Ankaralı öğretmen Rasim Kaygusuz'un Cin Ali'si görme engelliler için çalışıyor

Birçok kuşağa okumayı öğreten “Cin Ali”, farklı projelerle yeni nesillere eğitim vermeye devam ediyor. Cin Ali’nin ablası Nevin Kaygusuz Apaydın, körler okulunun ilk öğretmeni olan anneleri Remziye Kaygusuz’dan ve görme engelliler için yaptıkları “Cin Ali 6 Nokta'da” projesini Ankara Masası’na anlattı.
Zeliha Demirci
|
24 Kasım 2020, Salı - 15:53
Ankaralı öğretmen Rasim Kaygusuz'un Cin Ali'si görme engelliler için çalışıyor

Ankara'nın Ayaş ilçesinde öğretmen Rasim Kaygusuz, çocukların okumayı kolay ve severek öğrenmelerini sağlamak için çocukluğumuzun ilk çizgi kahramanı “Cin Ali”yi yarattı.

1968 yılında doğan Cin Ali’nin yeni nesillerle buluşmasını sağlamak amacıyla ablaları Mimar Nevin Kaygusuz Apaydın ve Dr. Nesrin Kalaycıoğlu “Cin Ali Vakfı ve Müzesi”ni kurdu.

Apaydın, pek çok yararlı projeye imza atan Cin Ali Vakfı’nın görme engelliler için geliştirdikleri yeni projeleri “Cin Ali 6 Nokta'da”yı ve körler okulunun ilk öğretmeni olan anneleri Remziye Kaygusuz’u anlattı.

Cin Ali Müzesini kurarken, eğitim tarihinde önemli bir yeri olan anneleri Remziye Kaygusuz’a da yer ayırmak istediklerini belirten Nevin Kaygusuz Apaydın annesini şu sözlerle anlattı: “Annem, Ankara'nın ilk körler okulundaki ilk öğretmenlerden biri. 1951 yılında Ankara Körler Okulu açılırken Mitat Enç öğretmen seçiyor. Çalışkan, sabırlı, şefkatli bir öğretmen olması gerekiyor. Çünkü körlere eğitim verecek. Annem, Mitat Enç'ten bir yıl eğitim alıyor. Sonra Körler Okulu’nda çalışmaya başlıyor. Öğrencileri annemi çok seviyor. Çünkü annem sadece onlara okuma yazmayı öğretmiyor hayatı da öğretiyor. Çorba yapmasını öğretiyor, müzelere götürüyor. Onları müzede eğlenecekleri şekilde dolaştırıyor. Açıklamalar yapıyor. Bugün müzelerde görüyoruz. Öğrenciler ip gibi dizilirler ve bir uçtan girip diğer uçtan çıkarlar. 1950'lerde annem bir müze eğitimcisi gibi bu çalışmaları yapıyor. Braille alfabesini öğreniyor. Boş kaldığı zamanlarda çocuklara Braille alfabesiyle kitaplar yazıyor. Çünkü o dönem için Braille alfabesiyle kitap yazmak çok zahmetli bir iş. Daktiloda yazıyorsunuz. Bugün bu işi bilgisayarlar yapıyor.  Körler alfabesinde okumayı hızlandırmak için kısaltmalar kullanılıyor. 5 çeşit kısaltma var. Bu kısaltmalar yapıldığında hem öğrenciler daha hızlı okuyorlar, hem kağıttan tasarruf ediliyor. Çünkü hiç kısaltmadan yapmadan yazılırsa normal bir A4 sayfası Braille alfabesiyle 6 sayfa ediyor. Bu yüzden öğrencileri annemin ölümüne kadar onu hep aradılar. Öğretmenler günde yaptıkları toplantılara çağırdılar.”

“Cin Ali 6 Nokta’da” projesi

“İlk defa gören ve görmeyen çocukların aynı kitabı oldu”

Remziye Kaygusuz’un hastalığı sırasında öğrenci toplantılarına katılamaması nedeniyle onun yerine giden Nevin Kaygusuz Apaydın ve Nesrin Kalaycıoğlu, toplantılarda görme engellilerin Cin Ali’yi bilmemelerini fark etmeleri üzerine “Cin Ali 6 Nokta’da” projesi geliştirdi.

“Cin Ali 6 Nokta’da” projesini Nevin Kaygusuz Apaydın şöyle anlattı: “Bir AB projesine başvurduk. Ve dedik ki: ‘Biz Cin Ali’yi kör çocuklar için de basmak istiyoruz. Hatta sadece Cin Ali değil, babamın oyunu okuma yönteminde geliştirdiği araçlardan bir kısmını da onların kullanacağı şekle getirelim. Braille alfabesiyle kitabı basacağız ne düşünürsünüz? Resimleri de kabartma yapacağız.’ Bize dediler ki, ‘Körler o kabartmaları anlayamaz. Çünkü çok küçük olduğu için karışacak bir şey anlamayacaklar.’ O zaman ne yapacağız? Biz onların Cin Ali'yi öğrenmelerini istiyoruz diye düşündük. Belki bizim gördüğümüz şekilde hayal etmeyecekler ama Cin Ali deyince bir şey canlansın kafalarında istedik. Sonra Cin Ali kitaplarını, Cin Ali boyutunda resimsiz olarak bastık. Cin Ali boyutunda basmanın önemini düşünerek yapmıştık ama düşündüğümüzden daha önemli olduğunu proje sırasında gördük. Normalde bütün kitaplar A4 boyutunda basılıyor ama A4 boyutunda olunca birinci sınıf çocukları bunları eve götüremiyor. Taşıması ve okuması zor oluyor. Ama bizim kitaplarımız küçük olduğu için çocuklar bunları evlerine götürebildiler, yanlarında taşıyabildiler ve ilk defa gören çocuklar görmeyen çocuğu aynı kitabı oldu."

