadınlar “insan” olarak bile kabul edilmezken; 1400 yılı aşan bir süre önce, kadınlara “miras” ve “mülkiyet” hakkı veren; insanlığa tebliğ edildiği günden bugüne, çocuklara karşı işlenen suçlarda “had cezası” uygulayan bir dinin mensuplarıyız ve bu gerçekle gurur duyuyoruz.İslam’ın, farklı gerekçelerle, farklı amaçlarla, farklı dönemlerde ve coğrafyalarda; esasından koparılarak ve tümü İslam için de “suç” sayılan, birtakım çıkar ve sapkınlıklara bahane edilmesinin, öteden beri devam eden, İslam’ı ve Müslümanları itibarsızlaştırma teşebbüslerine alet edilme gayretlerini de reddediyoruz ve hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.” ifadesini kullandı.
Destici, bunu yapanların terör örgütünün küçük kızları dağa kaçırarak istismar etmesine ise sesiz kaldıklarını vurguladı.
"Bütün tarikatları kapatalım demek doğru değil"
"Çocuk istismarını hepimiz lanetlerken İslam’a Müslümanlara, Diyanet İşleri Başkanlığına, düzgün çalışan manevi yapılara saldırılmasını doğru bulmuyorum" diyen Destici, Anadolu irfanının ocaklardan ve dergahlardan neşet ettiğini hatırlattı.
Destici, bu çerçevede "Bütün tarikatları kapatalım" şeklindeki toptancı yaklaşımı doğru bulmadığını, yanlış yapanın yargı önüne çıkıp hesabını vereceğini bildirdi.
"Altılı masanın başörtüsü konusunda referanduma gitmekten ödü kopuyor"
Başörtüsü serbestisi ve ailenin korunmasını öngören anayasa değişikliğine ilişkin kanun teklifinin Cumhur İttifakı partilerince TBMM’ye verildiğini de hatırlatan Destici, bu değişikliğin referanduma gitme ihtimalinden altılı masanın ödünün koptuğunu ifade etti.
“Çünkü halka giderse büyük çoğunluk ‘evet’ diyecek onlar da sokağa çıkamayacak hale gelecek” diyen Destici, “Gelin 500’ün üzerinde bir oyla TBMM’de bunu kabul edelim” çağrısı yaptı.