"Şekilleri tanıtmak için biraz daha farklı tasarım geliştirdik. Onların algılayabileceği büyüklüğe getirdik. Şekil levhaları yaptık. Bu sırada gördük ki Türkiye'de şekil eğitimi yok. Şekil eğitimi var derken yuvarlak, daire, üçgen, dikdörtgen gibi matematiksel şekilleri, geometrik şekilleri kastediyorlar. Onun dışında bir şeyin 3 boyutlusunu buluyorlarsa ona dokunduruyorlar.”

“Braille alfabesiyle Cin Ali’nin Tombalası”

Kitap çalışmaları devam ederken Cin Ali'nin tombalasını yaptıklarını anlatan Apaydın, “Bu kelimelerle oynanan bir tombala. Kelimeleri hem Braille alfabesiyle hem de gören alfabesiyle yaptık. Görenler ve görmeyen birlikte okusun diye. MEB'in onayını alıp, devlete bağlı 17 tane körler okuluna, ilköğretim düzeyindeki bütün öğrencilerine Cin Ali kitaplarını ve diğer okuma araçlarını gönderdik. Sonra biz, bunların nasıl kullanıldığını görmek, etkilerini araştırmak ve rapor haline getirmek için 6 tane okula gittik.” açıklamasını yaptı.

“Bir fili göremiyorum ama onun nasıl olduğunu anlamak istiyorum”

Apaydın sözlerine şu şekilde devam etti: “Çok değişik şeyler öğrendik bu çalışmalarda. Mesela annem Remziye Kaygusuz’un öğrencileriyle bir araya geldiğimizde bana şöyle dediler: “20 yıldır görüşmedik ama hiç değişmemişsin.” Bir körün böyle demesi çok ilginç gelmişti bana. Çok hoş insanlar ve dünyaya çok farklı bakıyorlar. Sonra bir öğrencisi bana, “Bir fili göremiyorum ama onun nasıl olduğunu anlamak istiyorum.” dedi. Aslında şekil eğitimiyle ilgili çalışmamız bu düşünce üzerinden çıktı. Ben çok üzüldüm. O filin neye benzediğini aslında öğrenmesi lazım. Cin Ali’deki çizimler de bunun için çok uygun. Nasıl birinci sınıftaki çocuklar çok basit çizgilerle adam çiziyor, hayvan çiziyorsa bu çizgilerle körleri de öğretilebilir diye düşündük. Okulları dolaştık ve bir etki analizi raporu çıkardı. Proje tamamlandı. Bizim müzemize gelen körler bu projeden çok etkileniyorlar daha çok anlıyorlar, daha çok hissediyorlar. Mesela bir Adamız var 4 sınıf öğrencisi. Ada geldiğinde Cin Ali'ye mektup yazdı. Cin Ali de ona mektup yazdı. Braille alfabesiyle mektup yazdı hem de. Cin Ali benim arkadaşım diye başka bir arkadaşını alıp tekrar geldi. Müzede Cin Ali'nin küçük boyutlu biraz duvardan öne çıkmış figürü var. Ada geldiğinde ona sarılır. Bu projeyle dediğim gibi biz pek çok şey öğrendik. Onların dünyasına girmeye çalışıyoruz.”

“Beni gör, sesimi duy”

“Cin Ali 6 Nokta’da” projesinin görme engelliler için çok önemli olduğunu belirten Apaydın, sonuçtan memnun olduklarını ve projenin sürdürülebilir olmasını gerektiğinin altını çizerken, projenin başka bir kaynakla ya da Milli Eğitim Bakanlığının desteğiyle yapılabileceğini belirtti.

Bu projenin devamını da yapmak istediklerini söyleyen Nevin Kaygusuz Apaydın, “Aslında bir minik devamını yaptık ‘Beni gör, sesimi duy’ diye. Yine bir AB hibesinden yararlanarak, ‘Pandemi sürecinde göremeyenlerin yaşamı nasıl oldu?’ diye bir video hazırladık. Oda yakınlarda yayına girecek.” ifadelerini kullandı.

Cin Ali Müzesi: Bülent Sokak No: 32 Kavaklıdere/Ankara

http://www.ankaramasasi.com/haber/385107/ankarali-ogretmen-rasim-kaygusuzun-cin-alisi-gorme-engelliler-icin-calisiyor
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.